Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/764 E. 2021/1238 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/764
KARAR NO : 2021/1238

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/03/2016 (Dava) – 11/07/2017 (Karar)
NUMARASI : 2016/294 Esas – 2017/837 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 01/12/2021
KARARIN YAZIM TARİHİ: 01/12/2021

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/07/2017 tarihli, 2016/294 Esas ve 2017/837 Karar sayılı dosyasından yapılan yargılama neticesinde verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili, müvekkilinin davaya konu 4 adet çeki tahsil için davalı bankaya verdiğini, ancak çek bedelleri müvekkiline ödenmediği gibi tahsil edilip edilmediği hususunda da bilgi verilmediğini, müvekkili tarafından gönderilen ihtarın da cevapsız bırakıldığını, bu nedenle davalı aleyhine İzmir 21.İcra Müdürlüğünün 2015/3994 sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, ancak davalı bankanın takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek, haksız olan itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı aleyhine %20 icra ve inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkili banka sisteminde davacıya ait 2 adet yurt dışı çekinin bulunduğunu, muhabir banka tarafından çeklerin keşidecisinin hesabının kapalı olması nedeniyle karşılıksız kaşesi vurulduğunun anlaşıldığını, muhabir banka tarafından çeklerin iadesi gerçekleşmediği için kendilerince de davacıya çek iadesinin mümkün olmadığını, diğer iki çekin ise bankaya hiç ibraz edilmediğini, ayrıca davacı tarafından müvekkili bankaya verilen imzalı taahhütname gereği çeklerin sahte veya karşılıksız olmaları veya diğer herhangi bir sebeple postada kaybolma dahil olmak üzere muhabirler tarafından bankaya ödenmemeleri veya ödenmesinden sonra herhangi bir nedenle rücu edilmesi halinde sorumluluğun tamamen davacının kendisine ait olduğunu, bu nedenle müvekkili bankanın herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI; Mahkemece, “…Dosya içerisinde mevcut tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; Yargıtay 11.HD’ nin 26/04/2016 tarih ve 2015/10197 Esas 2016/4690 Karar, 21/03/2016 tarih ve 2013/14355 E-2016/3090 K., 01/04/2013 tarih 2013/4682E.-6450K. sayılı ilamlarında belirtildiği üzere davacının davalı banka tarafından kaybedildiği ileri sürülen çekler nedeni ile çek keşidecisi ve kendisinden önce gelen ciranta … Şti. aleyhine asıl ilişkiye dayalı olarak herhangi bir takip yapmadığı, bu kişiler aleyhine yapacağı yasal başvuru sonucunda alacağını alamaması durumunda zararın doğacağı ve bundan sonra davalı bankadan zararın tahsilini istemesinin mümkün olduğu, somut olayda da davacı tarafından böyle bir yasal işlemin başlatılmadığı nazara alınarak DAVANIN REDDİNE” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI: DAVACI VEKİLİ TARAFINDAN, “…Kararın haksız ve çelişkili olduğu, çeklerin kayıp olduğunun banka tarafından müvekkiline hiçbir zaman bildirilmediği, yapılan icra takibine dahi borçlarının olmadığı şeklinde cevap verildiği, mahkemece bilirkişi incelemesi de yaptırıldığı ve raporda bankanın herhangi bir belge veya banka kaydı ibraz edemediğinin tespit edildiği, dosyadaki muhabir banka yazısından da çeklerin muhabir bankaya ibraz edilmediğinin anlaşıldığı, müvekkiline resmi bir yazı verilmeden ve elinde çek asılları da olmadan ne kambiyo takibi ne de örnek 7 takip yapmasının mümkün olmadığı, yine çek iptali davası da açamayacağı, zira bu konuda bankaca kayıp çeklerle ilgili bilgi de yazı da verilmediği, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, tahsil cirosu ile bankaya teslim edilen çeklerin banka yedinde iken kaybolması nedeniyle çek bedellerinin tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Dava konusu uyuşmazlıkta çeklerin muhatabı … olup, keşidecinin de … olduğu görülmekle, yabancılık unsuru bulunduğu anlaşılmaktadır. Yabancılık unsuru taşıyan ve bankada kaybedildiği belirtilen çeklere ilişkin bir davada hakimin, değerlendirme yaparken 5718 S. MÖHUK ilgili hükümleri çerçevesinde ve TTK’nın kanunlar hilafına ilişkin 822.maddesi hükümlerini de dikkate alarak, çekin ödeneceği memleket kanunlarını araştırıp uygulamak suretiyle sonucuna göre bir karar vermesi gerekir. Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK)’nın 2. maddesi hükmüne göre hakim, Türk Kanunlar İhtilafı Kuralları’nı ve bu kurallara göre yetkili olan yabancı hukuku re’sen uygular. Hakim, yabancı hukukun muhtevasının tespitinde tarafların yardımını da isteyebilir. Tüm araştırmalara rağmen, yabancı hukukun olaya ilişkin hükümlerinin tespit edilememesi halinde Türk Hukuku uygulanır. TTK’nın 822.maddesine göre (6762 S. eski TTK madde 734) , muhatap bankası yabancı ülke bankaları olan çeklerde; ödemeyi yapacak olan ülkenin hukukunun uygulanacağı düzenlenmiş olup, dolayısıyla muhatap bankanın bulunduğu ülkenin hukuku uygulanacaktır. Buna göre yabancı banka çeklerinde; Türk Mahkemelerinin yargı hakkı bulunmakla birlikte, yukarıda açıklandığı üzere uygulanacak kanun maddeleri bakımından mahkemece araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilecektir (Bu yönde bknz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2006/6624 E.- 2007/14064 K., 2012/5453 E.- 2013/6689 K.).
Somut uyuşmazlıkta dava tarihi 08.03.2016 olup, dava konusu çeklerin ise Mart-Nisan 2012 tarihli olduğu anlaşılmaktadır. Bu tarihlere göre gerek eski ve gerekse yeni TTK’nın çeklerle ilgili kanunlar ihtilafına ilişkin maddelerinde (6762 S. eski TTK madde 734 ve 6102 S. yeni TTK madde 822) yukarıda anılan hükümler uyarınca çeklerin muhatabı yabancı olduğundan ödemeyi yapacak ülke hukuku uygulanacağından, yerel mahkemece uygulanacak yabancı hukuk re’sen tespit edilmeden, davacının davalı bankaya karşı dava açma hakkı bulunup bulunmadığının ve varsa bankanın sorumluluğunun şartları araştırılmaksızın Türk Hukuku’na göre karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle HMK/353/1-a-6.madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine, karar kaldırma nedenine göre davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/294 Esas – 2017/837 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Karar kaldırma nedenine göre davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı tarafından yatırılan 31,40 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.01/12/2021