Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/676 E. 2021/1168 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/676
KARAR NO : 2021/1168

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/02/2017 (Dava) – 14/12/2017 (Karar)
NUMARASI : 2017/184 Esas – 2017/1127 Karar
DAVA : Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ : 17/11/2021
KARARIN YAZIM TARİHİ : 17/11/2021

İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/12/2017 tarihli, 2017/184 Esas ve 2017/1127 Karar sayılı dosyasından yapılan yargılama neticesinde verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili, müvekkilinin A-3 Blok K: 9 D: 27′ nin tahsis edildiği gayrimenkul ile ilgili davalı kooperatifin üyesi olduğunu, davalı kooperatif tarafından müvekkiline İzmir 3. Noterliği’ nin 21/04/2016 tarihli ihtarnamesi ile “31/03/2016 tarihine kadar muaccel duruma gelmiş aidatlardan doğan 37.604,00-TL ana para borcu ve bunlara ait 24.000,00-TL gecikme cezasının 10 gün içinde ödenmesi” nin istendiğini, yine İzmir 3. Noterliği’ nin 24/05/2016 tarihli ihtarnamesinde “31/03/2016 tarihi itibariyle aidat ana para ve gecikme cezası ile toplam 61.604,00-TL olan borcun 1 aylık süre içerisinde ödenmesi” denildiğini, ancak bu ihtarnamelerin usule ve gerçeğe aykırı olup talep edilen miktarların da doğru olmadığını, aidat borcu olarak bildirilen bedelin hangi ay ve yıllara ait aidatlar olduğunun açıkça anlaşılır biçimde belirtilmediğini, gecikme cezasının da hangi ay ve yıla ait aidat borcundan kaynaklandığı ile nasıl ve miktarda hesaplandığının açık ve anlaşılır biçimde olmadığını, borç dökümünün eklenmediğini, ihtarnamelerin geçersiz olduğunu, müvekkiline 14/02/2016 tarihli olağan genel kurul sonrası gönderilen borç bildirim yazısında 20/02/2016 tarihi itibariyle aidat ana para borcunun 16.000,00-TL olduğu belirtilmişken, sözkonusu ilk ihtarda belirtilen 31/03/2016 tarihi itibariyle aidatlardan doğan ana para borcunun 37.604,00-TL olmasının mümkün olmadığını, ihtarnameye dahil edilen ve 31/03/2016 tarihinde ödenecek olan 7.500,00-TL için muacceliyet şartının henüz oluşmadığını, gecikme cezası hesabının da yanlış olduğunu, davalı kooperatifin 08/02/2015 tarihli genel kurulunda alınan kararla aylık % 3 ve 14/02/2016 tarihindeki genel kurulunda alınan kararla ise aylık % 2 gecikme cezası alınacağının kararlaştırıldığını, bu kararın 6098 sayılı TBK’ nın 120/2. maddesi düzenlemesine aykırı olduğunu, zamanaşımına uğramış kooperatif alacaklarına karşı da zamanaşımı itirazları olduğunu, ihtar tebligatlarının usulsüz olduğunu, davalı kooperatif tarafından önceki genel kurullarda müvekkilinin adresi olarak …. Sok. No: …. Balçova İzmir adresinin yer aldığını, tebliğlerin de bu adrese yapıldığını, müvekkilinin davalı kooperatife hiç bir zaman ilk iki ihtarnamenin tebliğ edildiği adres olan Atilla Mah. …. Sok. No: …. D: … Konak İzmir adresini bildirmediğini, ihtarnamelerin tebliğ adresi açısından da hukuka aykırı olduğunu, yönetim kurulunun 18/11/2016 tarihli ihraç kararının da davacıya …. Cad. No: …. Hatay Konak adresinde kardeşine 14/12/2016 tarihinde tebliğ edildiğini, yapılan tüm bu tebligatların usulsüz olduğunu, dolayısıyla ihraç kararının da iptali gerektiğini, davalı kooperatifin eşitlik ilkesine de aykırı davrandığını, kooperatife borcu olan diğer bazı üyelere ihraç yoluna gitmediğini, onlara ihtar göndermediğini, davalı kooperatifin müvekkilinin konutunu hukuka aykırı şekilde başkasına tahsis ettiğini, müvekkili tarafından kooperatif aleyhine elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası açıldığını, bu dosyaya gelen cevap dilekçesinde dairesinin 14/02/2016 tarihli genel kurulda ….’ a verildiğinin öğrenildiğini, genel kurul kararının iptali ile ilgili İzmir 4. Atm’ nin 2016/1177 E. Sayılı dosyasında dava açıldığını, bu dava dosyasının İzmir 1. Atm’ nin 2016/320 E. Sayılı dosyası ile birleştirildiğini, bu nedenle davalı kooperatif tarafından usulsüz şekilde tebliğ edilen ve haberdar olunmayan ihtarnamelerin kötü niyetli olarak kullanılıp ihraç kararının alındığını, kooperatifin hukuka aykırı ihtarnameleri keşide etmesine rağmen müvekkilinin kooperatife aidat borçlarını bu süreçte ödemeye devam ettiğini, kooperatifin de bir şey yokmuşcasına ihtar keşide ettiklerini bildirmeden aidat ödemelerini tahsil ettiğini belirterek, davalı kooperatif yönetim kurulu tarafından 18/11/2016 tarihinde 2016/9 karar numarası ile alınan ve müvekkilinin S.S. ….Yapı Kooperatifinden ihracına yönelik kararın iptaline, üyeliğinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının ortaklıktan çıkarılma işlemi yapılmadan önce kooperatif ortağı olarak tüm genel kurullara asaleten veya vekaleten katıldığını, katılmasa dahi genel kurulca belirlenen aidatları takip edip ödemekle yükümlü olduğunu, süresi içinde ödemediği aidatları nedeni ile Kooperatifler Kanunu ve ana sözleşmenin kooperatif yönetimine vermiş olduğu yetkiler doğrultusunda akçalı yükümlülüklerini yerine getirmeyen tüm ortaklara uygulanan işlemlerin davacı için de uygulandığını, gerekli yasal prosedürün yerine getirildiğini, davacının tamamen kötüniyetle bir ve ikinci ihtarlar merniste yazılı olan ve sürekli oturmakta olduğu adresine gönderilmesine rağmen sürekli tebliğleri boşa çıkarmaya çalıştığını, her iki ihtarın tebliğinin de T.K.’ nın 21/2. maddesine uygun davacıya yapılabildiğini, dava dilekçesindeki iddialarının yerinde olmadığını, aidat borcunun gerçek olduğunu, gecikme cezasının genel kurulda alınan kararlar doğrultusunda ve TBK’ nın faize ilişkin hükümleri uyarınca tahakkuk ettirildiğini, kooperatifin aidatlarını ödemeyen tüm ortaklara ihtarnameleri keşide ettiğini ve borcunu ödemeyen bir çok ortağı ortaklıktan çıkartmak zorunda kaldığını, eşitlik ilkesine özellikle uyulduğunu, davacının kendisine ait olduğunu iddia ettiği konutta arsa sahibinin torunlarının oturduğunu, arsa sahipleriyle kooperatif arasındaki davada verilen bozma kararı uyarınca kooperatifin 12 ortağının konutsuz kalacak olup kura ile bunun belirleneceğini, arsa sahiplerinin sözleşmeye göre mülkiyet hakkına dayanarak daireyi kullandığını, ayrıca edimlerini yerine getirmeyen ortağa daire tahsisinin de mümkün olmadığını, davacının ortaklığı devralışının sıralı devir olmadığını, kooperatif tarafından kendisine teslim edilmiş bir konut bulunmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI; Mahkemece, “…Toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda: davacı tarafça, davalı S.S. …. Konut Yapı Kooperatifi yönetim kurulunun 18/11/2016 tarih 2016/19 sayılı kararı ile davacı …’ ın davalı S.S. …. Konut Yapı Kooperatifi ortaklığından çıkarılmasına ilişkin kararın iptaline karar verilmesine yönelik olarak dava açıldığı, davacının davalı kooperatifin ortağı iken davacıya keşide edilen iki ihtara rağmen borcunu ödememesi nedeniyle davalı kooperatifin 18/11/2016 tarihli yönetim