Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/933 E. 2022/281 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/933
KARAR NO : 2022/281

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/09/2016 (Dava)- 16/10/2018 (Karar)
NUMARASI : 2016/1135 Esas- 2018/1037 Karar
DAVA :İtirazın İptali
BAM KARAR TARİHİ : 17/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/02/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1135 Esas – 2018/1037 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; banka ile davalı borçlular arasında imzalanan sözleşmeler nedeniyle Kredili Ticari Mevduat Hesabı ve aylık taksit ödemeli ticari krediler tahsis edilerek kullandırıldığını, kullandırılan kredi borçlarının zamanında ödenmemesi üzerine ihtarname keşide edildiğini, ihtara rağmen ödeme yapılmadığından davalı borçlular aleyhine İzmir 16. İcra Müdürlüğünün 2015/18778 E. Sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibine başlandığını, davalıların borca, faiz ve ferilere itirazı üzerine takibin durduğunu, ihtarda belirtildiği üzere …’ın kefalet limitinin 3.000,00-TL olduğunu, açıklanan nedenlerle; davalı borçlu … Şti. nin itirazlarının iptali ile takibin devamına, …’ın ise sorumlu olduğu 3.000.-TL için itirazının iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, tüm yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili süresinden sonra sunduğu 16/02/2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın müvekkili yönünden haksız olduğunu, itirazların icra dosyasına yapıldığını, borcun konusunun … Şti. nin ek hesabına dayandığını, müvekkilin bu şirkette 2003-0707.2007 tarihleri arasında ortak ve mesul müdür olarak çalıştığını, 07.07.2009 tarihinde ortaklıktan ayrıldığını takip konusu borcun müvekkilin dönemine ait olmadığını, 07.07.2009 tarihinden sonra kullanılan krediden ileri geldiğini, sorumlusunun kredinin kullandırıldığı dönemdeki ortak ve müdürler olduğunu beyan ederek davanın reddini talep ettiği görülmüştür.
Davalı … Şti. ne usulüne uygun dava dilekçesi ve tensip zaptı tebliğ edilmiş olmasına rağmen davaya cevap vermediği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece; ”…Davanın Kısmen Kabul Kısmen Reddi ile , İzmir 16. İcra Müdürlüğü’nün 2015/18778 Esas sayılı takip dosyasına konu ticari kredi mevduat hesabından doğan 3.808,65-TL asıl alacağın 3.000,00-TL lik kısmı yönünden davalı borçlu …’ın 3.171,87-TL lik kısmı yönünden davalı … Şti nin, talep edilen 60,12-TL işlemiş faiz alacağının 15,12-TL lik kısmına davalı borçlu …’ın 41,62-TL lik kısmına davalı borçlu … Şti nin, talep edilen 3,00-TL %5 BSMV alacağının 0,76-TL lik kısmı yönünden davalı borçlu …’ın, 2,08-TL lik kısmı yönünden davalı borçlu … Şti.nin itirazın iptali ile Ticari Kredi Mevduat Hesabından doğan asıl alacağa takip tarihinden itibaren 5464 Sayılı yasanın 26/3. Madde hükmü gereği TCMB tebliğleri ile belirtilen yıllık %30,24 oranında temerrüt faizi ve faizin %5 gider vergisinin uygulanmak sureti ile takibin devamına, takip talebinde taksitli ticari kredi alacağından dolayı talep edilen 5.899,90-TL asıl alacağa, 106,20-TL işlemiş faiz alacağına, 5,31-TL faizin %5 gider vergisi alacağına, davalı borçlu … Şti nin itirazının iptali ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren %54 temerrüt faizi ve faizin %5 gider vergisi uygulanmak sureti ile takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, kabul edilen alacağın %20 si miktarındaki 1.845,39-TL icra inkar tazminatının 603,17-TL kısmı ile sınırlı olmak kaydı ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili, bakiye kısmın davalı borçlu …. Ltd. Şti’nden alınarak davacıya verilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davaya konu müvekkili banka alacağının takip dosyasında da talep edildiği gibi, ticari kredili mevduat hesabından her iki davalı/borçlunun da sorumlu olduğunu, 3.808,65-TL asıl alacak, 60.12-TL işlemiş faiz, 3,00-TL BSMV olmak üzere toplam 3.871,77-TL müvekkili banka alacağı bulunduğunu, taksitli ticari krediden yalnızca