Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/830 E. 2021/1474 K. 29.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2020/830
KARAR NO : 2021/1474

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/01/2016 (Dava) – 24/05/2017 (Karar)
NUMARASI : 2016/23 esas – 2017/543 karar
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 29/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/12/2021

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/05/2017 Tarihli, 2016/23 Esas ve 2017/543 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … A.Ş’ nin davalı … Bankası T.A.O … Şubesinden 02/01/2014 tarihli, 18.000,000,00-TL tutarlı, 60 Ay vadeli aylık 417.529,06-TL ödemeli işletme kredisi kullandığını, müvekkili şirket tarafından söz konusu kredinin 17. taksiti ödendikten sonra bakiye kredi borçlarını erken kapattığını, davalı bankanın uyguladığı %5 oranının fahiş olduğunu bildirerek, fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00-TL’ nin davalıdan ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın müvekkili bankanın … şubesinden 02.01.2014 tarihli 6007947119 risk nolu 18.000.000,00-TL miktarlı, 60 ay vadeli aylık 417.529,06-TL sabit taksitli işletme ihtiyaç kredisi kullandığını, davacı tarafın kredinin bitiminden 41 ay önce kapatılması nedeniyle bankadan erken kapatma adı altında tahsil edilen bedelin iadesi talebinde bulunduğunu, tarafların karşılıklı mutabakatıyla imzalanan kredi sözleşmesinde kredinin vadesinden önce kapatılması durumunda banka tarafından erken kapatma komisyonunun tahsil edilebileceğini ve müşterinin de bunu ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, kredi sözleşmesinde karşı tarafın her türlü masrafı ödeme taahhüdünde buluduğunu, erken kapatma komisyonunu tahsilinin hukuka uygun olduğunu, müvekkili bankanın 09/07/2015 tarihli yazısında açıkça bu krediden dolayı %5 erken kapatma komisyonu talep ettiğini ve kredinin kapatma rakamı ve koşullarının da davacıya bildirildiğini, davacı tarafın da bu koşullara riayet ederek bu bildirimi teslim alarak ödemede bulunduğunu, davacı tarafın tüzel kişi tacir olduğunu, TTK mad 18/2 uyarınca her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir işadamı gibi hareket etmesi gerektiğini, davacı tarafın bu itibarla da ifadan ve tazminattan kaçınamayacağını, tahsil edilen erken kapatma komisyonunun bankadan iadesinin istenemeyeceğini, bankanın sorumlu tutulamayacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; “….davacıya kullandırılan kredi nedeniyle davalı banka tarafından tahsil edilen erken ödeme komisyonunun, sözleşme hükümlerine ve emsal bankalarca aynı tür kredilere uygulanan komisyon oranlarına uygun oldugu, bu şekilde davacı şirket tarafından kullanılan kredi nedeni ile davalı banka tarafından tahsil edilen bedelden davacıya iadesi gereken bir tutar bulunmadığı oran belirtmeksizin, sözleşmeye salt bankanın erken ödeme nedeniyle komisyon isteyebileceğine yönelik olarak hüküm konulmasının, TBK’nun genel işlem koşullarına yönelik düzenlemelerine aykırılık olarak yorumlanamayacağı gerekçesiyle davacının davasının reddine….” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosyaya sunulan delillerin tam olarak toplanmadığını, dava dilekçesinin 7.maddesinde belirtilen erken kapatmaya ilişkin diğer bankaların müvekkil şirketten aldıkları komisyonlara ilişkin belgelerin celp edilmediğini, bilirkişi değerlendirmesinde de dikkate alınmadığını, dolayısıyla HMK 353 md.1a)6. bende aykırı davranıldığını, ilk derece mahkemesince inceleme yaptırılan bilirkişinin konusunda uzman olmadığı yolundaki itirazlarının değerlendirilmemiş olduğunu, emekli bankacı yönetici olarak görev alan bilirkişinin bankacılıkta hangi alanda uzman olup olmadığı bilinmediği gibi emekli bir bankacının, ülkemiz gibi ekonomik hareketliliklerin yaşandığı piyasalardaki güncel değerlendirmelerden uzak kalacağı düşünülerek itirazlarına uygun bir bilirkişi heyetine değerlendirme yaptırmadan itirazlarının gerekçeli kararda da hiç tartışmadan hüküm tesisinin usul ve yasaya uygun düşmediğini, emsal bankalara emsal krediler yönünden uygulamakta oldukları erken ödeme ” komisyon oranlarının sorulması olduğu yolundaki itirazlarının defalarca dile