Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/729 E. 2021/1223 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2020/729
KARAR NO : 2021/1223

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/04/2014 (Dava) – 29/05/2018 (Karar)
NUMARASI : 2014/584 Esas – 2018/648 Karar
DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 24/11/2021
KARARIN YAZIM TARİHİ: 24/11/2021

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi …’nın 07/06/2013 tarihinde bisikletle seyir halinde iken davalı …’in sürücüsü olduğu … plakalı aracın çarpması sonucunda hayatını kaybettiğini, kazaya hız kurallarına uymayan davalı sürücü …’in ağır kusurunun sebebiyet verdiğini, müteveffanın cezaevinde infaz koruma görevlisi olup, görevli olmadığı günlerde de aile bütçesine ek katkı sağlamak amacıyla düzenli olarak ücret karşılığında boya ve dekorasyon işleri ile uğraştığını, müvekkillerinden …’nın mütevaffanın eşi, diğerlerinin ise çocukları olduğunu, çocuklardan … hariç diğerlerinin reşit olmadıklarını, bütün çocukların öğrenci olduğunu, müvekkillerinin müteveffanın ölümü nedeniyle maddi ve manevi desteğinden yoksun kaldıklarını, bu kazadan sonra İzmir’den ayrılarak müvekkili …’ nin ailesinin yanına, Mardin’in Mazıdağı ilçesine yerleşmek zorunda kaldıklarını belirterek, belirsiz alacak davası olarak açtıkları işbu davada, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 -TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan … yönünden kaza tarihinden, diğer davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline, 2.000,00-TL defin ve cenaze giderlerinin davalılardan faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, ayrıca müvekkili … için 25.000,00-TL, … için 25.000,00-TL, … için 25.000,00-TL, … için 25.000,00-TL ve … için 25.000,00 -TL olmak üzere toplam 125.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalı …’ den tahsiline, müvekkillerinin adli yardımdan faydalandırılmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı sigorta şirketi vekili; diğer davalıya ait … plakalı aracın 12/03/2013-12/03/2014 tarihleri arasında ZMMS poliçesinin müvekkili tarafından düzenlendiğini, poliçede ölüm halinde kaza tarihi itibariyle teminat limitinin kişi başı 250.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, manevi tazminat isteğinin poliçe kapsamına dahil olmadığını, sigortalı araç sürücüsünün tali kusurlu hatta belki de kusursuz olduğu kanaatinde olduklarını, kabul anlamına gelmemek üzere müvekkilinin destekten yoksun kalma tazminatından sorumlu olduğu düşünülse dahi bu sorumluluğun sigortalısının kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı bir sorumluluk olduğunu, kazanın oluşunda sigortalı araç sürücüsünün kusur oranının belirlenmesi gerektiğini, dava tarihinden önce müvekkiline bir başvuru olmadığını ve müvekkilinden kaza tarihinden itibaren faiz istenemeyeceğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili; dava konusu kazanın oluşunda müteveffanın asli kusurlu olduğunu, …’nın kaskının ve ışık tertibatının bulunmamasının kazanın ve ölümün önlemez boyutta olmasına neden olduğunu, kaza sonrasında müvekkilinin kaza yerini terk etmeyerek olay yeri inceleme ekiplerinE haber verdiğini ve 112 acil servisi arayarak ambulans istediğini, tüm insanı ve vicdani sorumluluklarını yerine getirdiğini, kazanın müteveffa …’nın “yol ver” işaretine uymayarak bölünmüş yola aniden girmesi sonucu oluştuğunu, müteveffanın ek gelir elde ettiği yönündeki iddiayı kabul etmediklerini, bu konunun tanık anlatımlarıyla değil, resmi belgelerle ispat edilmesi gerektiğini, müvekkilinin ekonomik durumu nazara alındığında istenen manevi tazminat miktarının da son derece yüksek olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI; Mahkemece, “…Davalı sigorta şirketi vekili 25/08/2017 havale tarihli dilekçesi ile; tarafların sulh olduklarını, davaya konu maddi tazminat miktarının müvekkili tarafından davacılara ödendiğini, davacı tarafın davadan feragat etmeleri durumunda masraf ve vekalet ücreti isteklerinin bulunmadığını belirttiği, dilekçesi ekinde 25/07/2017 tarihli ibraname ve ödeme belgesini sunduğu, ibraname incelendiğinde; davalı