Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/825 E. 2021/1406 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/825
KARAR NO : 2021/1406

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/11/2015 (Dava) – 27/11/2018 (Karar)
NUMARASI : 2015/1392 Esas – 2018/1231 Karar

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)

BAM KARAR TARİHİ : 16/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/11/2018 tarihli, 2015/1392 Esas ve 2018/1231 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05/05/2015 tarihinde müvekkili davacının sevk ve idaresindeki …. plakalı motosikletin seyir esnasında sağ şeride park halinde bulunan …. plakalı polis aracına arkadan çarptığını, meydana gelen kazada polis memurlarının görüntü almayı engellediklerini, meydana gelen kazada polis aracının hatalı olduğunu, olay yerine gelen polis memurlarının arkadaşlarını olası cezadan kurtarmak için taraflı gerçek dışı tutanak düzenleyerek duran aracı seyir halinde gösterdiklerini, davacıya atfedilen kusurun doğru olmadığını, kazanın oluşumunda karşı taraf araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunu, kaza sebebi ile davacının yaralandığını, ameliyat edildiğini, geçirdiği kazadan dolayı çalışamadığını tarifi imkansız acılar yaşadığını, uzun süre yatağa bağılı halde ve başkalarına muhtaç yaşamak zorunda kaldığından ruh sağlığında derin hasarlar meydana geldiğini, yaralanmaya bağlı olarak iş gücü kaybına bağlı olarak 10.000,00-TL maddi tazminatın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen, 50.000,00-TL manevi tazminatın sigorta şirketi hariç davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; …. plakalı aracın müvekkili sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin poliçe limiti ve sigortalı aracın kusuru ile sorumluluğunun sınırlı olduğunu, meydana gelen kazada davacının kusurlu olduğunu, iş gücü kaybı yönünden Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesinden rapor alınmasını, davacının motosiklet kullanırken zorunlu tertibatı takıp takmadığının tespitinin gerektiği ve yaşanan sakatlıkla illiyet bağının ATK tarafından yapılması gerektiğini, bu sebeple müterafik indirimi yapılmasının gerektiğini, SGK’dan davacıya aylık bağlanıp bağlanmadığının araştırılmasını maluliyet aylığı bağlanmış ise davacının almış olduğu rücuya tabi ödemelerin mahsubunun gerektiğini, davacının müvekkili şirkete başvurusunun olmadığını müvekkilinin temerrüdünün oluşmadığını, yasal faiz uygulanması gerektiğini belirterek davanın reddinin talep edildiği görülmüştür.
Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; …. nün tüzel kişiliğinin bulunmadığını, bu sebeple davanın husumetten reddinin gerektiğini, görevi nedeni ile trafikte seyir halinde olan davalı sürücü polis memuruna husumet yöneltilmesinin yerinde olmadığını, hem idareye hem memura husumet yöneltilemeyeceğini, davacının beyanlarına katılmanın mümkün olmadığını, Mahkemece keşif yapıldığı takdirde, kaza mahallinin fiziki şartları incelendiğinde araç park edilecek herhangi bir park yeri, cep, ya da boşluk bir alan bulunmadığının görüleceğini trafik görevlilerince olay sonrası çekilen 12 adet fotoğraf, haklılığımızı ortaya koymaktadır. fotoğraflar incelendiğinde, motorsikletin aracımıza çarptığı noktada, aracımızın trafik ışıklarında beklemede olduğu net bir şekilde görüleceğini, bahsi geçen yer, köprüaltı olup, hiçbir polis aracın duramayacağını, araçta bulunan polis memurları, asayiş biriminde görevli olup, yakalamış olduğu hırsızı Işıkkkent Karakoluna götürürken, tepe lambası açık bir biçimde trafikte ilerlediklerini, ekip aracında, yakalaması olan şüpheli bir şahıs olup, © bölgede park yapmalarını gerektirecek herhangi bir görev söz konusu olmadığını davacının iddiaları tamamen asılsız olduğunu, davacının beyanında, kaza sonrasında olay yerine gelen davacının arkadaşlarına, polis tarafından zorluk çıkartıldığını, olay yeri ve kazaya sebebiyet veren polis aracının fotoğrafını çekmelerinin engellendiği iddia edildiğini, davacının bu beyanına katılmak mümkün olmadığını, her trafik kazasında yapılan rutin işlemlerin yapıldığını, olay yerinde bulunan polis memurları, hem trafik kazasından kaynaklanan