Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/643 E. 2021/1063 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/643
KARAR NO : 2021/1063

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/04/2017 (Dava) – 29/05/2018 (Karar)
NUMARASI : 2017/418 Esas – 2018/639 Karar
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ : 27/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/10/2021

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/05/2018 tarihli, 2017/418 Esas ve 2018/639 Karar sayılı dosyasından yapılan yargılama neticesinde verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili, 27.08.2016 tarihinde davadışı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın müvekkili …’e ait … sevk ve idaresindeki … yabancı plakalı araca çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin trafik kurallarına uygun bir şekilde sol şeritten ilerlerken … sevk ve idaresindeki aracın sağ şeritte park halinde olan plakası bilinmeyen bir araca çarptığını, bu çarpmadan sonra da aniden sol şeride geçmek için manevra yapınca sol şeritte o anda ilerlemekte olan müvekkilinin aracına sağ ön kapı, sağ arka kapı ve sağ arka çamurluk kısımlardan çarptığını, bu durumun kaza tespit tutanağı ile de sabit olduğunu, davalı tarafın, kaza tarihinde geçerli olan ZMMS poliçesi nedeniyle sigortalı araç sürücüsünün tam ve asli kusuru ile sebebiyet verdiği kaza neticesi oluşan maddi zararlardan sorumlu olduğunu, kaza sonrasındaki zararın Almanya’daki bilirkişi bürosu tarafından düzenlenen rapor ile belirlendiğini, aracın tamir masrafının 6.171,67-Euro, kaza tarihindeki rayiç değerinin 8.100-Euro, sovtaj değerinin 2.500-Euro olduğu, total pert olup gerçek zararın 5.600-Euro olarak belirlendiğini, davalıya 01.03.2017 tarihinde ihbar yapıldığını ve bunu izleyen 8. işgünü olan 14.03.2017 itibariyle temerrüde düştüğünü belirterek, 5.600-Euro maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden temerrüde düştüğü 14.03.2017 tarihinden itibaren yabancı para bakımından 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faiziyle birlikte ve fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış kuru karşılığı Türk Lirası olarak tahsiline, müvekkilinin bilirkişi ücreti olarak ödediği 962,47 Euro’ nun fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru karşılığı Türk Lirası olarak yargılama giderlerine dâhil edilerek davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, Karayolları Trafik Kanunu 97. maddesi uyarınca davacı tarafça usulüne uygun şekilde delil ve belgelerle yapılmış bir hasar başvurusunun bulunmadığını, renkli fotoğraf dahi ibraz etmediğini, usulen sırf dava şartını yerine getirmiş gibi gözükmek için kötüniyetli bir başvuruda bulunduğunu, bu nedenle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, müvekkili sigorta şirketi yönünden temerrüdün de kesinlikle oluşmadığını, esasa ilişkin olarak kazaya karışan aracın müvekkili sigorta şirketine trafik poliçesi ile sigortalandığını, ancak bu poliçeden dolayı müvekkili sigorta şirketinin hukuki sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında olmak üzere poliçede yazılı azami miktara kadar ve gerçek zarar miktarı ile sınırlı olduğunu, davacı yanın talep etmiş olduğu hasar miktarının fahiş olduğunu, davacının hasarın tespiti amacıyla Almanya’ dan aldırdığı tek taraflı ve hasımsız ekspertiz raporuna ve bu rapor ile belirlenen hasar bedeline müvekkili şirketin itiraz etme olanağı olmadığından ve yaptırılan tespitte belirtilen rakamlar gerçek zararı yansıtmadığından bu tespitin kesin delil niteliği bulunmadığı gibi kabulünün de mümkün olmadığını, Türkiye’den Almanya’ya mevcut haliyle trafiğe çıkabilir vaziyette ve yürür halde binlerce kilometre yol yaparak gidebilen araç için, davaya konu kazanın oluş şekli, araçların çarpma noktaları ve buna göre araçlarda oluşması muhtemel hasar karşısında talep edildiği şekliyle araçta pert total sayılmasını gerektirecek kadar ağır bir hasar oluşmasının mümkün olmadığını, rapordaki rakamların gerçeği yansıtmadığını, davacı talebinin ve talebe dayanak yapılmaya çalışılan raporun tümden fahiş ve abartılı rakamlardan ibaret olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI; Mahkemece, “…Davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalanan dava dışı sürücü …’ün sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile seyir halinde iken sağ şeritte park halinde olan ve plakası bilinmeyen bir araca çarptığı, sürücü …’ün bu çarpmadan sonra sol şeride geçmek için manevra yapınca sol şeritte Haydar Aliyev Bulvarı üzerinde Levent Marina istikametine doğru aynı şeritte