Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/955 E. 2022/129 K. 26.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/955
KARAR NO : 2022/129

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/11/2015 (Dava) – 27/12/2018 (Karar)
NUMARASI : 2015/1287 Esas – 2018/1159 Karar
DAVA : Maddi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 26/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/01/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/12/2018 tarihli 2015/1287 Esas ve 2018/1159 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan … idaresindeki … plakalı aracın kusurlu olarak müvekkillerinin murisine çarparak trafik kazasına neden olduğunu, kaza sonucunda müvekkillerinin murisleri …’in vefat ettiğini, kazada …’ın tam kusurlu olduğunu, diğer davalı …’ nin de kaza tarihini kapsayacak şekilde ZMMS poliçesi ile kazaya karışan aracı sigorta ettiğini, murisin eşi olan müvekkili …’in, sağır ve dilsiz olup sürekli olarak birinin bakım ve gözetimine muhtaç olduğunu, müvekkillerinin destekten yoksun kalma tazminatının miktarı bilirkişi incelemesi neticesinde belirlenebileceğinden bu yöndeki talep için net bir meblağın belirtmelerinin mümkün olmadığını, müvekkillerinim yaşamlarının kaza neticesinde eş ve babaları olan …’in vefat etmesinden dolayı alt üst olduğunu, manevi bütünlüklerinin bozulduğunu ve bu nedenle manevi tazminata da hükmedilmesi gerektiğini belirterek, açtıkları işbu belirsiz alacak davasında şimdilik müvekkili … için 24.500,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının müvekkili … için ise şimdilik 500,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihi 04.07.2013′ den itibaren en yüksek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, manevi tazminat taleplerinin de kabulü ile müvekkili … için 40.000,00-TL, … için 40.000,00-TL manevi tazminatın 04.07.2013 kaza tarihinden itibaren en yüksek faizi ile birlikte davalı …’dan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, talep arttırım dilekçesi ile de davacı eş … yönünden destekten yoksun kalma tazminatı talebini 118.399,66-TL’ye çıkardığı anlaşılmıştır.
CEVAP :
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının vefat eden yakınlarının yaya bulunmaması gereken ve trafiğin çok hızlı şekilde aktığı bölünmüş yolda hiçbir güvenlik tedbiri almadan gece karanlığında yol ortasında yakıtı biten aracı ittirmeye çalışırken müvekkilinin aracının geldiğini görünce de trafiğin aktığı yolun tam ortasına doğru giderek kendi kusurlu davranışı nedeniyle vefat ettiğini, davacıların anlattığı şekilde yakınlarının tamamen kusursuz olmadığını, davacıların maktulün ölümünden sonra onun emekli maaşını almakta olup maktulün ölümü dolayısıyla yoksun kaldıkları bir zarar olmadığı gibi ölümden önceki sosyal ve ekonomik durumlarının aynen korunduğunu, 80.000,00-TL manevi tazminat istemelerinin çok yüksek olup olaya uygun olmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … şirketine usulüne uygun olarak yapılan tebliğe rağmen davaya cevap vermediği anlaşılmıştır.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….Yapılan yargılama sırasında tarafların kusur oranının tespiti açısından bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesinin 22.06.2017 tarihli raporuyla, … Makine Mühendisiği Fakültesi öğretim üyelerinden oluşan üç kişilik bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 28.02.2018 tarihli raporda; dava konusu trafik kazasının meydana gelmesinde davalı sürücü …’ın % 75, davacıların murisi müteveffa …’in ise % 75 oranında kusurlu olduğu bildirilmiş olup her iki raporun da birbirini doğruladığı görülmekle belirlenen kusur oranlarının aynen benimsenip hükme esas alındığı, aktüer bilirkişiden alınan 09.05.2018 tarihli raporda ise: davacı …’in 09.03.1991 doğumlu olduğu, babasını kaybettiği 04.07.2013 tarihinde 22 yaşını tamamlamış olması nedeniyle kız çocukları için destek olma süresi için genel kural 22 yaşına kadar olduğundan bu davacı yönünden destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasına yer olmadığı, diğer davacı eş … açısından ise müteveffa eş …’in SGK kayıtlarına göre asgari ücret düzeyinde gelir elde ettiği dikkate alınarak yapılan hesaplama neticesinde sigortalı araç sürücüsünün % 75 kusur oranına göre davacı …’in toplam 118.399,66 TL destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceği, hesaplanan 118.399,66 TL’lik tutarın ZMMS sigorta poliçesinde kaza tarihi itibari ile 250.000,00 TL olarak belirlenen ölüm teminatı kapsamında kaldığı, maddi tazminat talebi yönünden aktüer raporunun aynen benimsenip hüküm kurmaya elverişli bulunduğu, davacı vekilinin 27.12.2018 tarihli duruşmadaki talebi de dikkate alınarak yasal faiz işletilmesine karar verildiği, davacı tarafça davalı … şirketine 29.04.2014 tarihinde ihbarda bulunulmuş olup, bu süreye 8 iş gününün ilavesiyle davalı … şirketinin 12.05.2014 tarihi itibari ile temerrüde düştüğü, ancak davacı vekili tarafından ıslah dilekçesinde bu tarihin 15.05.2015 tarih olarak talep edilmiş olması nedeniyle bu talep dikkate alınarak hükme esas alındığı, dosya kapsamı belgeler, kazanın meydana gelmesinde kusur oranına ilişkin olarak alınan raporlardaki kusur oranları, tarafların ekonomik sosyal durumları ve tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde trafik kazasında eşini kaybeden davacı … için 20.000,00 TL, babasını kaybeden davacı … açısından ise 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 04.07.2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsiline karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla, sonuç olarak; MADDİ TAZMİNAT İSTEMİ YÖNÜNDEN;
