Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/775 E. 2021/1290 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/775
KARAR NO : 2021/1290

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/10/2018
NUMARASI : 2017/537 Esas – 2018/458 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 02/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/12/2021

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/10/2018 tarihli, 2017/537 Esas ve 2018/458 karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı ….A.Ş.(sigortalı)ya ait …. model paletli ekskavatörün müvekkili şirket nezdinde makina kırılması sigorta poliçesi ile 09/11/2015-09/11/2016 tarihlerini kapsar şekilde sigortalı olduğunu, sigortalıya ait iş makinasının davalı şirket ve sigortalı şirket arasında akdolunan 05/11/2015 tarihli kiralama ve satış sözleşmesine istinaden davalının …. köyünde bulunan şantiye sahasında ve davalının fiili kullanımında bulunduğu 27/09/2016 tarihinde kullanım hatası nedeni ile arızalandığını, ekspertiz raporu sonucunda davalının çalışanı olan operatörün kusuru nedeni ile iş makinasının arızalandığının ve dolayısıyla davalının sorumluluğu olduğunun belirlendiğini, hasar tutarı 6.186,10 Euro’nun 13/04/2017 tarihinde müvekkili şirket tarafından sigortalıya ödendiğini ve sigortalıya halef olduğunu bildirerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 6.186,10 Euro alacağın 3095 sayılı Kanunun 4/A madde hükmü uyarınca 13/04/2017 ödeme tarihinden itibaren işleyecek Euro para birimi cinsinden mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; müvekkili tarafından bahse konu araç kiralandıktan sonra, kiralayan ….A.Ş. tarafından 09/11/2015 tarihli poliçe ile sigortalandığını, sigorta primlerinin ise müvekkili şirket tarafından ödendiğini bu nedenle müvekkilinin aracın işleteni olduğunu, sigorta şirketinin primleri ödeyen müvekkili menfaat sahibine hukuken rücu hakkının mümkün olmadığını; sigorta konusu malın sigortalının muvafakatı ile kullanan kişilerin bu esnada verdikleri zararlardan dolayı da rücu hakkının kullanılamayacağını, zira bu kişilerin tıpkı sigortalı gibi olduklarını ve sigorta teminatının sigortalının izin verdiği kişileri de kapsadığını; davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla ekspertiz raporunun içeriğini de kabul etmediklerini bildirerek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece ,”…Davaya ve sigorta sözleşmesine konu hidromek marka, ….Model, 2015 imali, …. seri nolu, …. motor numaralı iş makinasındaki arızanın her iki yürüyüş grubunun aynı anda zemine temas ettirilmemesi, bir yürüyüş grubunun havada iken diğer yürüyüş grubunun zemine temas ettirilmesi nedeni ile zemine temas eden yürüyüş grubuna fazla yük binmesi sonucu meydana gelemeyeceği; iş makinasındaki arızanın normal çalışma esnasında yağa karışan metal talaşları ve tozlarının arızaya sebebiyet vereceği, hasarın meydana gelmesinde davalının kusurunun bulunmadığı, dolayısıyla sigorta sözleşmesi teminat kapsamında davacı tarafından sigortalıya ödenen tazminatın sigorta ettiren davalıdan talep edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının eksik inceleme sonucunda oluşturulduğunu, yetkili ve teknik bilgiye sahip bilirkişileri ihtiva eden bir bilirkişi heyeti’nden kusura ilişkin rapor alınması gerekirken çelişki giderilmeden çelişkili raporlara dayanılarak hüküm kurulmuş olmasının hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; dava dışı sigortalıya makine kırılması sigorta poliçesi kapsamında ödenen hasar tazminatının rücuan tahsili istemine ilişkindir,
