Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/761 E. 2021/1299 K. 08.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2020/761
KARAR NO : 2021/1299

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/09/2016 (Dava) – 01/11/2018 (Karar)
NUMARASI : 2016/1125 Esas – 2018/1129 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
BAM KARAR TARİHİ : 08/12/2021
KARARIN YAZIM TARİHİ: 08/12/2021

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/11/2018 tarihli, 2016/1125 Esas ve 2018/1129 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 17/08/2014 günü … plakalı otobüsün, … sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarpması sonucunda maddi hasarlı ve yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucunda müvekkili …’ nın babası olan …’ın vefat ettiğini, müvekkili …’nın da ağır yaralandığını, kazaya ilişkin karşı taraf aleyhine açılan Söke 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/291 esas sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporunda kazanın oluşumunda otobüs sürücüsünün tali kusurlu olduğu, müvekkilinin babasının ise asli kusurlu olduğunun belirtildiğini, davalılardan …’ nin … plakalı otobüsün trafik sigortacısı olduğunu, diğer davalı …’nin de … plakalı aracın trafik sigortacısı olduğunu, her iki davalının da maddi tazminatlardan sorumlu olduğunu, müvekkilinin trafik kazasında vefat eden …’ın kızı olması ve kaza esnasında araçta yolcu olarak bulunması nedeniyle sigorta şirketleri karşısında 3. kişi konumunda olup kaza tarihi de 17.08.2014 olduğundan destekten yoksun kalma tazminatı hakkı olduğunu, kaza sonrasında davalı … şirketlerine tazminat istemi ile ilgili başvuru yaptıklarını ve bir kısım ödemeler alındığını, bu kapsamda 45.668-TL maluliyet tazminatının ve 5.910,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı …. tarafından ödendiğini, 106.025,00-TL maluliyet tazminatının da diğer davalı … tarafından ödendiğini, ancak yapılan ödemelerin yetersiz olduğunu, belirtilen ödemelerin yapıldığı tarihler itibariyle davalıların temerrüt faizi ödemesi gerektiğini, tazminat tutarlarının şimdilik belirsiz olduğunu ve maluliyet oranının belirlenmesi ve CSO-1980 tablosu kullanılarak, asgari ücret üzerinden hesaplama ile bilirkişi incelemesiyle belirlenecek olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 125,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatının 03/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalı …’ den, 125,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatının 20/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalı …’den, 125,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının 31/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalı …’ den, 125,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının 20/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalı …’den alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, talep arttırım dilekçesi ile davalı ….’den olan talebini 161.975,00-TL sürekli işgöremezlik tazminatı ve 60.224,58-TL destekten yoksun kalma tazminatı olarak arttırmıştır.
CEVAP :
Davalı … (… Sigorta A.Ş) vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin merkezinin Ümraniye’de olması nedeniyle davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, söz konusu kaza nedeniyle müvekkili tarafından 03/08/2011 tarihinde 45.668-TL maluliyet tazminatı ve 31/10/2014 tarihinde 5.910-TL destekten yoksun kalma tazminatı ödendiğini, davacının başkaca bir zararı kalmadığını, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalısının kazadaki kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kusur incelemesi yapılması gerektiğini, davacının müterafik kusurunun olup olmadığının araştırılması gerektiğini, davacının kalıcı bir sakatlığının tespiti için Adli Tıp Kurumundan heyet raporu alınması gerektiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talebi ile ilgili müvekkili şirkete herhangi bir başvuruda bulunmadığını, dava konusu kazaya karışan müvekkili şirkete sigortalı olan … plakalı aracın işleteni … olduğundan mükerrer ödemelerden kaçınmak adına davanın ihbar edilmesine karar verilmesini, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirket tarafından dava konusu maluliyet tazminatı olarak 01/09/2015 tarihinde 106.025-TL’nin davacıya ödendiğini, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden kusur raporu alınması gerektiğini, davacının sürekli iş göremezliğinin de ATK 3.