Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/646 E. 2021/992 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/646
KARAR NO : 2021/992

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03.12.2015 (Dava) – 03/05/2018 (Karar)
NUMARASI : 2015/1422 Esas – 2018/528 Karar
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ : 20/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/10/2021

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/05/2018 tarihli, 2015/1422 Esas ve 2018/528 Karar sayılı dosyasından yapılan yargılama neticesinde verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili, müvekkilinin maliki bulunduğu … plakalı aracın önünde seyreden … plakalı aracın yavaşlamasıyla müvekkilinin de yavaşladığını, bu esnada davalı tarafından Zorunlu Trafik Sigortası ile sigortalı … plakalı aracın müvekkilinin aracına arkadan çarptığını, bu çarpmanın etkisiyle de müvekkilinin önündeki davadışı … plakalı araca çarptığını, kaza sonucunda müvekkiline ait araçta yüksek maddi hasar meydana geldiğini, kazanın oluşumuna … plakalı araç sürücüsünün tam kusurlu olarak sebebiyet verdiğini, zararın tazmini için sigorta şirketine başvurulduğunu ve hasar dosyası açıldığını, ancak çok uzun süre sürüncemede bırakıldıktan sonra davalı sigorta şirketi tarafından haksız olarak ödemeden imtina edildiğini, değer kaybının da tespiti ile gerçek zararın tam olarak bilinebileceğini, hasar bedelinin likit alacak olmayıp yargılamayı gerektirdiğini belirterek, fazlaya dair hakları saklı olmak üzere şimdilik 2.000-TL’ nin davalıdan poliçe teminat limitleri dahilinde temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 07/03/2018 tarihli talep artırım dilekçesi ile 2.000-TL hasar bedelini 2.150-TL artırarak toplam 4.150-TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt (avans) faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istediği anlaşılmıştır.
CEVAP: Davalı vekili, dava konusu trafik kazasına karıştığı iddia edilen … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun kazanın poliçe vadesi içinde meydana gelmesi şartıyla poliçe teminat miktarı ile sınırlı olduğunu, ekspertiz raporunda davacı tarafın hasar tazmin talebinin kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan eski trafik sigortası genel şartlarında teminat kapsamı dışında sayılan haller olarak gösterilen A.3-h maddesindeki “Motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyetlerde bulunan teşebbüsler, gözetim, onarım, bakım, alım-satım araçla değişiklik yapılması amacı ile veya benzeri bir amaçla bırakılan aracın sebep olacağı zararlara ilişkin her türlü talepler teminat kapsamı dışındadır” hükmü gereğince müvekkilince reddedildiğini, pek çok hasar kaydı bulunan 1994 model, 20 yaşında aracın değer kaybından söz edilemeyeceğini, aracın pert total işlemine tabi tutulması halinde değer kaybına uğramasının mümkün olmadığını, ayrıca ancak dava tarihinden itibaren ve yasal faize hükmedilebileceğini beyanla, haksız ve yersiz açılan davanın reddini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI; Mahkemece, “….Öncelikle davalı şirketin, dava konusu hasarın teminat kapsamında bulunmadığına yönelik itirazı değerlendirildiğinde; motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan teşebbüs sahiplerinin işleten gibi sorumlu tutulabilmeleri için, öncelikle bu yerin teşkilatlanmış, güven veren bir tamirhane olması, araç üzerindeki hakimiyetin eylemli olarak teşebbüs sahibine geçmesi gerektiği, kısa süreli basit onarımlar gibi kesinlikten uzak, duraksamalı durumlarda, hakimiyetin geçtiğinin kabul edilmemesi gerektiği, zira, motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan kişilerin işleten gibi sorumlu tutulmalarının nedeninin, bunların motorlu araç üzerindeki fiili hakimiyetin kesin olarak sahibi bulunmalarından kaynaklandığı, davaya konu, davalı sigorta şirketine sigortalı … plakalı aracın tamir için bırakıldığı ‘… firması’ nın şahıs işletmesi olduğu, defter tutmadığı, firmada yalnızca 2 çalışanın bulunduğu, vergi kayıtlarına ulaşılamadığı, tamir için gelen araçlara ilişkin özel defter tutulmadığı, sigortalıya da aracın teslim edildiğine dair belge verilmediği, dolayısıyla davacı aracının tamir için bırakıldığı yerin ekonomik gücü zayıf, düzensiz, basit bir yer olduğu, kanunda öngörülen şekilde az veya çok organize olmuş, güven veren bir tamirhane olmadığı, davalı sigortalısının tanık olarak alınan beyanına göre basit bir onarım için bırakılan sigortalı aracın fiili hakimiyetinin de tamirhaneye geçtiğinin kabul edilemeyeceği anlaşılmakla, dava konusu hasarın ZMMS teminat kapsamında kaldığının kabul edildiği, tüm bu yasal düzenlemeler ve somut olay birlikte değerlendirildiğinde; davalı sigorta şirketine sigortalı olan … plakalı aracın sigortalı … tarafından basit onarım için ‘… Firmasına’ bırakıldığı, araç tamirhaneye bırakıldıktan sonra sürücü … sevk ve idaresinde Yeşillik Caddesini takiben Karabağlar istikametinden Yeşildere istikametine seyir halinde iken, Buca yol ayırımına geldiğinde aracının ön kısımları ile bu sırada önünden ve yine aynı istikamete seyirle yavaşlayan ve en önden seyreden araca çarpmamak için yavaşlayan sürücüsü … sevk ve idaresindeki davacıya ait … plaka sayılı aracın arka kısımlarına çarptığı, çarpmanın etkisiyle savrulan davacı aracının da ön kısımları ile önünden ve yine aynı istikamete seyirle yavaşlayan sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın arka kısımlarına çarpması neticesinde maddi hasarlı zincirleme trafik kazasının meydana geldiği, bilirkişi heyet raporunda belirlenen gerekçelerle davalıya sigortalı … plaka sayılı araç sürücüsü …’un tam ve asli kusurlu olduğu, davacı araç sürücüsünün ve … plaka sayılı araç sürücüsünün bir kusurunun bulunmadığı, kaza nedeniyle davacı aracında meydana gelen hasarın mahkemece alınan bilirkişi raporu ile yedek parça+işçilik+KDV dahil 4.956,00 TL olduğunun tespit edildiği, aracın kaza tarihindeki piyasa rayiç değerinin 6.500,00 TL ve hurda değerinin 2.350,00 TL olduğu nazara alındığında davacı aracının onarımının ekonomik olmadığı, pert-totale tabi tutulması gerektiği, buna göre davacının gerçek zararının 6.500-TL- 2.350-TL=4.150-TL olduğu, kazanın poliçe süresi içerisinde gerçekleştiği ve zarar miktarının poliçe limiti dahilinde kaldığı anlaşılmakla, davacının davasının kabulü ile davalı sigortanın, talebi üzerine alınan eksper raporu tanzim tarihi olan 08/10/2014 tarihinden itibaren, 8 iş günü sonrası olan 21/10/2014 tarihinde temerrüde düştüğü kabul edilerek hasar bedeline bu tarihten itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilerek, sonuç olarak; Davasının KABULÜNE, 4.150,00 TL hasar tazminatının 21/10/2014 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI: DAVALI VEKİLİ TARAFINDAN, “….Tazmin talebinin teminatdışı olup reddinin gerektiği, 2918 S. Yasanın 104. maddesi ve buna paralel Genel Şartlar A.3-h bendi uyarınca herhangi bir istisna ya da özel şart aranmaksızın talebin reddinin gerektiği, mahkemece yoruma dayalı olarak birtakım istisnai şartların arandığı, sigortalı araç maliki …’in yazılı beyanında aracı … çalışanı olan arkadaşı …’a arka tampon ve çamurluk boyasının düzeltilmesi için verdiğini, bu kişinin aracı aldıktan sonra kaza yaptığını beyan ettiği, yani aracın sigortalı tarafından onarım amacıyla … isimli boya atölyesine