Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/698 E. 2021/1066 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/698
KARAR NO : 2021/1066

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/03/2017 (Dava) – 11/09/2018 (Karar)
NUMARASI : 2017/335 Esas – 2018/962 Karar
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 27/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/10/2021

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/09/2018 tarihli, 2017/335 Esas ve 2018/962 Karar sayılı dosyasından yapılan yargılama neticesinde verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili, müvekkili şirkete Klasik Ticari Yangın Sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan davadışı … A.Ş.’ ye ait stok alanının 12/12/2015 tarihinde düzenlenmesi sirasında sabit/köprülü gezer vinç ile yer değiştirilen bobinin vinç halatının kopması sebebiyle düşerek kendisi ile üzerine düştüğü toplam 9 adet bobinin ve vincin hasarlanmasına sebebiyet verdiğini, kopan halatın davalının 08/09/2015 tarihinde satışını ve montajını yaptığı vinç halatı olduğunu, davaya konu hasar nedeniyle sigortalının hasar ihbarı üzerine yapılan ekspertiz çalışması neticesi tanzim olunan ekspertiz raporunda müvekkili şirkete sigortalı hasarlanan toplam 9 adet rulo halindeki saç emtiası ve vinçte toplam 28.254,90-Euro hasar miktarı tespit edildiğini, işbu bedelin 03/06/2016 tarihinde müvekkili tarafından davadışı sigortalıya ödendiğini, hasar ile ilgili ihbarın 12.12.2015 tarihinde aynı gün davalıya yapıldığını, bu hususun sunulan maillerle sabit olduğunu, söz konusu kopan vinç halatının yenisinin de 14/12/2015 tarihinde davalı firmadan satın alındığını ve davalı tarafından montajının yapıldığını, ödenen tutarın tahsili için davalıya karşı Torbalı İcra Müdürlüğü’nün 2016/15638 sayılı dosyasından icra takibi yapıldığını, ancak davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, kazanın tamamen sistemin taşıyamayacağı aşırı yük taşınması ve bu işin ehliyetsiz, operatörlük belgesine sahip bulunmayan vasıfsız bir işçi tarafından yapılması sonucu gerçekleştiğini, sunulan vinç operatörlük belgesinin geçerli olmadığını, sistemin davadışı …Şirketi çalışma şartlarına göre 2M olarak tasarlanmışken davadışı sigortalı … Şirketi tarafından devralındıktan sonra artan yük ve çalışma sürelerinin bu şirkete uygun olan 3M sistemine uyarlanması gerektiğine dair uyarılarına ve revizyona dair fiyat teklifi de sunmalarına rağmen davadışı sigortalı şirketin buna onay vermediğini, ayrıca taraflar tacir olup TTK 18/3.madde uyarınca usule uygun bir ayıp ihbarı da olmadığını, tek taraflı ve kesin kanı içermeyen ekspertiz raporunu kabul etmediklerini beyanla, davanın reddine karar verilmesini ve davacı aleyhine %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI; Mahkemece, “…Taraflar arasındaki ihtilafın, rizikonun gerçekleşmesinde kusurun kimde olduğu, davalının ayıplı mal satıp satmadığı hususunda olduğu, rizikonun gerçekleşmesinde davalının sattığı halatın ayıplı olup olmadığı ile rücu şartlarının oluşup oluşmadığının tespiti için alınan bilirkişi raporunda; öncelikle kopan çelik halatın laboratuvar ortamında incelenmesi gerektiğinin belirtildiği, davacı taraf halatı ibraz edemediğinden dosya üzerinden rapor hazırlandığı, raporda imalatçının kusuru olmadığı, kopmaya sebep olan olayın davacının sigortalısının işletmenin standardını FEM 2M’den FEM 3M’ye çıkarması gerekirken çıkarmayıp kapasitenin üzerinde çalıştırmasından kaynaklandığının belirtildiği, davacının rapora itiraz ettiği, 4721 s. TMK 6. maddesi ile 6100 s. HMK’nın 190. maddesi uyarınca rizikonun davacının belirttiği şekilde ayıplı halat satışından