İhtisas Dairesi’ nden alınacak rapor ile ispatlanması gerektiğini, davacının kaza tarihinde 2 yaşında bir bebek olup araç içerisinde çocukların yolculuk etme kurallarının düzenlendiği Trafik Yönetmeliği 150.madde gereğince arka koltuğa monteli koltukta seyahat edip etmediğinin araştırılması gerektiği, zira ebeveynlerinin bu şekilde zararın artmasına sebebiyet veren davranışının tespiti halinde tazminattan indirim yapılması gerektiğini, emniyet kemeri takma hususunun da araştırılması gerektiğini, müteveffanın kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu sabit olup davacının taleplerinin ZMMS poliçesi teminatı dışında kaldığını, faiz konusunda da davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece, “…Dosya, içerisinde mevcut tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; meydana gelen trafik kazası sonucu yaralanan küçük … …’in alınan bilirkişi raporuna göre yaşının küçük olması nedeniyle maluliyet raporunun göz ile olan kısmının tam olarak alınamadığı, ancak davacı vekilinin talebi üzerine küçük … …’in diğer maluliyetleri nedeniyle tespit edilen maluliyet oranının %59 olup iyileşme süresinin 2 yıl olduğu ve kazanın meydana gelmesinde davalı … ‘ ye sigortalı araç sürücüsünün 2/8 oranında, davalı …’ ye sigortalı araç sürücüsünün (davacının babası) 6/8 oranında kusurlu bulunduğu, davacı yargılama aşamasında … Sigorta ile ilgili davasından feragat ettiğinden … Sigorta hakkında açılan davanın reddi gerektiği, davalı …’nın poliçe sorumluluk limiti nazara alınarak yapmış olduğu destekten yoksun kalma tazminatı ödemesi ve maluliyet tazminatı ödemesi güncelleştirildiğinde davalı …’nın maluliyetten kaynaklı sorumluluğunun 136.931,28-TL olduğu kanaatine varılarak; Davalı … (… Sigorta) hakkında açılan davanın FERAGAT NEDENİ İLE REDDİNE, davalı … hakkında açılan davanın KISMEN KABULÜ İLE sigorta limitinden geri kalan 136.931,28-TL maluliyet tazminatının 20/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekili tarafından “…Mahkeme tarafından verilen hüküm karşısında müvekkilinin hak ettiği tazminatı elde edemeyerek hak kaybına uğradığı, davanın değeri yönünden yerel mahkemenin yanlış hesaplama yaptığı, mahkeme tarafından verilen kararın hiçbir dayanağının gerekçeli kararda yazılı olarak görülmediği, davalı …’nın yapılan aktüerya hesaplamasını kabul ettiği, ‘Bakiye sakatlık teminatı 161.975,00 TL’dir.’ şeklinde beyanda bulunarak dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ile aynı çıkan maluliyet miktarının aynı olduğu ve bilirkişi raporu ile ek raporda müvekkilinin hak kazandığı tazminat rakamlarının birbirini tuttuğu, buna rağmen yerel mahkemenin 136.931,28 TL maluliyet tazminatına hükmettiği, 161.975,00 TL yerine yanılgılı bir karar vererek 136.931,28 TL’ye hükmettiği, bu maluliyet tazminat miktarının müvekkilinin gerçek bedeni zararını karşılamadığının tüm dosya kapsamı incelendiğinde ortaya çıkacağı, aktüerya hesabı sonucunda ortaya çıkan tazminat zararının doğru hesaplandığı, %75’inden sorumlu olan … Sigorta AŞ’nin maluliyetten kaynaklı 487.513,89 TL’den sorumlu tutulduğu ve 487.513,89 TL’den güncelleştirilen 136.931,28 TL düşürüldüğünde poliçe limiti dahilinde 161.975,00 TL maluliyetten kaynaklı tazminattan sorumlu olduğu, hem dosya kapsamında yapılan hesaplamalarda hem de davacı yanın kendi yaptığı hesaplamalarda bunun ortaya çıktığı, … Sigorta AŞ açısından bakiye