Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/912 E. 2022/59 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/912
KARAR NO : 2022/59

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/12/2016 (Dava) – 18/12/2018 (Karar)
NUMARASI : 2016/1513 Esas – 2018/1437 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan)
BAM KARAR TARİHİ : 19/01/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 19/01/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/12/2018 tarihli 2016/1513 Esas ve 2018/1437 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; sürücü davalı …’ ın sevk ve idaresindeki, davalılardan … adına kayıtlı ve diğer davalı … tarafından ZMM sigortalı … plakalı aracın 14/12/2012 tarihinde, yaya olan muris …’ ya çarptığını, müvekkili …’nin eşi, diğer müvekkillerinin babası olan …’ nın kaza sonucunda ifade dahi veremeyecek şekilde bilincini yetirmiş olduğu 2 ayın sonunda 09/02/2013 tarihinde vefat ettiğini, kazada davalı sürücünün kusurlu olduğunu, araç sürücüsü davalı hakkında Torbalı 1. Asliye Ceza Mahkemesi’ nin 2013/229 E.-2015/954 K. sayılı kararı ile taksirle ölüme neden olma suçundan dolayı ceza verildiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere müvekkillerinden … için eşinin vefatından dolayı cenaze masrafları, yol masrafları ve destekten yoksun kalma tazminatı olmak üzere şimdilik 100-TL maddi tazminatın olay tarihi olan 14.12.2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline, müvekkillerinin yaşadığı manevi zararların bir derece hafifletilebilmesi için müvekkili … lehine 20.000-TL, müvekkilleri … ve … için ayrı ayrı 10.000′ er TL manevi tazminatın olay tarihi olan 14.12.2012′ den itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan … hariç olmak üzere diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 12/10/2018 tarihli dilekçesi ile talep ettikleri 100-TL maddi tazminat alacaklarını arttırarak toplamda 9.499,59-TL olarak ıslah ettikleri anlaşılmıştır.
CEVAP :
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde 24.01.2012-24.01.2013 vadeli trafik sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, taraf kusurlarının tespiti için ATK’ dan kusur raporu alınmasını, davacıların murisinin vefat tarihi ile kaza tarihi arasında 2 ay süre bulunup öncelikle vefat ile kaza arasındaki illiyet bağına dair rapor alınması gerektiğini, davacılar tarafından destekten yoksun kaldıklarının makul ve muteber delillerle ispatlanması gerektiğini, davacıların murisi yayaların uyması gereken trafik kurallarına uymadığından kazanın meydana gelmesinde müterafik kusuru bulunduğunu, cenaze, def’in ve yol masraflarının trafik sigortası poliçesi teminatı dışında kaldığını, davacı tarafın başvurusu üzerine müvekkili şirketçe aktüeryal hesaplama yapıldığını ve hesaplanan bedelin davacı tarafça kabul edilmeyerek işbu davanın açıldığını, müvekkilinden ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar … ve … ‘ nin davaya cevap vermedikleri ve duruşmalara da katılmadıkları anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince verilen kararda özetle, “….Tarafların kusur oranlarının tespiti için İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden aldırılan raporda müteveffanın %60, araç sürücüsü davalı …’ ın ise %40 kusurlu olduklarının belirtildiği, yine Torbalı 1.Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/229 E.-2015/954 K.sayılı ceza dosyasından aldırılan kusur raporunda da müteveffanın asli kusurlu olduğu, davalı sürücünün tali kusurlu olduğu tespitinin yapıldığı, raporların olayın oluşuna uygun ve birbirini teyit eder nitelikte olduğu, mahkemece de itibar edilerek müteveffanın %60, araç sürücüsü davalı …’ ın ise %40 kusurlu oldukları kanaatine varıldığı, davacının talep ettiği tazminat miktarlarının tespiti için aldırılan 13/09/2018 tarihli raporun denetime elverişli ve açık olduğundan kısmen hükme esas alındığı, buna göre davacı eş …’ nın, destekten yoksun kalma tazminatının 22.748,98-TL olduğunun anlaşıldığı, tüm bu bilgiler ışığında destekten yoksun kalma talebi yönünden; müteveffanın %60 kusur