kurulu kararı ile kooperatif ortaklığından çıkartıldığı, 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’ nun 16. maddesinde ortaklıktan çıkarılmayı gerektirir sebeplerin ana sözleşmede gösterilmesi gerektiğinin, ortaklıktan çıkarılmaya genel kurulca karar verileceğinin ancak ana sözleşme ile bu hususta yönetim kurulunun da yetkili kılabileceğinin, çıkarma kararına karşı tebliğden itibaren 3 ay içinde itiraz davası açılabileceğinin düzenlendiği, davalı kooperatif ana sözleşmesinin 14. maddesinde; ‘Durumları aşağıda gösterilen hallere uyanlar yönetim kurulu kararı ile ortaklıktan çıkartılır …’, 14/2. maddesinde; ‘Parasal yükümlülüklerini 30 gün geciktirmeleri üzerine yönetim kurulunca noter aracılığıyla yapılacak ihtarı takip eden 10 gün içinde bu yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere yine aynı kurulca ikinci ihtar yapılır. İkinci ihtarı takip eden 30 gün içinde bu yükümlülüklerini yerine getirmeyenler’ düzenlemesinin bulunduğu, davacı …’ ın söz konusu düzenleme doğrultusunda parasal yükümlülüklerini yerine getirmediği gerekçesi ile ihraç edildiği, davacıya İzmir 3. Noterliği’ nin 21/04/2016 tarih …. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 31/03/2016 tarihi itibariyle hesaplanan 61.604,00-TL tutarındaki borcunu 10 gün içinde ödemesinin istenildiği, ihtarnamenin 12/05/2016 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarnamedeki 10 günlük sürenin geçmesinden sonra 24/05/2016 tarihinde İzmir 3. Noterliği’ nin …. yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiği ve ihtarnamede; 31/03/2016 tarihi itibariyle hesaplanan 61.604,00-TL tutarındaki borcun 1 ay içerisinde ödenmesinin istenildiği, söz konusu ihtarnamenin 24/06/2016 tarihinde tebliğ edildiği, ikinci ihtarname tebliğine rağmen borcun ödenmemesi üzerine dava konusu edilen yönetim kurulu kararının verildiği, söz konusu kararın da İzmir 3. Noterliği’ nin 21/11/2016 tarih …. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile tebliğe çıkarıldığı ve ihtarnamenin 14/12/2016 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, davanın 3 aylık yasal hak düşürücü süre içinde 20/02/2017 tarihinde açıldığı, davalı kooperatif tarafından keşide edilen 21.04.2016 tarihli birinci ihtarnamede, 31.03.2016 tarihi itibariyle belirlenen borcun ödenmesinin istendiği, ihtarnamenin 31.03.2016 tarihinden itibaren işlemeye başlayan anasözleşmenin 14/2. maddesindeki otuz günlük sürenin dolmasından önce keşide edildiği ve söz konusu ihtarnamenin ihraç kararına dayanak alınamayacağı, bunun yanında davalı kooperatif tarafından gönderilen ihtarnamelerde alacağın hangi döneme ait olduğu ve nasıl hesaplandığının hiç bir duraksamaya neden olmayacak şekilde açıklanmadığı, tüm bu hususlar göz önüne alındığında davalı kooperatif tarafından çıkartılan ihtarnamelerinin usulsüz olduğunun kabulü ile çıkarma kararının iptalinin gerektiği incelenen tüm dosya kapsamı ile anlaşılmakla; DAVANIN KABULÜ İLE, davalı S.S. …. Konut Yapı Kooperatifi yönetim kurulunun 18/11/2016 tarih 2016/19 sayılı DAVACI …’ IN S.S. …. KONUT YAPI KOOPERATİFİ ORTAKLIĞINDAN ÇIKARILMASINA İLİŞKİN KARARIN İPTALİNE” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI: DAVALI VEKİLİ TARAFINDAN, “…Davacının, kooperatife karşı 2006 yılı Ocak ayından itibaren 2016 Şubat ayı dahil hiçbir aidat borcunu ödemediği, 21.04.2016 tarihli ihtarname ile 31.03.2016 tarih itibarıyla muaccel duruma gelmiş aidatlardan