Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/713 E. 2021/1125 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/713
KARAR NO : 2021/1125

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/10/2018
NUMARASI : 2018/26 Esas, 2018/199 Karar

DAVA : Marka (Manevi Tazminat İstemli)|Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ : 04/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/11/2021

İzmir Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 25/10/2018 tarihli, 2018/26 Esas ve 2018/199 karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 2017/09327 nolu “….” markası tescili sahibi olduklarını, markanın tescil başvurusunun 02.02.2017’de yapılarak, 14.07.2017’de tescillendiğini, davalının haksız ve izinsiz olarak yaptığı inşaatlarında, sitede (…. Mahallesi …./ …. adresinde) kullandığı kurucu adı markasal kullandığını, haksız rekabet ettiğini belirterek, markayı tanıtan ve meşhur eden müvekkilinin zarar görmesi nedeniyle, SMK 159. madde uyarınca öncelikle tedbir kararı verilerek, tecavüz ve haksız rekabetin durdurulmasına, anılan adresteki taşınmazlarda “….” ismini kullanmaktan men edilmesine ve 15.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davanın haksız açıldığını, anılan ibareyi 05.08.2013’den itibaren belirtilen adresteki sitenin proje adı olarak kullandıklarını, daha sonra inşaatlar bitince yönetim kurul kararıyla site adın olarak kullanıldığını, kullanımın markasal olduğunu, önceye dayalı hakları bulunduğunu bildirerek, asıl davanın reddine karar verilmesini istemiş, aynı gerekçe ile asıl davanın davacısının markasının önceye dayalı hakkı nedeniyle hükümsüz kılınmasını, terkinine karar verilmesini talep ve karşı dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Türk Patent ve Marka Kurumun da kayıtlı, 2017/09327 nolu ”….” ibareli markanın, davacıya inşaat hizmetleri alanında tekelci nitelikte haklar ve yetkiler sağladığı, markanın aynı zamanda 35. ve 42. sınıfta kayıtlı olduğu, marka başvurusunun 02/02/2017 tarihinde yapıldığı, sicile kayıtın ise 13/07/2017 tarihinde gerçekleştiği, davacının ”….” adını verdiği inşaat projesinin, 01/01/2016 tarihinde başlayıp 31/07/2017 tarihinde tamamlandığı, çekişmenin davalı inşaat firmasının ….’de başlayıp bitirdiği projesinde ”….” ibaresini kullanmasından doğduğu, bununla birlikte davalının cevabında, aynı zamanda öncelik hakkına dayanarak savunma yaptığı ve karşı dava açarak, davacıya ait 2017/09327 nolu markanın hükümsüzlüğünü istediği, öncelikle marka hükümsüzlüğünün halli gerektiği, bu konuda inşaat mühendisi ve marka uzmanı bilirkişiler tarafından inceleme yaptırıldığı, raporun yanlara tebliğ edilerek beyanlarının alındığı, marka tescili kural olarak, ilk başvurana sağlandığı, bununla birlikte gerçek hak sahibinin önceye dayalı üstün hakları da yasa ile saklı kılındığı, davalı tarafın ”….” ibaresini ….’de ”….” eki ile birlikte inşaat hizmetinde kullandığı ve bu kullanımın 17/12/2014 tarihindeki tanıtımlarla gerçekleştiği, inşaat hizmeti için markasal özellik arz ettiği, gerçekten inşaat yapılarak teslim edildiği gibi hizmetin tanıtım ve sunumunun bu ad altında gerçekleştiği, dolayısıyla bir tescil başvurusu olmaksızın (tescilsiz) marka kullanıldığı, her ne kadar marka tescili almamış olsa da, önceye dayalı fiili ve markasal kullanımın kanıtlandığı, bu durumda davalının marka üzerindeki üstün hakkının ilgili hizmet bakımından korunması gerektiği, buna bağlı olarak inşaat hizmetleri yönünden ihlalin söz konusu olmadığı, bununla birlikte davacı, markanın sair sınıflar yönünden de terkinini istediği, ancak davacının kanıtladığı önceye dayalı kullanımın, inşaat hizmetiyle sınırlı olduğu, ana davada yanlar arasındaki çekişmenin, inşaat hizmetlerine ilişkin bulunduğu, davalının ise marka hükümsüzlük davasını emtia ayrımı yapmadan açtığı, marka kaydına dayanarak men ve tazminat davası açılmışsa da davalı/karşı davacının hükümsüzlük isteme bakımından güçlü delilleri bulunduğu, bu nedenle davacının ileri sürdüğü, marka tecavüzü, haksız rekabet ve kötü niyet iddialarının temelsiz kaldığı, manevi tazminatın da söz konusu olmayacağı, toplanan ve değerlendirilen kanıtlara göre davacı tarafın tescilli markasını, inşaat hizmetlerinde, daha önce bu marka altında kullanan davalı/karşı davacının öncelik hakkına dayanarak kısmi hükümsüzlüğe tabi tutmak gerektiği, marka