sigorta şirketi tarafından davacılara toplam 160.850,00 TL ödeme yapıldığının görüldüğü, davacılar vekilinin 14/11/2017 tarihli duruşmada; dava konusu ettikleri maddi tazminatın davalı sigorta şirketi tarafından müvekkillerine ödendiğini, bu nedenle her iki davalı hakkındaki maddi tazminat isteklerinden feragat ettiklerini, davalılardan … hakkındaki manevi tazminat isteklerinin devam ettiğini belirttiği, davalı … vekili; maddi tazminat isteğinden feragat edilmesi nedeniyle davacı taraftan vekalet ücreti ve yargılama gideri isteklerinin bulunmadığını, manevi tazminat isteğini kabul etmediklerini belirttiği, davacılar vekilinin feragati karşısında her iki davalı hakkında açılan maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırmalarında; davacılardan …’nın ilkokul 2.sınıf öğrencisi olduğu, ölenin oğlu olduğu, …’nın ortaokul 2. sınıf öğrencisi olduğu, …’nın lise son sınıf öğrencisi olduğu, …’nın üniversite sınavlarına hazırlandığı, …’nın ölenin eşi olduğu ve ilk okul mezunu ve ev hanımı olduğu, 250,00 TL kira ile 4 çocuğu ile birlikte yaşadığı, eşinden emekli maaşı aldığı, herhangi bir yardım almadığı, taşınır ve taşınmaz malının olmadığı, davalı …’in memur olduğu, aylık 3.000,00 TL gelirinin olduğu, aylık 800,00 TL kira ödediği, bekar olduğu, üniversite mezunu olduğu, üzerine kayıtlı evinin ve aracının bulunmadığının belirlendiği, manevi tazminat sebepsiz zenginleşme aracı olmayıp, amacı, zarar görenin ya görenlerin olay nedeniyle duyduğu acı ve elemi bir nebze de olsa gidermek olduğundan, somut olayda; davalı sürücü …’in kusuru ile sebebiyet verdiği dava konusu kaza sonucunda …’nın vefat ettiği, davacı olan mirasçılarının karşılanan maddi zararlarının yanı sıra manevi zarar da gördükleri, davalı …’in haksız fiil sorumlusu olarak 6098 sayılı TBK’nın 49/1. ve 56. maddeleri gereğince kusurlu ve hukuka aykırı fiili nedeniyle davacıların manevi zararlarını gidermekle yükümlü olduğu, dava konusu kazanın özellikleri, davalı …’in kusur durumu, davacılara maddi tazminat davası kapsamında yapılan ödeme miktarı, kazanın gerçekleşme tarihi, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kazanın oluşundaki etkiler gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacılardan … için 12.000,00 TL, … için 8.000,00 TL, … için 7.000,00 TL, … için 5.000,00 TL ve … için 3.000,00 TL olmak üzere toplam 35.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi hakkaniyete uygun bulunarak, sonuç olarak; davacılar vekilinin maddi tazminat davasından feragat etmiş olması nedeniyle DAVALILAR HAKKINDAKİ MADDİ TAZMİNAT DAVASININ FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE, davacılar vekilinin MANEVİ TAZMİNAT DAVASININ KISMEN KABULÜ İLE; Davacılardan … için 12.000,00 TL, … için 8.000,00 TL, … için 7.000,00 TL, … için 5.000,00 TL ve … için 3.000,00 TL olmak üzere toplam 35.000,00 TL manevi tazminatın 07/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak, davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin isteğin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI: DAVACI VEKİLİ TARAFINDAN, “…Kararın manevi tazminat yönünden hakkaniyete ve adalete aykırı olduğu, manevi tazminat miktarının ne kadar olacağı her olayın özelliğine göre değişiklik göstereceği kabul edilmekle birlikte huzurdaki davada müvekkilleri lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının Yargıtay kararlarında belirtilen kriterlere göre de çok az olduğu ve haksız fil nedeniyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesini sağlayıcı nitelikte olmadığı, müteveffa …’nın kaza sonucu ölümüyle birlikte 01/01/1974 doğumlu eşi … ile, 24/03/1995 doğumlu …, 23/02/1997 doğumlu …, 23/07/2000 doğumlu …, 03/08/2006 doğumlu … isimli çocukları maddi ve manevi olarak destekten yoksun kalmış olup, çocukların küçük yaşta olduğu, baba sevgisine, şefkatine ve desteğine en çok ihtiyaç hissettikleri bir dönemde davalının ağır kusuruyla sebebiyet verdiği kaza sonucu babalarını kaybettikleri, müteveffanın eşi … de 40 yaşında olup geçim kaynağı olarak da düşük bir maaşla 4 çocuğun sorumluluğuyla baş başa kaldığı, müvekkillerinin olay nedeniyle