ilerlemekte olan sürücü … sevk ve idaresindeki davacıya ait … plaka sayılı aracın arka kısmına çarpma neticesinde davacı aracının hasar gördüğü, meydana gelen olayda dava dışı …’ün %100 oranında asli kusurlu olduğu, davacının aracını kullanan sürücünün kusursuz olduğu, davacı yana ait araçta Almanya rayiç değerlerine göre yedek parça, boya ve işçilik olmak üzere 6.171,67 €uro tutarında zarar oluştuğu, aracın rayiç değerinin ise 8.100 €uro olduğu, bu haliyle aracın tamirinin ekonomik olmaması nedeniyle pert-total uygulamasına tabi tutulması gerektiği, aracın Almanya’daki piyasa rayicinin 8.100 €uro, sovtaj değerinin 2500 €uro olduğu, aracın pert olması nedeniyle gerçek hasar miktarının (8.100 €uro-2500 €uro=) 5.600 €uro olduğu, kaza tarihi olan 27.08.2016 Merkez Bankası Efektif Satış Kuruna göre 1 €uro 3.3233 TL olmakla tespit edilen 5.600 €uro hasar tazminatının TL karşılığının 18.610,48 TL olduğu ve sigorta teminat limiti içinde kaldığı, hasar tespit giderleri yargılama giderleri kapsamında yer almakta olup davanın kabul ve red oranına göre değerlendirileceği, davacının hasar miktarını Almanya’da özel kurum ve bilirkişiye tespit ettirdiği ve ücretini ödediği, ödenen hasar tespit gideri bedelinin 962,47-€uro olduğu, davalının yargılama giderleri içinde yer olan bu miktardan sorumlu olduğu, dava konusu rizikoya ilişkin 27.02.2017 tarihli hasar ihbarının davalı sigortacıya 01.03.2017 tarihinde tebliğ edildiği, 2908 sayılı KTK 99.madde hükmüne göre trafik sigortacısının zarar giderim yükümlülüğü süresinin, hasar ihbarından itibaren 8 gün olduğu, bu süre geçtikten sonra sigortacının temerrüde düştüğü, davacı tarafından davalı sigorta şirketine gönderilen temerrüt ihtarı 01.03.2017 tarihinde tebliğ edilmiş olmakla bu tarihten 8 gün sonra yani 14.03.2017 tarihinden itibaren temerrüt faizi talep edilebileceği, davacının da bu tarihten itibaren temerrüt faizi talep ettiği, riziko tarihinde hesaplanan davacı zararı olan 5.600 €uro’nun, 3095 Sayılı Yasa’nın 4/a maddesi uyarınca uygulanacak değişken faiziyle birlikte, fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuru esas alınarak hesaplanacak TL karşılığından davalının sorumlu olduğu anlaşılmakla; DAVACININ DAVASININ KABULÜ İLE, 5.600 Euro tazminatın davalının temerrüde düştüğü 14/03/2017 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesine göre uygulanacak değişken faiziyle birlikte fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuru esas alınarak TL karşılığının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 962,47 Euro bilirkişi ücretinin karar tarihi itibariyle TL karşılığının yargılama giderleri içerisinde değerlendirilmesine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI: DAVALI VEKİLİ TARAFINDAN, “…Öncelikle, müvekkili sigorta şirketinin en fazla kaza tarihi itibariyle poliçe ile araç başına verilen maksimum teminat limiti ile sorumlu olabileceği (yani kaza tarihi itibariyle maksimum 31.000 TL. ile sınırlı olarak), mahkemece bu gerçeğin göz ardı edildiği, kararın hüküm kısmında ayrıca bu husus belirtilmesi gerekirken belirtilmediği, kaza tarihi olan 27.08.2016 tarihinde trafik poliçesi teminat üst limiti araç başına 31.000 TL iken ve davacı taraf Euro üzerinden davaya konu ettiği tazminat miktarını fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru karşılığı Türk Lirası olarak talep etmişken, mahkemece de buna göre hükmedilen 5.600 Euro tazminat bedelinin, müvekkili sigorta şirketinden temerrüt tarihi olarak belirlenen 14.03.2017 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru karşılığının tahsiline karar verilerek poliçe limitinin kararda hiç gözetilmediği, kararda ayrıca ve açıkça belirtilmemiş olması sebebiyle fiili ödeme tarihi baz alınacağı için halihazırdaki kur fiyatlarına göre bile şu an için teminat limitlerinin aşıldığı, kendilerine gönderilen icra emrinin de bu durumun çok açık kanıtı olduğu ve bu yönden mutlak suretle kararın düzeltilmesi ve poliçe üst limitinin kaza tarihi itibariyle 31.000-TL olduğunun belirtilmesi gerektiği, bunun haricinde hükmedilen fahiş ve gerçeğe aykırı tazminat miktarını da kabul etmedikleri, davaya konu aracın Türkiye’ den Almanya’ ya yürür vaziyette ve trafiğe çıkmasına engel bir hal olmadan gidebildiği, ancak Almanya’da araçtaki küçük çaplı hasarın abartılarak bir anda araç pert total işlemine tabi tutulacak kadar ağır hasarlı kabul edildiği, davacı tarafça müvekkili sigorta şirketinin gerçek hasar ve zarar miktarını tespite yarar gerekli delil ve belgelerin (en başta ve en azından araçtaki hasarı gösterir renkli fotoğraflar bile) özellikle verilmekten imtina