Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/847 E. 2022/22 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/847
KARAR NO : 2022/22

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/04/2016 (Dava) – 27/11/2018 (Karar)
NUMARASI : 2016/513 Esas – 2018/1293 Karar
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı)
BAM KARAR TARİHİ : 11/01/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 11/01/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/11/2018 tarihli 2016/513 Esas ve 2018/1293 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından zorunlu trafik sigortası ile sigortalı … plakalı aracın 07/01/2016 tarihinde yol zemini ıslak olduğundan kayarak müvekkilinin maliki olduğu … plakalı araca çarptığını, müvekkilinin aracının çarpmanın etkisiyle savrularak kaldırım ve tünelin duvar kısımlarına çarparak durabildiğini, kaza sonucu müvekkiline ait araçta yüksek maddi hasar meydana geldiğini, taraflarca tanzim edilen trafik kazası tespit tutanağında da belirtildiği gibi müvekkilinin meydana gelen kazada sorumluluğunun bulunmadığını, kazanın oluşumuna tam kusurlu olarak sebebiyet verenin … plakalı araç sürücüsü olduğunu, hasar miktarının tespiti amacıyla İzmir 8. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/4 D.iş dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporunda toplam hasarın 17.400-TL olduğu, değer kaybının 2.000-TL olduğu ve aracın piyasada hasarsız 2. el rayiç değerinin 28.000-TL olduğunun belirlendiğini, müvekkilinin aracında bilirkişi incelemesine göre değer kaybı olduğu tespit edilirse bundan da davalı sigorta şirketinin sorumlu olacağını, hasar bedelinin likit alacak olarak kabul edilmediğini ve yargılamayı gerektirdiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt (avans) faizi ile davalıdan tahsiline, tespit dosyasında yapılan ve bu dosyada yapılacak yargılama giderlerinin de davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 08/11/2017 tarihli talep artırım dilekçesi ile 14.000-TL’ nin dava tarihinden itibaren avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili sigorta şirketine trafik poliçesi ile sigortalı olduğunu, sigortacının sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle sınırlı olmak kaydıyla, sigortalının kusuru oranında teminat kapsamı dahilinde uğranılan ve tespit edilen gerçek zarar miktarı kadar sorumlu olduğunu, mahkemece yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile sorumluluğun kapsamının belirlenmesi gerektiğini, usuli açıdan davacı tarafın dava dilekçesinde hangi alacak kalemi için ne miktar talepte bulunduğunun belirli olmadığını, 10.000-TL’lik tazminat talebinin ne kadarının hasar bedeli, ne kadarının değer kaybı bedeli olduğunun belirtilmediğini, davacı tarafa öncelikle dava dilekçesi ve taleplerinin ayrı ayrı açıklattırılması gerektiğini, dava açılmadan evvel usulüne uygun yapılmış bir ihbar bulunmadığını, müvekkilinin temerrüdünden de söz edilemeyeceğini, hasar miktarı yönünden davacının talep etmiş olduğu miktarın fahiş ve gerçek zararı yansıtmaktan uzak olduğunu, tek taraflı yapılan tespitte belirlenen rakamların kabulünün mümkün olmadığını, bilirkişi raporundaki parça ve onarım rakamlarının fahiş olduğunu, bu rakamlara ilişkin hiçbir somut dayanak, piyasa araştırması sonucu alınmış emsal fiyat liste vesair bilgi ve belgenin raporda yer almadığını, hasarlandığı belirtilen parçaların davaya konu kaza ile uyumlu olup olmadığının da belli olmadığını, davaya konu aracın toplam 9 ayrı hasar kaydı mevcut olduğunu, kaza öncesinde pekçok ciddi boyutta hasara karışmış olup değişmeyen, hasar görmeyen neredeyse hiçbir parçası kalmadığını, hiç hasarsız bir araçmış gibi değerlendirme yapılarak aracın onarım masraflarının, 2.el piyasa değeri ile sovtaj değerinin tespit edilmesinin mümkün olmadığını, davacıya ait araca ilişkin tramer kayıtlarının çıktısını eklediklerini, hasar bedelinden mutlaka ve mutlaka amortisman ve hurda tenzili yapılması gerektiğini, aracın orjinalliğinin zaten evvelinde bozulduğunu, bu hususun gerek hasar miktarının tespitinde gerekse de özellikle değer kaybı hesabında mutlaka değerlendirme konusu yapılması gerektiğini, kaldı ki araç pert total işlemine tabi tutulacaksa bu durumda zaten değer kaybına uğramasının mümkün olmayacağını, davacıya ait aracın ticari araç niteliğinde olmadığı gibi ticari amaçla ve ticari işte kullanılan bir araç da olmadığını, bu nedenle dava konusu alacağa ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece, “…Toplanan tüm deliller karşısında davalı sigorta şirketine ZMM sigortası ile sigortalı … plakalı hususi oto ile davacıya ait davacının sevk ve idaresindeki … plakalı hususi otonun 07/01/2016 tarihinde karıştığı trafik kazasında davacının aracının hasarlandığı, kazanın meydana gelmesinde davalı sigortalısı …’un %100 kusurlu olduğu, davacının aracının tamir giderinin 16.899,53-TL olup onarımının ekonomik olmayacağı, bu