travma yaşadıkları gibi yaşadıkları şehir olan İzmir’den müvekkili …’nin ailesinin bulunduğu Mardin/Mazıdağı ilçesine yerleşmek zorunda kaldıkları, tüm hayatlarının etkilendiği, çocukların eğitim hayatının da etkilendiği, alıştıkları yaşam biçiminden ayrılmaları nedeniyle gelecekteki yaşantılarının da etkilendiği, bunun yanında tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına uygun olmayan manevi tazminat kararının hakkaniyete de aykırı düştüğü, yine mahkemenin yaş küçüklüğüne göre her bir müvekkiline daha az miktarda tazminata hükmetmesinin herhangi bir yasal dayanağının bulunmadığı, özellikle çocuklar üzerinde yaşlarının küçüklüğüne göre ebeveyn kaybının yaratacağı tahribatın daha büyük olacağı ortada iken mahkemenin bu durumun tam tersi bir yorum ile tazminat miktarı belirlemesinin doğru olmadığı, ayrıca, mahkeme tarafından müvekkilleri için adli yardım kararı verilmiş olmasına ve bu karar kaldırılmamış olmasına rağmen hükmün 5.maddesinde davanın red ve kabul oranına göre takdiren 650.85-TL yargılama giderinin 468.60-TL’sinin davacı müvekkillerinden alınmasına karar verilmesinin de usule ve yasaya aykırı olduğu” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DAVALI … VEKİLİ TARAFINDAN, “…Müteveffanın kazada asli kusurlu ve hatta tam kusurlu olduğu, müvekkilinin gerçekleşen kaza ile ilgili kusurunu kabul etmedikleri, nitekim raporda ‘Ölen, şayet yol ver levhasının anlamına uyup, bölünmüş yolun kenarında beklemiş olsaydı bu kaza meydana gelmezdi’ denildiği, müteveffanın kazada asli kusurlu olduğu gibi, ayrıca kaskının ve ışık tertibatının olmamasının kazanın ve ölümün önlenemez boyutta olmasına neden olduğu, müvekkilinin kaza mahallini terk etmediği, olay yeri inceleme ekiplerine haber verdiği ve acil 112’ yi arayarak ambulans talep ettiği, kısacası tüm insani ve vicdani sorumluluklarını yerine getirdiği, müvekkilinin hızlı bir şekilde aracı sevk ettiğine ilişkin beyanları kabul etmedikleri, bununla birlikte yine 05.12.2013 tarihli bilirkişi raporu incelendiğinde kaza yerindeki hız limitinin azami 50 km olduğunun belirtildiği, ancak yaptıkları incelemede kaza yerinin takriben 250-300 m. öncesinde müvekkilinin geliş yönünde 70 km/sa hız sınırı levhasını gösterir trafik işareti olduğu, bu hususun araştırılmadığı, açıklanan nedenlerle müvekkilinin kusurlu olmadığını düşünmekle, manevi tazminat davası açma koşulları oluşmadığından manevi tazminat taleplerinin tümüyle reddine karar verilmesi gerektiği, ayrıca davacıların talep etmiş oldukları manevi tazminat miktarının, müvekkilin ekonomik durumu nazara alındığında son derece yüksek olduğu, yine davacılar tek bir vekille temsil edilmesine rağmen her bir davacı için müvekkili aleyhine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin usule, yasaya ve AAÜT’ne aykırı olduğu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, ilam harcı olan 2.390,85-TL’nin feragat nedeniyle red ile kısmen kabul ve kısmen red durumuna göre taraflar arasında paylaştırılmamasının da hatalı olduğu” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava; trafik kazasına dayalı maddi (destekten yoksun kalma, cenaze-defin giderleri) ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece; yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dosya kapsamı incelendiğinde; yerel mahkemece trafik bilirkişiden aldırılan kusur raporunda müteveffanın % 75-asli, davalı …’in % 25-tali kusurlu bulunduğu, sözkonusu kusur raporunun dosya kapsamına, kaza tespit tutanağına, ceza mahkemesince alınan kusur raporlarına ve olayın oluşumuna uygun bulunduğu anlaşılmakla, davalı … vekilinin bu yöndeki istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Manevi tazminat tutarına ilişkin olarak her iki tarafın istinaf itirazlarının değerlendirilmesinde; tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, kazanın oluş şekline, müteveffanın asli (%75) kusurlu oluşuna, kaza tarihine ve talep edilen tutarlarla hükmedilen tutarlara göre mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarında bir isabetsizlik görülmemiş, bu yöndeki her iki taraf istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir.