kaynaklandığını ispat yükünün davacıda olduğu, davacının ise kopan halatı sunamayarak bilirkişilerin teknik inceleme yapmasını sağlayamadığı, bilirkişilerin dosyadaki delillere göre çelik halatın ilgili standartlara uygun olarak imal edildiğini belirlemeleri, halatın takıldıktan sonra bir süre sorunsuz çalışması nedeni ile kopmanın kapasitesinin üzerinde çalışmasından kaynaklandığı yönündeki değerlendirmeleri ve raporda yapılan açıklamaların yerinde bulunduğu, rapor ekinde ve cevap dilekçesi ekinde sunulan belgelere bakıldığında, davalının bir kısım iyileştirmeler için teklifler hazırladığı, davacı sigortalının sadece bakım onarım hizmeti aldığı, ağırlık sistemlerinin kaldırma kapasitesi ile çalışma sürelerine göre sınıflandırıldığı, dava dışı sigortalının işletme sınıfının FEM 2M olduğunun anlaşıldığı, ekspertiz raporunda kazaya neden olan olayın net olarak ortaya konamadığı, sigortalı ile davalının mail yazışmalarında da sebebin araştırıldığının belirtildiği, bu hale göre kopmanın ne şekilde olduğu davacı tarafından ispat edilemediğine göre, kazanın olma nedenlerini açıklayan ve halat üzerinde inceleme yapılamadığından ve halat sertifikalı olduğundan halatın ayıplı olmadığını, bu nedenle kopmanın kalan tek senaryo olan kapasite üzeri çalıştırmadan kaynaklandığının kabulünün gerektiği, tüm bu açıklamalara göre, davalının rizikonun gerçekleşmesinde kusuru olmadığı anlaşıldığından DAVACININ DAVASINI İSPAT EDEMEMESİ NEDENİ İLE DAVANIN REDDİNE, davalı vekilinin kötüniyet tazminatı talebinin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI: DAVACI VEKİLİ TARAFINDAN, “…Olaydan hemen sonra sigortalı işyerinde yetkili ekspertiz tarafından olayın meydana gelişi ve hasar miktarının tespiti amacıyla yapılan ekspertiz çalışması neticesi alınan ekspertiz raporunda davaya konu hasara davalının 08.09.2015 tarihinde satış ve montajını yaptığı ayıplı vinç halatın kopmasının sebebiyet verdiğinin tespit edildiği, olaya ve hasara ilişkin tüm belgelerle birlikte kopan halata ait fotoğrafların da ekspertiz raporu eki olarak delilleri arasında mahkemeye ibraz edildiği, bu sebeple hasarla ilgili tüm tespit ve incelemeler yapılmış olduğundan ve olay tarihinden çok uzun bir süre geçmiş olması nedeniyle ve sözkonusu kopan vinç halatını saklama yükümlüğü olmadığından sigortalı şirket tarafından (dolaysıyla taraflarınca) kopan halatın temin edilemediği, eksik ve hatalı bilirkişi raporuna göre karar verildiği, bilirkişi raporundaki teknik olarak FEM 2 M normundaki vincin gün içinde fazla çalışmaya devam etmesi ve bu yoğunluktaki çalışma süresi ile bu ağırlıktaki yükler için gerekli FEM 3 M normuna dönüştürülmüş olmamasına dair tespitin gerçeğe aykırı olduğu, halatın bağlı olduğu vincin olay günü çalışma saatleri ve taşınan hammadde miktarına ilişkin müvekkil şirkete sigortalı firmaya yazılan müzekkereye istinaden verilen cevapta, sözkonusu vincin olay tarihinde 27 hammadde emteasının 81 dakika çalışma yaptığının belirtildiği, bu bilgiler ışığı altında sözkonusu vincin olay tarihinde ortalama taşıdığı miktar ve çalışma süreleri dikkate alındığında vincin halatının kopmasının nedeninin fazla miktarda hammadde ve çalışma süresi nedeniyle yoğun kullanımdan kaynaklanmadığı, FEM 2 M normundaki vincin günlük taşıdığı yük ve çalışma süreleri dikkate alındığında yeterli olduğu, sözkonusu hasarının meydana gelmesine davalının 08.09.2015 tarihinde Satış ve montajını yaptığı ayıplı vinç halatın kopmasıının sebebiyet verdiğinin açık ve net olduğu, ayrıca, dosyada mübrez belgeler ile 08.09.2015 tarihli son bakım formunda koparak hasara sebebiyet veren vinç halatın 32 ton kapasiteli olduğu ve halat ve kanca makarasının 23 ton ile test