bırakıldığı, bu yerin bir şahıs işletmesi olduğu, yanında başka çalışanların da olduğu, işletme sahibi …’a teslim edildikten sonra yani araç kendi fiili hakimiyetinde iken kazanın meydana geldiği, kaza tespit tutanağında da zaten bu kişinin adının bu nedenle geçtiği, sigortalının, aracını bir daha da göremediği, çok sonra terk edilmiş halde bulduğu, ayrıca kesinlikle kabul anlamına gelmemek üzere; gerçek hasar ve zarar miktarı ile ilgili olarak mahkemece hükme esas alınan raporla hasar dosyası kapsamında müvekkilince aldırılan ekspertiz raporu arasında miktar itibariyle bariz çelişki olduğu, …’in beyanı alınmadan eksik incelemeyle rapor aldırılmış olmasının da başka haklı bir istinaf nedeni olduğu, haklı somut itirazları karşılanmak üzere yeniden bilirkişi raporu alınmadan eksik incelemeyle karar verildiği, ekspertiz raporunda somut fiyat teklifleri ve piyasa araştırması sonuçlarıyla pert total kabul edilmesi halinde 2.el piyasa değerinin 5.000-TL, sovtaj değeri 2.350-TL olmak üzere, gerçek zararın 2.650-TL olduğunun belirlendiği, ancak mahkeme bilirkişisinin bunu 4.150-TL olarak hesapladığı, zira aracın 2.el değerini birden 6.500-TL’ye çıkarılmış olduğu, fahiş hesap olduğu, tüm bunların dışında kaza tarihi 23.09.2014 olup 2 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, davanın belirsiz alacak davası tanımına girmediği, dava dilekçesinde de böyle bir talep olmadığı, bu nedenle dava edilmeyen kısım için zamanaşımının kesilmediği,2 yıllık süre geçtikten sonra 07.03.2018’de yapılan ıslah ile artırılan kısmı kabul etmedikleri, zamanaşımı def’inde bulundukları halde mahkemece dikkate alınmadığı, her halükarda ıslah edilen kısım için davanın reddi gerektiği” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle hasar tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf isteminde bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Dava dilekçesi incelendiğinde, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı anlaşılmış olup, davalı vekilinin yargılama sırasında artırılan tutara ilişkin zamanaşımı itirazının bu nedenle reddi gerekmiştir.
2918 Sayılı KTK’ nın 104. maddesi uyarınca, motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan kişiler, gözetim, onarım, bakım, alım-satım, araçta değişiklik yapılması veya buna benzer amaçlarla kendilerine bırakılan araçların neden olduğu zararlardan dolayı, işleten gibi sorumlu tutulmuşlardır. Bu şekilde oluşan zararlardan, aracın asıl işleteni veya o araç için zorunlu trafik sigorta sözleşmesini yapan sigortacının sorumlu olmayacağı da, bu yasal düzenlemede açıkça belirtilmiştir. Aynı madde hükmünde ayrıca, bu gibi mesleki faaliyette bulunanların, kendilerine teslim edilen araçların yönetmelikte gösterilen biçimde defterini tutmakla, maddenin ikinci fıkrasında da bu meslek sahiplerinin kendilerine teslim edilen motorlu araçların tümünü kapsayacak şekilde zorunlu trafik sigortası yaptırmakla yükümlü tutuldukları açıkça belirtilmiştir.
Bu madde uyarınca, aracın mesleki faaliyet kapsamında teslim edildiği kişinin gerçek işleten malik yerine farazi işleten olarak sorumlu tutulabilmesi için, araç üzerindeki eylemsel egemenliğin kesin biçimde bu yere geçtiğinin ortaya konulması gerekmektedir. Bu durum, her somut olayın özelliğine göre ayrı değerlendirilmelidir. Kesinlikten uzak, duraksamalı durumlarda, hakimiyetin geçtiği kabul edilmemelidir. Zira, motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan kişilerin işleten gibi sorumlu tutulmalarının nedeni, bunların motorlu araç üzerindeki fiili hakimiyetin kesin olarak sahibi bulunmalarından kaynaklanmaktadır (Bu yönde bknz.Yargıtay 17. HD 2018/6374 E.-2020/3670 K.).
