Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/746 E. 2021/1282 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/746
KARAR NO : 2021/1282

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/07/2018
NUMARASI : 2016/1065 Esas, 2018/734 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
BAM KARAR TARİHİ : 02/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/12/2021

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03/07/2018 tarihli, 2016/1065 Esas ve 2018/734 karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …. nin işleteni ve davalı ….’ın sürücüsü, davalı sigorta şirketininde zorunlu trafik sigortacısı olduğu, …. plaka sayılı aracın, 04/08/2015 tarihinde müvekkilinin sevk ve idaresinde bulunan …. plakalı aracın yolunu kestiğini, müvekkilinin de araca çarpmamak için aracı durdurmak istediğinde …. isimli fabrikanın duvarına çarparak durabildiğini, davalı araç sürücüsünün olay yerinden kaçtığını, kaza nedeni ile davalı ….’ın, Kemalpaşa 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/403 Esas 2016/182 Karar sayılı dosyası ile açılan ceza davasında taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasına karar verildiğini, kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsü ….’ın asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, kaza sırasında müvekkilinin …. ve …. ortaklığının işçisi olduğunu ve bu ortaklığın …. isimli firmanın işini yaptığını, kaza yapılan aracın …. isimli firmaya ait olduğunu, söz konusu kaza nedeni ile müvekkilinin sevk ve idaresinde olan …. plaka sayılı araçta 27.570,70-TL’ lik hasar oluştuğunu, bu hasar tutarının, davalı araç sürücüsünün olay yerinden kaçması ve bu nedenle tutanak tutulmaması nedeni ile müvekkilinin çalışmış olduğu iş yerinden tahsil edildiğini ve müvekkili sürücüye rücu edildiğini, davalı sigorta şirketine 12/08/2016 tarihinde yazılı olarak başvurulmasına rağmen, dava tarihine kadar talep ile ilgili bir cevap verilmediği gibi ödeme de yapılmadığını, ceza yargılaması sırasında asli kusurun davalı da, tali kusurun davacıya izafe edildiğini, ceza yargılamasında detaylı kusur tespiti ve oranı belirlenmediğinden kusur oranları yönünden de inceleme yapılması gerektiğini bildirerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davacıdan tahsil edilen hasar bedelinden şimdilik 10.000,00-TL nin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi uygulanmak koşulu ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 04/04/2018 tarihli değer arttırım dilekçesi ile; 20.678,02-TL hasar bedelinin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya sebebiyet verdiği öne sürülen aracın, müvekkil sigorta şirketine zorunlu trafik poliçesi ile teminat altına alındığını, sorumluluklarının sigortalının kusuru oranında araç başına maddi zararlarda poliçede belirtilen üst limit ile sınırlı olduğunu, dava konusu olay ile ilgili olarak iddia edilenin aksine müvekkil sigorta şirketi tarafından oluşturulmuş bir hasar dosyasının bulunmadığını, müvekkil sigorta şirketinin dava konusu edilen olaydan açılan dava ile haberdar olduğunu bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının olay tarihinde …. ve …. ortaklığının çalışanı olduğu belirtilmiş ise de , davacı tarafça dosyaya sunulu Mayıs-2016 tarihli ücret pusulası incelendiğinde, davacının çalışmakta olduğu iddia ettiği işyerine işe giriş tarihinin 18.01.2016 olduğunu, kazanın meydana geliş tarihinin ise 04.08.2015 olduğunu, davacının, dava tarihinde anılan şirkette çalışmadığını, davacının zorunlu olarak başvurması gereken sigorta şirketine başvurmamış iken işbu davayı açması kanun hükmüne açıkça aykırı olup, davanın işbu nedenle dava şartı yokluğundan ötürü de reddi gerektiğini, müvekkilinin işbu kaza sebebiyle hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını, olay günü ölümlü/yaralamalı trafik kazası tespit tutanağı düzenlenmiş ise de 18.08.2015 günü Ege Üniversitesi Acil Tıp Ana Bilim Dalı tarafından düzenlenen raporda da görüleceği üzere yaralanmanın kişinin yaşamını tehlikeye sokacak nitelikte olmadığı ve basit bir tıbbi müdahale ile giderilebildiğinin sabit olduğunu, diğer davalı/araç sürücüsü ….’