davalı/borçlu … Şti.nin sorumlu olduğunu, 5.899,90-TL asıl alacak, 167,69-TL işlemiş faiz, 8,38-TL BSMV olmak üzere toplam 6.075,97-TL müvekkili banka alacağı bulunduğunu, icra takibinde de görüleceği üzere söz konusu kredilerden kaynaklı müvekkili bankanın toplam alacağının 9.947,74-TL olduğunu, davalı/borçlu …’ın sorumlu olduğu miktarın 3.000,00-TL olduğunu, taksitli ticari kredi alacağına ilişkin bilirkişi raporunda yapılan hesaplamada ve kararda hükmedilen alacakta, asıl alacak yönünden bir itirazları bulunmadığını, ancak ticari kredili mevduat hesabı alacağına ilişkin bilirkişi raporunda yapılan hesaplamada ve kararda hükmedilen alacakta, asıl alacak ve buna bağlı olarak faizlerin eksik ve yanlış belirlendiğini, dosya kapsamında söz konusu kredi alacağına ilişkin ihtarname ve hesap ekstreleri incelendiğinde de müvekkili banka alacağının talepleri doğrultusunda olduğunun görüleceğini, bilirkişi raporunda, müvekkili banka alacağı belirlenirken yalnızca davalı/borçlulara gönderilen İzmir 13.Noterliği’nin 11/12/2015 tarihli, 17414 yevmiye numaralı ihtarnamedeki alacak kalemleri dikkate alınarak hesaplama yapıldığı, söz konusu bilirkişi raporuna dayanılarak tesis edilen hükmü kabul etmediklerini, davaya konu icra takibinde müvekkili banka alacağına uygulanan faiz ve faiz oranlarının yasaya ve sözleşmeye uygun olarak talep edildiğini, mahkemece verilen kararda da faiz oranlarının taleplerine uygun olduğunu belirterek yerel mahkeme dosyasında, asıl alacak ve buna bağlı olarak faizler yönünden müvekkili banka alacağının yanlış ve eksik tespit edilmesi sebebiyle, Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına ve bu eksiklikler giderilerek müvekkili lehine hüküm kurulmasına karar verilmesini, tüm taleplerinin kabulünü talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf talep dilekçesinde özetle; müvekkilinin diğer davalı … Şti ‘nin müdürü iken 20/10/2006 tarihinde bir kefalet sözleşmesine imza atmış olup kendisinin daha sonra 2009 yılında bu şirketten ayrıldığını ve bunu ticaret sicil gazetesinde yayınlattığını ve bu belgelerin dosyada mevcut olduğunu, yerel mahkemenin bu kefalet sözleşmesine dayalı müvekkilini sorumlu kıldığını, bir kefalet sözleşmesinde kefalet miktarı ve süresinin belli olması gerektiğini, sürenin en azından makul süre olması gerektiğini, dava tarihi üzerinden 10 yıl geçtiğini, makul süreyi aşan bir kefalet sözleşmesi olduğunu, ilelebet kefalet olmasının müteselsil kefil olsa dahi hakkaniyete aykırı bir durum olduğunu, bir insanın ekonomik geleceğine sonsuza dek ipotek konamayacağını, kaldı ki müvekkilinin sözkonusu şirketten ayrılmasından sonra bu paraların diğer davalı tarafından kullanıldığını, ticaret sicil gazetesi ile de bu ayrılmanın kamu oyuna ilan edilmiş olmasının müvekkilinin bu tarihten sonra kullanılan paralar yönünden sorumluluğunu ortadan kaldırdığını belirterek yerel mahkemenin haksız ve hukuka aykırı kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; kredi sözleşmesinden doğan alacağa ilişkin başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda; davalı … Şti. ile davacı bankanın Üçyol /İzmir Şubesi arasında 20/10/2006 düzenleme tarihli 3.000.-TL limitli Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi sözleşmesi ve 11/11/2014 düzenleme tarihli 33,000.-TL,limitli 2 adet Genel Nakdi, Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi imzalandığı; davalı … ‘ın 20/10/2006 düzenleme tarihli sözleşmeyi 3.000.00-TL kefalet limitli olarak müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı; davalı …’ın 11/11/2014 düzenleme tarihli sözleşmede kefalet imzasının bulunmadığı; 20/10/2006 düzenleme tarihli sözleşmeye istinaden davalı asıl borçlu şirkete açılan ve BCH gibi çalışan Ticari KMH dan, 11/11/2014 düzenleme tarihli sözleşmeye istinaden de açılan kredi hesabından Taksitli ticari kredi kullandırıldığı, krediler ödenmediğinden kredi hesapları kat edilerek ihtarname keşide edildiği, sözleşme hükümleri gereği 23/12/2015 tarihinde temerrüde düştükleri anlaşılmıştır.