Somut olayda, davadışı sigortalı araç sürücüsünün arkadaşı olan tamirhane çalışanına aracını tamir için verdiğine dair beyanının herhangi bir teslim belgesi ile delillendirilmemiş olmasına, kaldı ki teslimin işletmeye değil arkadaşı olan çalışana hastanede yapıldığına dair beyanda bulunulmuş olmasına, mahkemece yapılan araştırma sonucunda da bahsedildiği gibi bir işyerine ulaşılamamış olmasına, sözkonusu adreste başka bir şahıs işletmesi bulunmasına, kazanın tamirhanede gerçekleşmemiş olmasına göre aracın sigortalının fiili hakimiyetinden çıktığının kabul edilmesi somut olaydaki şartlara göre mümkün görülmediğinden, bu husustaki istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin zarar hesabına ilişkin itirazlarına gelince; dosyada mevcut davacı aracının kaza yılına ait iki adet emsal internet satış ilanında aracın rayiç değerinin 5.750-TL olarak belirtildiği, mahkemece hükme esas alınan raporda ise rapor tarihindeki güncel satış ilanlarında belirlenen emsal araç satış rakamlarının kaza tarihine entegresiyle (dolar ve euroya göre hesap yapılarak kaza tarihine uyarlama yoluyla) 6.451-TL olarak bulunduğu ve bunun da yuvarlandığı belirtilerek 6.500-TL rayiç değer olarak esas alındığı, sovtaj bedelinin ise eksper raporundakiyle aynen esas alındığı, tamirin ekonomik olmadığı belirtildikten sonra bulunan sonuç zararın 4.150-TL olduğunun belirtildiği görülmekle, kaza tarihindeki rayiç değere ilişkin dosyada kaza yılı olan 2014 yılına ait somut iki adet internet ilanında davacı aracıyla aynı özelliklerdeki araçların rayiç değerinin 5.750-TL olduğu dikkate alındığında bu bedelden sovtaj bedelinin düşümüyle gerçek zarar hesabı yapılması gerektiği anlaşılmakla, mahkeme kararının kaldırılarak, (5.750-2.350 TL=) 3400-TL hasar tazminatına hükmedilmesi suretiyle HMK 353/1-b-2.madde uyarınca yeniden karar verilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.2. maddesi gereğince kısmen kabulü ile, mahkeme kararının kaldırılarak yeniden hüküm tesisi ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ İLE, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2015/1422 Esas – 2018/528 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile, 3.400,00 TL hasar tazminatının 21/10/2014 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Kabul edilen miktar üzerinden hesaplanmış olan 232,25-TL nispi harçtan, peşin alınan ve ıslahla tamamlanan 71,16-TL harçların mahsubu ile bakiye 161,09-TL karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafın yaptığı 0,75-TL dosya gideri, 4,10-TL vekalet suret harcı, 27,70-TL başvuru harcı, 71,16-TL peşin ve ıslahla tamamlanan harç, 163,20-TL davetiye ve posta gideri, 1.200,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.466,81-TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranı dikkate alınarak hesaplanan 1.201,72 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 750,00-TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
6-Yatırılan gider avanslarının varsa kullanılmayan kısımlarının, 6100 Sayılı Kanunun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine” ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
II-Davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
III-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yatırılmış olan 70,90 TL istinaf karar harcının davalıya iadesine,
IV-Davalı … Sigorta A.Ş.’nin istinaf aşamasında yaptığı 23,98 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
V-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf eden yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
VI-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile 20/10/2021 tarihinde karar verildi.