maluliyet zararının 161.975,00 TL olarak belirlendiği, ancak yerel mahkemenin gerekçeli kararında güncelleştirilip düşürülen bedel olan 136.931,28 TL’nin müvekkilinin maluliyet tazminatı olabileceği kanaatiyle yanılgıya düşülerek hüküm verildiği, mahkemenin yapmış olduğu bu hatanın düzeltilmesi gerektiğini, müvekkilinin toplamda destekten yoksun kalma tazminatının 80.299,45 TL olarak hesaplandığını, davalı … AŞ’den daha öncesinden destekten yoksun kalma tazminatı adı altında bir ödeme almadığı, ek bilirkişi raporunda ise kusuru oranında davalı … ‘ye tekabül eden kısmın 60.227,58 TL olarak hesaplandığı, bu sebeple müvekkilinin bu zararı sebebiyle de destekten yoksun tazminatı olarak 60.227,58 TL’ye hak kazandığının ortaya çıktığı, poliçe limiti ölüm ve yaralanmalarda ayrı ayrı kişi başına 268.000,00 TL olduğu, bir kaza neticesinde ‘sadece’ malul kalan bir kişi için poliçe limiti 268.000,00 TL iken, aynı zamanda ölümlü trafik kazalarında kişi destekten de yoksun kalıyorsa bunun da ayrı olarak değerlendirilmesi gerektiği, poliçelerde bu miktarın ölüm ve sakatlanma açısından ayrı ayrı düzenlendiği, işbu davada, poliçe limiti müvekkilinin maluliyet zararı için 268.000,00 TL, müvekkilinin destekten yoksun kalma zararı için de 268.000,00 TL olarak değerlendirilmesi gerektiği, dolayısıyla ıslah dilekçeleri doğrultusunda müvekkilinin uğramış olduğu hak kaybının düzeltilmesi için kararın kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği…” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
Davalı … vekili tarafından “…… plakalı aracın müvekkili nezdinde 08/08/2014-2015 tarihleri arasında 212836198/0 no’lu Karayolları Motorlu Araçlar ZMMS poliçesi ile … adına sigortalı olduğu, poliçe limitinin kişi başına 268.000,00-TL olduğu, yerel mahkeme tarafından müvekkili şirketin savunma ve itirazları irdelenmeden verilen işbu kararın hukuka aykırı ve hatalı olduğu, yerel mahkeme tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunda hak sahipleri için uygulanan destek oranlarında ikinci çocuğun olacağının dikkate alınmamasının hukuka aykırı ve hatalı olduğu, davaya konu edilen uyuşmazlığa ilişkin hak sahibi eşin tazminat talebi bulunmadığı, ancak hak sahibi çocuk için uygulanacak destek oranları belirlenirken dava dışı eşin payının da dikkate alındığı, ayrıca raporda kardeş … için ise anne ve babasının farklı olması nedeniyle pay ayrılmadığı, müteveffanın evli ve 1 çocuklu olarak vefat ettiği, Yargıtay Kararları gereğince müteveffanın ileride 2 çocuğu olacağının dikkate alınması gerektiği ve destek oranlarının -ikinci çocuğun olacağı yıl dikkate alınarak- yıllar itibariyle kademeli olarak azaltılması gerektiği, müteveffa eğer ölmeseydi 1 yıl sonra 1 çocuğunun daha olacağının kabul edilmesi gerektiği, Yargıtay Kararları esas alınarak müteveffanın kendisi ve hak sahibi eşi için 2, hak sahibi çocuklar ile için ise 1’er pay ayrılması gerektiği, ayrıca 1 yıl sonra doğacağı kabul edilen çocuk için destek süresinin 18 yıl olacağının varsayılması gerektiği, fakat işbu raporda bilirkişi tarafından uygulanan destek oranlarının 2. çocuğun olacağı dikkate alınmaması nedeniyle Yargıtay Kararlarına göre toplamda daha yüksek olarak hesaplandığı, fahiş hesaplama yapılan bilirkişi raporuna istinaden hüküm kurulması nedeni ile istinaf kanun yoluna başvurma gerekliliğinin oluştuğu, ayrıca çocuğun araç içerisinde yolculuk kurallarına uygun bir biçimde yolculuk etmemesi nedeni ile tazminattan indirim yapılmadan hüküm kurulmasının hakkaniyete aykırı olduğu, kazazede davacı …’ın, kaza tarihinde 2 yaşında bebek olduğu, araç içerisinde çocukların yolculuk edebilmesi için çeşitli şartların öngörüldüğü, bu hususun Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 150. maddesinde düzenlendiği, davacı küçük olması sebebi ile yaş, ay, kilo ve boy kullanım özelliklerine uyumlu olan yükseltili bir koltukta oturması gerektiği, arka koltuğa monte edilen