a)Davacı … yönünden yerinde görülmeyen davanın REDDİNE,
b)Davacı … yönünden davanın KABULÜ ile, 118.339,66 TL maddi tazminatın davalı … yönünden 04.07.2013, davalı … şirketi yönünden ise 15.05.2015 tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile bu davacıya verilmesine, MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİ YÖNÜNDEN DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE; Davacı … için 20.000,00 TL, davacı … için ise 15.000,00 TL manevi tazminatın 04.07.2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsili ile davacılara ayrı ayrı ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin yerinde görülmediğinden reddine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacılar vekili tarafından, “…Müvekkili … yönünden maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiş olup bunun yasa ve usule aykırı olduğu, istinaf istemlerinin sadece … yönünden reddedilen maddi tazminata yönelik olduğu, mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporlarında davacı müvekkilinin müteveffa babasından destek görme yaşının, genel kural olarak kabul edilen 22 yaşına kadar olabileceği ve kaza tarihinde de 22 yaşını geçtiği için destek tazminatı alamayacağının belirtildiği, işbu raporlara yargılama sırasında itiraz ettikleri, ancak ilk derece mahkemesinin sözkonusu raporları kararına esas alarak hüküm kurduğu, bu yaklaşımın hukuka, hakkaniyete ve Yargıtay uygulamalarına aykırı olduğu, 22 yaşına kadar babasının desteğinden faydalanacağı görüşünün varsayımsal ve olasılıklara dayalı bir görüş olduğu, evlenmeme ihtimalleri veya müteveffanın çocuklarına yüklemiş olduğu yeni sorumlulukların varlığı sonucu sosyal statülerinde meydana gelen değişimin göz ardı edilmemesi gerektiği, 22 yaşından daha küçük yaşta destekten yoksun kalınması durumunda kişinin 22 yaşına kadar destek göreceğinin varsayıldığı, (örneğin 8 yaşında destekten yoksun kalan bir kız çocuğunun varsayımsal olarak (22) yaşına kadar yani 14 yıl destek alacağı varsayıldığı), ancak somut olayın farklılaşması durumunda 22 yaşından daha üst yaşlara kadar da hesaplama yapıldığı, dolayısıyla her somut olayın şartlarına göre değişkenlik gösterebilecek nitelikte olduğu, bu hususun Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 2003/615 E- 2003/1366 K. sayılı ilamında da; ‘Kız çocuğunun halen evlenmediğinin saptanması durumunda, destekten yararlanma süresinin 22 yaşın ikmalinden daha uzun süreyi kapsayacak yaşa göre belirlenmesi gerekir. Bu, gerçeğin varsayımlara üstünlüğü ilkesinin bir sonucudur’ denildiği, yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2004/15605 E. – 2005/12367 K. sayılı kararında da; ‘Evlenme tarihine kadar destek tazminatı hesaplanıp hüküm altına alınmalıdır’ denildiği, yetişkin kız çocuğunun evlenmemiş olması durumunda 22 yaşından sonra da evlilik birliğini kurana dek destekten yoksun kalma tazminatına hak kazanacağının açık olarak belirtildiği, işbu derdest davada müvekkili …’in 04.07.2013 tarihinden bu yana evlenmediği ve halen ailesiyle beraber yaşadığı, müteveffa yaşasaydı müvekkili …’in de babasından destek göreceği hususunda izaha gerek olmadığı, ayrıca raporun destek payları hesabı kısmında gerçekte maddi olarak hiçbir destek verilmeyen müteveffanın kardeşi …’e dahi %10 destek payı belirtildiği, hiç bir maddi yardım almadığı varsayılsa dahi en azından barınma ihtiyacı karşılanan ve müteveffaya daha yakın olan öz kızı …’in destekten yoksunluk süresinin olmadığının ve tazminata hak kazanamadığının belirtilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu, somut olay açısından değerlendirme yapılarak yeniden aktüerya hesabıyla müvekkilinin destek tazminatı alacaklısı olduğuna karar verilmesi gerektiği….” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasına dayalı ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece; yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Davacılar vekilinin istinaf itirazı yalnızca müteveffanın kızı olan davacı …’nın kaza tarihinde 22 yaşını doldurmuş da olsa, fiili durum itibariyle bekar ve annesiyle yaşaması nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatına hak kazanması gerektiğine yöneliktir.
