Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/901 E. 2021/1491 K. 29.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/901
KARAR NO : 2021/1491

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/03/2015 (Dava) – 30/11/2018 (Karar)
NUMARASI : 2015/325 Esas – 2018/1404 Karar

DAVA :Limited Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğuna Dayalı Tazminat

BAM KARAR TARİHİ : 29/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/11/2018 tarihli 2015/325 Esas ve 2018/1404 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili şirketin eski ortağı olduğunu, 02/01/2013 tarihinde hissesini devrederek şirketten ayrıldığını, davalının şirket ortağı ve müdürü olduğu dönemde münferit imza yetkisini kullanarak şirketin 28/04/2009 tarihinde 301.000,00 TL bedelle satın aldığı, …. İli, …. İlçesi, …. köyü, …. Ada, …. parsel nolu taşınmazda kat irtifakı kurulduğunu, …. Blok zemin kat … ve …., …. kat …. ve …. , …. kat …. ve …., …. kat …. ve …., …. kat …. ve …., …. kat …. ve …., …. kat …. ve …. nolu bağımsız bölümlerini 10/07/2012 tarihinde …. isimli şahsa sattığını, aynı gün …. tarafından müvekkili şirket hesabına 98.000,00 TL havale yapıldığını, anılan taşınmazların satışına ilişkin olmak üzere şirket genel kurulu veya yönetim kurulu tarafından alınmış herhangi bir karar bulunmadığını, satış ve devir işlemini, münhasıran davalının tek başına gerçekleştirdiğini, üç yıldan fazla bir zaman önce 301.000,00 TL bedelle satın alınan taşınmazların, üç yıl sonra 98.000,00 TL’na satılmasının mümkün olmadığını ve aradaki farkın davalıdan talep edilmesine rağmen ödeme gerçekleştirilmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 50.000,00 TL belirsiz alacağın 10/07/2012 tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; satış işleminin davacı şirketin kararı ve isteği doğrultusunda yapıldığını, 10/07/2012 tarihinde gerçekleşen satımdan elde edilen para ile …’ya olan kredi borcunun kapatıldığı ve ipoteğin fek edildiği hususlarından davacının haberdar olduğunu ve işleme muvafakatlerinin de bulunduğunu, davacı şirketin zararının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; davalı ….’nın, davacı şirketin eski ortağı ve münferit imza yetkisine haiz müdürü olduğu dönemde, davacı şirkete ait …. İli, …. İlçesi, …. Mah. …. Ada, …. Parsel, …. Blok, …. Apt. No:…. adresinde yer alan taşınmazı 10/07/2012 tarihinde dava dışı üçüncü kişiye sattığı, yine aynı tarihte şirket hesabına 98.000,00 TL havale yapıldığı, dava konusu taşınmaz ile ilgili yapılan bilirkişi incelemesi göre taşınmazların 10/07/2012 tarihindeki rayiç değerlerinin 337.882,49 TL olduğunun belirlendiği, satış işleminin gerçekleştiği tarihteki rayiç değer ve kayıtlardaki satış bedeli arasında 239.882,49 TL fark olduğu, bu farkın şirketin uğradığı zararı gösterdiği, davacı şirketin, davalı eski müdürün eylemlerinden ötürü doğrudan doğruya zarara uğradığı gerekçesiyle, “….davanın kabulü ile davacı tarafın fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 50.000,00 TL’nin temerrüt tarihi olan 22/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine….” karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme tarafından kurulan hükmün hukuka ve ahlaka aykırı olduğunu, söz konusu satışın şirketin bilgisi ve izni dahilinde yapılıp devir karşılığında elde edilen para ile şirketin …. ‘ya olan kredi borcunun kapatılarak ipoteğin kaldırıldığını, ilgili banka kayıtları incelendiğinde durumun anlaşılacağını, bu durumun davacının o dönemdeki tüm ortakları tarafından bilindiğini, davacının satış gerçekleştikten yaklaşık iki buçuk yıl gibi uzun bir süre bekleyip iş bu davayı açmasının iyi niyetle bağdaşmadığını belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı şirket müdürünün sorumlu olduğu ileri sürülen zararın tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Davacı vekili, müvekkili şirkete ait taşınmaz malların, şirketin eski müdürü olan davalı tarafından gerçek değerinin altında, dava dışı üçüncü kişilere satıldığını, bu şekilde şirketin zarara uğradığını ileri sürmüş, davalı vekili ise söz konusu satıştan davacının haberdar olduğunu, satış üzerinden belli bir süre geçmesinden sonra dava açılmasının TMK nın 2. maddesine aykırı bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 618/son maddesine göre, sorumluluk davası açılabilmesi için, bu yönde alınmış bir ortaklar kurulu kararı bulunması gerekmekte olup, bu husus dava şartıdır. Dava konusu olayda, sorumluluk davası açılması için başlangıçta alınmış bir ortaklar kurulu kararı bulunmadığından dava açma koşulu oluşmamış ise de HMK’nın 115/2. maddesi gereğince bu husus yargılama sırasında tamamlanabilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2019/881 Esas, 2020/3917 sayılı ilamı da aynı doğrultudadır). Nitekim ilk derece mahkemesince anılan dava şartı eksikliği yargılama esnasında tamamlanmış bulunduğundan, iş bu davanın açılma koşulu oluşmuştur.
Somut olayda; davalı …. davacı şirketin eski ortağı ve münferit imza yetkisine sahip müdürüdür. Davalı, müdür olduğu dönemde davacı şirkete ait …. İli, …. İlçesi, …. Mah. …. Ada, …. Parsel, …. Blok, …. Apt. No:…. adresinde yer alan taşınmazı 10/07/2012 tarihinde dava dışı üçüncü kişiye 98.000,00 TL bedelle satmış, aynı tarihte davacı hesabına anılan bedel havale edilmiştir.
Dava konusu taşınmaz ile ilgili olarak, mahkemece yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi heyeti kök ve ek raporlarında, …. İli, …. İlçesi, …. Mah. …. Ada, …. Parsel, …. Blok, …. Apt. No:…. adresinde yer alan dava konusu mesken vasıflı taşınmazlara ilişkin olarak tasarruf tarihi itibari ile parsel üzerinde dava konusu …. blok binasının bulunmadığı dikkate alındığında kat irtifakı mülkiyeti kurulmuş olan 14 adet bağımsız bölümün 10/07/2012 tarihindeki toplam arsa değerlerinin 337.882,49 TL olduğu, satış işleminin gerçekleştiği tarihteki rayiç değer ve kayıtlardaki satış bedeli arasında 239.882,49 TL fark olduğu belirlenmiştir. Bu satışla, davalının Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde, davacı şirketi zararlandırıcı bir eylemde bulunduğu anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davalı vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/11/2018 tarihli, 2015/325 Esas ve 2018/1404 Karar sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 3.415,50- TL istinaf nispi karar harcından, istinafa gelirken alınan 853,87 TL ‘nin mahsubu ile bakiye 2.561,63 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir yazılmasına,
3-Davalı tarafın yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcı olan 121,30 TL’nin hazineye gelir yazılmasına,
4-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/12/2021