Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/904 E. 2022/88 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/904
KARAR NO : 2022/88

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/03/2017 (Dava) – 18/10/2018 (Karar)
NUMARASI : 2017/315 Esas-2018/1149 Karar
DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
BAM KARAR TARİHİ : 19/01/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 19/01/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/10/2018 tarihli 2017/315 Esas ve 2018/1149 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının maliki bulunduğu … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde 400782511 numaralı, 15.09.2011/2012 dönemi için Zorunlu Mali Mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirkete ZMMS sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan sözkonusu aracın 18.12.2011 günü, dava dışı alkollü sürücü …’in sevk ve idaresinde iken, direksiyon hakimiyetini kaybederek alkolünde etkisiyle yolun sağında bulunan bahçe duvarına çarparak yolcu konumunda bulunan … ve …’ın yaralanmasına sebep olduğunu, kaza nedeni ile Karataş Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/165 E 2015/33 K. sayılı dosyadan yargılama yapıldığını ve dava dışı sigortalı araç sürücüsünün bilinçli taksir altında birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmak suçundan cezalandırılmasına karar verildiğini, ZMMS poliçesi kapsamında dava dışı …’a 12.01.2017 tarihinde %30 hatır taşıma indirimi de yapılmak suretiyle 47.478,94 TL ödeme yapıldığını, kazada yaralan diğer Mağdur …’a 145.332,00-TL“Destekten Yoksun Kalma” tazminatı ödendiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 192.810,00 TL tutarında tazminatın fiili ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … plakalı aracın maliki olduğunu, anılan aracın uzun dönem kiralama sözleşmesi ile … Şti’ne kiraya verildiğini, bu sebeple müvekkili şirketin kaza tarihinde işleten sıfatını taşımadığını, işletenin … Şti olduğunu, kazanın oluşumunda müvekkili şirketin kusur ve sorumluluğu bulunmadığını, araç sürücüsü …’in alkollü oluşunun kazaya etkisinin araştırılması gerektiğini ve husumet itirazında bulunduklarını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; “… davalının aracı işleten olması, kazanın münhasıran alkolün etkisinde meydana gelmesi, alkollü araç kullanmanın bu halde teminat dışı hallerden olduğu…” gerekçesiyle davanın kabulü ile, 145.332,00.-TL’nin ödeme tarihi olan 02/11/2015, 47.478,00.-TL nin 12/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin dava konusu … plakalı aracı … Şti.’ye uzun süreli olarak kiraya verdiğini, ilgili aracın kira önemi süresi içinde ve … Şti.zilyedinde iken meydana geldiğini, bu konuda bir ihtilaf ve itiraz zaten bulunmadığını, 2918 sayılı KTK 3.maddesinin işletenin tanımına yer verdiğini, aracın uzun süreli kiralanmasında kiracının işleten sayılacağını, araç sahibinin işleten sıfatının kalmayacağını açık ve net şekilde belirttiğini, dava konusu kazaya karışan … plakalı araç üzerinde, müvekkil şirketin işleten sıfatı olmadığından davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerekirken esasa girilerek kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya açıkça aykırılık teşkil etiğini, devam eden yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda müvekkil şirket aracında yolcu olarak bulunan … ve … isimli şahıslar yönünden % 30 hatır taşıma indirimi yapıldığını ancak bu kişilerin mahkemedeki beyanlarında sürücünün alkollü olduklarını bilerek araca bindiklerini kabul ettiklerini ve emniyet kemeri de takmadıklarını, bu nedenle bu şahısların olayda ağır kusurlu olduklarının kabulünün zorunlu olduğunu, hiç kimse kendi kusurundan yararlanamaz ilkesi gereğince, … ve …’ın ağır kusurlu oldukları kazada davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne ilişkin verilen yerel mahkeme kararının, bozma nedeni olduğunu, mahkeme bilirkişi raporuna yaptıkları itirazlarında, yeniden bilirkişi incelemesi talepleri olmasına rağmen mahkemenin tek bilirkişi raporu ile yetinerek eksik inceleme ile karar verdiğini beyanla, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; zorunlu mali mesuliyet sigortasına dayanılarak sigorta şirketi tarafından sigortalısı aleyhine açılan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
1-Davacı … şirketinin, davalı şirkete ait aracın ZMSS poliçesini tanzim ettiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davalı şirket tarafından dava dışı … Şti.ye uzun süreli kiralama sözleşmesi ile teslim edilen sigortalı aracın anılan şirket elinde iken zorunlu trafik sigortası genel şartlarına aykırı olarak kullanılmasından dolayı meydana gelen zarardan sigorta şirketinin, sigortalısına rücu imkanının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
KTK’nun 95. maddesinde, sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hallerin zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği, ödemede bulunan sigotacının, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabileceği öngörülmektedir. Görüldüğü gibi davalı şirketin işleten sıfatını taşımaması, onun kiracısıyla arasındaki iç ilişkiye ait bir sorundur ve sigortacının trafik sigortasına dayalı olarak tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda başvurabileceği kimse, aracın gerçek işleteni kim olursa olsun, sadece sigorta sözleşmesinin tarafı (akidi) olan sigorta ettiren olduğundan, davalı şirket sigorta poliçesinin ve sigorta genel şartlarının kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmekle yükümlüdür.