nedenle pert total işlemine tabi tutulması gerektiği, aracın dava konusu kaza öncesi rayiç bedelinin 28.000-TL olup dava konusu kaza sonrası hasarlı haldeki değerinin (sovtaj değerinin) 14.000-TL olduğu, böylelikle davacının zararının aracın rayiç bedelinden sovtaj bedelinin düşülmesi ile hesaplanan 14.000-TL olduğu, bilirkişinin ek raporlarında ortaya koyduğu görüş de dikkate alınarak bilirkişi raporunun yeterli olduğu değerlendirilmekle; DAVANIN KABULÜNE, 14.000-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, delil tespiti giderlerinin yargılama gideri bölümünde takdirine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; “….Karar ve karara dayanak kök ve ek raporların eksik incelemeye, hatalı değerlendirmeye dayalı olduğunu, aracın kaza öncesinde 12 hasar kaydı olduğunun görmezden gelindiğini, davaya konu aracın geçmiş hasar kayıtlarının hiçbir şekilde inceleme konusu yapılmadığını, hasar kayıtları ve hasar dosyaları da irdelenerek pert total çalışması yapılması istenilen mahkeme ara kararına rağmen ek raporda aracın geçmiş hasar kayıtlarının alt alta yazılmakla yetinilip, ısrarla aracın geçmiş hasar kayıtlarının aracın pert total değerini hiç etkilemediği ve düşürmediği yönünde bir takım tespitlerde bulunulduğunu, hiçbir somut dayanağı ve gerekçesi olmayan bir şekilde, neye göre, nasıl, hangi kriterlerle, hangi piyasa araştırması sonuçlarına göre hazırlandığı anlaşılamaz olan bir şekilde eksik, hatalı, fahiş, abartılı ve gerçeğe aykırı bir pert total hesaplaması yapıldığını, hasar dosyaları tümden yok sayılarak pert total değerinin 14.000 TL olarak belirlendiğini, bu rapora karşı itirazları sonucunda mahkemece ek rapor aldırılmasına karar verilmişse de, hasar dosyaları eksiksiz celp edilmeden, deliller toplanmadan, bir kısım hasar dosyaları celp edilmekle yetinilerek aynı bilirkişiden aldırılan ek raporlarda birçok hasar kaydı olduğu açıkça yazıldığı halde, aracın pert total değeri hiçbir şekilde değişmeden hüküm tesis etmeye elverişli olmayan bu rapora göre hüküm tesis edildiğini, emsal Yargıtay kararlarını ve çok yeni tarihli, detaylı, kapsamlı şekilde İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim görevlilerinden oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetinden aldırılan raporu da dilekçeleri ekinde ibraz ettiklerini, itirazlarının da karşılanacağı mahiyette yeniden İstanbul Teknik Üniversitesi’nden ve Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik-Fen Heyeti gibi bir kurumdan yeniden rapor aldırılmasına karar verilmesini….” beyanla, mahkeme kararını istinaf kanun yoluna getirmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazası nedeniyle araç hasar bedelinin tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece; yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece; davacının aracındaki hasar tutarına dair makine mühendisi bilirkişiden kök ve ek raporlar alındığı, buna göre hüküm tesis edildiği anlaşılmakta ise de, alınan bu raporların hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmadığı görülmüş olup, eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. Şöyle ki, davalı sigorta şirketi yargılamanın tüm aşamalarında ve raporlara itirazlarında davacıya ait aracın dava konusu kazadan önce defalarca kazaya karışmış olduğunu, bu nedenle bu kazalara ait hasar dosyaları da getirtilip incelenerek aracın hangi kısımlarından onarım gördüğünün, orjinal parçalarla onarılıp onarılmadığının ve buna göre kaza anındaki rayiç bedelinin, sovtajının ve hasar onarım tutarının belirlenmesi gerektiğini beyan etmiş, delilleri arasında da tramer kayıtlarına dayanmış olduğu halde ve hükme esas alınan raporda dahi dosya içerisinde bir kısım hasar dosyaları olmadığından bu konuda yorum yapılamadığı belirtildiği halde, sözkonusu hasarlar yeterince araştırılmaksızın yalnızca getirtilen birkaç kaza dosyasına istinaden sonuca varılması yerinde olmamıştır (Bu yönde bknz. Yargıtay (kapatılan) 17. Hukuk Dairesi 2015/17776 E.-2016/4561 K, 2016/863 E – 2016/5421 K).
Bu nedenlerle; dosya kapsamında alınan hasar bilirkişisi raporu hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunmadığından, dava konusu araca ilişkin önceki tüm hasar dosyaları getirtilip aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak kaza tarihindeki rayiç bedeli, sovtaj bedeli ve onarım durumunda onarım bedelinin belirlenmesi için, davalı taraf itirazlarını da karşılar şekilde İTÜ Otomotiv Bölümü’nden seçilecek 3 kişilik uzman bilirkişi heyetinden sigortalı araçta oluşan hasarın tespiti hususlarında ayrıntılı, açıklamalı, taraf ve yargı denetimine elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6.madde uyarınca eksik incelemeden kaldırılması gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/513 Esas – 2018/1293 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalı tarafından yatırılan 239,00 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 11/01/2022