Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/918 E. 2022/47 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/918
KARAR NO : 2022/47

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/09/2017 (Dava) – 27/12/2018 (Karar)
NUMARASI : 2018/218 Esas – 2018/249 Karar
DAVA : Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa Muhalefet (Caymaya İtiraz)
BAM KARAR TARİHİ : 13/01/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 13/01/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 27/12/2018 tarihli 2018/218 Esas ve 2018/249 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … firması ile yaptığı ve bilahare … Şirketine, ondan da davalı …’e devir olan sözleşmeden cayan davalının cayma ihtarının haksız olduğunu, ihtara caymayı kabul etmediklerine ilişkin cevap verdiklerini belirterek, caymanın geçersiz olduğuna karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız olduğunu, karşı yanın hukuka aykırı biçimde hak kullandığını, mobil ve dijital ortamda yayma yetkisi olmadığı halde bunu kullandığını, sözleşme gereği ödemesi gereken %33’lük pursantajları ödemediğini, kaldı ki … ile yaptıkları sözleşmede devir yetkisi vermediklerini, davacıya ihtarname göndererek borçları olan devirden sonraki işlemiş pursantajlarını talep ettiklerini, sözleşme dışı mali kullanımlara (mobil ve dijital) son vermesini istediklerini, davacının zaten usulüne uygun bir iktisabı olmadığını ve caydıklarını bildirerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle “davanın reddine” karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 24.07.2017 tarihli ihtarnamenin cayma ihtarnamesi olmadığını, bu ihtarnamede cayma ibaresinin dahi geçmediğini, yerel mahkemenin davanın açılış tarihini de hatalı olarak değerlendirdiğini, davalı tarafından müvekkiline gönderilen 23.08.2017 tarihli cayma ihtarına karşı İstanbul Anadolu (2.) Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2017/166 esas sayılı dosyasından 4 haftalık hak düşürücü süre içinde 18.09.2017 tarihinde dava açtıklarını, davalının eserlerin sahibi olduğu hususunun doğru olmadığını, eser sahipleri ve icracı sanatçıların hak ve alacaklarının ilgili meslek birlikleri mesam ve müyörbir vasıtası ile tahsil ettiklerini, davalının üçüncü kişilerle yaptığı sözleşmelere dayanarak müvekkil şirkete karşı cayma hakkını kullandığını, davalı tarafından Kültür Bakanlığı’ na verilen muvafakatnamelerin son derede önemli olduğunu, T.C Kültür Bakanlığı’ ndan celbedilen işlem dosyasında da görüleceği üzere davalı ve diğer ilgililer tarafından ; “…..eserlerin plak, kaset, compact disk veya herhangi bir ses veya görüntü taşıyıcı vasıtası ile sayı ve süre ile sınırlandırılmamış biçimde yayınlanmasına, çoğaltılmasına, dağıtılmasına ve devir haklarının türkiye’de ve dünyada adı geçen firmaya ait olduğuna…. ” şeklinde izin verdiklerine dair muvaffakatnamelerin mevcut olduğunu ileri sürerek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; 5846 Sayılı FSEK 58. madde uyarınca açılan caymaya itiraz istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
5846 Sayılı FSEK uyarınca eserden doğan mali ve manevi haklardan yararlanma hakkı münhasıran eser sahibine aittir. Bununla birlikte eser sahibi mali haklarının tamamını veya bir kısmını başkalarına tamamen devredebileceği gibi, hakların sınırlı şekilde kullanımını da ruhsat yoluyla başkalarına devredebilir.
FSEK’nın 58. maddesi uyarınca, eser sahibinden mali bir hakkı tamamen veya ruhsat yoluyla iktisap emiş olan kimsenin, şayet süre kararlaştırılmış ise bu süre içinde ve süre kararlaştırılmamış ise duruma göre uygun bir süre içerisinde, devrin kendisine sağlamış olduğu hak ve yetkilerden gereği gibi yararlanması gerekir. Devir alan kişi hak ve yetkilerini gereği gibi kullanmaz ve bu sebeple eser sahibi menfaatleri esaslı surette zarar görürse, eser sahibinin sözleşmeden cayma hakkı bulunmaktadır. Söz konusu cayma hakkı FSEK m. 80 uyarınca, bağlantılı haklar yönünden bağlantılı hak sahipleri için de geçerlidir.
Cayma hakkının mutlaka eser sahibi tarafından noter marifetiyle çekilecek bir ihbar ile kullanılması icap eder. Gönderilen ihbarnamede, eser sahibince, hakkın gereği gibi kullanılması için devir alan kişiye uygun bir mehil verilmesi gerekir. Devir alanın bu süre içerisinde de devir alınan hak ve yetkileri amacına uygun şekilde kullanmaması halinde verilen sürenin sonunda eserden doğan hakların devrine dair sözleşmeden cayılmış olur. İstisnai hallerde mehil verilmesine de gerek yoktur. Cayma ihbarını alan kişinin, tebliğden itibaren dört hafta içerisinde caymaya itiraz davası açması halinde, caymanın haklı olup olmadığı, devir alanın devir olunan hak ve yetkilerden amacına uygun şekilde yararlanıp yararlanmadığı tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Bununla birlikte, dört haftalık hak düşürücü süre içerisinde caymaya itiraz davası açılmamış ise, caymaya konu tüm haklar eser sahibine geri dönmüş olacaktır.
Somut olayda, yapımı tamamlanmış müzik eserlerinde icracı sanatçı olan davalı, eserden doğan tüm haklar ile bağlantılı hakları ile satın almış bulunan davacı şirkete noterden gönderdiği 21/07/2017 tarihli ihbarının, davacıya 24/07/2017 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Söz konusu ihtarname de davalı, davacıya on günlük mehil vererek, davalının bu süre içerisinde de devir alınan hak ve yetkileri amacına uygun şekilde kullanmaması halinde hukuki ve cezai haklarını kullanacağını ve ödemelerin hesaplanarak tarafına ödenmesini talep ettiği ve cayma hakkının kullanıldığına ilişkin bir bildirimde bulunmadığı, davalı daha sonra 23.08.2017 tarihli ikinci ihtarname ile sözleşmeden caydığını davacıya bildirmiş olduğu, davacı vekilinin ise iş bu caymaya itiraz davasını 18/09/2017 tarihinde açtığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafça cayma hakkının kullanıldığına ilişkin açıklama içeren 23.08.2017 tarihli ikinci ihtardan itibaren dört haftalık hak düşürücü süre içerisinde caymaya itiraz davası açıldığına göre, mahkemece işin esasına girilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davanın hak düşürücü süreden reddine dair hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Dava tarihinin 18/09/2017 tarihi olmasına rağmen, gerekçeli karar başlığında,13/11/2017 tarihi gösterilmesi maddi hatadan kaynaklanıp mahallinde her zaman düzeltilebilecek hususlardan olduğundan, bu husus kaldırma nedeni yapılmamış ve eleştiri getirilmekle yetinilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının ESASTAN KABULÜNE; İzmir Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 27/12/2018 tarihli 2018/218 Esas ve 2018/249 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
4-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 13/01/2022