Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/776 E. 2021/1362 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/776
KARAR NO : 2021/1362

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2015 (Dava) – 29/06/2018 (Karar)
NUMARASI : 2015/1494 Esas – 2018/809 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 15/12/2021
KARARIN YAZIM TARİHİ : 15/12/2021

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/06/2018 tarihli, 2015/1494 Esas ve 2018/809 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkette kasko sigortası bulunan …. plakalı …. marka otomobilin genel bakım ve bir takım şikayetlerin giderilmesi için davalı şirkete bırakıldığını, sigortalı aracın, davalı servis elemanı yönetiminde test sürüşü sırasında yandığı ve zayi olduğunu, bu hususun davalı firma elemanı ….’ın ifadesi ile sabit olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin zayi olan aracın rayiç değeri olan 220.000,00-TL’sının sigortalıya ödendiğini, araç hurdasının 6.600,00-TL tutarında kabul edilerek 213.400,00-TL sigorta tazminatı ödenmiş olduğunu, bu ödeme ile hem TTK ve poliçe hükümleri hem de ibraname ve alacağın temliki hükümlerine göre sigortalının 3. şahıslara yönelik haklarına halef olunduğunu, sigortalı ile davalı arasındaki hukuki ilişkinin eser sözleşmesi olduğunu, davalının yüklenici olarak zarardan sorumlu bulunduğunu, davalının ayrıca adam çalıştıran sorumluluğu olduğunu ileri sürerek, ödenen 213.400,00-TL sigorta tazminatının rücuen 20.07.2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dilekçesi ekinde sunduğu İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığınca düzenlenen Yangın Raporunda araçta oluşan yangının elektrik aksamından kaynaklandığını, herhangi bir nedenle meydana gelen elektrik kısa devresi sonucu yangının çıktığının açıkça belirtildiğini, müvekkiline ait şirkette evraklar incelendiğinde şikayetlerin ve yapılan işlemlerin elektrik aksamıyla ilgisinin bulunmadığının açık olduğunu, servis işleyişi gereği sistemde herhangi bir arızaya rastlanılmadığı takdirde test sürüşü yapılarak araç sahibine teslim edildiğini, bu nedenle müvekkili şirketin meydana gelen zararda bir kusurunun bulunmadığını, araçta meydana gelen hasarın elektrik aksamından kaynaklandığını ve müvekkili şirketin bu konuda alması gereken başkaca bir önlem bulunmadığını, afaki varsayımlar ile müvekkili şirkete sorumluluk yükletilmesinin mümkün olmadığını, davanın reddi gerektiğini, eksper raporunda dahi rücu imkanının bulunmadığının tespit edildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince “… davacı … tarafından kasko poliçesi ile sigortalanan …. plakalı aracın, motor arızası için servis hizmeti sunan davalı şirkete bırakıldığı, araçtaki motor arızası giderildikten sonra davalı şirkette ustabaşı olarak çalışan işçi ….’ın test sürüşü yapmak için Aydın otobanına çıktığı, seyri sırasında aracın motor arıza işareti vermesi üzerine sürücü işçinin arıza şeridinde durduğu, daha sonra kaputu açtığında aracın yandığını fark ettiği, olay sonrası aracın tamamen yandığı, İTÜ de görevli makine mühendisi bilirkişi heyetinden alınan, hüküm kurmaya elverişli raporda belirtildiği üzere yangının elektrik devresinde oluşan kısa devre sonucu çıktığı, davalı servisin yapmış olduğu işlemlerin elektrik devresi ile ilişkisinin bulunmadığı, olayda işyeri çalışanı ….’