Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/913 E. 2022/156 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/913
KARAR NO : 2022/156

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/09/2014 (Dava) – 07/03/2017 (Karar)
NUMARASI : 2014/1173 Esas – 2017/266 Karar
DAVA : Tazminat (Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 27/01/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 27/01/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 07/03/2017 tarihli 2014/1173 Esas ve 2017/266 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket adına kayıtlı … plakalı aracın, davalı … şirketi nezdinde kasko sigorta poliçesi ile teminat altına alındığını, aracın 19/10/2012 tarihinde, …’nın sevk ve idaresinde iken dava dışı … Genel Müdürlüğüne ait, sürücü …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı araçla çarpışması sonucunda davacıya ait aracın hasara uğradığını, meydana gelen maddi tazminatın tahsili amacıyla İzmir 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/173 Esas sayılı dava dosyasından otobüsün işleteni … Belediyesi … Genel Müdürlüğü ve ZMMS poliçesini düzenleyen … Sigorta AŞ aleyhine dava açıldığını, bu davada 11/12/2013 tarihli bilirkişi raporunda davacı aracındaki hasar tutarının 23.500,00-TL olarak belirlendiğini, ayrıca davacıya atfedilen %25 kusur oranında indirim yapılarak 17.325,00-TL’nin müvekkili şirkete ödenmesine gerektiğinin ortaya konularak davanın kısmen kabulüne, 17.325,00-TL’nin davalılardan tahsiline karar verildiğini, söz konusu miktarın tahsil edildiğini, davalı şirketin 104533512 no’lu kasko sigorta poliçesine göre aracın pert olması durumunda eskisi yerine yenisi klozuylla kasko sigorta poliçesinde aracın bedelinin 63.450,00-TL olarak kabul edildiğini, söz konusu yargılamadaki bilirkişi raporuna göre aracın sovtaj bedeli olarak tespit edilen 32.500,00-TL’nin mahsup edilmesi ile geriye kalan 13.325,00-TL’nin davalıdan tahsil edilmesi gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 13.325,00-TL tazminatın dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline, ayrıca yeni alınacak araca ilişkin 1.000,00-TL taşıt alım vergisi, eğitime katkı payı, noter masrafı, tescil masrafı ve işçilik gideri gibi tazminat tutarının da dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kasko sigorta poliçesinin, davacının bir başka şüpheli hasarı nedeniyle, davaya konu hasar öncesi 12/09/2012 tarihinde iptal edilerek bakiye priminin iade edildiğini, kaza tarihinde geçerli bir kasko poliçesinin mevcut olmadığını, bu nedenle davacının müvekkili şirketten talepte bulunamayacağını, davacının beyan ve ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, poliçedeki eskisi yerine yenisi klozu tazminat şartlarının oluşmadığını, kaza tarihindeki aracın rayiç değerinin 56.000,00-TL olmasına rağmen poliçede yazılı kasko değer listesi olan 63.450,00-TL üzerinden tazminat talep ettiğini, olayda tam hasar şartlarının oluşmadığını, eskisi yerine yenisi klozunun uygulanabilmesi için aracın kiralık araç olarak kullanılmaması gerektiğini bildirerek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “… hasar bedelinin 2.937,50-TL olduğu kanaatine varılmakla davanın kısmen kabulüne, 2.937,50-TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine….” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı yanın tanık olarak bildirdiği … ile müvekkili arasında husumet bulunmakta olup; iş bu husumet nedeniyle gerçeğe aykırı beyanlar ileri süren tanığın beyanlarına itibar edilemeyeceğini, davalının başkaca hiç bir somut delili dahi bulunmadığını, Yargıtay kararlarında aralarında husumet varken, aleyhe yapılan tanıklığın tek başına yeterli olmadığının sabit olduğunu, iş bu nedenle davalının savunmaları ispat edilmediğinden davacının talep ettiği sıfır değer klozu uygulanması gerektiğini, ancak yerel mahkemenin iş bu taleplerini göz ardı ettiğini, davalı tanığı … ile müvekkili şirket arasında kaza tarihinde ortak olarak iş yapılmaya çalışılmakta olduğunu ve iş bu nedenle de kendisine borç para verildiğini, karşılığında da senet alındığını, bu nedenle de müvekkili şirkete ait aracın kendisine tahsis edilldiğini, bu esnada kaza yaptığını, ancak kazadan sonra yapılacak ortaklıkla alakalı tarafların anlaşmazlığa düştüğünü ve anlaşmanın bozulduğunu, …’nın da borcunu ödemediğini, bu nedenle de …’nın borcuna ilişkin senet alındığını ve … aleyhine İzmir 6. İcra Dairesinin 2014/16712 Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, icraya konu edilen senedin iş bu dava ve/veya kazayla hiç bir ilgisinin bulunmadığını, araca ilişkin müvekkili şirket tarafından tanıktan hiç bir ödeme de alınmadığını beyanla, kararın kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğini bildirerek istinaf isteminde bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan maddi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi, HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
1-6102 sayılı TTK’nın 1453. maddesi hükmü uyarınca, malı rehin alan kimse o mal üzerindeki menfaatini kendi adına sigorta ettirebileceği gibi, aynı Yasa’nın 1454. maddesi hükmü gereğince bir başkasının da rehin konusu malı rehin alan hesabına ve onun lehine sigorta ettirmesi mümkündür.
