Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/732 E. 2021/1367 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/732
KARAR NO : 2021/1367

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/02/2015 (Dava) – 06/07/2018 (Karar)
NUMARASI : 2015/112 Esas – 2018/335 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan
Tazminat)
BAM KARAR TARİHİ : 15/12/2021
KARARIN YAZIM TARİHİ : 15/12/2021

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/07/2018 tarihli, 2015/112 Esas ve 2018/335 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 29/12/2011 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu müvekkilinin hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığı ve vücudunda sabit izler kaldığı, ayrıca bazı iç organlarının ameliyat edilerek alındığını, bu nedenle müvekkilinin elem ve ızdırap çektiği ileri sürülerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000,00 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden poliçede sorumlu olduğu miktarla sınırlı kalmak üzere ve temerrüt tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı …. Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; …. plakalı aracın müvekkili şirkete 28.02.2011-2012 tarihleri arasında 39521940 numaralı zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, bu poliçeden dolayı sorumluluklarının sigortalının kusuru oranında olmak üzere bedeni zararlarda kişi başına azami 200.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, manevi tazminatın poliçe teminatına dahil olmadığını, maddi ve tedavi giderleri için geçerli olan teminatın her halükarda verilecek bir teminat olmayıp, incelemeler sonucunda ortaya çıkacak ve verilecek bir tazminat olduğunu savunarak öncelikle tüm delillerin toplanarak kusur tespiti için dosyanın trafik ihtisas dairesine, malüliyet oranının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Dairesine gönderilmesine ve varsa sakatlıktan kaynaklanan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatına ilişkin talebin değerlendirilmesi amacıyla aktüer sıfatına sahip bir bilirkişinin görevlendirilmesine, geçici iş görmezlik tazminatının ve tedavi masraflarının sosyal güvenlik kurumundan talep edilmesi gerektiğine, kaza tarihinden itibaren faiz talebinin reddine ve müvekkili şirket tarafından dava açılmasına sebebiyet verilmemiş olması nedeni ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davacının iddia ettiği gibi davalı sürücünün olay yerini terk etmediğini, yaralanan davacıyı Menemen Devlet Hastanesine götürdüğünü, dosyada Menemen Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/459 esas 2012/224 karar dosyasında tutanakların bulunduğunu, davacının Menemen Devlet Hastanesinden almış olduğu engelli raporunu kabul etmediklerini kazanın meydana gelmesindeki asıl kusurun davacıda olduğunu, davacının şikayetçi olmayacağına herhangi bir maddi ve manevi tazminat davası açılmayacağına dair feragat ve ibraname imzaladığını, talep edilen 1.000,00-TL maddi tazminatın detayının verilmediğini, 25.000,00-TL manevi tazminatın fahiş ve yersiz olduğunu savunarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesi ve tensip tutanağı davalı ….Tic. Şti.’ne tebliğ edilmiş, ancak cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince “… kazanın davalılardan ….’un %30 kusurlu araç kullanımı ile meydana geldiği, bu kaza nedeniyle adli tıp genel kurulunca hazırlanan maluliyet raporunda %19,2 tam maluliyetin 3 ay geçici maluliyetin gerçekleştiği belirlenmiş olmakla, bu oranlara göre aktüerya uzmanı bilirkişinin hazırladığı raporda geçici maluliyet tazminatının 1.402,26 TL, %19,2 oranındaki meslekte kazanma gücü kaybı nedeniyle bakiye yaşamı boyunca oluşacak kazanç kaybının peşin değeri 132.724,55 TL olup toplamları 134.126,81 TL olduğu, sigorta şirketinin yapmış olduğu ödemenin güncellenmiş değerinin 2.558,25-TL olduğunun belirlenmesi karşısında belirlenen bu rakamlar üzerinden davalının kusur oranına düşen miktarın 37.679,79-TL olduğu kabul edilmiş davacının bu miktarı davalılardan müştereken ve müteselsilen talep edebileceği,
Davacının manevi tazminat isteminin bu kaza nedeni ile duyulan elem ve ızdırabın dindirilmesine yetecek bir miktar kadar olabileceği, aynı zamanda bir taraf için fakirleşme diğer taraf için zenginleşmeye yol açmayacak bir miktarın manevi tazminat olarak belirlenebileceği, bu miktarın da tarafların mali ve sosyal durumları gözetilerek 10.000,00 TL olarak belirlenmesinin yerinde olduğu, manevi tazminattan kazaya karışan araç sürücüsünün ve malikinin sorumlu tutulması gerektiği, sigorta şirketinin sigorta poliçesi kapsamında manevi tazminattan sorumlu tutulamayacağı…” gerekçesiyle talep arttırım dilekçesi de dikkate alınarak 37.679,79 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, alacağın davalılar …. ve …. Ltd Şti yönünden kaza tarihinden, …. Sigorta yönünden dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile; 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılar …. ve …. Ltd Şti’den kaza tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin 15.000,00-TL istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı …. Tic. Ltd. Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı, 29.12.2011 tarihinde gerçekleşen trafik kazası sonucu yaralandığını, duyduğu elem ve ızdırap için maddi tazminat talebinde bulunduğunu, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporları ve tanık beyanları dikkate alındığında, davacı yayanın ansızın yola çıkmak suretiyle yaya kusurlarından yola birden bire çıkmak eylemini gerçekleştirdiğini, kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğunu, ancak keşifte hazır bulunan bilirkişiden alınan raporda; davacı yayanın %70 asli kusurlu olduğuna, davalı sürücünün ise %30 tali kusurlu olduğunun belirtildiğini, söz konusu bilirkişi raporundaki kusur tayininin hatalı olduğunu, ayrıca dava konusu trafik kazasına ilişkin ceza dosyasındaki bilirkişi raporu ile Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesindeki yargılama sürecinde hazırlanmış olan bilirkişi raporlarının da birbiriyle çelişir nitelikte olduğunu, yayanın asli kusuruyla kazaya sebebiyet verdiği de göz önünde bulundurularak hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, Yargıtay’ın yerleşik içtihatıyla da sabit olduğu üzere manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olmayıp zarara uğrayanı zenginleştireçek miktarda hükmedilmemesi gerektiğini, ayrıca davacı yayanın Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı tespit edilirken meslek bildirilmemiş olduğunu, farazi bir hesaplama yapıldığını, davacı yaya kaza tarihinden sonra kusurun tamamının kendinde olması sebebiyle şikayetçi olmayacağını ve maddi ya da manevi tazminat talep etmeyeceğini içerir bir ibraname imzaladığını, mahkemece söz konusu kaza tarihinde sigorta şirketine ihbar yapılmış olup faiz konusunda ihbar tarihinden itibaren dâvalı …. Sigorta’nın sorumluluğuna hükmedilmesi gerekirken …. Sigorta yönünden faizin dava tarihinden başlatılmasının ve faizin müvekkili üzerine bırakılmasının yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Davalı …. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; karara dayanak kabul edilen kusur raporunun denetime elverişli olmadığını, söz konusu trafik kazasında davalı müvekkil ….’un hiçbir kusuru bulunmadığını, öte tarafta İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 09.01.2017 tarihli raporun usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, davacı yanın, Adli Tıp Kurumunda hazır edilmek ve muayenesi yapılmak suretiyle rapor tanzimi edilmesi gerekirken, dosya kapsamındaki evraklar tetkik edilerek rapor tanzimi yoluna gidildiğini, dosya üzerinden yapılan inceleme ile tanzim edilen raporda hukuka uyarlık bulunmadığını, davacı yanın 29.12.2011 tarihli trafik kazasına bağlı herhangi bir vücut fonksiyon kaybı bulunmadığını, Adli Tıbbın hastane kayıtları üzerinden yapmış olduğu inceleme neticesinde denetime elverişli bir rapor tanziminin mümkün olmadığını, bu sebeple eldeki raporun hükme esas alınacak nitelikte olmadığını, ilk derece mahkemesinin güncellemiş ödeme olarak belirtmiş olduğu 2.558,25-TL davalı sigorta tarafından değil davalı …. tarafından ödendiğini, söz konusu ödemenin güncellenerek sigorta şirketi ödemesi şeklinde hesaplanan tazminat miktarından indirilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira; söz konusu ödeme davacı ve davalı yanının karşılıklı tam mutabakatı ile herhangi bir maddi ve manevi tazminat davası açılmayacağına dair feragat ve ibraname imzalaması üzerine ödenmiş bir bedel olup, davacı yanın kesin ibra üzerine eldeki davayı açmasının mümkün olmadığını, davacı yanın davasının tümden reddi gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 2918 sayılı Karayolları Trafik kanunu’nun 111/2. Maddesi uyarınca iki yıllık hak düşürücü sürenin dolmuş olduğunu, bu nedenle başvurunun reddi gerektiğini, gerekçeli karar ve bilirkişi raporu’nda da atıf yapıldığı üzere, davacının şikâyetçi olmayacağına, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmayacağına dair imzalamış olduğu 30.01.2012 tarihli feragat ve ibranamenin mevcut olduğunu, söz konusu talepler bakımından KTK. 111/2. maddesi uyarınca 2 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu, müvekkil şirketin başvuru sahibinin talepleri bakımından başkaca bir sorumluluğu kalmadığını, işbu sebeple davanın tüm davalılar yönünden reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin, usule, yasaya ve içtihatlara aykırı olduğunu, müvekkil şirket ile sigortalı araç sürücüsünün ve işletenin aynı borçtan sorumlu olduğunu, borcun davalılar yönünden sona erdiğinin