Mahkemece; yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyanın incelenmesinde, 23/01/2018 havale tarihli raporu düzenleyen makine mühendisi bilirkişi …. raporunda “….iş makinesindeki arızanın olağan dışı kullanım sonucunda olduğu yönünde dosyada somut bir veriye rastlanmadığını, açıklandığı üzere arızanın teknik olarak “her iki yürüyüş grubunun aynı anda zemine temas ettirilmemesi, bir yürüyüş gurubunun havada iken diğer yürüyüş grubunun zemine temas ettirilmemesi nedeniyle zemine temas eden yürüyüş grubuna fazla yük binmesi” sonucunda oluşmadığı, çalışma esnasında yağa karışan metal talaşları nedeniyle oluşmasının daha mümkün olduğu kanaatine varıldığını, hasarın meydana gelmesinde davalının ağır kusurunun bulunduğu yönünde de dosyada somut veriye ulaşılamadığı…” belirtilmiş; davacı vekilinin rapora itirazı nedeniyle mahkemece, makine mühendisi bilirkişi ….’dan yeni bir bilirkişi raporu alınmış; bilirkişinin düzenlediği 07/05/2018 tarihli raporda,”…ekskavatörde meydana gelen hasarın hasarlı kısımlara darbeli ve büyük bir kuvvetin etkisinin, iş makinesi vinç yardımıyla geminin içine indirilirken, tedbirsiz ve dikkatsiz olarak tek yürüyüş grubu üzerinde ve açılı vaziyette hızla indirilmesi sonucunda oluştuğu,… İş makinesinin maliki ve işleteni olan davalının işin bileni ve tacir olmasıyla, iş makinesini gemi içine indiren vinç öperatörünün işin ehli olmasını araştırması gerekirken bunu yapmadığı dolayısıyla hasarın oluşmasında ağır kusurunun olduğunu ve hasardan sorumlu olduğunu…” belirtmiştir.
Davalı vekilinin rapora itirazı ve birinci rapora itibar edilmemesi halinde heyet raporu alınmasını talep ettiği, mahkemece raporlar arasındaki çelişkiyi gidermek bakımından iki makine mühendisinden oluşan bilirkişi heyetinden rapor alındığı; bilirkişi heyetinin düzenlediği 27/08/2018 tarihli raporda,”…iş makinesindeki arızanın “her iki yürüyüş grubunun aynı anda zemine temas ettirilmemesi, bir yürüyüş gurubunun havada iken diğer yürüyüş grubunun zemine temas ettirilmemesi nedeniyle zemine temas eden yürüyüş grubuna fazla yük binmesi” sonucu meydana gelemeyeceği, iş makinesindeki arızanın normal çalışma esnasında yağa karışan metal talaşları ve tozlarının arızaya sebebiyet verebileceği…” belirtilmiştir.
Dosya kapsamına ve dosyada mevcut raporlar ile delillere göre, davacı vekilinin istinaf itirazları da değerlendirilerek; mahkemece raporlar arası çelişkinin giderilmesi ve tarafların önceki raporlara itirazlarının da değerlendirilmesi bakımından bilirkişi heyetinden almış olduğu 27/08/2018 tarihli heyet raporunda dosyadaki tüm raporlar ve belgeler ile taraflarca itiraz edilen hususların da değerlendirildiği, ayrıntılı ve denetime elverişli bulunan bilirkişi raporu esas alınarak davanın reddine karar verilmesinde bir eksiklik bulunmadığı, yapılan incelemelerin yeterli olduğu, raporlar arasındaki çelişkinin giderildiği, heyet raporunun dosya kapsamına uygun olduğu, hasarın meydana gelmesinde davalının bir kusurunun bulunmadığı anlaşılmıştır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davacı vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/10/2018 tarihli, 2017/537 Esas ve 2018/458 karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 59,30 TL harcın önceden alınan 443,00 TL’den mahsubu ile bakiye 383,70 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafın yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcının hazineye gelir yazılmasına,
4-İstinaf yoluna başvuran davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
6-Kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde HMK’nın 333. maddesi gereğince yatıran tarafa İADESİNE,
7-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince miktarı itibariyle kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 02/12/2021