Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/699 E. 2021/1104 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/699
KARAR NO : 2021/1104

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/08/2017 (Dava) – 27/09/2018 (Karar)
NUMARASI : 2017/892 Esas – 2018/928 Karar
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ : 03/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/11/2021

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 27/09/2018 tarihli, 2017/892 Esas ve 2018/928 Karar sayılı dosyasından yapılan yargılama neticesinde verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili, müvekkilinin maliki olduğu … plakalı araca davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı olan … plakalı aracın çarpması sonucunda müvekkiline ait araçta maddi hasar meydana geldiğini, trafik birimlerince tanzim edilen maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağında davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı olan araç sürücüsünün tam kusurlu bulunduğunu, kaza neticesinde müvekkiline ait araçta meydana gelen hasarın tazmini amacıyla davalı sigorta şirketine başvuruda bulunulduğunu ve hasar dosyası açıldığını, davalı şirketçe bir miktar hasar ödemesi yapıldığını, ancak hasarın bu ödemeden daha fazla olduğunu belirterek, yargılamayı gerektiren ve likit olmayan alacak için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 200-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 13/02/2018 tarihli duruşmada dava dilekçesinin talep kısmında belirttikleri 200-TL’lik maddi tazminatın 100-TL’sinin maddi hasar bedeli, 100-TL’sinin de aracın değer kaybına ilişkin bedel olduğunu açıklamış, bilirkişi raporu sonrasında da talep arttırım dilekçesi ile 11.589,70-TL hasar bedeli talep ettiklerini beyan etmiş olduğu anlaşılmıştır.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkili şirkete sigortalı aracın kazadaki kusur oranı nispetinde ve teminat limiti dahilinde davadan önce başvuruya istinaden davacıya 17.750-TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin bir sorumluluğunun kalmadığını, kötüniyetli olarak bu davanın açıldığını, temerrüt söz konusu olmadığından faiz talebinin reddinin gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI; Mahkemece, “…Dosyanın, davaya konu kazada tarafların kusur oranları, davacı aracında hasar ve değer kaybı oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise miktarı hususlarında rapor düzenlenmesi için bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişi tarafından düzenlenen raporda özetle; … plakalı aracın kaza tarihinde davalı sigorta şirketi nezdinde 11/05/2017-2018 vade ile araç başına 33.000-TL maddi hasar limiti ile ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğu, kaza ile hasarın uyumlu olduğu, davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı olan … plaka sayılı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda %100 asli ve tam kusurlu olduğu, davacıya ait … plakalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda kusurlu olmadığı, davaya konu aracın hasar onarım miktarının KDV dahil 29.339,70-TL olduğu, aracın 04/06/2017 tarihli kaza öncesinde 30/12/2016 tarihinde sol yan ve ön kısmından benzer hasar alması ve onarım görmesi, hasar gören yerlerin 04/06/2017 tarihli kaza ile aynı olması nedeniyle değer kaybı oluşmadığının belirtildiği, aldırılan raporun denetime elverişli ve açık olması nedeniyle itibar edildiği, buna göre hasarın sigorta poliçesi kapsamında kaldığı, davacı tarafça fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL hasar bedeli talep edildiği, daha sonra ıslah dilekçesiyle hasar talebinin toplam 11.589,70-TL’ ye çıkarıldığı anlaşılmakla, davanın ıslah edilen miktar üzerinden kabulüne, davacı aracında değer kaybı oluşmadığından değer kaybına ilişkin talebin reddine karar verilerek, sonuç olarak; DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE, 11.589, 70 TL araç hasar tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, araç değer kaybına ilişkin tazminat talebinin REDDİNE” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI: DAVALI VEKİLİ TARAFINDAN, “…Davacının hasar talebine konu alacağının dava öncesi belirlendiği ve tam ve eksiksiz olarak ödendiği, bakiye maddi zarar talebine ilişkin olarak müvekkili şirket aleyhine maksatlı ve kötüniyetli olarak dava açılmış olup davanın reddinin gerektiği, davadan önce yapılan başvuru üzerine müvekkili şirket tarafından yaptırılan ekspertiz incelemesi neticesinde tespit edilen 17.750-TL maddi zararın 06.07.2017 tarihinde ödendiği, bilirkişi raporunun hükme esas alınması mümkün olmayıp, rapor tarihi itibari ile aracın zaten onarılmış olduğu ve ödenen tazminat dışında bir hasar/tazminat alacağı var ise zaten belirli hale gelmiş olduğu, ancak buna ilişkin davacı tarafından hiçbir belge ve bilgi ibraz edilmediği, bilirkişi raporuna haklı itirazlarının dikkate alınmadığı, Genel Şartlar B.2 maddesi gereğince haksahibinin aracının dilediği onarım merkezinde onarılmasını talep