Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/909 E. 2022/65 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/909
KARAR NO : 2022/65

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/04/2016 (Dava) – 11/10/2017 (Karar)
NUMARASI : 2016/557 Esas – 2017/944 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 19/01/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 19/01/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/10/2017 tarihli 2016/557 Esas ve 2017/944 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile dava dışı …/… arasında ticari ilişki bulunduğunu, müvekkilinin yapmış olduğu alışveriş neticesinde daha önceden de kredi kartı/nakden ödemeler yaptığını, taraflar arasındaki mal alımına dair 06.03.2015 tarihli sözleşme kapsamında 24.03.2015 tarihinde 95.000 TL, 24.03.2015 tarihinde 90.000 TL, 26.03.2015 tarihinde 80.000 TL ve yine 26.03.2015 tarihinde 87.000 TL olmak üzere toplam 359.000 TL’yi müvekkilinin … Bankasına ait kredi kartıyla ödediğini, ancak teslim edilmesi gereken malların müvekkiline teslim edilmediğini, dava dışı …’ın malı teslim edeceğini söyleyerek müvekkilini oyaladığını, malların teslim edilmeyeceğini anlayan müvekkilinin harcamanın iptal edilmesi için kredi kartı bankası olan davalı … Bankası AŞ ile irtibata geçtiğini, davalı banka tarafından ödemeye yazılı olarak itiraz etmesi gerektiği ve bu arada ekstreye yansıyacak olan borcun ödenmesi gerektiğinin bildirilmesi üzerine charge back sürecinin başlatıldığını ve müvekkilinin harcama bedelini bankaya ödediğini, uluslararası Visa ve Mastercard kuralları gereğince sorunun 45-180 gün arasında sorunun çözülmesi gerektiğini, ancak davalı bankanın olumlu olumsuz bir cevap vermediğini, uluslararası charge back kuralları gereğince davalı bankanın müvekkilinin harcama itirazını işleme koyarak takas sistemi üzerinden işyeri bankasına durumu bildirmesi ve böylelikle pos bankasının üye işyerine ödeme yapmasının engellenmesi, şayet ödeme yapılmış ise bunun üye işyerinden tahsil edilerek itirazında haklı olan müvekkiline iadesinin gerektiğini, davalıya karşı İzmir 13. İcra Müdürlüğü’nün 2015/16712 sayılı dosyasından icra takibi yapıldığını, ancak davalı bankanın takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı banka vekili süresinden sonra sunduğu cevap dilekçesinde özetle, davacı müşterinin harcama itirazının müvekkili tarafından üye işyeri bankasına iletildiğini, ancak üye işyeri bankasınca (…) Türkiye Bankalar Birliği nezdindeki Fiktif İşlem Değerlendirme Komitesine iletilmesi üzerine komite tarafından işyerinin fiktif işlem (muvazaalı) yaptığına dair karar verildiğini, bu konuda gereken bilgi ve belgelerin Türkiye Bankalar Birliğinden sorulması gerektiğini, ayrıca davanın aleyhlerine neticelenmesi halinde üye işyeri bankası olan …’a rücu edileceğinden davanın bu bankaya ihbarını talep ettiklerini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Feri müdahil … A.Ş vekili beyan dilekçesinde özetle; davalı … Bankası’ nın yanında feri müdahil olma talebinde bulunduklarını, kredi kartı işlemi nedeniyle müvekkili tarafından öncelikle bir tedbir kararı alındığını ve menfi tespit davası açıldığını, İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 2015/603 Esas sayılı dosyasında açılan menfi tespit davasında kabul kararı verildiğini, davacının dava konusu yaptığı kredi işleminin Türkiye Bankalar Birliği Fiktif İşlem Değerlendirmesi Komitesince yapılan incelemelerde fiktif olduğunun tespit edildiğine ilişkin 17.06.2015 tarihli karar alındığını beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece, “…Yapılan bilirkişi incelemesi ve diğer deliller değerlendirildiğinde; kredi kartını