durumuna göre 22.748,98-TL TL destekten yoksun kalma tazminatı üzerinden indirim yapılmak suretiyle toplam 9.049,59 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müteselsilen tahsili ile müteveffanın eşi olan davacı …’ya verilmesine, cenaze ve defin giderleri talebi yönünden; davalı taraf davacının meydana gelen trafik kazası sonucu oluşan gerçek cenaze ve defin gideri zararlarını tazmini ile sorumlu olup davacı tarafın kendi milli değerlerine, yerel örf ve adetlerine göre yaptığı özel giderlerden sorumlu olamayacağından (Yargıtay 17. HD nin 2014/4657 Esas, 2015/8105 Karar numaralı kararı) İzmir Belediye Başkanlığı’ ndan bu giderlerin sorulduğu, gönderilen 19/11/2018 tarihli yazı cevabında bildirilen 2013 yılındaki cenaze ve defin giderlerinin toplamının 190 TL olduğu anlaşılmakla, belirlenen bu bedelden de %60 oranında kusur indirimi yapılarak 76,00 TL cenaze ve defin giderinin davalılardan müteselsilen tahsili ile müteveffanın eşi olan davacı …’ya verilmesine, manevi tazminat yönünden yapılan değerlendirmede; davacı …’nın eşini, diğer davacıların da babalarını kaybetmeleri nedeniyle elem ve ıstırap çekmemelerinin mümkün olmadığı, davalı …’ ın meydana gelen kazada %40 oranında kusurlu olup, manevi tazminatın, zenginleşme aracı olmadığı gibi, manevi tatmin duygusu oluşturacak miktarda olması gerektiği, yine özel durumların da mahkemece re’sen dikkate alınması gerektiği anlaşıldığından, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kazanın meydana geliş şekli, kusur durumu, ölenin yaşı, kaza tarihi dikkate alınarak hakkaniyete uygun miktarda manevi tazminata karar verilerek, sonuç olarak; 9.049,59 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 76 ,00 TL cenaze ve def’in gideri olmak üzere toplam 9.125,59 TL maddi tazminatın davalı …’ den dava tarihinden itibaren, diğer davalılardan kaza tarihi olan 14.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen alınarak davacı …’ya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 14.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … ‘nden alınarak davacı …’ya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 4.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 14.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … ‘nden alınarak davacı …’ya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 4.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 14.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … n’den alınarak davacı …’e verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili tarafından, “….Kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğu sabit olmasına rağmen mahkemece müteveffa …’nın %60 oranında kusurlu olduğu dikkate alınarak hüküm kurulmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu, mahkemece hükmedilen maddi ve manevi tazminat tutarlarının oldukça düşük olup, hakkaniyete aykırılık teşkil etmekte ve kabul edilemez nitelikte olduğu, ayrıca davalılar … ve … huzurdaki davada bir avukat ile temsil edilmemişken yerel mahkemece maddi-manevi tazminatın reddedilen miktarına göre müvekkilleri aleyhine davalı … ve … lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu, yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılması gerektiği” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
Davalı … vekili tarafından, “…Davacı tarafça müracaat şartının usulüne uygun olarak yerine getirilmediği, huzurdaki davanın tarihi 26.12.2016 olup, davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan KTK 97. maddenin somut uyuşmazlıkta uygulanması gerektiği, Yasa maddesinin uygulanmasında esas alınması gerekenin haksız fiil tarihi değil, davanın açılış tarihi olduğu, ayrıca davacılar murisinin vefat tarihi 09.02.2013 olup kaza tarihi olan 14.12.2012 arasında yaklaşık 2 ay süre bulunduğundan murisin ölümü ile meydana gelen kaza arasında illiyet bağı bulunmadığı, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiği, ölüm belgesinde kişinin doğal yolla öldüğünün beyan edilmiş olduğu gözetildiğinde kaza ile davacılar desteğinin ölümü arasında illiyet bağının olmadığının