Böyle bir durumda, sigortalı konumunda bulunan rehin hakkı sahibi olduğuna göre, sigortadan tazminat talep etme hakkı da öncelikle ona aittir. O halde, sigorta ettiren ancak malın dain ve mürtehini olan ve lehine sigorta ettirilenin açık muvafakatını almak şartıyla ve kendi menfaati de zedelendiği takdirde, tazminat isteme hakkına sahip olur. Poliçe dain ve mürtehin lehine düzenlenmiş olsa dahi sigorta ettirenin tek başına doğrudan sigortaya karşı dava açma hakkı bulunmakla birlikte yargılama sırasında dava dışı dain ve mürtehinin, tazminatın davacıya ödenmesine muvafakatı olup olmadığının araştırılması, muvafakatı sağlandığı taktirde yargılamaya devam edilerek, davanın sonuçlandırılması, aksi taktirde davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Davaya konu kasko sigorta poliçesinde daini mürtehin olarak … A.Ş gösterilmiştir.
Mahkemece sigorta poliçesinin daini mürtehini olan … A.Ş’den davaya muvafakatı olup olmadığı sorulmamıştır.
Bu durumda, daini mürtehin … A.Ş’den davaya konu sigortanın yapılmasına neden olan kredi alacağının devam edip etmediği, kredi alacağı kalmış ise ne miktar alacağı kaldığı, davalı … şirketine karşı açılan davaya muvafakatı olup olmadığının sorulması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, söz konusu husus araştırılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuştur.
2-Kabule göre ise; davalı … vekili, aracın “kiralık” olarak kullanıldığını, bu nedenle rizikonun teminat dışında kaldığını ileri sürmüştür. Davalı ise aracın sürücüsü …’ya ortak iş yapılması amacıyla verildiğini, kiralanmadığını, davacı şirketin özel işi sebebiyle …’nın kullanımı sırasında hasarlandığını iddia etmiştir. İlk derece mahkemesince, davalı … şirketi tarafından kasko sigorta poliçesiyle teminat altına alınan davacının işleteni olduğu aracın, kiralık araç olarak kullanılıp kullanılmadığı konusunda yeterli araştırma yapılmamış, sadece sürücü (aynı zamanda davalı tanığı olan) … beyanına itibar edilerek sonuca gidilmiştir.
Davacı şirkete ait sigortalı aracın olay tarihinde dava dışı …’ya kiralanıp kiralanmadığının tespiti gerekmektedir.
Bu durumda; mahkemece konusunda uzman bilirkişi marifetiyle gerektiğinde resen davacı şirketin ticari defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak, davacı şirket ile davalı tanığı (sürücü) … arasında kazaya karışan araçla ilgili araç kiralama sözleşmesi yapılıp yapılmadığı, aracın kira sözleşmesi gereğince dava dışı …’ya teslim edilip edilmediği, kira sözleşmesinin ve kira bedelinin maliye ve vergi dairelerine bildirilip bildirilmediği hususlarında rapor alınması ve ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerden ötürü; ilk derece mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK nın 353/a-4 maddesi uyarınca kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.4 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/03/2017 tarihli, 2014/1173 Esas ve 2017/266 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
7-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.4 maddesi uyarıca kesin olmak üzere 27/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.