kullanan … Şti’nin pos cihazı sahibi olan ve feri müdahil …’tan üye işyeri sözleşmesi ile pos cihazını alan …’dan 06.03.2015 tarihli mal alım sözleşmesi kapsamında 24.03.2015 tarihinde 95.000,00 TL ve 90.000,00 TL, 26.03.2015 tarihinde ise 87.000,00 ve 87.000,00 TL olmak üzere toplam 359.000,00 TL’lik alışveriş yaptığı iddiasına ilişkin işlemin fiktif olduğu, Bankalar Birliğinin 17.06.2015 tarihli, 64 sayılı kararı ile bu işlemin fiktif olduğunun tespit edildiği, işlemin mutat koşullar dışında gerçekleşen bir işlem olduğu, …’ın ticari işletmesinin bulunmadığı, yapılan işlemin bankayı zarara uğratmak kastıyla yapıldığı tespit edilmekle, davacının bu işlem nedeniyle İzmir 13. İcra Müdürlüğünde takibe konu olan 2015/16712 Esas sayılı dosyası ile 359.000 TL alacaklı olmadığı, … Bankası A.Ş.’nin fiktif olan bu işlem nedeniyle davacıya borçlu olmadığı tespit edilmekle; DAVANIN REDDİNE” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili; “…Eksik inceleme sonucu karar verildiğini, gerekli ve yeterli araştırma yapılmaksızın, taraflı olduğu kendi tüzüğünde yazan Bankalar Birliğinin tek taraflı komite kararına göre karar verildiğini, gerçek hak durumuna uymayan bir karar olduğunu, mahkemenin kararına dayanak aldığı bilirkişi heyetinin düzenlediği rapor içeriğinin Bankalar Birliği nezdindeki Fiktif İşlem Komitesi kararının tekrarından ibaret olup bağımsız bir değerlendirme içermediğini, Tükiye Katılım Bankaları Birliği Pos Cihazları, Banka Kartları Veya Kredi Kartlarının Amaç Dışı Kullanım Hallerinin Tespiti Hakkında Mesleki Tanzim Kararında; tanımlanan kriterlerden herhangi birinin oluşması durumunda, söz konusu üye işyerlerinin fiktif işlem gerçekleştirmiş sayılacağı belirtilmekle, Türkiye Bankalar Birliği ve Tükiye Katılım Bankaları Birliği Fiktif İşlem Değerlendirme Komitesinin Fiktif İşlem Tespit Kararının varlığı hali belirtildikten sonra IV. numaralı maddesinde; ‘İlgili üye işyerinin fiktif işlem gerçekleştirmediğine dair kesinleşmiş yargı kararının ibrazı veya kamu kurum ve kuruluşlarının ya da Fiktif İşlem Değerlendirme Komitesinin üye işyerince fiktif işlem gerçekleştirildiği yönündeki kendi kararını ortadan kaldırmak yönünde karar alması hallerinde, Birlik tarafından yaptırımın kaldırıldığı hususu (II) numaralı maddede belirtilen kurum ve kuruluşlara derhal bildirilir’ denilmekte olduğunu, buna göre, bir işlemin fiktif işlem olmadığına dair yargı kararının alınması ve ibrazı halinde yukarıdaki maddelerde sayılan prosedürün geri alınabildiğini, ancak bunun için, yargıda bağımsız bir değerlendirme yapılması gerektiğini, alınan bilirkişi raporunda bilirkişilerin başkaca bir değerlendirme yapmaksızın sadece bu mesleki tanzim kararına göre fiktif işlem komitesi kararına atıfla, işlemin fiktif işlem olduğunu tekrar ettiği takdirde komite kararının aksi yönünde bir yargı kararı alınmasının fiilen mümkün olmadığını, bilirkişi heyet raporlarunda, Fiktif İşlem Değerlendirme Komitesinin kararları tüm kurumlarda ve dahi yargıda da bağlayıcı bir kararmış gibi, kararın yerindeliği hiç irdelenmeden müvekkilinin bedelini ödediği harcamanın fiktif işlem olduğunun belirtildiğini, oysa komite kararlarının bağlayıcılığının sadece kendi üyeleri için olduğunu, müvekkili şirketin bağlayıcı statüsü bulunmayan komite kararı nedeniyle mağdur edilmesinin hukuk nizamına aykırı olduğunu, Bankalar Birliği’nin bizzat kendi statüsünün belirtildiği tebliğin ‘birliğin amacı, yetki ve görevleri’ başlıklı 4. maddesininin 1.fıkrasında da ‘bankaların hak ve menfaatlerini savunmak’ denildiğini, dolayısıyla Bankalar Birliğinin, en küçük bir karineyi dahi bankalar lehine yorumlayarak kararlar vereceğinin ortada olduğunu, nitekim