Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/949 E. 2022/96 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/949
KARAR NO : 2022/96

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/10/2017 (Dava) – 27/12/2018 (Karar)
NUMARASI : 2017/1142 Esas – 2018/1376 Karar
DAVA : Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 20/01/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 20/01/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 27/12/2018 tarihli 2017/1142 Esas ve 2018/1376 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 18.04.2015 tarihinde dava dışı sürücü …’ın yönetiminde bulunan … plakalı aracın, İzmir ili Konak ilçesinde seyir halinde iken yol kenarında çalışma yapan, yaya halindeki müvekkiline çarpması neticesinde yaralamalı trafik kazasının meydana geldiğini, kaza sonucu müvekkilinin kalıcı iş görmemezliğe uğradığını, davalı … Sigorta AŞ’nin … plakalı aracın zorunlu trafik sigortacısı olduğunu, 14.04.2016 tarihinde kabul edilen 6704 sayılı yasanın 5. Maddesi ile değişen 2918 sayılı kanun m.97 kapsamında davalı sigorta şirketine başvurmasına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 100,00 TL kalıcı iş görememezlik tazminatı ve 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili nezdinde zorunlu trafik sigorta poliçesi ile teminat altına alındığını, dava konusu zararlara ilişkin müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limiti ile (268.000,00 TL) ile sınırlı olduğunu, davacının daimi sakatlığının stabil ve kalıcı olduğunun ispatlanması ve davacının SGK’dan herhangi bir ödeme alıp almadığının araştırılması gerektiğini, faiz yönünden de sigortacıya başvuru olmadığı takdirde, muaccel hale gelmiş bir borç olunmadığından faiz sorumluluğunun bulunmadığını bildirerek, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece;”…. davanın kabulü ile davacı …’in meydana gelen kazada kusur ve maluliyet oranı gözetilerek, 19.665,63 TL sürekli maluliyetten kaynaklı maddi zararı ve 4.650,33 TL geçici iş görememezlikten kaynaklı maddi zararı bulunduğu tespit ve kabul edilmekle, toplam 24.315,96 TL nin (davalı sigorta şirketinin poliçe kapsamında zararın 290.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere) dava tarihi olan 12.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı sigorta şirketinden tahsili ile davacıya ödenmesine….” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece hükme esas alınan 16/04/2018 tarihli kusur raporu ile daha önce alınan kusur raporunun çelişkili olduğunu, çelişkinin İTÜ veya ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınacak rapor ile giderilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığını, aktüer raporda belirlenen miktarın da fahiş olduğunu, anılan rapora yaptıkları itirazlar değerlendirilmeden verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kaldırılması gerektiğini bildirerek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazası sonucu uğranılan bedensel zarar nedeniyle meydana gelen geçici ve sürekli iş göremezlikten kaynaklanan maddi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Davaya konu trafik kazası, 18.04.2015 tarihinde dava dışı sürücü …’ın yönetiminde bulunan … plakalı aracın, İzmir ili, Konak ilçesinde seyir halinde iken yol kenarında çalışma yapan, yaya halindeki davacıya çarpması neticesinde meydana gelmiş, kaza sonucu davacı yaralanmıştır.
Kaza tespit tutanağına göre, … plakalı taksi sürücüsü …’ ın %75 (yüzde yetmiş beş) oranında asli derecede, davacı yaya …’ in kusursuz olduğunun bildirildiği, keşif sonucu kusur bilirkişisi … tarafından hazırlanan 18/04/2018 tarihli rapora göre ise, davaya konu kazanın oluşumunda dava dışı sürücüsü …’ ın %75 (yüzde yetmiş beş) oranında asli derecede, davacı yaya …’ in %25 (yüzde yirmi beş) oranında tali kusurlu olduğunun belirlendiği, davalı sigorta şirketince kusur eksperi … ‘dan alınan 19/09/2017 tarihli rapora göre, davacı yaya …’ in %75 (yüzde yetmiş beş) oranında asli, sigortalı araç sürücüsü …’ ın %25 (yüzde yetmiş beş) oranında tali kusurlu olduğunun bildirildiği, hükme esasa alınan 18/04/2018 tarihli kusur raporu ile kaza tespit tutanağının birbiri ile uyumlu olduğu, çelişki içermediği anlaşıldığından, davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazı da yerinde görülmemiştir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 22/06/2021 tarih ve 2021/3089 E, 2021/3441 K sayılı ilamı aynı doğrultudadır.
Somut olayda, kaza tarihi 18.04.2015 olup, hükme esas alınan … Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığının 01.03.2018 tarihli raporuna göre; davacı …’in sürekli iş göremezlik oranının %6, geçici iş göremezlik süresinin ise 6 aya kadar uzabileceğinin bildirildiği, anılan raporun Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre hazırlandığı görülmüş, davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazının reddi gerekmiştir.
Hükme esas alınan 01/10/2018 havale tarihli aktüer rapora göre ise davacının toplam geçici ve sürekli iş göremezlik zararının 24.315,96 TL olduğu bildirilmiştir.
Hak sahiplerinin bakiye ömür süreleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF 1931” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, … Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, …, … Üniversitesi ve … Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, Yargıtay 4. Hukuk Dairesince de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.
Somut olayda; hükme esas alınan aktüerya raporunda, davacının muhtemel bakiye ömür süresinin, PMF Yaşam Tablosu’na göre belirlenmek suretiyle tazminat hesabı yapıldığı görülmüştür. TRH 2010 Tablosu’nun kullanılması Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından kabul edilmekteyse de hak sahipleri için daha kısa ömür süreleri belirleyen PMF 1931 Tablosu’nu kullanan aktüer raporu, davalı lehine olduğundan ve istinaf edenin sıfatı ile aleyhe hüküm verme yasağı gereğince, davalı vekilinin bu husustaki istinaf itirazının da reddine karar vermek gerekmiştir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/2486 E. – 2021/3312 K sayılı ilamı da aynı doğrultudadır)
Açıklanan nedenlerden ötürü, davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf isteminin HMK nın 353/1/b/1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 27/12/2018 tarihli 2017/1142 Esas ve 2018/1376 Karar kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalıdan alınması gereken 1.661,02 TL harçtan başlangıçta alınan 415,26 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.245,76 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalının yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcının hazineye gelir yazılmasına,
4-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
6-Kullanılmayan istinaf gider avansının HMK 333. mad. gereğince karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
7-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, HMK’nun 362/1- a maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere 20/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.