Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/956 E. 2022/160 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/956
KARAR NO : 2022/160

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/03/2016 (Dava) – 28/12/2018 (Karar)
NUMARASI : 2016/351 Esas- 2018/1164 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 27/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/01/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/12/2018 tarihli 2016/351 Esas ve 2018/1164 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 361 727 113 nolu inşaat sigorta poliçesi ile Karşıyaka … ada … parsel üzerine inşa edilecek … Sokak No:… adresinde bulunan … şantiyesinin sigortalandığını, dava dışı sigortalı … A.Ş ile davalı arasında şantiye güvenliğinin sağlanması için Güvenlik Hizmet Sözleşmesinin imzalandığını, bu sözleşme yürürlükte iken 26/11/2014 tarihinde sigortalı inşaat şantiyesinde hırsızlık olayının meydana geldiğini, şantiye etrafını çevreleyen tellerin kesilerek ve depo tahta kapıların kilidinin kırılarak bir kısım malzemelerin çalındığını, poliçe teminatına dahil taşeronlardan … Şti firmasına 5.456,00 TL ve … Şti firmasına ise 444,00 TL sigorta tazminatı ödemesi yapılarak sigortalının haklarına halef olduğunu, davalı şirketin imzamış olduğu sözleşme ile işyerinin güvenliğini sağlanmasını üstlendiğini, sözleşmenin 4H maddesi ile de açıkça hırsızlık olaylarını tespit ve def etme taahhüdünde bulunduğunu beyanla ödenen toplam 5.900,00 TL tazminatın ödeme tarihi 08/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının sigortalısı … A.Ş ile aralarında imzalanan güvenlik hizmet sözleşmesi gereği site güvenliği için sözleşme yapıldığını ve şantiye sahasının da güvenliğinin üstlenildiğini, sözleşme ile sadece bir adet güvenlik personelinin hizmet vermesinin kararlaştırıldığını, sözleşmede yer almamasına rağmen kendilerince kamera ve kontrol sistemi de kurulduğunu, sorumluluklarının BK md 49’a göre belirlenmesi gerektiğini, kusurları olmadığından sorumluluklarının da bulunmadığını, sigorta şirketinin ödeme yaptığı taşeron firmalarla aralarında bir sözleşme bulunmadığnı belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece,”… Davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile, 5.891,00 TL tazminatın ödeme tarihi olan 08/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, …” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hukukumuzca bilindiği ve doktrinde de kabul edildiği üzere kusursuz sorumluluğun istisna olduğunu, ancak somut olaya bakıldığında yerel mahkemece herhangi hukuki gerekçe ve sorumluluk yükleyen açık bir kanun hükmüne dayanmaksızın müvekkili şirketin kusursuz sorumlu olarak kabul edildiğini, müvekkili şirketin güvenlik hizmetini … A.Ş ile aralarında imzaladıkları sözleşme gereği gerçekleştirmekte olup sözleşmenin tarafının … Şti. ve … Şti. olmadığını, dolayısıyla söz konusu firmaların zararının rücu talebinde hukuka uygunluk bulunmadığını, bu hususa değinilen TTK mad. 1472’ ye dayanılarak halefiyet uygulanmasının mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemek şartıyla; söz konusu olayla ilgili kanunda aksi bir açık düzenleme olmadığı sürece ; TBK 49. madde hükümleri incelendiğinde müvekkili şirketin ancak kusurlu ise sorumlu tutulabileceğini, müvekkili şirketin olayla ilgili olayın meydana geldiği alanda güvenliği sağlamakla yükümlü ve üzerine düşen tüm vazifeleri yerine getirip, gerekli dikkat ve özeni gösterdiğini, mevcut olayda herhangi bir ihmalin de bulunmadığını, yani müvekkilinin ilgili yerin güvenliğini sağlaması yükümlülüğünü yerine getirmesi, önleyemeyeceği zararlardan sorumlu tutulması anlamına gelmeyeceği gibi müvekkilinin zaten gerekli önlemleri fazlasıyla almış olup hukuken herhangi bir kusuru bulunmadığını, bu hususun gerekli güvenlik görevlisini belirli aralıklarla devriye gezdirmesi ile sabit olduğunu, davacının kusura dayalı sorumluluk iddiası varsa da bunu somut delillerle ortaya koyması gerektiği gibi dosyanın geneline bakıldığında soyut beyanlara dayanıldığının somut verilerle ispatlanması gerektiğini,
