Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/851 E. 2022/24 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/851
KARAR NO : 2022/24

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/09/2017 (Dava) – 06/11/2018 (Karar)
NUMARASI : 2017/974 Esas – 2018/1123 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Rücuen Tazminat İstemine Dayalı)
BAM KARAR TARİHİ : 11/01/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 11/01/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/11/2018 tarihli 2017/974 Esas ve 2018/1123 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 18.07.2016 tarihinde müvekkili şirkete kobi işyeri sigortası poliçesi ile sigortalı davadışı …’a ait iş yerinde davalı …’ ya ait branşman borusunun patlaması sonucu maddi zararın meydana geldiğini, sigortalısının hasarını ödeyen müvekkilinin zararın meydana gelmesinde kusuru olan sorumlulara karşı sigortalısının haklarına halef olduğundan rücu imkânına sahip olduğunu, davalının yaptığı iş nedeni ile tekel olmasından mütevellit sorumluluğunun haksız fiil ve kusursuz sorumluluk esaslarının yanısıra tehlike sorumluluğu da olduğunu, söz konusu hasara ilişkin bizatihi davalının 00360 nolu 18.07.2016 tarihli hasarın oluş şeklini gösterir hasar tespit tutanağının mevcut olduğunu, davalı-borçlu aleyhine İzmir 25. İcra Müdürlüğü’nün 2016/15400 sayılı icra dosyasından takip yapılmış ise de, davalı-borçlunun itiraz ederek takibini durdurduğunu belirterek, itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili idarenin meydana gelen zararda herhangi bir kusurunun bulunmadığını, iddia edilen zarar ile müvekkili idare arasında hiçbir illiyet bağı bulunmadığını, davacı tarafın zararın doğduğunu ve bu zararın müvekkili tarafından verildiğini kesin delillerle ispatlaması gerektiğini, dosyaya sunulan eskpertiz raporunun hiçbir resmi niteliğinin olmadığını, tek yanlı olarak, davacı tarafından yaptırıldığını, nesnelliğinin tartışılacağını, davayı kabul anlamına gelmemek üzere icra takibi ile talep edilen tazminat (hasar) bedelinin de fahiş olduğunu, davacı tarafından tek taraflı olarak herhangi bir tespit davası açılmaksızın, icra takibi ile 14.469-TL (ve fer’ileri) gibi fahiş bir hasar bedelinin talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, yine kabul anlamına gelmemek üzere, yapılacak hesaplamada eşyaların yeniden değerlendirilebilme ihtimalinin de gözetilmesi gerektiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece, “…Yapılan yargılama, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına göre, davacı sigorta şirketine Kobi işyeri sigortası poliçesi ile sigortalı bulunan dava dışı …’a ait … ili, … ilçesi, … Sokak No:… adresindeki iş yerinde, 18/07/2016 tarihinde davalı Genel Müdürlüğüne ait branşman borusunun patlaması sonucu, davacının sigortalısına ait işyerinde bulunan tekstil ürünlerinin hasar gördüğü, her ne kadar davacı tarafça sigortalısına ait işyerinde su basmasından dolayı 14.469,88-TL miktarında hasar oluştuğu ve bu hasar bedelinin sigortalısına ödendiği iddia edilmiş ise de, davacının sigortalısına ait alım faturaları dosyaya ibraz edilen malların tespit edilen değerine göre davacının sigortalısının hasardan dolayı oluşan zarar miktarının 7.633,23-TL olduğu, hasarın oluşumunda davalı genel müdürlüğünün kusuru ve sorumluluğu bulunduğu, davacının, sigortalısının fazlaya ilişkin zararını kanıtlayamadığı, işbu nedenle davalı tarafın takibe konu alacağın 7.633,23-TL’ lik kısmına ilişkin itirazında haksız olduğu kanaatine varılmakla; DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE, davalı borçlunun İzmir 25. İcra Müdürlüğü’nün 2016/15400 sayılı takip dosyasına konu 7.633,23-TL asıl alacağa ilişkin itirazının iptali ile, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak sureti ile takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili tarafından; “Kararda esas alınan bilirkişi raporunun eksik hususlar ihtiva ettiği, bilirkişi raporunda, incelemeler sonucunda binanın branşman borusunda arıza olduğu ve bu sebep ile hasarın meydana geldiği kabul edilmiş olup, …’nun kusurunun belirlendiği, ancak raporun mali inceleme kısmında ise bilirkişilerce eksik inceleme yapılarak 6.821,73-TL toplam hasar belirlendiği, ancak yerel mahkemeye sundukları fatura örnekleri de incelendiğinde görüleceği üzere elbise ve kumaş faturaları haricinde kuru temizleme faturası ve yıkama faturası gibi çeşitli faturaların da mevcut olduğu, 22.08.2016 tarihli eksper raporunda belirtilen tutarın da 14.469,88-TL olduğu, mevcut eksper raporunun 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu çerçevesinde faaliyet göstermekte olan bağımsız eksperlerce hazırlandığı, davalı tarafın beyanlarının aksine tüm iddialarının belgeler ile ispatlı olduğu, olay sırasında hasar gören elbise ve kumaşların faturasının dahi 13.650,35-TL olup bunun haricinde 1.000,00-TL kuru temizleme ve 887,50-TL yıkama faturası olduğu, belirtilen sebepler ile bilirkişi raporunun hatalı olduğu” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