edilerek teslim edildiği açık ve net olup, delilleri arasında sunulan düşen bobine ait hasar fotoğraflarından ve belgelerden anlaşılacağı üzere davaya konu hasarın meydana geldiği anda sabit/köprülü gezer vinç ile yer değiştirilen bobinin(rulo haldeki saç emteası) ağırlığının kopan halatın ve sistemin taşıyacağı 32 ton kapasitenin çok altında olduğu, hasarın meydana gelmesinde davadışı sigortalıya ve onun çalışanlarına atfedilecek herhangi bir kusur olmadığı, vinci kullanan vinç operatörü …’in yasal mevzuat gereğince sözkonusu vinci kullanmaya ehliyetli ve yetkili olup, delilleri arasındaki TMMOB Makina Mühendisleri Odası … Şubesine ait sertifika ile de bunun sabit olduğu, bu sebeple bilirkişi heyet raporunda vinci kullanan … isimli şahsa ait operatörlük belgesine dosyada ulaşılamadığı yönündeki tespit ve değerlendirmeye de katılmanın mümkün olmadığı, kaldı ki davaya konu hasar vinç operatörü hatasından değil, tamamen davalının 08.09.2015 tarihinde satış ve montajını yaptığı avıplı vinç halatın kopması nedeniyle meydana geldiği, vinç operatörüne atfedilecek bir kusur bulunmadığı, bilirkişi heyet raporunda, ‘İmalatçı firmanın teknik danışmanlarınca defalarca teklif ve tavsiye edilmesine rağmen taşma kapasitesi ve çalışma süresi gerekliliklerini yerine getirmeyip, malzeme yorulması ve tellenme gibi bariz belirtileri dikkate almadan çalışmaya devam etmesi nedeniyle sigortalı firmanın kusurlu olduğu’ yönündeki kanaate de katılmanın mümkün olmadığı, sözkonusu değerlendirmeler ve kanaatin, mesnetsiz ve tek taraflı beyanları içeren gerçeğe aykırı beyanlar olduğu, sigortalı firmanın uzun yıllardır aynı şektörde faaliyet gösteren vinç ve halatlarının kullanımı konusunda ehil bir firma olduğu, açıklanan nedenlerle davalının TBK ve TTK hükümleri gereğince sorumlu olduğu” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, ayıplı olduğu iddia edilen vinç halatının kopmasından kaynaklı zararın rücuen tazmini için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece alınan bilirkişi heyet raporunda; söz konusu kopan vinç halatının laboratuvarda test edilmesi gerektiğinin bildirildiği, ancak davacı tarafça sözkonusu kopan halat sunulamadığından dosya üzerinden inceleme yapılarak rapor düzenlendiği, raporda “malzeme yorulması ve tellenme gibi bariz belirtileri dikkate almadan çalışmaya devam etmesi nedeniyle davadışı sigortalı şirketin kusurlu olduğu, davalı şirketin defalarca teklif ve tavsiyede bulunmuş olmasına göre kusuru bulunmadığı, kopma nedeninin vincin gün içerisinde fazla çalışması olduğu ve sistemin FEM 3 M normuna döndürülmemiş olması olduğu” şeklinde görüş bildirildiği, mahkemece de bu rapora göre ve ispat yükü üzerinde olan davacı tarafça ayıplı mal iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle dosya kapsamına göre davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacı taraf, ellerinde kopan halatın incelenmesi için numune bulunmadığını belirtmiş olup, dosyada davalının davadışı sigortalıya vinç sistemindeki eksiklikleri belirten ve bu husustaki revizyon tekliflerini içeren belgelerin mevcut olmasına, mahkemece alınan bilirkişi heyet raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunmasına, davalı şirketin ayıplı mal sattığına dair somut bir delil sunulamamış olmasına ve davadışı sigortalı şirketin vinç halatı bakımından gerekli revizyonları yaptırmadan kullanması esnasında sözkonusu zararın meydana gelmiş olmasına göre, mahkeme gerekçesinde usul ve esas yönünden hukuka bir aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/335 Esas ve 2018/962 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 23,40 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.