bir koltukta yolculuk etmek mecburiyetinde olduğu, davacı küçüğün araç içerisinde ne konumda yolculuk etmiş olduğunun araştırılması, davacının küçük olması sebebi ile çocuğu koruma yükümlülüğü bulunan ebeveynlerin zararın veyahut kazanın meydana gelmesinde, artmasında kusuru bulunduğunun tespit edilmesi halinde, tespit edilen kusur oranında hesaplanan tazminattan bu kusur oranında indirim yapılması gerektiği, %50′ den az olmamak üzere tazminattan indirim yapılması gerektiği, yerel mahkeme tarafından kesin olmayan bilirkişi malüliyet raporuna istianden hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğu, küçük …’ın 06/10/2017 tarihli bilirkişi raporunda ‘şahsın 2 (iki) yıl sonra tekrar gönderilmesi halinde olaya bağlı göz arızaları, nörolojik ve psikiyatrik arızaları da dikkate alınarak malüliyet durumunun yeniden değerlendirilebileceği’ nin tespit edildiği, bu rapora ilişkin itirazları hiç irdelenmeden kesinleşmemiş maluliyete yönelik tazminat bakımından müvekkili şirketin sorumlu tutulduğu, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmasının, usul ve yasaya aykırı olduğu ve bozma sebebi olduğu….” gerekçeleriyle, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiş olup, davalı … vekilinin 20/12/2018 tarihli EK BEYAN DİLEKÇESİ İLE DE; 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının uygulanması gerekirken bunların uygulanmamasının bir bozma sebebi olduğunu, davacı murisi …’ın müvekkili şirkete sigortalı aracın sürücüsü olup %100 oranında kusurlu olarak dava konusu trafik kazası sonucu vefat ettiğini, bu nedenle talebin trafik poliçesi teminatına girmediğini, yansıma yoluyla zarar görmüş olan destek tazminatı isteyenlerin kendilerine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olabilmelerinin hukuken mümkün olmadığını, önceki itirazlarına ilave istinaf itirazı olarak ileri sürdüğü anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazası nedeniyle her iki taraf trafik sigortacısından sürekli iş göremezlik tazminatı ve destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece; yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın davalı … (…) Sigorta A.Ş. bakımından feragat nedeniyle reddine, diğer davalı … bakımından ise kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davacı vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Davalı … vekilinin, istinaf dilekçesi sunduktan sonra ek istinaf dilekçesi sunmuş olduğu görülmekle birlikte, istinaf dilekçesi sunulduktan sonra yeni dilekçe ile bu şekilde yeni istinaf itirazlarında bulunma imkanı bulunmadığından bu husus burada belirtilmiş, ayrıca kaza ve poliçe tarihleri dikkate alındığında da ek dilekçedeki zararın teminat dışı olduğu yönündeki itirazların yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili, 04/04/2018 tarihli dilekçesi ile, … plakalı aracın ZMM’si olan davalı … (…) Sigorta A.Ş ile sulh olunması nedeniyle maddi tazminat davasından … (…) Sigorta A.Ş yönünden feragat ettiklerini bildirmiştir. Davalı …. vekili de aynı yönde beyanda bulunmuş ve her iki taraf da karşılıklı yargılama gideri taleplerinin olmadığını beyan etmiştir. Ancak, davacının … plakalı aracın ZMM’si olan davalı …’ye yönelik taleplerinin devam ettiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamına göre davacı vekilinin ve davalı … vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesinde; mahkemece kusur oranlarına dair rapor alındıktan sonra düzenlenen ek aktüer raporunda, davalı …’nin davadan önce ödediği tutarın güncellenmiş haline dair açıklamalar yapıldıktan sonra sonuç tazminat tutarının belirtildiği, ancak mahkemece hüküm kısmında raporun bu sonuç rakamı yerine davadan önce ödenmiş bulunan güncellenmiş tazminat miktarının bakiye tazminat gibi karara esas alındığı görülmekle, bu kabul yerinde olmamıştır. Buna ilaveten, ek aktüer raporunda sonuç olarak bulunan rakamın da hesap hatası ile yanlış belirlendiği anlaşılmıştır.