ın olay yerinden uzaklaşmasının şahsi kusuru olduğunu, öncelikle taraf sıfatı / husumet ve aktif dava ehliyeti yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine, dava şartı yokluğu nedeni ile reddine, davanın esasına girilecek olursa, esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı …. cevap dilekçesinde özetle; dava konusu trafik kazasında kusurlu taraf olmadığını, 04/08/2015 tarihinde Çeşme’den aldığı dorseyi saat 22:00 civarında Kemalpaşa Anıt Antrepoya bıraktıktan sonra İzmir’e dönmek için anayola çıktığı sırada, davacının dalgın bir şekilde kullanmakta olduğu …. plakalı araç ile hızla üzerine geldiğini gördüğünü, olası bir çarpışmadan ve kazadan kaçınmak amacı ile direksiyonu sola kırarak yoluna devam ettiğini, bu sırada karşı tarafın da direksiyonunu sola kırdığını, davacının tamamen kendi kusuru ile …. isimli fabrikanın duvarına çarptığını, her ne kadar kaza tutanağında davacının hızı 60 km olarak yazışmışsa da çarpma sonrası aracın hız ibresinin 120 km hızı gösterir vaziyette kaldığını, kısacası davacının dikkatsiz ve hızlı bir şekilde araç kullandığını, dosyada yeniden kusur incelemesi yapıldığında bu durumun ortaya çıkacağını, kaza sırasında yolda bulunmayan trafik ışıklarının da kaza sonrası kazanın gerçekleştiği noktaya yerleştirildiğini, işvereni olan …. ‘ nin söz konusu kazada kusursuz olduğunu düşündükleri için de ceza davasında kendisini avukatları ile temsil ettirdiklerini, ancak ceza davası yeterince iyi takip edilemediğinden tarafının kusurlu bulunduğunu ve kararın bu şekilde kesinleştiğini, kazaya konu …. plaka sayılı araçta dava dilekçesinde beyan edildiği gibi 27.570,00-TL’ lik bir hasarın olmasının imkansız olduğunu bildirerek, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “…Davanın KABULÜ ile, 20.678,02-TL hasar bedeli maddi tazminatın davalılar …. ile davalı …. yönünden 5.000,00-TL’ sına 12/11/2015 tarihinden itibaren, 1.000,00-TL’ sına 07/06/2016 tarihinden itibaren, 1.000,00-TL’ sına 15/07/2016 tarihinden itibaren, 13.678,02-TL’ sına dava tarihinden itibaren, davalı …. yönünden maddi tazminatın tümü yönünden dava tarihinden itibaren avans faiz uygulanmak sureti ile davalılardan müştereklen ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı …. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesinin ….’ın muvafakatinin bulunduğuna dair herhangi bir delil içermeyen, imzasını dahi taşımayan adi bir yazıya dayalı olarak, davacının maaşından kesinti yapıldığı ve bu nedenle de davacının zarara uğradığı kanaatine varılarak hüküm tesis ettiğini, ilk derece mahkemesi tarafından davacı ….’ın gerçek maaşının ne olduğu, banka hesabına yatan ücretlerin kaza öncesi ve sonrası (sözde) muvafakat öncesi ve sonrasında maaşında herhangi bir değişiklik olup olmadığı hususunun da yeterince araştırılmadığını, bu nedenle eksik incelemeye dayalı karar verildiğini, başvurunun sigorta şirketine tebliğ edildiğine dair herhangi bir delilin dosya içerisinde bulunmadığını, davacı tarafça yapılan başvurunun da usulsüz bir başvuru olduğunu, davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddi gerekirken davanın kabulüne dair hüküm kurulması hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının kendi hızından paniklediğini, araç hakimiyetini kaybederek kazaya tamamen kendisinin neden olduğunu, kazaya kusura, kusur oranlarına, zarara ve zarar miktarına itiraz ettiğini belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın konusu, tarafları ve taraflar arasında bizzat mahkemece belirlenen uyuşmazlık hususunun dikkate alınmak suretiyle ilk derece mahkemesince verilen kararın aksine açılan davanın reddinin gerektiğini, açılan davanın muhatabının kesinlikle müvekkil sigorta şirketi değilken haksız ve hatalı şekilde müvekkil şirket aleyhine bu davanın yöneltildiğini, dolayısıyla açılan davanın hem aktif husumet eksikliği hem de pasif husumet eksikliği nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davacının sürücüsü olduğu aracın trafik kazasından dolayı hasara uğraması nedeniyle oluşan maddi tazminatın (hasar bedelinin) tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 2015/13940 E, 2018/8996 K sayılı ilamında da belirtildiği üzere,
