Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/703 E. 2021/1179 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/703
KARAR NO : 2021/1179

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/07/2018
NUMARASI : 2014/538 Esas – 2018/638 Karar
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ : 18/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/11/2021

İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/538 Esas – 2018/638 Karar sayılı kararının dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesi süresi içinde usulünce verilmiş olmakla; dosyadaki dilekçe, lahiyalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının maliki bulunduğu … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde 266 945 910 nolu 08/10/2011-2012 tarihleri arasında zorunlu trafik sigorta poliçesi ile teminat altına alındığını, 25/06/2012 günü alkollü sürücü sevk ve idaresinde … plakalı araca arkadan çarparak hasarlanmasına neden olduğunu, kaza sonrası müvekkilince hasar gören… plakalı aracın kasko sigortacısı … AŞ’ ye 23/10/2012 tarihinde 11.890,00 TL ödendiğini, sigortalı araç sürücüsünün alkollü olması nedeniyle sigorta poliçesi genel şartları ve KTK’na göre sigortalının verdiği hasarın teminat dışında kaldığını, dava dışı üçüncü kişiye ödenen 11.890,00 TL tazminatın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 23/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; açılan davanın hukuka uygun olmadığını, olay tarihinde müvekkilinin kullanmış olduğu … plakalı araç ile raporda bahsi geçen araçlara çarparak maddi hasarlı kaza oluşumuna sebebiyet vermediğini, tutulan tutanakta müvekkilinin suçlu gösterildiğini, müvekkilinin arkadan vurduğu iddia edilen aracın arka kısımlarında hasar olmadığını, müvekkilinin aracında da hasarın olmadığını, taraflarınca İzmir 22 Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/196 D.İş sayılı dosyası ile trafik tespit tutanağına itiraz ettiklerini bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; dinlenen tanık beyanlarının olay sonucunda polis memurlarınca düzenlenen maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağına uygun olduğu, kazanın oluşumunda davalı …’in %100 kusurlu olduğu, dosyaya verilen 23/06/2014 tarihli nörolog bilirkişi raporuyla kazanın oluşumunda davalı sürücünün 2,62 promil olan alkol düzeyinin salt etkili olduğunun tespit edildiği, davacı tarafça kaza sonucu hasar gören … plakalı araç nedeniyle … AŞ’ye 23/10/2012 tarihinde 11.890,00 TL ödeme yaptığı, yapılan ödemenin ZMMS Genel şartları 4.madde d bendi kapsamında rücuya tabi olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 11.890,00 TL’nin 23/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; tanık beyanlarının çelişkili olup gerçeği somut bir şekilde ortaya koymadığını, müvekkilinin aracında hasar olmadığını, tanık anlatımlarıyla birlikte kusurun davalıya %100 olarak atfedilmesinin müvekkilinin mağduriyetine sebep olacağını, yerel mahkeme kararının hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; zorunlu trafik sigortacısının dava dışı üçüncü kişiye ödediği tazminatın, sigortalısı olan davalıdan alkollü araç kullanma nedenine dayalı olarak rücuen tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
2918 sayılı KTK’nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Öte yandan, Zorunlu Mali Sorumluluk Sorumluluk Genel Şartlarının B.4.d maddesinde; tazminatı gerektirin olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK’nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve mütakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabülü de mümkün değildir.
O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK’ nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına ve özellikle kaza tespit tutanakları, aksi sabit oluncaya kadar geçerli resmi delillerden olup aksinin de aynı derecede delil ile ispatlanması zorunlu bulunduğundan, davalı tarafça aynı nitelikte bir delil ile aksinin ispatlanamamasına, davalının alkol oranının yüksek olmasına, davalının % 100 kusurlu olmasına, hükme esas alınan kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiği tespiti içeren bilirkişi raporunun denetime elverişli olmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1.b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/07/2018 tarihli, 2014/538 Esas – 2018/638 Karar sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 812,20 TL istinaf nispi karar harcından, istinafa gelirken alınan 203,05 TL ‘nin mahsubu ile bakiye 608,70 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir yazılmasına,
4-Davalı tarafın yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcı olan 98,10 TL’nin hazineye gelir yazılmasına,
5-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. mad. gereğince karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
7-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider/delil avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere 18/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.