Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/774 E. 2021/1294 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/774
KARAR NO : 2021/1294

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/04/2017
NUMARASI : 2014/168 Esas – 2017/171 Karar
DAVA : TAZMİNAT
BAM KARAR TARİHİ : 02/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/12/2021

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 29/12/2011 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu müvekkilinin yaralandığını, olay nedeni ile elem ve ızdırap çektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan (sigorta şirketi sadece maddi tazminat ile sorumlu olmak üzere) müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:
Davalı … ve davalı …. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın yerinde olmadığını, olay tarihinden bir hafta sonra nükseden hastalığın davaya konu kaza ile ilgisi olmayıp, dava dışı gelişmiş bir hastalık olduğunu, kati doktor raporununda bu savı desteklediğini, küçük bir kaza sebebiyle psikolojisinin bozulması, korku yaşaması yönündeki iddialarının iyi niyetli olmadığını, talep edilen manevi tazminat oranının fahiş olduğunu, kazanın meydana gelmesinde dava dışı …’in kusurlu olduğunu belirterek, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın Karayolları Zorunlu Trafik Poliçesi ile müvekkili şirket tarafından sigortalandığını, davacı tarafın talep ettiği tazminattan müvekkili şirketin poliçe limitleri oranında sorumlu bulunduğunu, ancak özellikle kazada kusur oranlarının tespit edilmesi gerektiğini, 6111 sayılı Yasa uyarınca, müvekkili şirketin geçici iş göremezlikten ve tedavi giderlerinden dolayı tazminat ödeme yükümlülüğünün bulunmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece “…davacının maddi tazminat yönünden tutanağa geçen beyanı gözetilerek davanın konusunun kalmadığı, manevi tazminat yönünden ise; olayda, Türk Borçlar Kanunun 56.maddesinde düzenlenmiş bulunan manevi tazminat unsurunun da söz konusu olduğu. Davacının olay nedeniyle elem ve ızdırap çektiği, bu durumun sosyal bir gerçek olduğu. Manevi tazminatın amacının çekilen acıları yeterince dindirme, yaşama yeniden bağlamak ve ruhsal dengeyi sağlamak olduğu. Bu amacı sağlayacak olan manevi tazminatın da paranın satın alma gücü, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davalıların olaydaki kusuru durumu, olayın işleniş şekli, Türk Borçlar Kanunun 51-56., Türk Medeni Kanunun 4. ve Yargıtay İçtihadi Birleştirme (22/06/1966 tarih 7/7 sayılı) ilkeleri çerçevesinde davalıları müzaka durumuna düşürmeyecek ve davacıyı haksız yere zenginleştirmeyecek şekilde taktiri gerektiği gerekçesiyle; davanın maddi tazminat yönünde konusu kalmadığından bir karar tesisine yer olmadığına, manevi tazminat yönünden davanın KISMEN KABULÜ ile, 1.000,00 TL ‘ nin davalı … ve davalı … Şti.’ den kaza tarihi olan 29/12/2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin (9.000,00 TL ) istemin REDDİNE….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; maddi tazminat yönünden davanın konusuz kalmadığını, sigorta şirketi tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, talep edilen tazminatın iyileşme sürecindeki kazanç kaybını karşılamaya yönelik olduğunu, hükmedilen manevi tazminat miktarının adaleti sağlayıcı manevi zarar giderici olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı … ve davalı şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafından 03/04/2017 tarihli celsede maddi tazminat taleplerinin sigorta şirketi tarafından karşılandığının açıkça belirtildiğini, bahse konu maddi tazminat talebinin KTK. m. 98 çerçevesinde … tarafından karşılanabilecek bir zarar olup … tarafından dava tarihinden önce ödeme yapıldığından davanın esastan reddi gerektiğini, bu durumda lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin mümkün olmadığını, aksi kanaat halinde ise davacı