dolayı 37.604 TL ana para borcu, bu ana para borcuna ilişkin 24.000 TL gecikme cezası olmak üzere toplam 61.604 TL borcu olduğu, bu borcun ihtarnamenin tebliğinden itibaren 10 gün içinde ödenmesinin istendiği, ihtarnamenin bila iade geldiği, ihtarnamedeki adres davacının mernis adresi olduğundan noterden talepte bulunularak Tebligat Kanunu 21/2. maddeye göre yeniden tebliğe çıkarıldığı ve 12.05.2016 tarihinde tebliğ edildiği, birinci ihtarnamede borcun ödenmesi için verilen 10 günlük süreye karşın borç ödenmeyince, 24.05.2016 tarihli 2. ihtarname keşide edilerek, 31.03.2016 tarihine kadar muaccel hale gelmiş 37.604 TL ana para borcu ile bu borcun 24.000 TL gecikme faizi olmak üzere toplam 61.604 TL’ nın ihtarnamenin tebliğinden itibaren bir aylık süre içinde ödenmesinin istendiği, ihtarnamenin iade edildiği, ihtarnamedeki adres davacının mernis adresi olduğundan noterden talepte bulunularak Tebligat Kanunu 21/2. maddeye göre yeniden tebliğe çıkarıldığı ve 24.06.2016 tarihinde tebliğ edildiği, davacıya 2. ihtarname ile verilen bir aylık süre içinde borç ödenmeyince yönetim kurulunun 18.11.2016 tarih 2016/19 sayılı karar ile davacının üyelikten ihracına karar verildiği, işbu ihraç kararının 21.11.2016 tarihli ihtarnamesi ile 14.02.2016 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarnamede, 31.03.2016 tarih itibariyle muaccel hale gelmiş aidatların ve bunlara ilişkin gecikme faizinin istendiğinin açıkça yazılı olduğu, ana sözleşmeye uygun olarak, ihtar tarihi olan 31.03.2016 tarih itibariyle en son 2016 Şubat ayı aidatının muaccel hale gelmiş olup, Şubat ayı ve öncesi aylara ait 37.604 TL aidat borcunun istendiği, 2016 mart ayı aidatının ihtarnamede istenmediği, böylelikle 30 günlük koşulun ihtarnamelerde gerçekleşmiş olduğu, yapılan bilirkişi incelemesinde de görüleceği üzere 2016/Şubat ayı dahil davacının asıl aidat borcunun ihtarnamedeki gibi 37.604 TL olduğu, yine bilirkişi hesaplamasında davacının ödemediği en son 2016/Şubat ayı dahil aidatlara işleyen gecikme faizinin de 24.074 TL olduğu, ihtarnamede 24.000 TL gecikme faizi istendiği, mahkemenin birinci ihtarnamede muaccel olmamış aidatın istendiği yolundaki görüşünde yanılgıya düşüldüğü, ana para ve gecikme faizinin Şubat 2016 sonu itibarı ile ana sözleşmede belirtildiği biçimde 30 günlük muacceliyet süreleri gözetilerek hesap yapıldığı, bu hesabın bilirkişi incelemesinde de doğru olduğunun ortaya çıktığı, mahkemenin ihtarnamelerde borcun hangi döneme ait olduğu ve nasıl hesaplandığının hiçbir duraksamaya neden olmayacak şekilde açıklanmadığı yolundaki gerekçesinin de yerinde olmadığı, ihtarnamede 31.03.2016 tarih itibariyle muaccel hale gelip ödenmeyen aidatların istendiğinin açıkça yazılı olduğu, yapılan bilirkişi incelemesinde de davacının 31.03.2016 tarih itibarıyla muaccel hale gelmiş ana para borcunun 37.604 TL, gecikme faiz borcunun ise 24.074,39 TL olarak hesaplandığı, ki ihtarnamelerde de davacının ana para borcunun 37.604 TL, faiz borcunun ise 24.000 TL olarak belirlendiği, böylelikle, ihtarnamelerde ana para borcu olarak gösterilen 37.604 TL’nin gerçek borç olduğu, gecikme faizinin de doğru hesaplandığının bilirkişi raporuyla da doğrulanmış olduğu, davacının gecikme faizi hesabında TBK. 120/2. maddenin uygulandığı ve ihtarnamelerde gecikme cezası olarak istenen 24.000 TL ‘nin doğru, genel kurul kararları ve yasa hükümlerine uygun olarak hesaplandığı tespitinin de