tespitleri yapmak için, hem de polis aracında bulunan şüpheli şahsın kaçmasını engellemek ve ilgili karakola götürmek için geldiklerini, diğer polis memurlarının şüphelinin kaçmasını engellemek için olay mahalline geldiklerini, kazanın davacının kendi kusurundan kaynaklı olup, manevi tazminat talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle açılan maddi ve manevi tazminat davasının yerinde olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, müvekkilinin, olay sırasında görevli polis memuru olduğunu, olayın görevi sırasında ve görevli olduğu araç ile meydana geldiğini, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 13. maddesinin 1.fıkrasında; “Kişiler kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan dolayı bu görevleri yerine getiren personel aleyhine değil, ilgili kurum aleyhine dava açarlar” ve“kurumun genel hükümlere göre sorumlu personele rücu hakkı saklıdır” hükümlerinin yer aldığını, davacının iddia ettiği gibi davalı müvekkilin kullanmış olduğu …. plakalı araç durur vaziyette bulunmadığını, müvekkilinin kırmızı ışığın yandığını gördüğü nedenle trafik lambalarına 20 metre kala yavaşladığını, bu konuda müvekkille aynı araçta görevli bulunan polis memuru …. ‘ın tanıklığı bu konuya açıklık getireceğini, davacının süratli olduğunun en büyük kanıtı davacının ağır bir şekilde yaralanması olduğunu, davacının bu kazanın oluşmasında asli ve tam kusurlu olduğunu, müvekkiline kusur atfedilemeyeceğinden sırf bu nedenle davanın reddi gerektiğini, müvekkili davalı hakkında izmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/59168 soruşturma numaralı evrakı üzerinden taksirle yaralama suçundan yürütülen soruşturma neticesinde müvekkilin kusurlu olmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına kararı verilmesi davacının davasının yerinde olmadığının delili olduğunu, davalı müvekkil ve diğer görevli polis memurunun firari olan şüpheli çocuk …. ‘i …. Polis Merkezi Amirliğine teslim etmek üzere götürüyor olmaları nedeniyle böyle bir durumda müvekkilin durması ve bekleme yapması akla ve mantığa uygun olmadığını zira araçta firari bir şahıs bulunduğundan haricen müvekkilinin aracı durdurmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, kaza olayının meydana gelmesi sebebiyle yakalanan şahsın başa bir polis ekibine teslim edildiğini, ayrıca davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, talep edilen maddi-manevi tazminat miktarı davacının sosyal ve ekonomik durumu ile meydana gelen olayın şekline göre fazla olduğunu; meydana gelen kazada davacının tam kusurlu olduğunu, belirterek davanın öncelikle husumet yokluğundan veya kusursuzluk nedeniyle esastan davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…davanın reddine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı tarafın …. ve personeli olması nedeniyle bilirkişi ile İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi tarafından olaya önyargılı bakıldığını, olayın oluşumunda yer alan somut deliller, davacı tanık ifadeleri görmezden gelindiğini, kaza tespit tutanağı ile davalıların sonraki beyanları arasında bir çelişkiler ve tutarsızlıklar olduğunu, bu çelişkilerin davalıların olayın oluş şeklini saptırmaya ve bir şeyleri saklama gayretinin açık göstergesi olduğunu, ancak bu çelişkiler değerlendirmeye alınmadan kusurun %100 müvekkili aleyhine verildiğini, trafik kazası tespit tutanağında polis aracında bulunan tutukludan hiç bahsedilmezken yargılama esnasında, aracın kaza anında sağ şeritte park halinde olduğunu inkar etmek için polis aracında tutuklu olduğu iddia edildiğini, davacı müvekkilinin ve tanıkların ise kaza anında polis aracında 2 polis memurundan başka kimseyi görmediklerini söylediklerini, kaza olan yoldan defalarca .geçmiş olup nerelerde trafik lambası olduğunu ve yavaşlaması gerektiğini çok iyi bildiğini ancak köprü altında bir aracın sağ şeritte park edebileceğini öngöremediği için bu elim kazanın meydana geldiğini, yapılan kusur incelemelerinde, salt davalı tarafın ifadeleri dikkate alındığını, davacı tarafın beyanlarına hiç değer verilmediğini belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; yaralamalı trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
