Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/742 E. 2021/1278 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/742
KARAR NO : 2021/1278

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/05/2018
NUMARASI : 2016/489 Esas, 2018/231 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Kooperatif Üyeliğinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 02/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/12/2021

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/05/2018 tarihli, 2016/489 Esas ve 2018/231 karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kooperatiften 2014 yılı bilanço döneminde istifa ettiğini, 01.01.2014 tarihinde üyelikten ayrıldığını, 2014 yılı bilanço döneminin olağan genel kurul toplantısının 17.05.2015 tarihinde yapıldığını, genel kurulu izleyen 1 ayın dolmasına rağmen ödeme yapılmadığını, ortak olduğu dönemde kooperatife yatırdığı toplam 34.250,00-TL’nin faizi ile birlikte tahsili için 16.02.2016 tarihinde giriştiği İzmir 12. İcra Müdürlüğü’nün 2016/2547 E.s. icra takibinin yetki itirazı üzerine gönderildiği Karşıyaka 1. İcra Dairesinin 2016/7018 esas sayılı icra takibinin, davalının haksız itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, % 20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı vekili 17.10.2016 tarihli cevap dilekçesi ile; davacının 2014 yılında kooperatiften istifa ettiğini, yaptığı ödemelerin tamamının ödenmesi talebinin haklı olmadığını, davacının kooperatife üye olduğu dönemde ödemelerini gecikerek yaptığından, tahakkuk etmiş faizlerin davacı ortağın ayrıldığı yılın bilançosuna göre hesap edilecek gider payının ve kooperatife ödemesi gereken muhik bir tazminatın düşülmesi gerektiğini, kaldı ki kooperatiften davacı ile birlikte çok fazla sayıda üyenin istifa ettiğini, davacı dışında 4 üyenin Karşıyaka 2. İcra Dairesinin 2015/9254 esas, Karşıyaka 1. İcra Dairesinin 2015/8260, 8262, 8263 esas dosyaları ile icra takibine giriştiğini, 2015/468, 469, 470, 471 esas sayılı dosyalar ile itirazın iptali davalarının açıldığını, bir üyenin de Sivas 1. İcra Dairesinin 2015/7828 esas dosyası ile icra takibi başlattığını, halen icra takibi ve dava sürelerini başlatmayan istifa etmiş üyelerin de bulunduğunu, istifa eden üyelere yapılacak ödemelerin kooperatifin mal varlığını tehlikeye düşürecek nitelikte olduğundan kooperatifin 2009 – 2010 – 2011 – 2012 yıllarında yapılan genel kurullarında ödemelerin 3 yıl geciktirilmesi kararının alındığını bildirerek, davanın reddine, %20 oranından aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “….Davanın kabulü ile, davalının Karşıyaka 1. İcra Müdürlüğünün 2016/7018 E.s.icra dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin talepnamedeki şartlarla devamına, itirazı iptal edilen 32.598,00-TL üzerinden % 20 ( 6.519,60-TL) oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine…..” karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının davalı müvekkili kooperatif kayıtlarında üye görünmekte iken 2014 yılında kooperatiften istifa dilekçesinin verdiğinin göründüğünü, davacı kooperatife üye olduğu dönemde yaptığı ödemelerin tamamının kendisine ödenmesini talep etmek hakkının olmadığını, davacının kooperatife üye olduğu dönemde gecikerek yaptığı yada yapması gerekip de yapmadığı ödemeler için tahakkuk etmiş faizlerinin yaptığı ödemelerden düşülmesinin gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda kooperatifin 2.388,62 TL gecikme faizinin davacının talebinden düşülmesi gerektiği ifade edildiği halde, mahkeme tarafından bu husus nazara alınmadan karar tesis edildiğini belirterek; kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; kooperatif çıkma payı alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf edenin sıfatına ve istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 10 uncu maddesinde düzenlendiği üzere “Her ortağın kooperatiften çıkma hakkı vardır. Çıkma keyfiyetinin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürmesi halinde ayrılmak isteyen ortağın, muhik bir tazminat ödenmesine dahi hüküm anasözleşmeye konulabilir”.
Kooperatiften çıkma hakkını kullanan veya çıkartılan ortak, “ayrılma payı” alır. Ayrılma payının “asgari” miktarı, pay sahibinin sermayeye katılma borcu için ödemiş olduğu bedeldir. Fakat ana sözleşmelerle, buna ek olarak, ortakların veya mirasçıların kooperatif varlığı üzerinde hakları olup olmadığı ve bu hakların nelerden oluştuğu düzenlenebilir. Bu haklar, yedek akçeler hariç olmak üzere, ortağın ayrıldığı yılın bilançosuna göre hesaplanır. Kanundaki “yedek akçe” kelimesi sadece kanuni yedek akçelere inhisar ettirilmelidir (Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, İstanbul 2010, s.887).