yapılmış olduğu, Yargıtay kararlarına uygun şekilde ihtar tebliğlerinin yapıldığı,Yerleşik Yargıtay kararlarında borcun ay ay gösterilmesi ve ay ay faiz hesabı yapılmış cetvelin üyeye gönderileceği gibi bir anlam çıkarılabilecek bir kararın olmadığı, ihtarnamelerde Yargıtay’ın bu ihtarlar için aradığı tüm koşulların yerine getirildiği, davanın reddine karar verilmesi gerektiği” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, kooperatif ortaklığından çıkarma kararının iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı kooperatif vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 27. ve davalı kooperatif anasözleşmesinin 14. maddelerinde parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen kooperatif üyelerinin ihracı prosedürü düzenlenmiş olup, bu tür davalarda, mahkemece öncelikle, aidat borcunun ödenmesi için üyeye iki ihtarın gönderilip gönderilmediği ve bu ihtarların usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği, ilk ihtarnamenin ödemesi 30 gün geciktirilmiş borcu içerip içermediği, böyle bir borcun ödenmesi için birinci ihtarda 10 gün, ikinci ihtarda 1 aylık sürenin verilip verilmediği, bu süre içerisinde ödememe halinde müeyyidenin ne olduğunun ve ödenmesi istenen borcun miktarının ve neye ilişkin olduğunun açık ve anlaşılır olarak belirtilip belirtilmediği, her iki ihtarnamede de bildirilen borç miktarının aynı olup olmadığı tespit edilmelidir. Tüm bu aşamalarda bir eksiklik bulunmaması halinde ihtarlarda istenen borcun gerçek borç olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Somut uyuşmazlık incelendiğinde; davanın 3 aylık hakdüşürücü süre içerisinde açıldığı, davalı kooperatifçe gönderilen ihtarnamelerde asıl borç ve faiz toplam tutarının ayrı ayrı gösterildiği, Mart ayı aidatının dahil edilmediğinin bilirkişi raporundaki inceleme sonucunda anlaşılabildiği ve ihtarlarda belirtilen tutarların da aynı olarak bildirildiği görülmekle birlikte, yukarıda belirtilen şekilde hangi ay aidatları ve gecikme cezaları olduğuna dair ihtarnamede bir açıklık bulunmamakta, herhangi bir döküm evrakı da eklenmemiş olduğu anlaşılmaktadır. İhtarname içeriğinde “31.03.2016 tarihine kadar muaccel duruma gelmiş aidatlarınız” denildikten sonra toplam aidat ve toplam gecikme cezası bildirilmiş olup, davacının hangi ay aidatları için ne kadar borçlu bulunduğu ayrı ayrı ve açık bir şekilde belirtilmediğinden, hangi ayların aidatının istendiği, talep edilen aylara ilişkin aidat alacağı ödemesinin 30 gün gecikmiş olup olmadığı hususları ihtarı alan tarafından denetlenememektedir. Ayrıca, davalı kooperatif tarafından 14.12.2016 tarihli genel kurul sonrasında davacıya gönderilen borç bildirim yazısında 20 Şubat 2016 tarihine kadarki borcun 16.000-TL olarak bildirilmiş olduğu da dikkate alındığında davacı bakımından kooperatifçe sonradan gönderilen ihtarnamelerin belirsizlik oluşturduğu açık ve olağandır. Tüm bu hususlar gözetildiğinde, davacının usulüne uygun olmayan ihtarnamelerle temerrüde düştüğü kabul edilerek kooperatiften ihraç kararı verilemeyeceği anlaşıldığından, yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve esas yönünden bir isabetsizlik görülmemiştir (Aynı yönde bknz. Yargıtay 15. HD 2021/653 E.-2021/1007 K).
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/184 Esas – 2017/1127 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 23,40 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 17/11/2021