Davacı bankanın, keşide ettiği ihtardan sonuç alamaması üzerine davalılar aleyhine İzmir 16.İcra Müdürlüğünün 2015/18778 E. Sayılı dosyasında 29/12/2015 tarihi itibariyle ilamsız icra takibine geçmiş ve ödeme emrinde, a) 20/10/2006 tarihli kredi yönünden 3.808.65-TL asıl alacak, 60.12-TL işlemiş %30.24 temerrüt faizi, 3.00- TL %5 BSMV, olmak üzere toplam 3.871.77-TL alacak için; b)11/11/2014 tarihli kredi yönünden, 5.899.90-TL Asıl alacak ,167.69-TL işlemiş % 54,00, temerrüt faizi, 8.38-TL %5 BSMV si olmak üzere toplam 6.075.97-TL alacağın tahsili için takip başlatıldığı; davalı borçlu şirket temsilcisinin 09/03/2016 tarihli itiraz dilekçesinde borcu kabul etmediğinden bahisle borca itiraz ettiği; davalı … vekili 13/01/2016 tarihli itiraz dilekçesinde şirketten 07/07/2009 tarihinde ayrıldığını, kredinin bu tarihten sonra kullanıldığını, sorumlu olmadığından bahisle borcun tamamına itiraz etmeleri üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Bankacı bilirkişi … tarafından düzenlenen 18/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; (29/12/2015 Takip tarihi itibariyle)
1- Davalı … Şti. yönünden; Ticari KMH yönünden 3.171.87-TL asıl alacak 41.62-TL işlemiş akdi/temerrüt faizi ile 2.08-TL Faizin ”%5 gider vergisi olmak üzere toplam 3.215.57-TL ; Taksitli Ticari Kredi yönünden 5.899,90-TL asıl alacak,106.20-TL işlemiş akdi/temerrüt faizi 5.31-TL faizin % 5 gider vergisi olmak üzere toplam 6.011.41-TL alacaklı olduğu tespit edilen toplam: 9.226.98-TL banka alacağından davalı …. Şti.nin asıl borçlu sıfatıyla sorumlu olduğu,
2- Davalı …’ın Ticari KMH yönünden, 3.000.00-TL asıl alacak, 15.12-TL işlemiş akdi/temerrüt faizi, 0.76-TL faizin %5 gider vergisi olmak üzere toplam 3.015.88-TL alacaktan kefaletinin 818 sayılı BK. 483. vd. maddeleri uyarınca şahsi olması nedeniyle şirket ortaklığından ayrılmış olsa dahi sorumlu olduğunu; 11/11/2014 düzenleme tarihli sözleşmeye istinaden açılan kredi hesabından taksitli ticari kredi hesabından açılan kredi borcundan kaynaklanan alacak için davalı …’ın kefaletinin bulunmaması nedeniyle sorumlu olmadığı belirtmiştir.
6100 sayılı HMK.’nun 341-(2) maddesinde; “miktar veya değeri Üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir” hükmü mevcuttur. Ayrıca, 6100 sayılı HMK.’nun Ek 1. maddesi 1. fıkrasında; HMK.’nun “341. maddesindeki parasal sınırın her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların On Türk Lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2. fıkrasında; HMK.’nın “341. maddesindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı” düzenlenmiş bulunmaktadır.
Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu yerel mahkeme hükmünün verildiği 2018 yılı için HMK.’nun 341-(2) maddesindeki kesinlik sınırı 3.560,00 TL olmuştur.
Miktar olarak kesin nitelikteki karar ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince, karara karşı kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesi sonuca etkili değildir.
Buna göre; mahkemece verilen karar kesin nitelikte olup, kesin olan kararlara karşı HMK’nın 346. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesince istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi, HMK’nın 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince de bu yönde karar verilebilir. Bu karar usule ilişkin nihai karardır. Bölge Adliye Mahkemesince verilen bu usulden ret kararına karşı temyiz yolu da kapalıdır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/01/2018 tarih, 2017/5397 esas ve 2018/5 karar sayılı ilamı bu yöndedir.)
Öte yandan; mahkemece verilen kararlara karşı tarafların hangi kanun yoluna ve hangi sürede başvuracağının tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirtilmesi, bu belirlemenin tarafların iradesini yanıltmayacak bir şekilde doğru olarak yapılması gerekeceği, başka bir deyişle, verilen karar ara ve ek kararlarda, yargı mercii tarafından hem kanun yolunun hem de kanun yoluna ilişkin başvuru süresinin tarafları hataya düşürmeyecek şekilde doğru olarak gösterilmesi gerekecektir. Aksi takdirde, bu durumun tarafların haklarını arayabilmelerini zorlaştıracağı, dolayısıyla mahkemece verilen kararda kanun yolunun hatalı belirlenmesi durumunda, hatalı belirlemenin sonuçlarının taraflara yükletilmeyeceğinden gerek istinaf başvuru harcı ve gerekse istinaf karar harcının iadesine karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; mahkemenin kabulüne göre, davacının reddedilen miktara (720,76 TL) ilişkin, davalı …’ın kabul edilen miktara (3.015,88 TL) ilişkin yapmış oldukları itirazlarına esas tutarlar karar tarihi itibariyle miktar olarak kesin olmakla, mahkeme kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulamayacağından, davacı ve davalı …’ın istinaf başvurularının karar tarihindeki kesinlik sınırına göre ayrı ayrı usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili ve davalı … vekilinin İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1135 Esas- 2018/1037 Karar sayılı kararına yönelik istinaf başvurularının HMK’nın 341-(2) ve 346/1 maddesi gereğince ayrı ayrı USULDEN REDDİNE,
2-Taraflarca yatırılan istinaf başvuru harçları ile istinaf karar harçlarının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilk derece mahkemesince ilgili olduğu tarafa iadesine,
3-İstinaf kanun yoluna başvuru giderlerinin başvuranlar üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 17/02/2022