Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/889 E. 2022/13 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/889
KARAR NO : 2022/13

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/02/2016 (Dava) – 26/06/2018 (Karar)
NUMARASI : 2016/160 Esas – 2018/616 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
BAM KARAR TARİHİ : 11/01/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 11/01/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/06/2018 tarihli 2016/160 Esas ve 2018/616 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri mirasçısı …’ın sevk ve idaresindeki tescilsiz aracın seyir halinde iken 05/06/2015 günü meydana gelen trafik kazası nedeniyle hayatını kaybettiğini, düzenlenen kaza tespit tutanağında …’ın asli ve tam kusurlu olduğunu kanaatine varıldığını, Bayındır Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/1274 sayılı soruşturma dosyası açıldığını ve halen derdest olduğunu, …’ın fabrikada güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, mütefevvanın ev hanımı olan eşinin ve bir çocuğunun bakım ve ihtiyaçlarını karşıladığını, mütefevvanın doğrudan desteğini alan müvekkillerinin zor duruma düştüğünü, müvekkillerinin hak kazanmış oldukları destekten yoksun kalma tazminatının davalı …ndan tahsilini talep ettiklerini, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile müvekkili … için 5.000,00 TL, …. için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yasa gereğince davacılara müvekkili kurum tarafından tazminat ödemesi yapılmadığını, müvekkili kurumun kaza tarihi itibariyle trafik sigortası düzçenlenmeyen aracın sürücüsünün dışındaki başka araç sürücüleri veya üçüncü şahısların uğramış olduğu tedavi, maluliyet, ölüm halinde ise destekten yoksun kalma tazminatlarını ödemekle yükümlü olduğunu, dava konusu trafik kazasında kazaya sebebiyet veren müteveffanın kusurlu olduğundan desteğin kusurunun davacılara yansıması nedeniyle tazminat isteminin eski TBK 52/1 maddesi gereğince tamamen kaldırılması gerektiğini, tescilsiz aracın trafik sigorta yaptırma zorunluluğu olmadığı için …nın sorumluluğunun bulunmadığını, davacı tarafın 05/09/2015 tarihinde meydana gelen kazada kazaya sebebiyet veren tescilsiz araç ve … plakalı araç açısından kusurunun ve bunun sonunda bir zararın oluştuğunun ispatlanması gerektiğini, bu zarar miktarının bilirkişi marifetiyle tespit edilmesi gerektiğini, …nın sorumluluğunun kaza tarihi itibariyle geçerli olan trafik sigortasının şahıs başına ölüm için teminat limiti ile sınırlı olduğunu, davacı tarafa kaza nedeniyle SGK’dan gelir bağlanıp bağlanmadığı veya ödeme yapılmış ise bu miktarların talep edilen tazminattan tenzili gerektiğini, davanın reddine, aksi durumda kusur ve tazminat yönünden bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince; “…05/09/2015 tarihinde davacıların murisi …’ın sevk ve idaresindeki tescilsiz araç ile seyir halinde iken meydana gelen trafik kazası sonucu vefat ettiği, davacıların …’ın desteğinden yoksun kaldıklarından bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davacılar yönünden 5.000,00 ‘er TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı …ndan tahsiline yönelik olarak açıldığı, aşamada davacı tarafça dava değerinin toplam 288.214,52 TL olarak arttırıldığı, dava konu trafik kazasının 05/09/2015 tarihinde … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile seyir halinde iken karşı yönde ters şeritte motosikleti ile seyir halinde olan müteveffa sürücü …’ın araçlarının çarpışması ile meydana geldiği, muris …’ın kullandığı aracın plakasız olduğu ve 2918 Sayılı KTK’nun 19.maddesi gereğince trafiğe tescil ettirilmesinin gerektiği, murisin kullandığı motosikletin tescilinin ve trafik sigortasının bulunmadığı, kazanın oluşumunda davacıların murisinin % 100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, kaza tarihi itibariyle alacın Zorumlu Mali Sorumluluk Sigortasının yaptırılamış olması nedeniyle Sigortacılık Kanununun 14.maddesi gereği Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının kaza tarihindeki limitleri dahilinde İşletenin üçüncü kişilere karşı sorumluluğunu …nın karşılayacağı, …nın sorumluluğunun ise kapsamı ise 01/06/2015 tarihinde yani davaya konu trafik kazasından önce yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Trafik Sigortası Genel Şartlarına göre belirleneceği, genel şartların A.3 maddesi ve A.5 maddesinin ç bendine göre ancak üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla destek zararları, destekten yoksun kalma teminat kapsamında olduğu, bunun sonucu olarak sigortacı ya da …nın destek zararlarından sorumlu olması için motorlu aracın işletilmesi sırasında mutlaka ölen kişinin ücüncü bir kişi olması gerektiği, işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu, sürücü …’ın üçüncü kişi olarak kabul edilemeyeceği, genel şartların A.6.maddesi b bendine göre destek şahsın kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin teminat kapsamı dışında tutulması nedeniyle % 100 kusuru ile kendi ölümüne neden olan davacıların