ayrıca … Şti. ve … Şti. ile müvekkili arasında sözleşme olmadığından sigorta şirketi yapılan sözleşmenin halefi de olmadığından sözleşmesel sorumluluğa gidilebilmesinin mümkün gözükmediğini, somut olayda, sigorta sözleşmesi davacı sigorta şirketi ile … Şti. ve … Şti. firmaları arasında olduğunu, halefiyet ilkesinin de …. Şti. ve … Şti. için geçerli olduğunu, müvekkili şirket olan güvenlik şirketinin … A.Ş ile aralarında yaptıkları sözleşmeye de gidilmesinin mümkün olmadığını, her ne kadar olay şantiye alanında meydana gelip güvenlik hizmeti müvekkili şirketçe de üstlenilse bu durumun güvenlik sözleşmesinin taraflarını değiştirmeyeceğini ve müvekkili ile … Şti. ve … Şti. sözleşme ilişkisi içine de sokmayacağını, davacı sigorta şirketinin sigortalısının sadece müvekkili şirketin üstlendiği güvenlik hizmetinden üçüncü kişi olarak yararlanılmış olacağını, sözleşmenin nispiliği ilkesinin somut olay bakımından uygulanması gerektiğini, bu sebeple sözleşmeye dayanılarak müvekkili şirketin sorumluluğuna gidilebilmesinin hukuk ve hakkaniyete aykırı olduğunu, tam olarak zarar kalemlerinin neler olduğu dahi konusunda herhangi bir açıklama veyahut somutlaştırma olmaksızın yerel mahkeme kararına esas bilirkişi raporunda tek taraflı yorum yapılmış, savcılık dosyasına dayanılmışsa da dava ile talep edilen zarar ile savcılık dosyasında belirtilen zarar arasındaki çelişkinin değerlendirilmediğini, yapılan hasar tespitinin kabul edilemeyeceğini belirterek, kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesi talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, inşaat sigorta poliçesi kapsamında sigortalıya ödenen tazminatın rücuen tahsiline yönelik tazminat davasıdır.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda, davacı sigortacıya sigortalı dava dışı … AŞ. ile davalı arasında … şantiyesinin güvenliğinin sağlanması için 30/10/2013 güvenlik hizmet sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin ” İşgörenin Yükümlülükleri” başlıklı 4. Maddesinin (H ) bendinde işverenin faaliyetlerini kötü yönde etkileyecek hırsızlık vb. gibi tehdit ve tehlikeleri önceden tespit ve bildirme ile olay halinde def etme ve bildirme görevini azami titizlik ve itina ile yerine getireceği bu çalışmalarda işveren ile uyum içerisinde olacağı konusunda özel hüküm bulunduğu; yine davacı ile dava dışı … AŞ. arasında aynı inşaat alanına ilişkin 10/12/2013-01/10/2015 tarihleri arasında koruma sağlayan inşaat sigorta poliçesi düzenlendiği ve poliçede sigortalının çalıştırdığı tali müteahhit ve/veya taşeronlarının poliçe kapsamına alındıklarına dair özel hüküm bulunduğu ve belirli şartlarda sigortalıya hırsızlık teminatı verildiği; sigortalının inşaat yaptığı alanda 26/11/2014 tarihinde meydana gelen hırsızlık olayında dava dışı sigortalının inşaat alanında çalıştırdığı taşeronlar …. Şti. ve … Şti.’ne ait inşaat malzemelerinin çalınmış olması nedeniyle tespit edilen bedellerin davacı tarafından sigortalıya ait inşaat alanında çalışan ve zarara uğrayan taşeronlara ödendiği, sigorta poliçesi kapsamında sigortalanan inşaat alanında sigortalının çalıştırdığı taşeronlara ödenen zararın sigortalı inşaat alanını korumak konusunda güvenlik hizmet sözleşmesi kapsamında davacıdan rücuen tazmini amacıyla eldeki davanın açıldığı, hırsızlık olayının poliçe teminat süresinde gerçekleştiği ve poliçe teminat limiti kapsamında kaldığı, aynı zamanda olay tarihi itibarıyla güvenlik hizmet sözleşmesinin yürürlükte olduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına, dosyada mevcut inşaat mühendisi ve sigorta- hukukçu bilirkişi heyetinin düzenlediği 15/03/2017 tarihli kök rapor ve 20/06/2017 tarihli ek rapor ile 06/06/2018 tarihli 2. ek rapor içerikleri, kararın dayandığı delillere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davalı vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/12/2018 tarihli 2016/351 Esas ve 2018/1164 Karar sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 402,41 TL istinaf karar harcından peşin alınan 100,60 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 301,81 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince miktarı itibariyle kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 27/01/2022