edildiği, usule uygun bir başvuruda bulunulmuş olmadığı, davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiği, müvekkilinin temerrüdünden de bu yüzden söz edilemeyeceği, Almanya’dan alınan raporlarda abartılarak hasar tespiti yapıldığının bilindiği, hangi piyasa araştırmasına dayalı, hangi emsal veriler alınarak yapıldığı belli olmayan soyut pert total hesabına göre hüküm tesis edildiği, nitekim mahkemece alınan bilirkişi raporunun da eksper raporunun tekrarı olduğu, fahiş hesabı, pert-total kabul edilmesini kabul etmedikleri, emsal dosyalarda bu şekilde hesaplarda hata yapıldığının görülmekte olduğu, Almanya piyasası ve rayiçleri araştırılarak hasarın belirlenmesi gerektiği, bu haliyle tam bir muamma olduğu, aracın hurdaya mı ayrıldığı tamir mi edildiğinin belli olmadığı, iki hususta da belge sunulmadığı, yine eksper bilirkişi raporu ücretine dair bir araştırma yapılmadan davacı beyanına göre hüküm kurulmasının da hatalı olduğu, konsolosluğa müzekkere yazılarak oradaki bilirkişi ücretlendirmelerinin öğrenilerek makul olup olmadığının belirlenmesi gerektiği, yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmesini talep ettikleri” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, trafik kazası nedeniyle araç hasar bedeli tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta; davalı vekilinin bilirkişi raporunun kendisine tebliğine rağmen yasal süresi içerisinde rapora itiraz etmeyip, rapora dair itirazlarını istinaf dilekçesinde belirttiği görülmekle, bu yön itibariyle ve Almanya’da alınmış olan eksper raporunun mahkemece görevlendirilen bilirkişi tarafından ayrıntılı olarak değerlendirilmesi suretiyle yeniden rapor alınmış olmasına, raporun hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunmasına göre davalı vekilinin bu husustaki istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Bununla birlikte, tüm dosya kapsamına ve davalı sigorta şirketince düzenlenen poliçe içeriğine göre, 2016 yılında gerçekleşmiş bulunan kazaya ilişkin olarak davalı sigorta şirketinin 31.000-TL poliçe limitiyle sınırlı sorumlu olduğuna dikkat edilmeksizin, hükmedilen tutarın “fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuru esas alınarak TL karşılığının” denilmek suretiyle hüküm kurulması yerinde olmamış, bu yöndeki istinaf itirazlarının kabulü gerekmiştir. Ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, yerel mahkeme kararının kaldırılıp HMK 353/1-b-2. madde uyarınca hükme bu yönde ekleme yapılmak suretiyle yeniden hüküm kurulması gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
I-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2017/418 Esas – 2018/639 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“1-Davacının davasının KABULÜ ile, 5.600 Euro tazminatın davalının temerrüde düştüğü 14/03/2017 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesine göre uygulanacak değişken faiziyle birlikte fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuru esas alınarak TL karşılığının davalıdan alınarak davacıya verilmesine (Davalı sigorta şirketinin poliçe limiti olan 31.000-TL ile sınırlı olmak kaydı ile),
2-962,47 Euro bilirkişi ücretinin karar tarihi itibariyle TL karşılığının yargılama giderleri içerisinde değerlendirilmesine,
3-Kabul edilen miktar üzerinden hesaplanmış olan 1.492,58 TL nispi harca, peşin alınan 373,15 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.119,43 TL karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak HAZİNE’ YE GELİR KAYDINA.
4-Dava tamamen kabul edildiğinden davacı tarafın yaptığı ve karşıladığı 4,60 TL vekalet suret harcı, 31,40 TL başvuru harcı, 373,15 TL peşin harç, 188,00 TL davetiye ve posta gideri, 400,00 TL bilirkişi ücreti, 962,47 Euro bilirkişi ücretinin karar tarihi itibariyle TL karşılığının (1 €uro 5.3302 TL üzerinden) 5.130,16 TL olmak üzere toplam 5.545,19 TL yargılama gideri ve başvurma ve peşin harcın davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 2.622,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine.
6-HMK’nın 333.maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde ilgili olduğu tarafa iadesine…”, ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
II-Davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
III-İSTİNAF AŞAMASINDA; istinaf başvurusu sırasında davalıdan alınan 374,00 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
IV-İstinaf incelemesi esnasında davalı tarafça yapılan 37,98-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
V-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
VI-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 27/10/2021