Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/641 E. 2021/991 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/641
KARAR NO : 2021/991

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08.08.2016 (Dava) – 03/07/2018 (Karar)
NUMARASI : 2016/982 Esas – 2018/819 Karar
DAVA : Maddi Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle)
KARAR TARİHİ : 20/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/10/2021

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 03/07/2018 tarihli, 2016/982 Esas ve 2018/819 Karar sayılı dosyasından yapılan yargılama neticesinde verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili, 25/09/2014 tarihinde, davalı … Sigorta A.Ş.’ye ZMM sigortası ile sigortalı bulunan … plakalı aracın bulvar üzerinde sola dönüş kurallarına ve hız limitlerine uymaması nedeniyle davadışı sürücü …’in kullandığı ve müvekkilinin de yolcu olarak bulunduğu … plakalı araca çarptığını, … plakalı aracın ZMM sigortacısının da diğer davalı olan … Sigorta A.Ş. olduğunu, müvekkilinin bu kaza nedeniyle malul kaldığını, kaza tespit tutanağında ve soruşturma dosyasında … plakalı araç sürücüsü …’nın asli kusurlu olduğunun belirlendiğini, davalıların poliçe kapsamında sorumluluklarının bulunduğunu, davalılara yazılı başvuru yaptıklarını ancak bir ödeme yapılmadığını, davayı belirsiz alacak davası olarak açtıklarını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 900-TL’si kalıcı iş göremezlik tazminatı ve 100-TL’si geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere şimdilik toplam 1.000-TL tazminatın davalılardan … Sigorta A.Ş. açısından 22/06/2015 tarihinden, diğer davalı açısından 01/07/2016 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 13.10.2017 tarihli dilekçesi ile talebini 3.971,49 TL’si geçici iş göremezlik zararı olmak üzere toplamda 182.547,79-TL’ye çıkarmış, 22/03/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile de kalıcı iş göremezlik tazminatı istemini 202.226,82 TL’ye çıkardığı anlaşılmıştır.
CEVAP: Davalı … Sigorta A.Ş. vekili; davanın KTK 109. madde uyarınca zamanaşımına uğradığını, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, … plakalı aracın ZMMS poliçesinin müvekkili tarafından düzenlendiğini, kabul anlamına gelmemek üzere müvekkilinin poliçeden dolayı sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında olmak üzere sakat kalma ve ölüm olaylarında kişi başına azami 168.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, müvekkiline sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, poliçede davacının kalıcı iş göremezlik halinin teminat altına alındığını, geçici iş göremezlikten kaynaklı tazminat isteklerinin teminat dışında olduğunu, iş göremezliğin Adli Tıp Kurumu’ndan aldırılacak rapor ile belirlenmesi gerektiğini, yine zarar hesabı için seçilecek bilirkişinin Aktüerler Siciline kayıtlı olması gerektiğini, tazminat belirlenirken bilinen belirlenebilir bir ücret yoksa asgari ücretin baz alınması gerektiğini, davacının müterafık kusurunun tazminattan düşülmesi gerektiğini, emniyet kemerini kullanmamasının tazminattan indirim hali olduğunu, yine hatır taşıması nedeniyle indirim yapılması gerektiğini, müvekkilinin sadece dava tarihinden itibaren yasal faizden sorumlu olabileceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava dilekçesinin diğer davalı … Sigorta A.Ş.’ye usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, ancak bu davalı tarafından davaya cevap verilmediği anlaşılmıştır.