tarafından geç başvurulmuş olması ya da …’nın geç ödeme yapmasının kusurunu oluşturmadığını, sorumluluğun müvekkillere yüklenemeyeceğini, bu durumda davanın açılmasına kusuru ile sebebiyet vermeyen müvekkiller aleyhine vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının manevi tazminat talebinde bulunması için şartların oluşmadığını belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece; yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle, davanın maddi tazminat yönünden konusu kalmadığından bir karar tesisine yer olmadığına, manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile 1.000,00 TL manevi tazminatın davalı … ve davalı … Şti.’ den müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; kararı davacı vekili ile davalı … ve davalı … Şti. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Somut uyuşmazlıkta; davacı vekili 29/12/2011 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu müvekkilinin yaralandığını, olay nedeni ile elem ve ızdırap çektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan (sigorta şirketi sadece maddi tazminat ile sorumlu olmak üzere) müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
(A)Maddi tazminata yönelik istinaf başvuru sebeplerinin incelenmesi neticesinde;
1-Davacı vekilinin talebi yönünden yapılan incelemede; davacı vekili, 03/04/2017 tarihli duruşmada, “…yazılı beyanlarımızı tekarlıyoruz, davanın devamı sırasında maddi tazminat talebimiz sigorta şirketi tarafından karşılandığı için biz maddi tazminat talebimizle ilgili olarak davanın konusunun kalmadığını bildirerek bu yönü ile davayı devam etteme arzumuzu bildirmiştik. Davalı … vekilinin beyanlarını kabul etmiyoruz dava konusuz kalmıştır. Manevi tazminat istemimiz devam etmektedir. 10.000,00 TL olan manevi tazminatın … ve … Şti.den kaza tarihinden itibaren yasal faizi ilebirlikte tahsiline karar verilmesini isterim…” şeklinde imzalı beyanda bulunduğu; yine aynı tarihli duruşmada davacı vekili son söz olarak”… Müvekkilimin manevi açıdan zarara uğradığı ıspatlanmıştır. Manevi tazminat istemimizin kabülünü isteriz….” şeklinde beyanda bulunmuştur. Buna göre; davanın konusuz kaldığının davacı vekilince bizzat beyan edildiği ve beyanının imzası alınarak duruşma tutanağına geçirildiği anlaşılmakla, davacı vekilinin imzalı beyanı nazara alındığında bu imzalı beyanı davacı taraf için bağlayıcıdır. Dolayısıyla; davacı vekilinin maddi tazminata ve maddi tazminat taleplerinin konusuz kalmadığına ilişkin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
2- Davalılar … ve … Şti. vekilinin talebi yönünden yapılan incelemede; dosya kapsamına göre davacının uğradığı zararın tespitine yönelik sağlık kurulu raporunun alınmadığı anlaşıldığından, öncelikle davacı vekilinden davacının kaza sonrasında tedavi gördüğü sağlık kuruluşları ve tedavi gördüğü tarihler tespit edilerek ilgili sağlık kuruluşlarından tüm tedavi evraklarının celbi ile ayrıca …’ ya yazı yazılarak davacının kaza tarihinden itibaren kullandığı tüm ilaçların ve yazılan reçete bilgilerinin istenmesinden sonra dosyanın ATK ilgili ihtisas dairesine gönderilerek aralarında psikiyatri uzmanının da bulunduğu bilirkişi heyetinden kaza nedeniyle kazaya bağlı olarak davacının psikolojik travma geçirip geçirmediği ve rahatsızlığının meydana gelip gelmediği hususunun de değerlendirildiği maluliyet raporunun alınarak değerlendirme yapılması gerektiği halde eksik incelemeye dayalı hüküm kurulduğu; diğer taraftan dava tarihi itibariyle haklılık durumunun tespiti açısından dava tarihinden sonra davacıya herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı, ödeme yapılmış ise hangi tarihte ne kadar ödeme yapıldığı hususlarının verilecek hüküm bakımından doğuracağı sonuç itibarıyla araştırılması gerektiği halde, dosyada buna ilişkin başkaca bilgi ve belge bulunmadığına göre davalı … şirketine sorulmak suretiyle araştırılmadan, dosyada mevcut …’nın 10/11/2014 tarihli ve 15139921sayılı cevabi yazısı ve eki de değerlendirilmeden sadece davacı vekilinin duruşmadaki beyanı esas alınarak hüküm kurulduğu anlaşıldığından davalılar vekilinin istinaf itirazının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