edebileceği, bu durumda sigortacının, araç kaza tarihi itibariyle anlaşmalı olduğu onarım merkezinde onarılsaydı, uygulanacak parça, işçilik ve diğer hususlara göre belirlenecek bedele göre ödeme yapabileceği düzenlemesi olduğu, bu nedenle davacının anlaşmalı yerdeki bedelden fazlasını talep edemeyeceği, ekspertiz raporunda belirlenen tutara göre iskonto yapıldığı ve 15.117,58-TL ile hasarın karşılanabilir hale geldiği, aynı onarımı aynı parçalar ile temin etmek mümkün iken bundan kaçınan davacının zararının fazla olduğu iddiasının dinlenmemesi gerektiği, aslolanın gerçek zararın tazmini olduğu, değer kaybı da talep eden davacının aracını yaptırdığının dava dilekçesinden anlaşıldığı, bu noktada davacı tarafından hangi serviste ne tutar karşılığında tamir ettirildiğine dair belgelerin sunulması gerektiği, mahkemece bunun talep edilmesi gerektiği, tamir faturası sunulmadan KDV istenemeyeceği, ödenmeyen bir KDV’nin de müvekkilinden talep edilemeyeceği” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiş, davalı vekilinin daha sonra sunduğu EK BEYAN DİLEKÇESİNDE İSE, önceki istinaf sebeplerine ilaveten; zarar miktarı belli olduğundan davacının bu davayı belirsiz alacak davası olarak açamayacağı, bu nedenle davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiği, kazada şaibe olabileceğinden mahkemece bu hususta da araştırma yapılması gerektiği, zira İzmir CBS’ na davacı hakkında sigorta şirketini dolandırıcılık suçlamasıyla şikayette bulunulduğunu ve iki derdest soruşturma dosyası olduğu, trafik kazasının kasıtlı yapıldığı, bilirkişi raporuna ve ıslah dilekçsine yönelik itirazlarının değerlendirilmediği, diğer araç sürücüsüne de kusur izafe edilmesi gerektiği, gerçek hasar bedeli müvekkilince ödendiğinden bakiye bedeli kabul etmedikleri, ıslah ile arttırılan kısım bakımından faize dava tarihinden değil ancak ıslah tarihinden itibaren hükmedilebileceği gerekçeleriyle de karara itirazları olduğunu beyan ettiği anlaşılmıştır.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, trafik kazası nedeniyle araç hasar bedeli ve değer kaybı tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Davalı vekilinin 09.11.2018 tarihli istinaf dilekçesini sunduktan sonra yeniden 27.04.2020 tarihli bir ek beyan dilekçesi sunduğu görülmekle birlikte, istinaf dilekçesi sunulmasından sonra bu şekilde yeni itirazlar içeren dilekçe sunulması mümkün bulunmayıp, istinaf incelemesi davalı vekilinin 09.11.2018 tarihli istinaf dilekçesi kapsamında ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılmıştır.
Davalının, davadan önce 17.750-TL ödeme yaptığı (KDV eklenmeden eksperin bulduğu tutar) hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Davalı vekili sözkonusu ödemeyi, herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin yapmış olup, kazaya dair dosya içerisinde mevcut aksi sabit oluncaya kadar geçerli bulunan kaza tespit tutanağının aksine dair bir delil de sunulmamıştır. Yine, eksper raporunda ve mahkemece alınan bilirkişi raporunda kaza ile hasarın uyumlu bulunduğu da belirtilmiştir.
Davalı taraf her ne kadar bilirkişi raporuna itirazında, esasen eksper raporu ile mahkemece alınan bilirkişi raporunda aynı yönde değerlendirmeler yapıldığını, ancak KDV uygulanması ve iskonto tutarı bakımından arada fark doğduğunu ileri sürerek sigortacının yalnızca kaza tarihinde anlaşmalı olduğu onarım merkezinde belirlenecek bedelden sorumlu olduğunu ve tamir faturası sunulmazsa KDV’den de sorumlu olmadıklarını beyan etmişse de, istinaf dilekçesinde de tekrarlanmış bulunan bu yöndeki itirazlar yerinde değildir. Zira, davalı ile anlaşmalı ya da yetkili servisleri arasında yapılan anlaşmalara göre iskonto uygulanması, davacı sigortalıyı bağlamaz. İskonto yapılmadan, davacının gerçek zararının tespiti gerekir. Mahkemece de hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu şekilde hesaplama yapıldığı ve davacının bakiye gerçek zararı hesaplandığı, yine 3065 sayılı KDV Kanunu’nun 1. maddesine göre Türkiye’de yapılan sınai, ticari, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyet çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler katma değer vergisine tabi olup, davacının aracına verilen zararı gidermek için gerekli onarım, parça ve işçilik hizmetinin de anılan yasa gereğince KDV’ye tabi olması nedeniyle davacı lehine KDV dahil edilerek hasar tazminatına hükmedilmiş olmasında da usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşıldığından, davalı vekilinin tüm istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir (Bu yönde bknz. Yargıtay 4. HD 2021/3294 E.- 2021/4214 K, Yargıtay (kapatılan) 17. HD 2015/14700 E. – 2016/4229 K) .
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2017/892 Esas ve 2018/928 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 791,69 TL istinaf karar harcından peşin alınan 197,93 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 593,76 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 03/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.