Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/642 E. 2021/952 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/642
KARAR NO : 2021/952
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/04/2018 (Dava) – 07/09/2018 (Karar)
NUMARASI : 2018/526 Esas – 2018/839 Karar
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ : 13/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/10/2021

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/09/2018 tarihli, 2018/526 Esas ve 2018/839 Karar sayılı dosyasından yapılan yargılama neticesinde verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin %35 oranında ortağı olduğunu, müvekkilinin olumsuz oyuna rağmen 14/04/2017 tarihli genel kurulda müdürler kuruluna …’ın atanmasına ve kendisine ücret ödenmemesine karar verildiğini, bu karar üzerinden henüz 1 yıl geçmeden 29/01/2018 tarihli olağan genel kurul toplantısında aynı kişiye aylık net 15.000 TL maaş ve 100.000 TL prim ödenmesine karar verildiğini, müvekkilinin bu karara şiddetle muhalefet ettiğini, zira …’ın şirkete hiçbir katkısı olmamasına rağmen müdürler kurulunda yer aldığını, söz konusu kararın hakkaniyete ve şirket menfaatlerine aykırı olduğunu belirterek, şirketin 29/01/2018 tarihli olağan genel kurul kararlarından müvekkilinin muhalif olduğu maddesinin (6. madde; müdürlerden …’ın maaşı ve primi ile ilgili alınan karar) iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, 6102 sayılı TTK 446/1-a maddesi uyarınca yalnızca toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten pay sahiplerinin iptal davası açabileceğini, bu konudaki dava şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden reddi gerektiğini, davacı tarafından iptali talep edilen genel kurul kararının iptali konusunda hiçbir hukuki dayanak olmadığını, davacının sürekli davalar açarak şirket menfaatine zarar verdiğini, davacının havadan maaş verildiğini iddia ettiği müdür …’ın diğer müdür … ile birlikte yönetimde gösterdiği performans sonucunda şirketin kârlılık oranının katlanarak arttığını, davacının kendisinin müdür olduğu dönemde ücretin düşük olduğunu iddia etmesine rağmen şimdi müdürler için belirlenen ücretin yüksek olduğunu iddia ettiğini, iyi niyetli olmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI; Mahkemece, “…İptali istenen davalı şirketin 29/01/2018 tarihli olağan genel kurul toplantısının 6. maddesinde davacının karşı çıktığı kararın ‘…Şirket müdürlerinden …’ ın maaş ve prim alması konusunda aylık net 15.000 TL /ay maaş ve 100.000 TL /yıl prim verilmesi önerildi. …’nin 154.350 TL’lik red oyuna karşılık 286.650 TL kabul oyu neticesinde oy çokluğu ile önerinin kabulüne karar verildi’ şeklinde olduğu, davacının söz konusu karara olumsuz oy kullanmasına rağmen kararla ilgili muhalefetini tutanağa geçirtmediği, toplanan tüm deliller karşısında davacının davalı şirketin ortağı olduğu, 29/01/2018 tarihli şirket genel kurul toplantısında 6. bentte alınan müdürlerden …’a ödenecek maaş ve prim konusunda alınan kararın şirket menfaatlerine ve hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürerek iptalini talep ettiği, TTK’ nın 622. maddesinin yollamasıyla limited şirketlerde genel kurul kararlarının butlanı ve iptali konusunda Anonim Şirketlerin genel kurul kararlarının iptali ve butlanına ilişkin hükümlerin uygulandığı, bu nedenle uygulanması gereken TTK 446/1-a maddesine göre davacının genel kurul kararının iptali davası açabilmesi için karara olumsuz oy kullanmasının yanında karara karşı muhalefetini de tutanağa geçirtmiş olmasının gerektiği, davacının dava konusu karara olumsuz oy vermiş olmasına rağmen muhalefetini tutanağa geçirtmediği, bu nedenle davacının dava konusu genel kurul kararının iptali davasını açma hakkının bulunmadığı değerlendirilmekle, dava ön şartı sağlanmadığından DAVANIN REDDİNE” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI: DAVACI VEKİLİ TARAFINDAN, “…Toplantı tutanağını tutanın ve imza edenin müvekkili olmadığı, yargılama sırasında açıkça beyan ettikleri üzere dilekçelerinde açıkladıkları nedenlerin hepsinin müvekkilince muhalefet nedenleri olarak toplantıya derç edilmiş olduğu, fakat kendisine toplantıdan çok sonra verilen tutanakta bunların yazılmadığını gördüğü, toplantı tutanaklarının toplantı anında tutulmayıp daha sonra düzenlenmekte ve taraflara gönderilmekte olduğu, hal böyle olunca müvekkilinin müdahale edip düzeltemeyeceği yanlıştan sorumlu tutulmak istenmesinin doğru olmadığı, bu halde mahkemenin bu şerhin divanca yazılmadığı iddiasını araştırması gerekirken, aksi yöndeki kararının usul ve yasaya aykırı olup kaldırılması gerektiği, ayrıca iptali istenen genel kurul kararının aynı zamanda butlanla sakat olduğu, karardan sekiz ay önce hiçbir ücret ödenmeyeceğine karar verilen bir görev için sekiz ay sonra aksi yönde karar verildiği, bu şekilde neredeyse iki büyük ortak kadar, müdürlüğüne karar verilen küçük ortağın da gelir elde etmesinin sağlandığı ve bunun iyiniyet kurallarına ve şirketin menfaatlerine açıkça aykırı olduğu, ayrıca hukuki nitelemenin mahkemeye ait olduğu” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, limited şirket olağan genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 6102 S. TTK 622. madde uyarınca; anonim şirket genel kurul kararlarının butlanına ve iptaline ilişkin hükümleri, kıyas yoluyla limited şirketlere de uygulanmaktadır.
Genel kurul kararlarının iptalinin düzenlendiği TTK 445.maddede; “(1) 446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler. Madde 446- (1) a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, c) Yönetim kurulu, d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri, iptal davası açabilir.” denilmiş, butlanın düzenlendiği 447.maddede ise “(1) Genel kurulun, özellikle; a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararları batıldır.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya dönecek olursak; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, limited şirketlerde genel kurul kararlarının, yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için, 6102 sayılı TTK’nın 446. maddesi uyarınca toplantıya katılan üyenin karara ret oyu kullanarak muhalif kalmasının ve bu keyfiyeti zapta geçirmesinin gerekmesine, davacının iptali istenilen genel kurul kararı yönünden açıklanan biçimde bir muhalefet şerhinin bulunmamasına, kararın butlan ile batıl olmasını gerektirir bir durumun da bulunmamasına, mahkemece de dava şartının gerçekleşmediği gözetilerek davanın reddine karar verilmiş olmasına göre, verilen kararda usul ve esas yönünden hukuka aykırı bir yön bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir (Bu hususta bknz. Yargıtay 11. HD 2016/1586 E.- 2017/4216 K., 2014/18887 E. – 2015/13122 K..).
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/526 Esas ve 2018/839 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 23,40 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 13/10/2021