kabulü halinde müvekkil şirket bakımından da sona erdiğinin kabulü gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı sürücünün normalde kullanması gerekli olan yolda yol çalışmaları bulunduğunu, davalının, çalışma olan bozuk yolu, yani normal gidiş yolunu kullanmayı tercih etmeyerek bu kazaya sebebiyet verdiğini, davalının kurallara riayet etmeyerek bölünmüş yolda karşı taraftan gelen araçların yoluna girdiğini, orta refüjde bekleyen ve karşı tarafa geçmeye çalışan müvekkiline çarptığını, kusur oranlarının yanlış belirlendiğini, davalının asli kusurlu bulunması gerektiğini, ayrıca yargılama sırasında Karayolları yada Belediyenin bir kusurunun olup olmadığının irdelenmediğini, ilgili birimlerden yol çalışması olup olmadığının sorulmadığını, varsa gerekli tedbirlerin alınıp alınmadığına dair belge ve fotoğrafların istenmediğini, eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olduğunu, Menemen Devlet Hastanesi’ nin 02/02/2015 tarihli Engelli Sağlık Kurulu Raporu’nda müvekkilde psikolojik travma da tespit edilmiş olmasına rağmen, sonraki alınan raporlarda bu husus gözden kaçırılarak % 40 olan daimi sakatlık oranının % 19,2 ye düşürüldüğünü, mahkemece de bu oran dikkate alınarak tazminat hesaplaması yapıldığını, kusur oranı ve daimi sakatlık oranı yönünden müvekkili lehine olan mahkeme kararının kaldırılarak HMK m. 353/1-a-6 gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; yaya konumunda olan davacıya davalıların ZMSS sigortacısı, sürücü ve malik oldukları …. plakalı aracın çarpması neticesinde davacıda oluşan geçici ve sürekli malüliyet ile manevi tazminat istemine yöneliktir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle hükme esas alınan maluliyete yönelik ATK Genel Kurul Raporu, aktüer rapor ve kusura yönelik alınan birbiri ile uyumlu olan asıl ve ek trafik bilirkişi raporlarının oluşa, somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, taraf ve yargı denetimine uygun olmasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, davacı tarafından verilen ve davacı tarafça inkar edilmeyen feragat ve ibraname başlıklı belgenin davacının maluliyet oranının yani zararının belirlenmesi için mahkeme tarafından herhangi bir maluliyet raporu alınmadan ve davacının talep etmeye hakkı bulunan tazminat hesabı konusunda herhangi bir inceleme yapılmadan önceki tarihte verildiği, bu itibarla, davacının maluliyet oranı ve hak edeceği tazminat belirlenmeden önce verilen bu belgenin henüz belirli hale gelmemiş alacağa ilişkin olduğu anlaşıldığından söz konusu feragat ve ibraname başlıklı belgenin KTK’nun 111/2. maddesi gereği geçersiz olduğu ( aynı yönde Yargıtay 17. HD.nin 2014/22364 E. – 2017/3810 K. sayılı ilamı), kusura yönelik olarak davacı tarafın 19.02.2015 havale tarihli dilekçesi ile rapora itirazının bulunmadığını belirttiği, kaldı ki raporun incelemesinde yukarıda da belirtildiği üzere somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, taraf ve yargı denetimine uygun olmasına göre mahkemece benimsenerek hükme esas alınmasının yerinde olduğu, davaya konu edilen kazada, davacıda çoklu kırık olduğu, bu sebeple duyulan acı ve elemin kısmen giderilmesinin gerektiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayın oluş biçimi, kazanın meydana geldiği olay tarihindeki paranın alım gücü, davalı yanın içine düşebileceği mali güçlükler göz önünde bulundurularak davacı için takdir edilen manevi tazminatın hak ve nesafet kuralları çerçevesinde belirlendiği anlaşıldığından taraf vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalılardan …. Şirketi, …. Sigorta A.Ş ve …. ile davacı vekillerinin Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/07/2018 tarihli, 2015/112 Esas ve 2018/335 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 3.257,00 TL istinaf karar harcından peşin alınan 643,50 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 2.613,50 TL’nin davalı ….Tic. Ltd. Şirketinden alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
İSTİNAF AŞAMASINDA; davalı ….’dan alınması gereken 3.257,00 TL istinaf karar harcından peşin alınan 814,20 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 2.442,80 TL’nin davalı ….’dan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 2.573,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 814,20 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.759,70 TL’nin davalı …. Sigorta A.Ş’ den alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
İSTİNAF AŞAMASINDA; davacıdan peşin alınan 129,00 TL’den, alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye kalan 69,70 TL’nin istek halinde davacıya iadesine (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
7-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince miktarı itibariyle kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/12/2021