getirdiklerini, bilirkişi raporuyla bu yönde bir inceleme gerçekleştirilemediğini, mahkeme tarafından iki tanesi Devlet ve altı tanesi özel olmak üzere toplam sekiz bankaya müzekkere yazılmış söz konusu müzekkerelere verilen cevaplarda; uygulamanın bankadan bankaya değiştiği, banka tarafından sabit ya da azami bir oran belirtilse dahi bunun müşterinin kredibilitesine göre, müşterinin verimliliği de göz önüne alınarak çok daha az miktarlarda da uygulanabileceği bilgisi verilmesine rağmen sekiz bankanın ortalaması alırken büyük bir hataya düşüldüğünü, öncelikle bazı bankalar cevaplarında azami, bazı bankalar asgari bazı bankalar sabit tutarı belirtirlerken, bazı bankalar ise hiç bir oran belirtmediğini, yapılan ortalama hesabı kabul etmemekle birlikte ortalama alınması düşünülse bile bunlar benzer uygulamalar olmadığını, dosyada iki bankanın azami oranlarını,bir bankanın asgari ve üç bankanın da sabit oranlarını almak suretiyle bir ortalama alınarak %5’lik komisyonun uygun olduğu kanaati bildirildiğini, oysa ki aynı türden olmayan değerlerin ortalamasının alınamayacağının en basit matematiksel gerçeklik olduğunu, davalı bankanın bir devlet bankası olup benzer uygulamaları yapan diğer devlet bankalarının bildirdikleri oranın %2 olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi uyarınca, davacıdan fazla tahsil edildiği iddia edilen erken kapama bedelinin istirdatı istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince; emsal banka oranları sorularak, bankacı bilirkişi- den alınan rapor hükme esas alınarak, davalı bankanın uyguladığı %5 erken kapama oranının uygun olduğu kabul edilerek, davanın reddine karar verilmiş ise de mahkemece bu sonuca eksik inceleme ve araştırma ile varılmıştır.
Buna göre; 09.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan Mevduat ve Kredi Faiz Oranları ve Katılma Hesapları Kâr ve Zarara Katılma Oranları İle Kredi İşlemlerinde Faiz Dışında Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında 2006/1 sayılı Tebliğ’in 6. maddesi “Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını ve katılma hesaplarında uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranlarını vadelerine göre tüm şubelerinde halkın görebileceği şekilde ilan eder ve bu oranları internet sitelerinde yayımlar.” şeklinde değiştirilmiştir. Bu durumda ticari kredilerde bankalar tarafından alınacak olan masrafların hukukilik denetimi yapılırken öncelikle anılan yasal düzenleme gereğince ilan ve yayım yapılmışsa, bankaların bu oranlar üzerinden masraf vb. alabileceğinin kabulü ile hüküm kurulması, şayet gerekli ilan ve yayımlar yapılmamış ise emsal banka uygulamalarının araştırılması, alınan masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığının değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, genel kredi sözleşmesi kapsamında kullanılan krediler bakımından yanılgılı değerlendirme ve eksik incelemeyle, söz konusu ilan edilen oranlar bulunup bulunmadığı ve davalı banka tarafından kredinin kullanıldığı tarih itibariyle T.C. Merkez Bankasına bildirilen geçerli bir oran bulunup bulunmadığı sorulmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın kaldırılmasını gerektirmiştir. (Yargıtay 11. HD 2018/4910 E,2019/8174 k sayılı ilamı da aynı doğrultudadır.)
Açıklanan bu durum karşısında; davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile istinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın. 353/(1)-a-6. maddeleri gereğince kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca kararı veren mahkemeye gönderilmesine, kararın kaldırılma sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuran davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/05/2017 Tarihli, 2016/23 Esas Ve 2017/543 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a-)-6) maddesi gereğince mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından istinaf edene iadesine,
5-İstinaf eden tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Kararın kaldırılma sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuran davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 353/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 29/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.