komitenin kararının gerekçesine bakıldığında tek kriterin; harcama kaleminin yüksek olması ve üye işyeri … işyerindeki faaliyetini sona erdirdiğinin tespit edildiği olduğunu, zaten faaliyetini sona erdirmemiş olsa idi müvekkilinin de bu şirketten alacağı olan ürünleri alma imkanının olacak olduğunu, faaliyet adresinde bulunmamasının müvekkilinin de mağdur edildiğini göstermekte olduğunu, işlemin yüksek bedelli ve şifresiz olmasından bahsedilerek işyeri bankası olan …’ ın harcama itirazını reddetmesinin yerinde olduğundan bahsedildiğini, fakat bu bankanın bu kadar şaibeyi içinde barındıran şifresiz, yüksek miktarlı ve ekstre bölünerek yani aynı gün içinde tek çekimde değil, iki ayrı çekimde tahsil edilen harcamayla ilgili üye işyerine hiçbir şey sormayıp, hemen ertesi gün kendi komisyonunu keserek üye işyerine ödeme yapması ve kart sahibi bankayı da hiç uyarmaması konusunda bir araştırma yapılmadığını, olaya konu işlemin bağımsız bir şekilde değerlendirilmesinin elzem ve hatta yasal zorunluluk olduğunu, bilirkişi heyetinin yapacağı iş Fiktif İşlem Komitesinin kararını tekrar etmekten ibaret idiyse bilirkişi ücreti giderinin de boşuna yapılmış olduğunu, zira sadece Bankalar Birliğinden komite kararı olup olmadığının sorulmasının da yeterli olacağını, müvekkili şirketin defterlerinin dahi incelenmediğini, yeni rapor talep edilmiş ise de yerel mahkemece ek rapor dahi alınmadan eksik incelemeyle hüküm tesis edildiğini” beyanla, mahkeme kararını istinaf kanun yoluna getirmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kredi kartıyla yapılan karşılıksız işlemlerin uluslararası charge back kuralları gereğince iptaliyle yapılan ödemenin iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece; yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Dosyada mevcut hesap özetlerine göre dava konusu işlemlerden önce de taraflar arasında yüksek meblağlı iki işlem (19.03.2015) olduğu görülmektedir. Yine, davadışı …-…’ın tüm hesap hareketlerini gösterir belgelerin de dosya içerisinde olduğu anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, sözkonusu işlemler ve evraklar bilirkişi raporunda irdelenmediği gibi, davacının davalı ile olan ticari ilişkisinin ortaya konulması bakımından gerekli olduğu halde davacı defterleri de incelenmemiştir. İhbar olunan bankanın beyan dilekçelerinde, üye işyeri sözleşmesi yapmış olduğu davadışı …. ‘nin davaya konu işlemlerinin önceki işlemlerinden farklı, hacimli işlemler olduğu belirtilmekle birlikte, ertesi gün bu ödemeyi işyeri hesabına geçmiş olduğu da anlaşılmaktadır. Mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda tüm bu hususların incelenip değerlendirilmediği, bunun yerine dava konusu işlemlerin fiktif olduğuna dair komite kararı bulunduğu belirtilerek bu yönde görüş bildirildiği anlaşılmakla, eksik incelemeye göre hüküm tesis edilemez. Mahkemece, sözkonusu komite kararının dayanağı belge ve raporlar da irdelenmek suretiyle, davacı defterleri ile ihbar olunan bankanın açmış olduğu İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 2015/603 E. sayılı menfi tespit davası dosyası da getirtilip incelenerek ve dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgelerin davacı itirazları da dikkate alınarak değerlendirilmesi suretiyle alınacak hüküm kurmaya ve denetime elverişli bilirkişi heyet raporuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddi doğru görülmemiş, davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/557 Esas – 2017/944 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı tarafından yatırılan 31,40 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,,
4-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 19/01/2022