Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/791 E. 2021/1379 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2020/791
KARAR NO : 2021/1379

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/08/2017 (Dava) – 15/11/2018 (Karar)
NUMARASI : 2017/872 esas – 2018/1307 karar
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı)
BAM KARAR TARİHİ : 16/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/12/2021

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/11/2018 tarihli 2017/872 Esas ve 2018/1307 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 21/05/2015 tarihinde davalının ZMMS sigortacısı olduğu …. plakalı aracın, davacının sürücüsü olduğu … plakalı araca çarpması neticesinde, davacıya ait araçta hasar meydana geldiğini, araçtaki hasar miktarının İzmir 3. SHM’ nin 2017/91 D.İş dosyasında belirlenerek, davalıya hasar ihbarında bulunulmasına rağmen, davalı yanca hasar ödemesi yapılmadığını bildirerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 250,00 TL hasar tazminatınının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davacı vekili 07/06/2018 tarihli değer arttırım dilekçesi ile dava değerini 21.750.00 TL arttırarak, toplamda 22.000,00 TL’ ye çıkarmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin poliçe limiti ve sigortalının kusur oranı dahilinde sorumluluğunun bulunduğunu bildirerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
İlk derece mahkemesince “… davalının ZMMS sigortacısı olduğu … plakalı aracın, davacının sürücüsü olduğu … plakalı araca çarpması neticesinde davacı aracında hasar meydana geldiği, araçtaki hasar miktarı ile ilgili olarak İzmir 3.SHM nin 2017/91 D.İş dosyasında tespit yapıldığı, olayın meydana gelmesinde davalıya sigortalı bulunan aracının %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, davacı araç sürücüsünün kusursuz olduğu, olay nedeni ile davacı aracında yedek parça ve işçilik dahil olmak üzere toplam 52.566,09 TL hasar meydana geldiği, davacı aracının kaza öncesi ikinci el piyasa rayiç değerinin 42.000,00 TL olduğu, sovtaj bedelinin ise 20.000,00 TL olduğu, davacı aracında hasar miktarının araç rayicinin %50 sini aştığından aracın tamirinin ekonomik olmadığı, ağır hasarlı olduğu ve pert total olarak değerlendirilmesi gerektiği, davacının gerçek zararının 22.000,00 TL olduğu, aracın pert total olarak değerlendirimesi nedeni ile değer kaybı oluşmayacağı, davacının alacak miktarının teminat limiti ve süresi içersinde bulunduğundan davalının ödemekle yükümlü olduğu, davanın reddi gerekçesiyle davanın kabulü ile, 22.000,00 TL gerçek zarar bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davalı vekili vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 21/05/2017 tarihinde meydana geldiği iddia edilen kazada araçların uğramış olduğu hasarlarının birbiriyle uyumlu olup olmadığı, meydana geliği iddia edilen hasarın gerçekten bahse konu kaza sonucu oluşup oluşmadığının yerel mahkeme tarafından araştırılmadığını, taraflar arasında düzenlendiği iddia edilen anlaşma tutanağında yer alan ifadelere ve sürücü olduğunu iddia eden şahıs beyanlarına bağlı kalınarak kusura ilişkin değerlendirme yapılması ve buna göre hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, kusura ilişkin itirazlarının dikkate alınmadan ve karayolları fen heyetinden rapor alınmadan hüküm kurulması hatalı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda tespit edilen hasarın fahiş olduğunu, davacının gerçek zararının tespit edilirken öncelikle hasar gören parçaların onarımı ve eşdeğer parça ile değiştirilmesi durumlarında ödenmesi gerekecek miktarın belirlenmesi ve rayiç bedel araştırması yapılması gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazası sonucu davacıya ait aracın hasara uğramasına neden olduğu iddia olunan aracın zorunlu trafik sigortacısından hasar bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
1-Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup, gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu İle tam bir uyum içinde o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Kısa karar gerekçeli karar çelişkisi, gerekçe ile hüküm çelişkisi, hükmün fıkralarının kendi içerisinde çelişkili olması kamu düzenine ilişkin bir aykırılık olup mutlak bir istinaf sebebi olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Zira HMK’nın 355. maddesi gereği de Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararının gerekçe bölümünde davanın reddine dair gerekçe yazıldığı halde gerekçeli kararın hüküm fıkrasında davanın kabulüne ilişkin bir hüküm kurularak çelişki oluşturulduğu anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince yapılacak iş; özellikle Anayasanın :141/3. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 27 ve 297. Maddeleri uyarınca vardığı yargıyı içerir ve denetlenebilir gerekçe ve hüküm oluşturmak olmalıdır.
2-Kabule göre ise;
Davaya konu trafik kazası, 21/05/2015 tarihinde meydana gelmiştir. … plaka sayılı … adına kayıtlı araç, 23/05/2016 – 23/05/2017 tarihleri arasında davalı sigorta şirketince zorunlu trafik sigorta poliçesi ile teminat altına alınmış, teminat limiti maddi hasarlarda araç başına 31.000,00 TL olarak belirlenmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacıya ait … plakalı araç sürücünün kusursuz, davalı tarafça zorunlu trafik poliçesiyle teminat altına alınan … plakalı araç sürücünün %100 oranında kazanın oluşumunda kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamından davacıya ait aracın dava konusu kazadan önce geçirdiği başka kazalarının da bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle, davacıya ait söz konusu aracın tramer kaydının ve tramer kaydı nazara alınarak ilgili sigorta şirketlerinden hasar dosyaları celbedilerek, davalı sigorta şirketi vekilinin hükme esas alınan bilirkişi raporuna itirazları da değerlendirilmek suretiyle ATK Trafik İhtisas Dairesinden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Sonuç itibariyle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355/1 ve 353/1-a-6 maddeleri gereğince kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a maddesi gereğince; İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/11/2018 tarihli, 2017/872 Esas ve 2018/1307 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a-)-6) maddesi gereğince mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından istinaf edene iadesine,
5-İstinaf eden tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(3) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Davalı vekilinin diğer istinaf nedenlerinin kararın kaldırılması sebep ve şekline göre bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a-6 maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile KESİN olarak karar verildi.16/12/2021