Davalı … vekilinin harç konusundaki itirazlarına ve davacılar vekilinin yargılama giderleri konusundaki itirazlarına gelince; yerel mahkeme kararının istinafa getirilen kısımlarında; “…4-Alınması gereken 2.390,85-TL nispi ilam harcının davalılardan alınarak, Hazineye gelir kaydına, 5-Davacının adli yardım isteği kabul edildiğinden, suç üstü ödeneğinden karşılanan 400,00-TL bilirkişi masrafı ile 250,85-TL tebligat-posta giderinden ibaret toplam 650,85-TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre takdiren 182,25-TL’sinin davalılardan alınarak, 468,60-TL’sinin ise davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına…” şeklinde karar verildiği görülmektedir.
Hükmedilen toplam 35.000,00-TL manevi tazminatın karar harcı 2.390,85-TL olmakla, bu harcın davalılardan tahsiline dair verilen karara karşı yalnızca davalı … vekili tarafından istinafa gelindiği gözetilerek, sigorta şirketi bakımından değerlendirme yapılmamıştır. Manevi tazminat tutarına göre 2.390,85-TL harcın davalı …’den alınmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bununla birlikte, kamu düzeninden olan ve re’sen gözönüne alınması gereken harç bakımından yapılan incelemede, davada maddi tazminat istemi yönünden verilen karar bakımından harca hükmedilmemiş olduğu görülmüştür. Davacılar vekili, toplam 12.000,00-TL üzerinden maddi tazminat isteminde bulunmuş olup, yargılama sırasında sigorta şirketinin ödeme yapması ve davacı vekilinin bu nedenle bu yöndeki taleplerinden feragat ettiklerine dair beyanı üzerine mahkemece maddi tazminat isteminin feragat nedeniyle reddi yönünde hüküm kurulmuştur. Kamu düzeninden olan ve re’sen gözetilen harç hususunda değerlendirmede bulunurken, dava konusu maddi tazminatın sigorta şirketi tarafından dava açıldıktan sonra ödenmesi ve sulh protokolü çerçevesinde ödeme nedeniyle davadan feragat edilmesi karşısında, Yargıtay ugulamasıyla da sabit olduğu üzere burada artık hakkın özünden feragat edilmesi sözkonusu olmayıp yargılama sırasında maddi tazminat alacağına kavuşulması nedeniyle feragat edilmesi sözkonusu olduğundan mahkemece davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekmekte iken, feragat nedeniyle redde ilişkin hüküm kurulması doğru olmamıştır. (Bu yönde bknz. Yargıtay (kapatılan) 17. HD 2020/2791 E.- 2021/2553 K). Davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiğinde, davanın açıldığı tarih itibariyle haklılık durumuna göre yargılama giderlerine karar verilecektir. Dava açıldığı tarihte davacılar maddi tazminat isteminde haklı olduğundan, 12.000,00-TL’lik maddi tazminat talepleri bakımından yargılama giderlerinin ve davanın konusuz kalması nedenine dayalı harcın davalı tarafa yüklenmesi gerekmektedir. Manevi tazminat davasının ise kısmen kabulle sonuçlandığı gözetilerek, her ne kadar davacılar adli yardımdan yararlanmış olmakla birlikte HMK 339/1.madde uyarınca bu giderler dava sonunda haksız çıkan taraftan tahsil edileceğinden kabul-red oranına göre davacılara da red oranında yargılama gideri yüklenmesi gerekmektedir. Ancak, tüm bu hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün HMK 353/1-b-2.madde uyarınca belirtilen harç ve yargılama giderleri yönünden kaldırılıp yeniden hüküm tesisi gerekmiş, vekalet ücretine ilişkin herhangi bir istinaf itirazı bulunmadığından kamu düzenine ilişkin olmayan bu hususa girilmemiştir.
