Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/656 E. 2021/978 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/656
KARAR NO : 2021/978

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/09/2018
NUMARASI : 2018/2 Esas, 2018/128 Karar

DAVA : Markaya Tecavüzün Tespiti, Maddi- Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ: 14/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 14/10/2021

İzmir Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 11/09/2018 tarihli, 2018/2 Esas ve 2018/128 Karar sayılı kararının dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesi süresi içinde usulünce verilmiş olmakla; dosyadaki dilekçe, lahiyalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait “….” markasının 2014/24337 no ile 30 ve 43. sınıflarda 21.03.2014 başvuru ve 05.10.2015 tescil tarihde tescillendiğini, davalının anılan markanın önüne “….” ibaresini ekleyerek marka tescil başvurusunda bulunduğunu, başvurusunun reddedildiğini, buna rağmen fiilen kullandığını beldirerek davacının markasına tecavüzün meni ile markaya konu ürünlerin toplatılmasına, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın da davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi davalıya usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen davalı davaya cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARARDA ÖZETLE:
Davalının marka sahibi davacı ile yazılı veya sözlü bir lisans ilişkisi kurmadığı halde, “….” ibarelerini markasal olarak kullandığının, değişik iş tespit dosyasıyla kanıtlandığı, davalının ticari faaliyet alanı tam da markanın tescillendiği 30 ve 43.sınıflara ilişkin olduğu, davacının marka hakkına tecavüzü kanıtladığını, davacının süresi içinde gider avansını tamamlamadığı, 19/06/2018 tarihli celsede maddi zararın mahkemece takdirini talep ettiği, davacı vekilinin fiili zararın yanısıra yoksun kaldığı karı da talep ettiği, TBK nın 50 ve 51 maddeleri uyarınca maddi tazminatın ve yoksun kalınan karın tayini gerektiğini, davanın belirsiz alacak davacı şeklinde açıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalınınmarka hakkına tecavüz ettiğinin tespitine, men edilmesine, tecavüzlü kullanımların bitirilmesine, tanıtım gereçleri, tabela, sarf malzemesi, broşür, el ilanı vs. kaldırılmasına, toplanmasına, 1.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın davalı firmadan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, maddi tazminat alanında uzman bilirkişilerden rapor alınmasını ve manevi tazminatın az takdir edildiğini, kararın kaldırılması gerektiğini bildirerek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, markaya tecavüzün önlenmesi, maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK’nin 120/2. maddesinde gider avansının yatırılması için mahkemenin davacıya iki haftalık kesin süre vermesi ve 115/2. maddesi uyarınca dava şartı olan gider avansının yatırılmaması halinde, davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedileceği düzenlenmiştir.
HMK’nin 324. maddesine göre ise “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır”.
Bu durumda; mahkemece gider avansı kabul edilerek, değerlendirme yapılan bilirkişi giderinin, dava şartı olan gider avansı mı, yoksa delil avansı mı olduğu irdelenmelidir.
03.04.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 45. maddesinde gider avansı ve delil avansı birlikte düzenlenmiş olup, gider avansının, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade ettiği, davacının, her yıl Bakanlıkça çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğu, delil avansının ise, tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade ettiği vurgulanmıştır. Gider avansının içinde delil avansı için gerekli giderler de gösterilmiş olduğundan, Yönetmeliğin 45. maddesinin 1. fıkrası ile 4 ve 5. fıkraları uyumlu değildir. Bu durumda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ilgili maddelerine göre yorum yapılmalıdır.
HMK’nin gider avansına ilişkin 120. maddesi ile delil avansına ilişkin 324. maddesi birlikte değerlendirildiğinde; gider avansının yatırılmamasının ve delil avansının yatırılmamasının farklı hukuki sonuçlara bağlandığı dikkate alındığında; gider avansının tanık dinlenmesi, bilirkişi raporu alınması ve keşif gideri gibi delil ikamesine yönelik giderleri kapsayacak şekilde yorumlanmasına olanak yoktur. Bu durumda; dava şartı olan gider avansının delillerin ikamesi dışındaki yargılama giderlerini ifade ettiği kabul edilmelidir.
Delil avansına yönelik ara kararında mahkemece, hangi delil için ne miktarda avans yatırılacağı açıkça belirtilmeli ve avansın kesin süre içinde yatırılmaması halinde bu delilin ikamesinden vazgeçildiğinin kabulü ile dosya kapsamındaki delillere göre karar verileceğinin ihtar edilmesi gerekir.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda somut olay irdelendiğinde, mahkemece 12/04/2018 tarihli celsede dört numaralı ara kararı ile davacı vekiline ek 550.00 TL gider avansı yatırması hususunda iki haftalık kesin süre verilmesine, yatırılmadığı takdirde bilirkişi incelenmesinden vazgeçmiş sayılmasına karar verileceğinin ihtar edildiği, davacı tarafça eksik gider avansının süresi içinde yatırılmadığı,19/06/2018 tarihli celsede davacı vekilinin ara kararı yerine getiremediklerini, maddi zararın mahkemece takdir edilmesi gerektiği yönünde talepte bulunduğu, davacı vekilinin 31/08/2018 ve 10/09/2018 tarihli dilekçeleri ile ara karardan vazgeçilerek, bilirkişi incelemesi yapılmasını talep ettiği, 11/09/2018 tarihli sözlü yargılama celsesinde bu talebinin yinelediği, mahkemece kesin süre zarfında avans eksiği tamamlanmadığından bilirkişi incelemesi talebinin reddine karar verildiği, davacı vekilinin son sözünde maddi tazminatın mahkemece takdir edilmesine ilişkin beyanda bulunduğu, mahkemece taleple bağlı kalınarak 1000 TL maddi tazminata karar verildiği, kesin sürenin ve ihtaratın usulüne uygun olduğu, mahkemece hükmedilen maddi ve manevi tazminatların miktarlarının hakkaniyete uygun bulunduğu anlaşılmıştır.
Bu itibarla, davacı vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 11/09/2018 tarihli, 2018/2 Esas ve 2018/128 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 59,30 TL harçtan başlangıçta alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3- Davacı tarafın yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcı olan 98,10 TL’nin hazineye gelir yazılmasına,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan istinaf gider avansının HMK’nun 333. Maddesi gereğince yatıran tarafa İADESİNE,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay 11. Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/10/2021