Ancak; sonuç rakamlardaki bu şekilde yapılan hataların dışında da ek aktüer raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı görülmektedir. Şöyle ki; davacı vekilinin istinaf itirazlarında da dile getirdiği üzere; davacı …’ nın kazada hem kendi yaralanmasından dolayı sürekli işgöremezlik hem de babasını kaybetmesinden dolayı destekten yoksun kalma tazminatı hakkı dava konusu edilmiş olduğundan, poliçe limitlerinin belirlenmesinde bu hususun gözardı edilmesi doğru olmamıştır. Trafik kazasında birden fazla zararın oluştuğu çoklu hasar durumu somut olayda da geçerli olup, bir yaralanma ve bir ölüm olayı bulunmaktadır. Bir başka deyişle; davacının babasının vefatı nedeniyle talep ettiği destekten yoksun kalma tazminatı açısından ayrı bir poliçe limiti, kendi yaralanması nedeniyle talep ettiği sürekli iş göremezlik tazminatı açısından da ayrı bir poliçe limiti uygulanması gerekmektedir. Zira; tazminatların hukuki nedenleri ve sebepleri farklıdır. Buna göre, zorunlu mali mesuliyet sigortası poliçesinde teminat altına alınan sorumluluk miktarlarının iki yönlü olduğu (kişi başına ve kaza başına) ve burada iki ayrı zarar konusu bakımından kaza başına teminat limiti dikkate alınması gerektiğinden, eksik incelemeden dolayı hükmün kaldırılmasına karar verilmiştir. Yine, ek aktüer raporunda, kaza tarihinde 2 yaşında olan davacı …’ nın geçici işgöremezlik tazminatı alamayacağına dikkat edilmediği görülmüştür. Sürekli maluliyete dair zarar hesabında bu husus dikkate alınarak tarihlerin o şekilde belirlenmesi gerektiği açık olmakla bu yönden de rapor yerinde görülmemiştir (Bu yönde bknz. Yargıtay (kapatılan) 17. HD 2020/2660 E.-2021/2624 K). Yine, uygulamada Yargıtay kararları ile yerleşmiş pay esasına göre, desteğin ileride ikinci çocuğunun doğacağı varsayılarak destek payları belirlenmesi gerekirken bu hususa dikkat edilmemesi de yerinde olmamıştır (Bu yönde bknz. Yargıtay 4. HD 2021/4608 E.-2021/8353 K., (Kapatılan) 17. HD 2018/4938 E.-2020/952 K.). Yeni alınacak aktüer raporunda tazminat hesabında daha önceden ödenmiş olan tutarların son güncel durumunun esas alınmasına da dikkat edilmelidir. Buna ilaveten; istinafa her iki tarafın da geldiği dikkate alınarak, “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu”nun -diğer kurumlar ile tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve ayrıca ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi nedeniyle- tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde esas alınması güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacak olmakla, mahkemece TRH 2010 tablosuna göre de hesaplama yaptırılarak sonucuna göre ve ancak kazanılmış haklar gözetilerek bir karar verilmesi gerekmektedir.
Davalı … vekilinin, davacı çocuğun çocuklara özel kurallara uygun seyahat etmediği gerekçesiyle tazminattan indirim yapılması gerektiğine dair itirazı bakımından da mahkemece bir araştırma yapılmadığı ve kararda buna dair bir gerekçe belirtilmediği görülmüştür. Anılan husus mahkemece re’sen gözetilecek müterafik kusur durumuna ilişkin olup, davacı çocuğun kaza anında araçta özel donanım ile yolculuk yapıp yapmadığının mahkemece değerlendirilmesi gerekmektedir. Dosya içerisinde davacı …’ nın … Üniversitesi Adli Tıp bölümünden alınan maluliyet raporunda çocuğun annesinin beyanı kısmında “çocuğu araçta emzirir iken kazanın meydana geldiği” ne dair beyanı da araştırılarak, sonucuna göre davalı vekilinin bu yöndeki itirazlarının gerekçeli kararda karşılanması gerekmektedir. (Bu yönde bknz. Yargıtay 4. HD 2021/2468 E.-2021/3714 K).
Davalı … şirketi vekilinin maluliyet raporunun kesin nitelikte olmadığına dair istinaf itirazları ise yerinde görülmemiştir. Şöyle ki, her ne kadar mahkemece … Üniversitesi Adli Tıp Anabilim dalından alınan maluliyet raporunda; davacı küçük …’nın gözü ile ilgili kesin maluliyet oranının belirlenemediği, 2 yıl sonrasında yeniden göz muayenesi yaptırması istendiği görülmekle birlikte, göz dışında küçükte belirlenen diğer maluliyetlerin oranı uyarınca maluliyet hesabı yapılmış olduğu, davacı vekilinin 21.11.2017 tarihli duruşmadaki beyanında maluliyet oranının göz maluliyeti dahil edilmeksizin belirlendiği orana göre aktüer tazminat hesaplamasının yapılmasını istediklerini açıkça beyan etmiş olduğu anlaşılmakla, talep sahibinin beyanı doğrultusunda dosyadaki mevcut maluliyet raporuna (01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında uygulanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak ve adli tıp heyetince düzenlenen) göre aktüer hesabı yapılmasında bir isabetsizlik görülmemiş, davalı vekilinin bu yöndeki itirazlarının reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ve davalılardan … Sigorta A.Ş vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. maddesi uyarınca kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ve davalı … vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile; İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1125 Esas ve 2018/1129 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Davalı … vekilinin sair istinaf itirazlarının reddine,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcı ile davalı … AŞ tarafından yatırılan 2.338,44 TL istinaf karar harcının istek halinde ilgili olduğu tarafa iadesine, istinaf başvuru harçlarının hazineye irat kaydına,
5-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf eden ilgilisine iadesine,
8-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 08/12/2021