tescili 02/02/2017 tarihinde yapılmış olsa da, davalının ….’de gerçekleştirdiği inşaat faaliyeti sırasında tescilsiz kullanımıın 17/12/2014 tarihine dayandığı, İnternet ortamında da markasal kullanımların davalıya tescilsiz marka yapmak yönünde davalı/karşı davacıya öncelik sağladığı, inşaat hizmeti bakımından ilk kullanıcının davalı karşı davacı olduğunun kanıtlandığı, davalı/karşı davacı …. firmasının bu ibare altında, tanıtımlar yaptıktan sonra …., …. mevkiinde ”….” ibaresini kullandığı, projelerin tamamlanmasıyla inşaat hizmeti bakımından markasal kullanımın gerçekleştiği, davacı/karşı davalının marka ihlali iddiası tescile dayansa da, davalının önceye dayalı kullanımlarının sabit olduğu, ”….” ayırt edici unsurun olarak ilk kez …. tarafından kullanıldığı, tanıtıldığı, ortalama tüketici markayı ….’a ait olarak görmüş bulunduğundan ihlalden söz edilemeyeceği, marka hakkının, karşı davacıya ait olduğu gerekçesiyle ana dosyada; Marka tecavüzü, haksız rekabet ve manevi tazminat davasının reddine, Karşı davada, Davacı adına kayıtlı 2017/09327 nolu ”….” ibareli markanın 37. sınıfta inşaat hizmetleri bakımından hükümsüzlüğüne, kısmı terkinine, sair emtia bakımından açılan davanın hükümsüzlük davasının reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı karşı davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, hükme esas alınan bilirkişi içeriğinin çelişkili olduğunu, davalı karşı davacı tarafından “….” ibaresinin kullanıldığına dair dosyaya Facebook çıktısı konulduğunu, bunu söz konusu markayı davalı karşı davacının maruf hale getirdiği hususunu ispatlamadığını, içeriğinin sahibi tarafından belirlenen delillerin ispatı sağlamadığını, dolayısıyla facebook paylaşımlarının yeterli delil sayılamayacağını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda tüketicinin davalı karşı davacı yanda söz konusu markayı gördüğüne dair bir tespitte bulunmadığını, söz konusu markayı kendi müvekkilinin tanıtığını ve youtobe de çok sayıda kişi tarafından izlendiğini, davalı karşı davacının, müvekkilinin marka tescil başvurusu sırasında itirazda bulunmadığını, bu nedenle basiretli tacir gibi davranmadığını bildirerek, asıl davanın reddine karşı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava, markaya tecavüzün önlenmesi, haksız rekabetten kaynaklanan manevi tazminatın tahsili, karşı dava ise markanın hükümsüzlüğü ile markalar sicilinden terkini istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, 2017/09327 sayılı “….” ibareli markanın sahibi bulunan davacı/karşı davalının, anılan markaya tecavüz iddiasıyla markaya tecavüzün önlenmesi ve manevi tazminat istemli asıl davayı açtığı, davalı/karşı davacının ise önceye dayalı üstün hak iddiasıyla davacı/karşı davalının markasının hükümsüzlüğünü istediği, davacı karşı davalının marka tescil başvuru tarihinden önce davalı/karşı davacının önceye dayalı gerçek hak sahipliği bulunduğu, bu sebeple markaya tecavüzün ve manevi tazminatın şartlarının oluşmadığı, davalı/karşIı davacının önceye dayalı üstün hak sahibi olması nedeniyle inşaat hizmetleri yönünden davacı/karşı davalının markasının hükümsüz sayılması gerektiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunun dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğu, marka tescili esnasında itirazda bulunulmamasının, hükümsüzlük davası açılmasına engel olamayacağı anlaşıldığından, davacı- karşı davalı vekili vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 25/10/2018 tarihli, 2018/26 Esas ve 2018/199 karar sayılı kararına karşı davacı-karşı davalı vekili istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından karşılıklı taraflar yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
3-a)İstinaf kanun yoluna başvuran davacı- karşı davalı vekili taraftan alınması gereken 59,30 TL harçtan başlangıçta alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 23,40 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
b)Davacı karşı davalı vekili tarafın yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcı olan 98,10 TL’nin hazineye gelir yazılmasına,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan istinaf gider avansının resen HMK’nun 333. Maddesi gereğince yatıran tarafa İADESİNE,
6-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay 11. Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 04/11/2021