Ayrılma payının nasıl belirleneceği, Kooperatifler Kanunu’nun 17 nci maddesi ve örnek (tip) ana sözleşmenin 15 inci maddesinde düzenlenmiştir. Kooperatiften ayrılan ortak, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil, ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep edebilir. Bilançonun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay süre geçtikten sonra bu hak talep edilebilir.
Kooperatifler Kanununun 17 nci maddesi hükmü aynen “Kooperatiften çıkan veya çıkarılan ortakların kendilerinin yahut mirasçılarının kooperatif varlığı üzerinde hakları olup olmadığı ve bu hakların nelerden ibaret bulunduğu anasözleşmede gösterilir. Bu haklar, yedek akçeler hariç olmak üzere, ortağın ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanır.
Kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikteki iade ve ödemeler, anasözleşmede daha kısa bir süre tespit edilmiş olsa bile genel kurulca üç yılı aşmamak üzere geciktirilebilir. Bu durumda kooperatifin muhik bir tazminat isteme hakkı saklıdır. Çıkan veya çıkarılan ortaklar ile mirasçılarının alacak ve hakları bunları isteyebilecekleri günden başlayarak beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
Çıkan veya çıkarılan ortağın sermaye veya mevduatından kısmen veya tamamen yoksun kalacağı hakkındaki şartlar hükümsüzdür” şeklindedir.
Bu yasa hükmü uyarınca ayrılan ortağın hakları, ortaklıktan çıktığı (istifa) veya çıkartıldığı (ihraç) yılın bilançosu çerçevesinde iade edilir. Hakların geri ödenmesi ise bu bilançonun kesinleşmesinden, başka bir anlatımla bilançonun genel kurulca kabulünden itibaren bir ay içinde yapılabilir. Dolayısıyla alacak, bilançonun genel kurulca kabulünden itibaren bir ay sonra muaccel hale gelir.
Aynı yasa hükmünün ikinci fıkrası gereğince, kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikteki iade ve ödemeler, anasözleşmede daha kısa bir süre tespit edilmiş olsa bile, genel kurulca üç yılı aşmamak üzere geciktirilebilir.
Erteleme kararı, kooperatife sadece yapacağı geri ödemeleri üç yıla kadar erteleme hakkı verir. Bu sürenin sonunda ortak, yine aynı yasa maddesi ile tip anasözleşmenin 15/1.maddesi uyarınca, yaptığı ödemelerin iadesini, ayrıldığı yılın bilanço tarihinden itibaren bir ay geçtikten sonraki tarihten itibaren faiziyle birlikte geri isteyebilir. Ancak, davacıya yapılacak geri ödeme, kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecekse, dolayısıyla erteleme kararı geçerliyse ve dava, erteleme süresi dolmadan açılmışsa, zamanından önce açılan davanın reddi gerekecektir.
Bu açıklamalara göre somut olayda; davacının 01.01.2014 tarihinde davalı kooperatif ortaklığından istifa ettiği, istifa yılına ait bilançonun görüşüldüğü 17.05.2015 tarihli genel kurulun 4. maddesinde “Kooperatifimizden istifa eden eski üyelerin sayısal olarak çokluğu nedeniyle kooperatife yaptıkları ödemelerin tamamen ve defaten ödenmesi kooperatifin faaliyetlerini aksatacağı, varlığını tehlikeye düşüreceği nazara alınarak ayrıldıkları yılı takip eden yıldan başlamak üzere üç yılda ve üç eşit taksitte kooperatifin mali durumunun elverişli olduğu yönetim kurulunca belirlenecek tarihlerde ödenmesi önerildi, önerge oylandı ve oybirliği ile kabul edildi” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır. Anılan karar, ödeme yapılmamasına ya da ödemenin ertelenmesine ilişkin olmayıp, ödeme yapılmasına yönelik olduğundan, çıkma payının ödenmesi benimsenmiş olmakla, 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 17. maddesine uygun bir erteleme kararı değildir (Yargıtay HGK’nun 12.10.2016 t.li, 2014/23-181 E. – 2016/971 K. sayılı kararı, Yargıtay 23. HD’nin 04.03.2019 t.li, 2016/4534 E. – 2019/810 K. sayılı kararı). Bu itibarla, mahkemece, davacının istifa ettiği yıla ait bilançonun kesinleştiği 17.05.2015 tarihinden itibaren 1 ay sonra muaccel hale geldiği ve davalının 18.06.2015 tarihinde tüm çıkma payı alacağı yönünden temerrüde düştüğü yönündeki kabulü yerindedir.