Somut olayda; davacı ile davalı arasında 15.09.2011/2012 vadeli ZMSS poliçesi düzenlenmiş olup poliçede sigortalı davalı …’dir. Davalı şirket tarafından, kazaya karışan araç, dava dışı … Şti.ye kiralanmış ve kiracıya teslim edilmiştir. Davaya konu trafik kazası, araç kiracı şirket zilyetliğinde iken meydana gelmiştir. Davacı … tarafından kaza nedeniyle zarar gören 3. Kişilere zarar bedeli ödenmiş ve trafik sigortası genel şartları uyarınca ödenen tazminatın sigorta ettirenden (sigortalı,akit) rücuen tahsili için işbu dava açılmıştır. Davalıya ait aracın kiralandığı şirket, 2918 Sayılı KTK’nun 3. maddesine göre aracın işletenidir. Ancak KTK’nun 95. maddesi hükmü uyarınca bu dava ZMSS şirketi tarafından sadece sigorta sözleşmesinin tarafı (akidi, sigortalısı) hakkında açılabilir. Bu durumda davalının husumete yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Davacı, rücuya konu kazada, araçta yolcu olarak bulunan … ve …’a maluliyet tazminatı ödemiş, eldeki iş bu davada ise ödediği bedelin rücusunu talep etmektedir.
Olay tarihinde sigortalı aracı kullanan sürücü …’in 2.25 promil alkollü olduğu ve bu seviyenin dosyamızda alınan bilirkişi raporuna göre kazanın oluşumunda salt etkili olduğu uyuşmazlık konusudur. Dosyada yer alan Karataş Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2012/165 E. -2015/33 K sayılı ilamında yer alan müşteki beyanlarından da anlaşılacağı üzere olay tarihinde araçta yolcu olarak bulunan … ve …’ın araç sürücüsü sanığın alkol aldıklarını bilerek araca bindikleri ve araçta hatır için taşındıkları anlaşılmıştır. Anılan kişilerin emniyet kemeri takıp takmadıkları ise anlaşılamamıştır. Emniyet kemeri takılmaması ya da sürücünün alkol aldığını bilerek araca binmek iki ayrı müterafik kusur halidir ancak Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca birden fazla müterafik kusur indirimi sebebinde sadece tek bir indirim oranı uygulanabileceğinden yolcuların ayrıca emniyet kemeri takıp takmdıklarının araştırılmasına gerek yoktur.( Yargıtay 4. HD, 09.06.2021 tarih ve 2021/2595- 2645, E.- K. Sayılı ilamı) Bu durumda belirlenecek maluliyet tazminatından %20 müterafik kusur indirimi ve %20 de hatır taşıması indirimi yapmak gerekir.
Davacı, 20.12.2016 tarihli … şirketince düzenlenen aktüer rapora göre, dava dışı …’a ödenmesi gereken tazminatın 86.325,33 TL olduğunu, bundan hatır taşıması olarak %30 indirim yaparak …’a 47.478,94 TL ödediklerini belirtmiştir. Söz konusu rapor CSO 1980 yaşam tablosu esas alınarak ve devre başı ödemeli belirli süreli rant formülüne göre düzenlenmiştir.
Davacı, dava dışı …’a ise İstanbul 13. ATM’nin 2014/87 Esas sayılı dava dosyasında yapılan yargılama neticesindeki ilamın icraya konulması üzerine icra kapak hesabına göre ödeme yapmıştır. İstanbul 13. ATM’nin 2014/87 Esas sayılı dava dosyasının yapılan yargılamasında alınan aktüer rapor PMF yaşam tablosu ve progresif rant formülüne göre …’ın kalıcı ve geçici maluliyet zararını 137.154,04 TL olarak hesaplanmış ancak şoförün alkollü olduğunu bilerek ve hatır için taşındığı da nazara alınarak bu bedelden mahkemece takdiren %30 indirim yapılarak 96.007,83 TL tazminatın …’a ödenmesine karar verilmiş, hüküm kanun yollarına başvurulmadan kesinleşmiştir. Hükmün Adana 5. İcra Dairesi’nin 2015/16712 esas nolu dosyasında icraya konulması neticesinde davacı ferileriyle birlikte 02.11.2015 tarihinde toplam 145.332,00 TL ödeme yapmıştır.
Öncelikle İstanbul 13. ATM’nin 2014/87 Esas sayılı dava dosyasındaki taraflar ile elimizdeki dava dosyasının tarafları farklı olduğu için bu hüküm eldeki dava dosyası için kesin hüküm teşkil etmez. İşbu davada mahkemece yapılması gereken iş, davacının dava dışı kişilere ödeme yaptığı tarihlerde gerçekte ödemesi gereken miktarın tespiti ile sonucuna göre bir karar vermek olmalıdır. O halde mahkemece, aktüer bilirkişiden alınacak ek rapor ile dosyada yer alan ve uyuşmazlık konusu olmayan kusur, maluliyet ve gelir (asgari ücret) oranlarına bağlı kalınıp, davacının dava dışı ödeme yaptığı kişilere ödemeye esas aktüer rapor tarihlerindeki (… için 20.12.2016 tarihli … şirketine ait aktüer rapor, … için ise İstanbul 13. ATM’nin 2014/87 Esas sayılı dava dosyasındaki aktüer rapor ) veriler esas alınacak şekilde, Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre bakiye ömür TRH 2010 yaşam tablosu uyarınca ve tazminat hesabında progresif rant yönteminin kullanılarak belirlenecek sonuçtan ayrı ayrı %20 oranında müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılarak ödenmesi gereken miktar tespit edilerek ( … yönünden davacının icra dosyasına ödeme yaptığı tarihe göre icra faiz ve ferilerini içeren kapak hesabı da ayrıca yapılarak) sonucuna göre, bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/10/2018 tarihli, 2017/315 Esas ve 2018/1149 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalı tarafından yatırılan 3.293,00 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
4-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 19/01/2022