açık olduğu, bu hususta Adli Tıp Kurumu’ndan davacılar murisinin dava konusu kaza sonucu ‘gelişen durumunun’ bulunup bulunmadığının ve kaza ile ölümü arasında illiyet bağı olup olmadığının, ölümün kaza dışında genetik bir hastalık, rahatsızlık vs. sonucunda meydana gelip gelmediğinin hiçbir duraksamaya yer vermeyecek ve çelişkileri giderecek şekilde tespiti yönünden rapor alınması gerektiği, kusur bilirkişi raporunun eksik ve denetime elverişsiz olduğu, müvekkili şirkete sigortalı araç sürücüsünün dava konusu kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusurlu davranışının söz konusu olmadığı, trafik kurallarının yalnızca sürücüler için değil yayalar için de geçerli olduğu, dava konusu kaza davacılar murisinin şehirler arası karayolu üzerinden karşıdan karşıya geçmesi nedeniyle gerçekleşmiş olup murisin mevzuattaki kurallara uymamış olduğu, hakkaniyete uygun bir karar verilebilmesi adına yeniden inceleme yapılarak taraf kusurlarının tespiti açısından dosyanın Karayolları Fen Heyeti’ne sevki ile yeniden rapor alınması gerektiği” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazası nedeniyle ölüme dayalı destekten yoksun kalma, cenaze ve def’in giderine ilişkin maddi tazminat ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece; yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davacılar vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Davalı … vekilinin dava tarihi itibariyle yürürlükte olan başvuru dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin itirazının değerlendirilmesinde; sözkonusu şart tamamlanabilir dava şartı niteliğinde olup, davacılar vekilinin istinafa cevap dilekçesi ekinde davadan önce davalı … şirketine başvuru yapmış olduklarına dair dilekçe ve tebligat evrakını sunduğu, bunun yanısıra bizzat davalı … vekilinin cevap dilekçesinde de davadan önce sigorta şirketine başvuru yapıldığına dair beyanda bulunmuş olduğu gözetildiğinde, bu yöndeki istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Dava konusu kaza ile ilgili olarak Torbalı 1. Asliye Ceza Mahkemesi’ nin 2013/229 E.-2015/954 K. sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasında keşif sonucunda trafik bilirkişiden alınan raporda ve yine ceza mahkemesince ATK’ dan alınan kusur raporunda müteveffanın asli, davalı sürücünün tali kusurlu olduğu belirlenmiş olup, işbu mahkemece ATK Trafik İhtisas Kurulu’ ndan alınan raporun da bu doğrultuda olması karşısında, tüm kusur raporlarının birbirleriyle ve kaza tespit tutanağı ile uyumlu olduğu, olayın oluşumuna uygun bulunduğu anlaşıldığından, her iki taraf vekilinin bu yöndeki istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Yine ceza dosyasından alınan ATK 1. İhtisas Kurulu’nun 22.04.2015 tarihli heyet raporunda; tüm tedavi evrakları doğrultusunda, müteveffada kaza sonrasında oluşan beyin kanaması ve beyin doku harabiyetine göre müteveffanın ölümü ile dava konusu trafik kazası arasında illiyet bağı bulunduğunun açıkça belirlenmiş olmasına göre, davalı … vekilinin bu yöndeki istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Davacılar vekilinin maddi ve manevi tazminat tutarlarının az olduğuna dair itirazları bakımından yapılan değerlendirmede; mahkemece alınan aktüer raporunun denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmasına ve kusur durumuna göre hükmedilen maddi tazminatta bir isabetsizlik olmadığı gibi, yine kusur oranlarına, olayın oluşumuna, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ve tüm dosya kapsamına göre, talep edilen tutarlar da dikkate alınarak mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarlarının yerinde olduğu görülmekle, davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Ancak, davalılar … ve … davada kendilerini vekille temsil ettirmediği halde hüküm fıkralarında sanki vekilleri varmış gibi lehlerine vekalet ücretine hükmedildiği görülmekle, davacılar vekilinin bu husustaki istinaf itirazlarının kabulü ile, HMK 353/1-b-2.madde uyarınca hükmün bu kısımlarının düzeltilmesi suretiyle Dairemizce yeniden hüküm tesis edilmesi gerekmiştir.