Davalı vekili tarafından; “Kararın eksik incelemeye dayalı olduğu, cevap dilekçelerinin ve itirazlarının dikkate alınmadığı, müvekkili idarenin meydana gelen zararda herhangi bir kusurunun bulunmadığı, iddia edilen zarar ile müvekkili idare arasında hiçbir illiyet bağı bulunmadığı, davacı tarafın zararın doğduğunu ve bu zararın müvekkili tarafından verildiğini kesin delillerle ispatlaması gerektiği, şebeke hattı borusunun arıza yapması ve yolun da eğimli olması sebebiyle hasarın meydana geldiği, zararın artmasına davacının gerekli dikkat ve özeni göstermemesi ve gerekli önlemleri almayarak kusurlu hareket etmesinin sebebiyet verdiği, davacının bu hususu öngörüp yolun eğimli olması sebebiyle gerekli tedbirleri alması gerekirken kusurlu davranışı sonucu zararın meydana geldiği, dosyaya sunulan eskpertiz raporunun hiçbir resmi niteliğinin olmadığı, tek yanlı olarak, davacı tarafından yaptırıldığı, nesnelliğinin tartışılacağı, buna dayanılarak tazminat talep edilemeyeceğinin İzmir 4. İdare Mahkemesinin 2007/1291 E. ,-2008/1950 K. sayılı kararı ve İzmir 5. İdare Mahkemesi’nin 2015/361 E. 2015/1874 K. sayılı kararları ile de sabit olduğu, davayı kabul anlamına gelmemek üzere raporda hesaplanan tazminat (hasar) bedelinin de fahiş olduğu, uğradığı iddia edilen malların sıfır fiyatları esas alınarak hesaplama yapıldığı, bu malların eskime/yıpranma durumlarının da göz önüne alınarak hesaplama yapılması gerektiği, hesaplamada eşyaların yeniden değerlendirilebilme ihtimallerinin de gözetilmesi gerektiği, bu malzemelerin hiç kullanılmamış olmasının ticari işyeri için hayatın olağan akışına aykırı olduğu, ek rapor alınması gerekirken bu konularda araştırma yapılmadan karar verildiği” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; işyeri sigorta poliçesine dayalı olarak sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin rücuen tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece; yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davacı ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Davalı … Genel Müdürlüğü görevlileri tarafından olay günü tutulan tutanak içeriğinde açıkça branşman (içme suyu) borusunun arıza yapması nedeniyle işyerine su girdiği, kumaş topları ve tekstil ürünlerinin hasar gördüğünün yazılı olduğu görülmekle, davalı vekilinin olayda müvekkili idarenin kusur ve sorumluluğu olmadığına yönelik istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Olayın akabinde davadışı sigortalısının başvurusu üzerine davacı sigorta şirketi tarafından ekspertiz incelemesi yaptırıldığı ve dosyada mevcut eksper raporuna göre, işyerine gidilerek yapılan incelemede, tunik, elbise, body ve kumaşların miktar ve ağırlık olarak yazılmış olduğu, kuru temizleme ve yıkama fiyatlarının yazıldığı, temizlenemeyecek durumda olanlar için sovtaj ve kullanma bezi bedellerinin belirlendiği, sonuç olarak zarar miktarının 14.469,88-TL olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece alınan bilirkişi heyet raporunda ise, iki seçenekli bir hesaplama yapılarak, eksperin raporundaki bazı tutarlarla ilgili mal alım faturaları olmadığı, yeniden değerlendirme bedelinin daha yüksek olabileceğinin düşünüldüğü şeklindeki gerekçelerle iki seçenekli hesaplama yapıldığı, eksper raporuna göre ve alım faturası mevcut olan mallara göre hesaplama yapıldığı, rapora her iki tarafça itiraz edildiği, yerel mahkemece faturası mevcut ürünler bakımından yapılan 7.633,23-TL tutarındaki tazminat hesabının esas alınması suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporu incelendiğinde, birtakım eksiklikler ve çelişkiler barındırdığı ve hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmıştır. Şöyle ki, olaydan sonraki tarihli kuru temizleme faturası davacı tarafça sunulduğu halde, bu fatura içeriğindeki bazı malların kabul edilip (işyerinin mal alım faturası olanlar) bazılarının ise hesaba katılmadığı, yine bu faturadaki ve yıkama faturasındaki KDV miktarı dikkate alınmadan hesaplama yapıldığı, oysa KDV dahil bedelin sigortalı tarafından ilgili işyerlerine ödenmiş olacağının dikkate alınması gerektiği görülmüştür. Uyuşmazlığın çözümünde, dava konusu olayda işyeri gerçek zararının tespiti gerekmekte olup, taraflarca dosyaya sunulan tüm deliller ayrıntılı olarak değerlendirilerek, taraf itirazları da karşılanmak ve raporlar arasındaki çelişkiler de giderilmek suretiyle tekstil mühendisi ağırlıklı yeni bir heyetten çelişkileri giderecek, taraf ve yargı denetimine elverişli bilirkişi raporu alınması için eksik incelemeden dolayı kararın kaldırılması gerekmiştir. Yine, davanın rücuen tazmin istemine dayalı olmasına rağmen, davacı sigorta şirketinin kendi sigortalısına yaptığını iddia ettiği ve davanın dayanağını oluşturan ödeme belgesinin dosyaya getirtilip incelenmeden karar verilmesi de doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ve davalı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ve davalı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/974 Esas- 2018/1123 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcı ile davalı tarafından yatırılan 174,50 TL istinaf karar harcının istek halinde ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 11/01/2022