ın ve davalı şirketin kusurlu kabul edilemeyeceği, adam çalıştıran davalının ancak çalışanının 3. kişilere hukuka aykırı bir eylemi ile zarar vermesi halinde sorumlu tutulabileceği, halbuki dava konusu olayda davalı şirket çalışanının hukuka aykırı zararlandırıcı bir eyleminin bulunmadığı, serviste yapılan işlemler ile gerçekleşen yangın arasında ise illiyet bağının kurulamadığı, oluşan riskin sigorta teminat kapsamında bulunduğu ve davacı … şirketinin davalıya rücu edemeyeceği…” gerekçesiyle davanın REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; makine mühensilerince alınan raporun hukuki değerlendirmelerine dayanak alınıp rücu edilemeyeceğinden bahisle davanın reddedildiğini, dosyada ilk alınan bilirkişi raporunda ki heyet profesörlerden oluşmasa da birisi sigorta hukukçusu, diğeri ise Ege Üniversitesi Otomotiv Bölümü Öğretim Görevlisi olduğunu ve konunun hukuki değerlendirmesini açıklamalı olarak yerinde yaptıklarını, dosyada birbiri ile çelişik iki ayrı rapor oluştuğunu, üçüncü bir bilirkişi incelemesine gidilmeden ve ayrık durum ortadan kaldırılmadan hüküm kurulduğunu, bu sebeple hükmün eksik inceleme aşamasında kaldığından kararın kaldırılması gerektiğini, aracın davalının uhdesinde iken, servis ve bakım için getirildiği ve burada çıkan yangın sonucu zararın meydana geldiği hakkında bir ihtilaf bulunmadığını, müvekkil şirket sigortalısı araç sahibinin aracını servis ve bakım için sağlam olarak davalıya teslim ettiğini, üzerine düşen azami ihtimamı gösterdiğini, bu aşamadan sonra aracın tüm sorumluluğunun davalı yetkili servise geçtiğini, davalı firmanın ancak ve ancak zarara kendisinin önleyemeyeceği şekilde üçüncü bir kişinin neden olduğunu ispat etmek şartı ile kusursuz sorumluluğundan kurtulabileceğini, davalının bu doğrultuda illiyet bağını kesici savunmasının yeterli olmadığını, hükme esas alınan ikinci bilirkişi raporundaki heyetin hukukçu olmayan sadece makine – elektrik teknik açıdan değerleme yapan kişilerden oluştuğunu, bunun doğal sonucu olarak da sanki hukuk dava dosyası değilde ceza dava dosyasına rapor veriliyormuş gibi rapor kaleme alındığını, bilirkişi heyetinin yangının elektrik devresinden çıktığını tespit ettiğini, ancak servisin yaptığı işlemin elektirik devresi ile ilişkisi olmadığını, her ne kadar servis işlemi sonrası test sürüşünde yangının meydana geldiği sabit ise de ve bu servis hatasını akla getirse de yapılan işlemlerin elektirik devresi ile ilgisi olmadığını, sürtünme sonucu aşınma ihtimalinin daha fazla olduğunu, kesin neden bulunmadığını, bu nedenle davalı servisin kusurunun olmadığının belirtildiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacı kasko sigortacısı tarafından ödenen hasar bedelinin, aracın tamir için bırakıldığı davalı işletenden adam çalıştıran sıfatıyla rücuen tahsiline ilişkin maddi tazminat davasıdır.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda; davacı … tarafından kasko poliçesi ile sigortalanan …. plakalı aracın, motor arızası için servis hizmeti sunan davalı şirkete bırakıldığı, araçtaki motor arızası giderildikten sonra davalı şirkette ustabaşı olarak çalışan işçi ….’ın test sürüşü yapmak için Aydın otobanına çıktığı, aracın seyri sırasında motorun arıza işareti vermesi üzerine sürücü işçinin arıza şeridinde durduğu, daha sonra kaputu açtığında aracın yandığını fark ettiği, olay sonrası aracın tamamen yandığı, davacının sigortalısına ödediği bedelin halefiyete dayalı olarak rücusunun talep edildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece, makine mühendisi öğretim görevlisi ve sigorta bilirkişi heyetinden alınan 28.03.2017 havale tarihli bilirkişi raporuna göre, dava konusu aracın, davalı servise çalışır vaziyette ve daha önce elektrik ile ilgili bir şikayeti olmaksızın bırakıldığı, davalı firma tarafından bakım ve onarım kapsamında araçta emme manifoldunun değiştirildiği ve park destek yardımı arızasının giderildiği, araçta belirtilen işlemler yapıldıktan sonra test sürüşüne çıkıldığı ve test sürüşünde arabanın yanmasına bağlı olarak ağır bir şekilde hasarlandığı ve kullanılamaz hale geldiğinin belirlendiği, buna göre; dava konusu aracın, davalı servise çalışır vaziyette ve daha önce elektrik ile ilgili bir şikayeti olmaksızın bırakıldığı dikkete alındığında, yangın olayı davalı serviste yapılan işlemlere bağlı olarak meydana geldiğinden nedensellik bağı çerçevesinde ve tehlike esasına dayanan sorumluluk hükümlerine göre oluşan zarardan davalının sorumlu olduğu belirtilmiştir.