YEREL MAHKEME KARARI; Mahkemece, “…Davacı tarafın davayı, sigortacının bir acenteden daha yetkili organı olan Ege Bölge Müdürlüğü’nün bulunduğu İzmir’de açmış olması nedeniyle mahkemenin yetkili olduğu ve bu nedenle davalı … Sigorta A.Ş.vekilinin yetki itirazının reddine karar verildiği, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109/2. maddesindeki ‘davanın cezayı gerektiren bir fiilden doğmuş olması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunması halinde, bu sürenin maddi tazminat istekleri için de geçerli olacağına’ ilişkin düzenleme uyarınca davalı sigorta şirketi hakkında da uzatılmış ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerekeceğinden, davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin yerinde görülmeyen zaman aşımı itirazının da reddine karar verildiği, davacının kazada kusursuz olduğu, alınan raporda; … tarafından yapılan ödeme düşüldükten sonra davacının 3.971,49 TL geçici iş göremezlik, 202.226,82 TL sürekli iş göremezlik tazminatına hak kazandığı, kendi aralarındaki iç ilişki bakımından davalı … Sigorta A.Ş.’nin toplam alacağın %75’ine isabet eden 154.648,73 TL’den, davalı … Sigorta A.Ş.’nin ise alacağın % 25’ine isabet eden 51.549,57 TL’den sorumlu olacağı, ek raporun açıklayıcı ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğu, davacının uğradığı zararının tazminini poliçe ilişkisi nedeniyle davalı sigorta şirketlerinden istediği, yapılan yargılama sonucunda; dava konusu kazanın … plakalı araç sürücüsünün % 75, … plakalı araç sürücüsünün ise % 25 oranındaki kusurları ile oluştuğu, bu kaza nedeniyle davacının kurum tarafından düzenlenen raporda belirlendiği şekilde geçici ve kalıcı iş göremezliğinin oluştuğu, … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle geçerli ZMMS poliçesinin davalı … Sigorta A.Ş. tarafından, … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle geçerli ZMMS poliçesinin de davalı … Sigorta A.Ş. tarafından düzenlendiği, hesap uzmanı bilirkişinin raporunda da açıklandığı şekilde davacının geçici iş göremezlik durumuna göre 3.971,49 TL, kalıcı iş göremezlik durumuna göre ise 202.226,82 TL maddi zararının oluştuğu, davalı sigorta şirketlerinin yukarıda belirtilen 2918 sayılı kanunun 91. maddesi kapsamında poliçe ilişkisi nedeniyle davacı zararından dolayı sorumluluklarının bulunduğu, kendi aralarındaki iç ilişki bakımından davalı … Sigorta A.Ş.’nin 206.198,31 TL tutarındaki toplam alacağın % 75’ine isabet eden 154.648,73 TL’sinden, davalı … Sigorta A.Ş.’nin ise % 25’ine isabet eden 51.549,57 TL’sinden sorumlu olacakları, her ne kadar kısa kararda gerek miktar gerekse sigorta şirketi adı yönünden hata yapılmış ise de esasen davacının, davalılardan … Sigorta A.Ş.’nin sigortacısı olduğu araçta yolcu olarak bulunması nedeniyle bu davalı sigorta şirketi yönünden alacaktan takdiren % 20 hatırım indirimi yapılması gerektiği ve bu durumda davalı … Sigorta A.Ş.’nin davacıya karşı olan sorumluluğunun 206.198,31 TL’nin 164.958,64 TL’lik kısmı ile sınırlı olacağı, davalıların kendi aralarındaki iç ilişkilerinde ise sorumluluklarının yukarıdaki şekilde olacağı anlaşıldığından, hüküm tefhim edildikten sonra yapılan bu maddi hatanın düzeltilmesi mümkün bulunmadığından, zira; kısa karar ile gerekçeli karar hüküm arasında çelişki bulunmaması gerektiğinden, hüküm bu şekilde kurulmakla; DAVANIN KABULÜ İLE; 206.198,31 TL maddi tazminatın (davalı … Sigorta A.Ş.’nin bu miktarın 154.643,74-TL’si ile sınırlı sorumlu olması kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bu miktara 19/07/2016 tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI: Her iki davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
DAVALI … SİGORTA A.Ş VEKİLİ TARAFINDAN, “….Hatır taşıması nedeniyle indirim yapılması gerektiği, mahkemece de hatır taşıması indiriminin uygulanması gerektiği açıkça tespit edildiği halde kısa karar-gerekçeli karar çelişkisi yaratmamak adına bu indirimin hükümde uygulanmadığı, ayrıca davacının emniyet kemeri kullanmaması nedeniyle müterafik kusurlu olduğu, bunun da tazminattan düşülmesi gerektiği, her ne kadar … tarafından davacıya iş kolu kazasından dolayı gelir bağlanmadığı bildirilmişse de, davacının maluliyet oranı %10’nun üzerinde olup …’ dan iş kazası kolundan maluliyetine dayalı gelir bağlanmasını ‘talep hakkı olduğundan’, gerek …’nın rücu hakkının korunması gerek mükerrer tahsilatın önlenmesi için davacıya gelir bağlanması için mehil verilmesi gerektiği ve bu işlemler tamamlandıktan sonra maddi zarar hesabının yapılması gerektiği, davayı kabul anlamına gelmemek üzere, müvekkili şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceği ve dava konusu olaya uygulanması gereken faizin de yasal faiz olduğu, dava açılmadan önce müvekkiline usule uygun bir başvuru olmadığı, eksik evraklar talep edildiği halde bu belgeler temin edilmeden davanın ikame edildiği, mahkeme kararındaki çelişkilerin bozmayı gerektirdiği, zira önce ‘…davalı … Sigorta A.Ş.’nin ise, %25′ ine isabet eden 51.549,57 TL’ sinden sorumlu olacakları….’ şeklinde yazılıp sonraki cümlede; ‘Esasen davacının davalılardan … Sigorta A.