murisinin tam kusuruna isabet eden destek teminatının sigorta kapsamında olmadığı (Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 2016/14573 Esas, 2017/6035 Kararı), bu kapsamda davacıların davalı …ndan destek tazminatı talep hakları bulunmadığı…” gerekçesiyle davanın REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/14573 E. 2017/6035 K. sayılı kararına atıfla 01.06.2015 tarihli değişikliğine dayanarak müvekkillerinin talep hakkının bulunmadığına hükmettiğini, verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, karar nedeniyle müvekkillerinin hak kaybına uğradığını, 26.04.2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6704 sayılı kanunun 4. Maddesi uyarınca “Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri” sigorta kapsamı dışına alındığını, ancak 6704 sayılı kanunun yürürlük maddesinde işbu maddenin resmi gazetede yayınlandığı anda yürürlüğe gireceğinin belirtildiğini, davaya dayanak somut kazanın, 05/09/2015 tarihinde meydana geldiğini, 01.06.2015 tarihli genel şartlarda yapılan değişiklik dikkate alınarak müvekkillerinin hak sahipliğinin bulunmadığı yönündeki kararının hukuka aykırı olduğunu, kanuni düzenleme olmadan müvekkillerinin hak sahipliğinin ortadan kaldırılmasının Anayasada yer alan hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığını, bu durumun aynı zamanda kanunilik ilkesine de aykırılık teşkil ettiğini, dosyada düzenlenen bilirkişi raporunda bu durumun incelenmiş ve kazanın meydana geldiği tarih; 2918 sayılı kanun 92 maddede değişiklik/ekleme yapan 6704 sayılı kanundan önce olması nedeniyle müvekkillerin hak sahibi olduklarının tespit edildiğini, ancak tüm bunlara rağmen Mahkemece 01.06.2015 tarihli genel şartlarda yapılan değişikliğe atıfla taleplerinin reddedildiğini, kanundan kaynaklanan hakkın, genel şartlarda yapılan değişiklikle kaldırılabilecek olması nedeniyle kabul edilebilir olmadığını, müvekkillerinin işbu davayı salt mirasçı sıfatı ile açmadığını, destekten yoksun kalan 3. kişi sıfatıyla ileri sürdüğünü, burada meydana gelen zararın ölenin değil, üçüncü kişi durumundaki destek tazminatı talep eden müvekkillerinin olduğunu, keza kazanın meydana gelmesinde ölenin tam kusurlu veya kusurlu olmasının etkili bir unsur olmadığını, bu nedenle de ölenin kusurlu olmasının hükmedilecek tazminatın müvekkillere yansıtılması sonucunu doğurmayacağını, müvekkillerinin kanuni düzenlemeden önce meydana gelen kaza sonucu müteveffanın ölümü ile davalıya karşı ileri sürebilecekleri destekten yoksun kalma tazminatları bulunmadığını, kanuni bir düzenleme olmadan müvekkillerinin haklarını kısıtlayıcı nitelikteki genel şart değişikliğinin ise somut olaya uygulanmasının mümkün olmadığını, bu nedenle Yerel Mahkemece kararın hatalı ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; ölümlü tek taraflı trafik kazası nedeniyle ölenin yakınlarının destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, …nın sorumluluğunun kapsamının 01.06.2015 yani trafik kazasından önce yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’na göre belirleneceği, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları A.3. maddesine ve A.5. maddesinin (ç) bendine göre, ancak üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla oluşan destek zararlarının, destekten yoksun kalma (ölüm) teminatı kapsamında olduğu, bunun sonucu olarak, sigortacının destek zararlarından sorumlu olması için, motorlu aracın işletilmesi sırasında ölen kişinin mutlaka üçüncü bir kişi olması gerektiği, açıklanan bu maddi ve hukuksal olgulara göre; somut olayda, işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu sürücü …’ın üçüncü kişi olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, yine Genel Şartların A.6. maddesi (d) bendine göre, destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber, destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin teminat kapsamı dışında tutulması nedeniyle, somut olayda tam kusuru ile kendi ölümüne neden olan sürücü murisin destek tazminatı sigorta teminatı kapsamında olmadığı, kaza tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Trafik Kanunu’nda sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber, destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin sigorta teminatı kapsamında olduğuna ilişkin bir düzenleme de olmadığı, bu sebeplerle; desteğin davaya konu trafik kazasında hem ceza davasında alınan ATK raporu hem de mahkemece makine mühendisi bilirkişiden alınan rapora göre tam kusurlu olduğunun tespit edildiği, kaldı ki davacı vekilinin yargılamanın 6. celsesinde makine mühendisi bilirkişi raporuna bir diyeceklerinin olmadığını da beyan etmesi nazara alındığında davacı tarafın desteğin idaresindeki trafik sigortasız araç nedeni ile …ndan destek tazminatı talep etme hakkı bulunmadığından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/06/2018 tarihli, 2016/160 Esas ve 2018/616 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 36,30 TL’nin davacılardan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 11/01/2022