Bu kapsamda yapılan değerlendirmede; mahkemece alınan aktüer raporunda davacı …’nın kaza tarihi itibariyle 22 yaşını tamamladığı belirtilerek, kız çocukları için uygulanan genel kural uyarınca 22 yaşına kadar destek alabileceğinden destekten yoksunluk süresi bulunmadığından hesaplama yapılmadığının belirtildiği, davacılar vekilinin rapora bu yönüyle süresinde itiraz etmiş olduğu görülmektedir. Bunun üzerine alınan ek raporda da aktüer bilirkişinin davacı …’ nın üniversite mezunu olup kaza tarihi itibari ile üretici duruma geçtiğini, bu nedenle babasının desteğine muhtaç olmadığını belirterek destekten yoksun kalma tazminatı hesaplamadığı görülmektedir. Davacılar vekili bu ek rapora da aynı gerekçelerle süresinde itiraz etmiştir.
Dosya içerisinde mevcut sosyal ve ekonomik durum araştırma tutanağına göre de davacı … üniversite mezunudur.
Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamasına göre; yüksek öğrenim görme durumu bulunmayan kız çocuklarının 22 yaşına kadar, erkek çocuklarının 18 yaşına kadar; yüksek öğrenim gören ya da görme ihtimali bulunan çocukların ise 25 yaşına kadar destek alacağı dikkate alınarak destek tazminatı hesaplanması gerekmektedir. Ayrıca, somut gerçekliğin bulunduğu durumda varsayımlara dayalı olarak hesaplama yapılmaması gerektiği de Yargıtay kararlarında vurgulanmaktadır (Bu yönde bknz. Yargıtay (kapatılan) 17. HD. 2018/4938 E.- 2020/952 K). Bununla birlikte, anne-babanın çocuğa destekliğinin sonsuz bir ilişki olarak kabul edilemeyeceği de açıktır (Bu yönde bknz. Yargıtay (kapatılan) 17 HD 2017/1141 E.- 2019/8979 K). Yine, üniversite öğrenimi gören-görme ihtimali bulunan çocuklar bakımından Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre “mezuniyeti ve mezun olduktan sonra iş arama süreci” de göz önüne alınarak 25 yaşa kadar destek olunacağı varsayımı kabul edilmektedir (Bu yönde bknz. Yargıtay (kapatılan) 17. HD 2019/370 E.- 2019/2705 K). Bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde; muris kızı davacı … kaza tarihi olan 04.07.2013 tarihinde 22 yaşını doldurmuş olmakla birlikte, üniversite mezunu olduğunun belirlenmesine rağmen iş arama ve işe yerleşme süreci de dikkate alınarak, SGK kayıtları da getirtilip incelenmek suretiyle 25 yaşından önce bir işe girmiş ise işe girdiği tarihe kadar, işe girmemiş ise 25 yaşına kadar destek hesabı yapılması gerekirken, bu yön dikkate alınmaksızın eksik incelemeyle yazılı şekilde talebin reddine karar verilmiş olması yerinde olmamıştır. Mahkemece, belirtilen hususlar dikkate alınarak aktüer bilirkişiden davacı … bakımından ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, davacılar vekilinin istinaf itirazlarının kabulü gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacılar vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmekle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1287 Esas – 2018/1159 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı … tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 26/01/2022