Dosya kapsamına uygun, denetime ve karar vermeye elverişli olan 15/03/2018 havale tarihli bilirkişi ek raporunda davacının ödemiş olduğu aidat toplamını 34.250,00 TL olarak belirlemiştir. Ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanan masraf hissesi ise 1.651,98 TL olarak belirlenmiştir. Buna göre, çıkma payı alacağı bakiyesi 32.598,02 TL’dir ( 34.250.00 – 1.651,98 =32.598,02 ).
İstifa eden veya ihraç edilen ortakların yükümlülükleri, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16/son maddesine kıyasen, istifanın veya ihracın kesinleşmesine kadar devam edeceğinden, davacının bu tarihe kadar parasal yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekir.
Davalı kooperatif vekili cevabında, davacının ihracının kesinleştiği tarihe kadar edimlerini zamanında yerine getirmemesi nedeniyle gecikme cezası borcu olduğunu belirterek, davacı alacağından gecikme cezası borcunun mahsubunu istemiştir.
Bu durumda, mahkemece, ödenmesi gereken aidatın zamanında ödenmemesi halinde uygulanacak ceza miktarına ilişkin genel kurul kararları ve TBK’nın 120/2. maddesinde belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasının aşılamayacağı hususlarını nazara alan 15/03/2018 havale tarihli ek bilirkişi raporunda hesaplanan 32.598,02 TL’nin çıkma payı alacağı bakiyesinden mahsup edilmesi gerekmektedir. (Yargıtay 23. HD’nin 12.02.2014 t.li, 2013/8127 E. – 2014/931 K. sayılı ve 31.01.2017 t.li, 2016/9774 E.- 2017/219 K. sayılı kararı). Buna göre, çıkma payı alacağı 100,00 TL sermaye payı da ilave edildiğinde 30.309,40 TL’dir ( 32.598,02 -2.388.62 = 30.209,40 ). O halde, mahkemece 30.209,40 TL asıl alacak üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde gecikme zammı alacağının düşülmemesi isabetsiz olmuştur. Bu nedenle, davalı vekilinin gecikme cezasının mahsubuna ilişkin istinaf itirazı yerinde olup, icra inkar tazminatı da belirlenen miktara göre yeniden hesaplanmış, sair istinaf itirazları ise, yukarıda açıklanan gerekçeyle yerinde görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle; istinaf sebeplerinin niteliğine göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-2 maddesi uyarınca kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, yeniden talep hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/05/2018 tarihli, 2016/489 Esas ve 2018/231 karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
YENİDEN YARGILAMA YAPILMASI GEREKMEDİĞİNDEN AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE HÜKÜM KURULMASINA,
a-Davanın KISMEN KABULÜ ile; davalının Karşıyaka 1. İcra Dairesinin 2016/7018 sayılı icra takip dosyasındaki itirazının 30.309,40 TL üzerinden iptaline, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, takibin takip talebindeki şartlarla aynen devamına,
b-Alacak likit olduğundan % 20 olarak hesaplanan (6.061,88 TL) icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
c-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.070,43 TL karar harcının 385,45 TL’sı peşin olarak, 171,25 TL’ de icra veznesine yatırıldığından mahsubu ile bakiye 1.513,73 TL karar harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
d-Davacı tarafından yapılan 29,20 TL başvurma harcı, 385,45 TL tamamlama harcı, 171,25 TL icra veznesine yatırılan harç olmak üzere toplam 585,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e-Davacı vekili kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan ve istinaf edenin sıfatı nazara alınarak 3.911,76 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
f-Davalı vekili kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan 2.388,62 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
g-Davacı tarafından yapılan 4,30 TL vekalet harcı, 48,10 TL tedbir talebi harcı, 158,00 TL tebligat ile 500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 710,40 TL yargılama giderinin davanın kabul/red oranına göre hesap edilen taktiren 625,15 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
h-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
ı-Sarf edilmemiş gider avansının bulunması durumunda karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
2-İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları;
a-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
b-İstinaf kanun yoluna başvuru nedeniyle davalı tarafından yapılan, 98,10 TL istinaf başvuru harcı ile 17,63 TL posta gideri olmak üzere toplam 133,36 TL yargılama giderinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
c-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
d-Davalı istinaf eden tarafça yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının mahkemesince istinaf eden davalı tarafa iadesine,
e-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
f-Davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının yukarıda açıklanan gerekçelerle REDDİNE,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince miktarı itibariyle kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 02/12/2021