Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/831 E. 2021/1358 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2020/831
KARAR NO : 2021/1358

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/08/2017 (Dava) – 29/05/2018 (Karar)
NUMARASI : 2017/881 Esas – 2018/650 Karar
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
BAM KARAR TARİHİ : 15/12/2021
KARARIN YAZIM TARİHİ: 15/12/2021

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/05/2018 tarihli, 2017/881 Esas ve 2018/650 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 29.04.2017 tarihinde davalı tarafından trafik sigortalı bulunan … plakalı aracın, sola dönüş yapmak isterken karşı şeritten gelen maliki … olan ve kaza anında müvekkili … idaresinde bulunan … plakalı araca çarptığını, kaza sonucunda müvekkilinin kullandığı araçta maddi hasar oluştuğunu, taraflarca tanzim edilen maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağında meydana gelen kazanın oluş biçiminin ifade edildiğini, kazada karşı tarafa sigortalı aracın tam kusurlu olduğunu, hasarın belirlenmesi amacıyla İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/79 Değ.İş sayılı dosyasında tespit yapıldığını, toplam hasar bedelinin 21.339,25-TL, aracın 2.el rayiç değerinin 36.000,00-TL ve 2.000,00 -TL’lik de değer kaybı olduğunun belirlendiğini, davalı sigorta şirketine yaptıkları başvuruya olumlu sonuç alamadıklarını, hasar bedeli likit alacak olarak kabul edilmediği ve yargılamayı gerektirdiği için fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere, şimdilik 200,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, tespit masraflarının da yargılama giderlerine eklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, talep arttırım dilekçesi ile talebini 19.500,00-TL’ye çıkardığı anlaşılmıştır.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde trafik sigortası ile sigortalı olduğunu, kazaya dair hasar dosyası açılmış olmakla birlikte davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını ve müvekkili tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, kusur oranlarının ve gerçek zararın belirlenmesi gerektiğini, kaza sonrası düzenlenen ekspertiz raporunda tramer kayıtlarına göre … plakalı aracın kusursuz, … plakalı aracın ise %100 kusurlu olarak tespit edilmiş olduğunu, bu nedenle hasarın teminat dışı olarak değerlendirildiğini, kazanın oluş şekli, kaza tutanağı ve davacının iddialarının birbiriyle çelişmekte olduğunu, araçlardaki çarpışma ve hasar noktalarının somut olarak tespitinin gerektiğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece, “…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dayanak 09/04/2018 tarihli bilirkişi heyet raporu da dikkate alındığında, davacının kullandığı aracın meydana gelen trafik kazasında kusursuz olduğu, davaya konu araçta oluşan gerçek zarar bedelinin; aracın rayiç değeri ile sovtaj değeri arasındaki fark olan (36.000,00 TL – 16.500,00 TL) 19.500,00 TL olduğu, poliçe limitleri dahilinde kaldığı ve davalı sigorta şirketinin sorumluluğunda olduğu anlaşılmakla; açılan DAVANIN KABULÜ İLE; 19.500,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; “…Davacının aktif dava ehliyetinin olmadığı ve dava hakkının bulunmadığı, davacı araç sürücüsünün aracın zilyedi olduğundan bahisle dava açma hakkı bulunduğu iddiasının yasal dayanaktan yoksun olduğu, müvekkili şirketin ilgili yasa ve genel şartlar gereği sorumluluğunun tespiti halinde dahi bu sorumluluğun araç maliki olan kişiye karşı olup, kaza anında aracı sürenin araçta kaza sonucu meydana gelen maddi zararı (değer kaybı dahil) talep ve dava hakkı bulunmadığı, araç sürücüsünün malike karşı olan hukuki sorumluluğunun trafik sigortasından karşılanmasının söz konusu olmadığı, kaldı ki araç sürücüsünün salt aracı kaza anında sürmesinin zilyetliğin devri olarak görülemeyeceği, kara taşıtlarının devri de özel koşullara