(B) Manevi tazminat talebi yönünden istinaf başvuru sebeplerinin incelenmesi neticesinde;
Davacı ve davalılar … ve …. Şti. vekilinin talepleri yönünden yapılan incelemede; manevi tazminatın 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Dosyanın incelenmesinde; tarafların sosyal ekonomik durumları tespit edilmeksizin ve sağlık kurulu raporu alınmaksızın manevi tazminat belirlenmiş ise de; manevi tazminat isteme koşullarının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise miktarı belirlenirken hakkaniyete uygun olması bakımından tarafların sosyal ekonomik durumu, kusur durumları, kaza neticesinde davacının yaralanmasının niteliği ve oranı ile tedavi süreçleri önem arz edeceğinden; mahkemece takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar her olaya göre değişebileceğinden, hakimin bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermesi gerekeceği için buna yönelik öncelikle davacının geçici ve sürekli iş göremezliği bulunup bulunmadığı hususunda ve kazaya bağlı olarak davacının psikolojik travma geçirip geçirmediği, rahatsızlığının meydana gelip gelmediğinin de değerlendirildiği aralarında psikiyatri uzmanının da bulunduğu İstanbul ATK 3. İhtisas Kurulu heyetinden rapor alınmalı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları tespit edilmeli, kusur durumları değerlendirilmeli ve tarafların bildirdiği delilleri eksiksiz olarak toplanmasından sonra manevi tazminat talebinin takdiri gerektiği halde eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi isabetli olmamıştır.
(C) Kabule göre ise; asıl dosya ile birleşen dosya birbirinden farklı davalar olduğundan, birlikte hüküm ve feri’leri kurulamaz. Şöyle ki; 6100 Sayılı HMK 297/2 maddesi gereğince bir davada istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olup, asıl ve birleşen davanın birbirinden bağımsız, müstakil davalar olması nedeniyle hüküm kısmında her dava hakkında o davaya ilişkin yargılama giderleri ve buna bağlı olarak yargılama giderlerinden sayılan vekalet ücretinin ve karar ve ilam harçlarının da ayrı ayrı gösterilmesi zorunludur. Bu nedenle; gerekçeli karar başlığında ve hüküm kısmında birleşen dosya gösterilmeyerek HMK 297. maddesine aykırı davranılmak suretiyle infaza elverişsiz şekilde hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
Bu nedenlerle; maddi tazminat yönünden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda (A/1) nolu bentte açıklanan nedenlerle esastan reddine; istinaf eden davalılar vekilinin istinaf başvurusunun ise yukarıda (A/2) nolu bentte açıklanan nedenlerle esastan kabulüne; manevi tazminat yönünden davacı ve kararı istinaf eden davalılar vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda (B) nolu bentte açıklanan nedenlerle esastan kabulüne, yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin yalnızca manevi tazminat yönünden; davalılar … ve …Şti. vekilinin ise maddi ve manevi tazminat yönünden istinaf kanun yolu başvurusunun yukarıda açıklanan gerekçelerle ESASTAN KABULÜ ile; Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/04/2017 tarihli, 2014/168 esas ve 2017/171 karar sayılı hükmünün HMK’nın 353/(1)-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, tarafların diğer istinaf nedenlerinin yukarıda açıklanan nedenlerle reddine,
2-Dava dosyasının HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde kendilerine iadesine (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
4-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından karşılıklı taraflar yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 02/12/2021