Davalı … vekilinin, tüm davacılara tek bir vekalet ücreti verilmesi gerektiği yönündeki itirazının ise, davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı olması ve her birinin davasının diğerinden bağımsız olması nedeniyle reddi gerekmiştir (Bu yönde bknz. Yargıtay 4. HD 2021/18766 E.- 2021/6071 K.).
Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacılar vekilinin ve davalı … vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b.2. maddesi gereğince kaldırılarak yeniden hüküm tesisi ile aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-Davacılar vekili ve davalı … vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/584 Esas – 2018/648 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“1-MADDİ TAZMİNAT DAVASININ KONUSUZ KALMASI NEDENİYLE ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davacılar vekilinin MANEVİ TAZMİNAT DAVASININ KISMEN KABULÜ İLE;
Davacılardan … için 12.000,00 TL, … için 8.000,00 TL, … için 7.000,00 TL, … için 5.000,00 TL ve … için 3.000,00 TL olmak üzere toplam 35.000,00 TL manevi tazminatın 07/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacılara verilmesine,
3-Fazlaya dair isteğin reddine,
4-Manevi tazminat yönünden alınması gereken 2.390,85-TL nispi ilam harcının davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Maddi tazminat yönünden alınması gereken 59,30-TL maktu karar harcının davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-Davacının adli yardım isteği kabul edildiğinden, suç üstü ödeneğinden karşılanan 400,00-TL bilirkişi masrafı ile 102,00-TL tebligat-posta giderinden ibaret toplam 502,00-TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre takdiren 170,68-TL’sinin davalılardan (maddi tazminat yönünden 42,50-TL’sinin davalı sigorta şirketinden olmak üzere), 331,32-TL’sinin ise davacılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
7-Davacı tarafça yapılmış bulunan 68,00-TL tebligat gideri ve 49,60-TL dosya masrafı olmak üzere toplam 117,60-TL yargılama giderinin kabul-red oranına göre 40,00-TL’sinin davalılardan (maddi tazminat yönünden 10,00-TL’sinin davalı sigorta şirketinden olmak üzere) tahsili ile davacılara verilmesine, bakiye masrafın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
8-Manevi tazminat davası yönünden kabul edilen kısım üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen (… için 2.180,00-TL, … için 2.180,00-TL, … için 2.180,00 TL, … için 2.180,00 TL ve … için 2.180,00-TL) olmak üzere toplam 10.900,00-TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacılara verilmesine,
9-Manevi tazminat davası yönünden reddedilen kısım üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen (… için 2.180,00-TL, … için 2.180,00-TL, … için 2.180,00 TL, … için 2.180,00 TL ve … için 2.180,00 TL) olmak üzere toplam 10.900,00-TL vekalet ücretinin davacılardan ayrı ayrı alınarak, davalı …’e verilmesine,
10-Tarafların yatırdığı gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde istekleri halinde kendilerine iadesine”, ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
II-Davacılar vekilinin ve davalı … vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
III-İSTİNAF AŞAMASINDA; istinaf başvurusu sırasında davalı …’den alınan 374,00 TL istinaf karar harcının talep halinde anılan davalıya iadesine, adli yardım kapsamında davacı tarafça istinaf harcı yatırılmamış olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
IV-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri olan 3 adet tebligat masrafı 42,00 TL’nin davacıların adli yardımdan yararlanması nedeniyle Hazineden ödendiği anlaşıldığından, davalı sigorta şirketinden alınarak Hazineye gelir kaydına,
V-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
VI-Kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay İlgili Hukuk Dairesine TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 24/11/2021