Ayrıca, mahkemece dava kısmen kabul edildiği halde, hüküm kısmının başında ve gerekçede bunun açıkça yazılı olmaması doğru görülmemiş, ancak esasa etkili görülmediğinden bu husus burada eleştirilmekle yetinilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı … vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddine ve davacılar vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1513 Esas – 2018/1437 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“a) 9.049,59 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 76,00 TL cenaze ve defin gideri olmak üzere toplam 9.125,59 TL maddi tazminatın davalı …’ den dava tarihinden itibaren, diğer davalılardan kaza tarihi olan 14.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen alınarak davacı …’ya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
b) 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 14.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … ‘nden alınarak davacı …’ya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
c) 4.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 14.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … ‘nden alınarak davacı …’ya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
ç) 4.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 14.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … ‘nden alınarak davacı …’e verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
d) Karar tarihi itibarı ile alınması gereken 1.511,39-TL karar ve ilam harcından peşin alınan ve tamamlanan harç olan 169,07-TL harcın mahsubu ile kalan 1.342,32-TL harcın davalılardan (davalı … bu miktarın 623,36-TL’sinden diğer davalılar ile birlikte müteselsilen sorumlu olmak üzere) müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
e) Davacılar tarafından sarf olunan 680,90-TL yargılama giderinden davanın kabul edilen kısmına göre belirlenen 304,96-TL yargılama gideri ile 29,20-TL başvurma harcı, 136,97-TL peşin ve 32,10-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 503,23-TL yargılama harç ve giderinin davalılardan (davalı … bu miktarın 324,05-TL’sinden diğer davalılar ile birlikte müteselsilen sorumlu olmak üzere) müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, bakiye giderin davacılar üzerinde bırakılmasına,
f) Davacı … kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık asgari ücret tarifesine ve kabul edilen maddi tazminat miktarına göre belirlenen 2.180,00-TL vekalet ücretinin tüm davalılardan müteselsilen alınarak …’ ya verilmesine,
g) Davacı … kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık asgari ücret tarifesine ve kabul edilen manevi tazminat miktarına göre belirlenen 2.180,00-TL vekalet ücretinin davalılar … ve … ‘ nden müteselsilen alınarak davacı …’ ya verilmesine,
ğ) Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık asgari ücret tarifesine ve davacı …’ nın reddedilen maddi tazminat talep miktarına göre belirlenen 274,00-TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalı … şirketine verilmesine,
h) Davacı … kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık asgari ücret tarifesine ve kabul edilen manevi tazminat miktarına göre belirlenen ve takdiren 2.180,00-TL vekalet ücretinin davalılar … ve … ‘nden alınarak davacı …’ ya verilmesine,
ı) Davacı … kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık asgari ücret tarifesine ve kabul edilen manevi tazminat miktarına göre belirlenen ve takdiren 2.180,00-TL vekalet ücretinin davalılar … ve … ‘nden alınarak davacı …’ e verilmesine,
i) Taraflarca yatırılan ancak kullanılmayan artan gider avansının karar kesinleştiğinde talepleri halinde ilgili tarafa ödenmesine”, ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-Davalı … vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-1. madde uyarınca esastan REDDİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a)İstinaf başvurusu sırasında davacılardan alınan 44,40 istinaf karar harcının talep halinde davacılara iadesine,
b)İstinaf başvurusu sırasında davalı … şirketinden alınması gereken 623,36 TL harçtan, başlangıçta alınan 155,85 TL ‘nin mahsubu ile bakiye kalan 467,51 TL’nin sigorta şirketinden alınarak Hazineye gelir kaydına,
c)İstinaf incelemesi esnasında davacılar tarafından yapılan 4 adet tebligat ücretinden oluşan 56,00 TL, 3 adet elektronik tebligat bedeli olarak 13,50 TL ile istinaf kanun yoluna başvuru harcı olan 121,30 TL’den oluşan toplam 190,80 TL yargılama giderinin tüm davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
d)İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
e)Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince miktarı itibariyle kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 19/01/2022