Davalının itirazı üzerine mahkemece 3 kişilik İTÜ makine mühendisi heyetinden rapor alınmış, alınan 09.04.2018 tarihli rapora göre, dava konusu aracın yakıt sisteminin yangına neden olmadığı, elektrik devresindeki kısa devre sonucu yangının meydana geldiği, her ne kadar net olarak bir tespit yapılmamış ise de, araçların elektrik devrelerinde meydana gelen yangınlar, elektrik sistemine dışarıdan yapılan müdahaleler sonucu orjinal olmayan bazı aksesuar veya ünitelerin takılmalarından sonra ya üretimden kaynaklı var olan kablo demetinin uygun şekilde izole edilememiş olmasından ya da zaman içinde meydana gelen sürtünme ile izolasyonun aşınarak kabloların sürtünmesi ile meydana gelebilmekte olduğu, yine diğer neden de, yapılan onarım sırasında elektrik kablolarına verilen tahribat nedeni ile kısa devrenin oluşması sonucu yangının çıkması olduğu, söz konusu aracın modeli ve kilometresi dikkate alındığında, üretimden kaynaklanan bir ayıbın söz konusu olmadığı, her ne kadar yapılan servis işlemi sonrasında ve servisin test sürüşü sırasında olayın meydana gelmesi bir servis hatası ihtimalini akla getirmekte ise de, servis tarafından yapılan işlemlerin aracın elektrik devresi ile ilgili olmadığı, bu durumda, servis tarafından elektrik devresi ile ilgili işlemler yapılmadığı halde diğer onarım işlemlerinin yapılması sırasında kabloların izolasyonunun aşınmasına neden olacak bir davranışta bulunulduğunun kabul edilerek davalı servise kusur izafesi uygun görülmediği, zaman içinde kabloların herhangi bir neden ile izolasyonunun sıyrılması ya da sürtünme sonucu aşınması ihtimali daha fazla olup kesin bir neden bulunmadan, davalı servisin kusurlu olduğunun kabul edilemeyeceği görüşüne varılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281. maddesinde; tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Yapılan açıklamalar ışığında, dosyada mevcut iki rapor arasında çelişki bulunduğu anlaşılmasına karşın bu çelişki giderilmeden ve alınan 09.04.2018 tarihli ikinci rapora uyarak karar verilmiş olmasına rağmen, 28.03.2017 havale tarihli bilirkişi raporuna itibar edilmeme nedenlerinin karar yerinde tartışılıp gösterilmemesi hatalı olmuştur. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, davaya konu aracın daha önceki servis ve bakım kayıtlarının ilgili yerlerden getirtilerek üniversiteler ya da ilgili kurumlardan seçilecek makine mühendisi uzmanlarından teşkil ettirilecek en az üç kişilik bilirkişi kurulundan; davacının itirazlarını karşılar biçimde, önceki bilirkişi raporlarını da irdeleyen ve çelişkiyi giderecek mahiyette taraf ve yargı denetimine elverişli rapor alınarak sonucuna göre bir karar vermek olmalıdır.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/06/2018 tarihli, 2015/1494 Esas ve 2018/809 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
4-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 15/12/2021