tazminat davasında davacı olma ehliyeti (aktif dava ehliyeti) kural olarak mal varlığında doğrudan doğruya zarar gören kişiye aittir. Araç sürücüsünün de aracı aldığı gibi malikine aynen iade yükümlülüğü bulunduğundan, araç işleteni tarafından dava açılmayan hallerde, zarar veren aleyhine dava açma hakkı bulunmaktadır. Ancak bu hak, öncelikle araç işletenine verilmiş olup, işletenin dava açtığı durumda, araç sürücüsünün aktif dava ehliyeti bulunmamaktadır. Araç işleteninin araçta meydana gelen zarara ilişkin tazminat davası açmadığı hallerde, araç sürücüsü tek başına dava açarak zararın tazminini isteyebilir.
Somut olayda, davacı, dava konusu 04/08/2015 tarihli trafik kazasında hasar gördüğü iddia olunan …. plakalı aracın sürücüsüdür. Anılan araç işleteninin davaya muvafakatı olduğu ve işleten tarafından da bu hususta herhangi bir dava açılmadığı yargılama sırasında belirlenmiştir. Bu nedenle davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğunun mahkemece kabul edilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Mahkemece hükme esas alınan 12/01/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunun kusura ilişkin kısmının(%75 davalı sürücü, %25 davacı sürücü kusurlu), kaza tespit tutanağı ile ceza dosyasında alınan kusur bilirkişi raporu ve ATK Trafik İhtisas Dairesinin raporları ile uyumlu olup çelişki arz etmediği, hükme esas alınan bilirkişi heyetinin raporunun usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalılar vekillerinin bu yöne ilişen istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına ve özellikle, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli olmasına göre; davalılar vekillerinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1.b.1 gereğince istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03/07/2018 tarihli, 2016/1065 esas ve 2018/734 karar sayılı kararına karşı davalılar vekillerinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-a)İstinaf kanun yoluna başvuran davalı ….’den alınması gereken 1.412,51 TL harçtan başlangıçta alınan 334,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.078,11 TL’nin bu davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
b) Davalı …. ‘nin yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcı olan 98,10 TL’nin hazineye gelir yazılmasına,
c)İstinaf kanun yoluna başvuran davalı sigorta şirketinden alınması gereken 1.412,51 TL harçtan başlangıçta alınan 298,58 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.113,93 TL’nin davalı …. ‘ den alınarak hazineye gelir kaydına,
ç)Davalı sigorta şirketinin yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcı olan 98,10 TL’nin hazineye gelir yazılmasına,
d)İstinaf kanun yoluna başvuran davalı ….’dan alınması gereken 1.412,51 TL harçtan başlangıçta alınan 353,12 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.059,39 TL’nin davalı ….’ dan alınarak hazineye gelir kaydına,
e)Davalı ….’dan yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcı olan 98,10 TL’nin hazineye gelir yazılmasına,
3-İstinaf yoluna başvuran davalıların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
5-Kullanılmayan istinaf gider avansının HMK’nun 333. maddesi gereğince yatıran tarafa İADESİNE,
6-Kararın temyize tabi olmaması nedeniyle ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 353/(1)-a maddesi gereğince miktarı itibariyle kesin olmak üzere 02/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.