|Somut Olayda :05/05/2015 günü saat 11:30 sıralarında davacı sürücü …. sevk ve idaresindeki …. plaka sayılı motosikleti ile Eski Bornova Caddesi üzerinden Işıkkent istikametine seyir halinde iken kaza mahalli olan yol bölümüne geldiği esnada ilerisinde trafik ışıklarında kırmızı ışıkta bekleyen davalı sürücü …. sevk ve idaresindeki …. plaka sayılı resmi polis kamyonetinin sol arka yan kısmına çarpması neticesi dava konusu sürücü …. ” ‘ın yaralanmasıyla sonuçlanan yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği; …. plakalı aracın 13/06/2014-13/06/2015 tarihleri |arasında geçerli olmak ve 2373100/0 numaralı poliçe ile …. ne ZMMS ile …. adına sigortalı olduğu, kazanın teminat süresi içinde meydana geldiği, poliçe limitinin araç başına maddi 26.800,00 TL olduğu, kaza nedeniyle davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığı anlaşılmıştır.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/59160 soruşturma dosyasında trafik bilirkişisinin düzenlediği kusur raporunda; sürücü …. ‘IN asli ve tam kusurlu olduğu, …. ‘ın kusursuz olduğu belirtilmiştir,
Mahkemece, trafik uzmanı, hesap bilirkişisi sigorta hukuk uzmanı/hesap bilirkişisinden oluşan heyetten alınan 30/03/2015 tarihli bilirkişi heyet raporunda; “… 05/05/2015 tarihinde davacı yanın kullandığı …. plakalı araç ile davalıların sürücü-malik ve sigortacı oldukları …. plakalı araç arasında maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazasının meydana geldiği, kazaya Karışan …. ‘nün maliki olduğu …. plakalı aracın 13/06/2014-13/06/2015 tarihleri |arasında geçerli olmak ve 2373100/0 numaralı poliçe ile …. ne ZMMS ile sigortalı olduğu, teminat Süresi içinde meydana gelen kazanın oluşumunda, …. plakalı araç sürücüsü davacı …. ” ın 2918 Sayılı KTK nun 56/LA 56/1C ,12/1B maddeleri ihlal etmesi nedeniyle ASLİ ve %100 oranında TAM kusurlu; …. plakalı araç sürücüsü davalı …. ‘ın kusursuz olduğu; İş bu kaza nedeniyle; İzmir Adli Tıp Şube Müdürlüğü 14.11.2016 Tarihli raporunda davacı …. ‘ın %26 kalıcı İş göremezlik hali ve 18 Aylık iyileşme süresi olduğunun belirtilmekle, iş görmezlik toplam maddi zararın 147.009)91.-TL olabileceği KTK m.K5/1 ve m.9| ve KZMSS Genel Şartları gereği davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun, teminat limiti, kusur miktarı ve gerçek zarar ile sınırlı olmak üzere işleten/sigortalı ile eşdeğer olduğu, Davalıların malik/sigortacı ve sürücü oldukları araç sürücünün davada kusuru tespit edilemediği ” belirtilmiştir.
Dosyada mevcut Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin düzenlediği 11/06/2018 tarih ve 2017/101441/14396 sayılı bilirkişi raporunda, “… A) Davacı sürücü …. sevk ve idaresindeki motosikleti ile bölünmüş yolda yola gereken dikkatini verip mahal şartlarını da dikkate alarak hızını yeterince azaltıp müteyakkız bir şekilde seyretmediği ilerisinde trafik ışıklarında durmakta olan araca karşı zamanında fren ve direksiyon tedbirine başvurmayarak mevzu bahis aracın sol arka yan kısmına çarptığı, dikkatsiz ve tedbirsiz bir şekilde araç kullanarak kazanın oluşumuna sebebiyet verdiği olayda asli ve tam %100(Yüzde Yüz) oranında kusurlu olduğu, B)Davalı sürücü …. sevk ve idaresindeki kamyoneti ile trafik ışıkları nedeniyle duraklama yaptığı esnada gerisinden gelen motosikletlinin aracının sol arka kısmına çarpması ile meydana gelen kazada atfıkabil bir kusur bulunmadığı, kusursuz olduğu…” şeklinde görüş belirtilmiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına,ve hükme esas alınan 30/03/2017 tarihli bilirkişi heyet raporu ve 11/06/2018 tarihli ATK raporunun oluşa, somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, taraf ve yargı denetimine uygun olmasına ve kazanın meydana gelmesinde davacının tam %100 kusurlu olduğu anlaşılmasına ve raporlar arasında çelişki bulunmamasına, dolayısıyla tam kusurlu olan davacının tazminat talep edemeyecek olmasına göre; ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davacı vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/11/2018 tarihli, 2015/1392 Esas ve 2018/1231 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 23,40 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.16/12/2021