bağlı olduğundan bu yönde bir iddianın da yasal dayanağı olmadığı, müvekkili şirketin sorumluluğunun KTK 85 ve 91. maddesinden doğan kanuni bir sorumluluk olduğu, bu nedenle sigorta şirketinin hukuki sorumluluğunun sigortalı araç malikine karşı olup, araç zilyedinin sigorta şirketine dava açması, sigorta şirketinden tazminat talep ve tahsil edebilmesi mümkün olamayacağı gibi, araç maliki olmayan davacının Trafik Sigortası Genel Şartları b.2. maddesinde yer alan tazminat ve giderlerin ödenmesi başlıklı 2.3’deki zarar gören araç malikinin yerine getirmesi gereken yasal yükümlülükleri yerine getiremeyeceğinin de hukuken izahtan vareste olduğu, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığı ve davanın reddinin gerektiği, gerçek zarar ve kusur oranlarının tespitinin gerektiği, kaza sonrasında düzenlenen ekspertiz raporunda tramer kayıtlarına göre … plakalı aracın kusursuz, … plakalı aracın ise %100 kusurlu olarak tespit edilmiş olduğu, bu nedenle hasarın teminat dışı olarak değerlendirildiği, kazanın oluş şekli, kaza tutanağı ve davacının iddialarının birbiriyle çelişmekte olduğu, araçlardaki çarpışma ve hasar noktalarının somut olarak tespitinin gerektiği, kusurun da uzman bilirkişi tarafından tespitinin gerektiği….” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle araç hasar bedelinin tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece; yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Aracın zilyedi aracı malikine aldığı gibi iade etme borcu altında olduğundan araçtaki hasar nedeniyle dava açma hakkına sahip olup, bu nedenle davalı vekilinin davacının aktif dava ehliyetine yönelik itirazlarının reddi gerekmiştir (Aynı yönde bknz. Yargıtay (kapatılan) 17. HD 2017/1316 E.-2019/8976 K, 2018/1964 E.-2019/12286 K sayılı ilamları).
Somut uyuşmazlıkta; taraflarca düzenlenen ve aksi ispat edilinceye kadar geçerli bir belge niteliğindeki kaza tespit tutanağı incelendiğinde; davacı …’in ad ve imzası üzerindeki açıklama kısmında “aracımla sola dönüş yapmak isterken karşı yönden gelen araçla çarpıştık” denildiği, araçlar üzerindeki A-B şeklindeki harflendirmelerin de karalanarak yeniden yazılmış olduğu, davalı tarafça davaya verilen cevapta, kaza sonrası düzenlenen ekspertiz raporunda tramer kayıtlarına göre … plakalı aracın kusursuz, … plakalı aracın ise %100 kusurlu olarak tespit edilmiş olduğu ve bu nedenle hasarın teminat dışı olarak değerlendirilerek ödenmediği yönünde açıklamada bulunulduğu da gözetildiğinde, mahkemece yapılan keşifte davacı asilin keşfe katılarak kaza tutanağında kendi ad ve imzası bulunan bölüm yerine diğer kısımdaki aracın kendi aracı olduğuna ve karşı aracın sola dönerken kendisine çarptığına dair beyanlarına itibar edilerek, kusur ve tazminat belirlemesinin salt bu beyan uyarınca yapılması ve bu rapora göre de hüküm kurulması yerinde görülmemiştir. Mahkemece, davadışı karşı araç sürücüsünün de tutanak mümzi olarak beyanının alınması, karşı araçla ilgili kazaya dair tamir ve onarım belgelerinin getirtilerek her iki araçtaki hasar durumu ile kaza tutanağının karşılaştırılması suretiyle kazanın oluş şekli ve kusur oranları belirlendikten sonra, sonucuna göre zarar hesabı yapılması, aracın aynı yerden daha önce hasar görmüş olduğuna dair tespit raporundaki saptama da gözetilerek buna göre değer kaybı olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmekte olup, bu noktada dosyadaki fotoğraflar da dikkate alınarak davacıya ait aracın hangi kısımlarında hasar olduğunun şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenmesi suretiyle sonuca gidilmesi gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/881 Esas – 2018/650 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının reddine,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalı tarafından yatırılan 334,00 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 15/12/2021