Ş.’nin sigortacısı olduğu araçta yolcu olarak bulunması nedeniyle bu davalı sigorta şirketi yönünden alacaktan takdiren %20 hatır indirimi yapılması gerektiği ve bu durumda davalı … Sigorta A.Ş.’nin davacıya karşı olan sorumluluğunun 206.198,31 TL’ nin 164.958,64 TL’ lik kısmı ile sınırlı olacağı’.. şeklinde yazılmasının ve yerel mahkeme kararında davalıların sorumlu olduğu tutarların net bir şekilde belirtilmemesinin bozma nedeni olduğu” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DAVALI … SİGORTA A.Ş VEKİLİ TARAFINDAN, “…Davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu, zira zarar gördüğünü iddia eden davacı taraf ile müvekkili sigorta şirketi arasında ticari bir ilişki bulunmadığı, müvekkilinin ‘zorunlu sigorta poliçesinden’ tazminat ödemesinin özel yasadan (Trafik Yasası’ndan) doğan bir sorumluluk olduğu, davanın ticari bir dava olmadığı, müvekkili şirketin geçici iş göremezlik talepleri bakımından herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, geçici iş göremezlik taleplerinin tedavi giderleri kapsamında olup 6111 sayılı yasa uyarınca müvekkili şirketin tedavi giderleri nedeniyle herhangi bir sorumluluğunun olmadığı, Adli tıp kurumu ilgili ihtisas dairesi’den maluliyet oranına ilişkin rapor alınması ve motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında sakatlık tazminatı talep edildiğinden gelecek orana göre Genel Şartların a.5.maddesinin (c) bendine göre genel şart ekinde yer alan esaslara göre tazminat hesaplaması yapılması gerektiği, ancak yerel mahkemece bu hususlar doğrultusunda rapor aldırılmadığı, ayrıca maddi zarar hesabına hesaba esas alınacak üç önemli parametre olup bunların teknik faiz, Trh-2010 yaşam tablosu, devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü olduğu, buna göre Zmms kapsamında iş göremezlik tazminatı talep edildiğinden tazminat hesaplaması yapılacak ise yukarıda belirtilen genel şartlar esasları doğrultusunda hesaplama yapılması gerektiği, kabul anlamına gelmemekle birlikte gerek KTK gerekse Trafik poliçesi genel şartları gereği şayet maluliyet iddiası var ise bu tespitin Özürlülük ölçütü, sınıflandırması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmelik gereği aldırılacak rapor ile tespit edilmesinin yasal bir zorunluluk olduğu, oysaki Meslekte kazanma gücü yönetmeliğine göre hazırlanmış olan rapor doğrultusunda hesaplama yapıldığı, mahkeme kararının çelişkili olduğu, davaya konu kazada hatır taşıması yapıldığından ve davacının içerisinde bulunduğu aracın sürücüsü kusurlu olduğundan hesaplanacak tazminat miktarından indirim yapılması gerektiği, mahkemenin de gerekçesinde indirim yapılması gerektiğini belirtmesine rağmen indirim yapmadığı ve hatalı hesaplama ile davanın kabulüne karar verdiği, maluliyet oranlarının tespitinde meydana gelen sakatlığın kalıcı hale gelip gelmediğinin de tespit edilmesi gerektiği, zira Yargıtay’ın uygulamada ve öğretide geçerlilik kazanmış birçok içtihadına göre meydana gelen sakatlığın sürekli hale gelip gelmediğinin tespitinin de Adli Tıp Kurumunca yapılması gerektiği, bu nedenlerle davacının var olduğu iddia edilen maluliyetine ilişkin Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesi’den maluliyet oranına ilişkin rapor aldırılması gerekir iken aldırılmadığı, kaldı ki davacının iyileşip iyileşmediği, kaza sonrası tedavisine devam edip etmediği, sakatlanmasına uygun tedavi görüp görmediğinin de belli olmadığı” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, trafik kazasından kaynaklı sürekli ve geçici işgöremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı her iki davalı sigorta şirketi tarafından istinaf isteminde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 297. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümler, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. HMK’nın 294/3. maddesinde ise “Hükmün tefhimi herhâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir. Bu durum yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hâl, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Diğer taraftan, Kanun’un aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve hukuka uygunluk denetimi yapılabilmesi için ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur. Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa’nın 141/3. maddesi ile bu yönde düzenleme içeren HMK hükümleri bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. Mahkeme kararlarının açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesi ve kısa karar ile gerekçeli karar arasında tereddüde yol açacak çelişkiler taşımaması gerekir.
Bu açıklamalar ışığında dava dosyasına dönüldüğünde; mahkemenin gerekçeli kararında, “..kısa kararda gerek miktar gerekse sigorta şirketi adı yönünden hata yapılmış ise de esasen davacının, davalılardan … Sigorta A.Ş.’nin sigortacısı olduğu araçta yolcu olarak bulunması nedeniyle bu davalı sigorta şirketi yönünden alacaktan takdiren % 20 hatırım indirimi yapılması gerektiği ve bu durumda davalı … Sigorta A.Ş.’nin davacıya karşı olan sorumluluğunun 206.198,31 TL’nin 164.958,64 TL’lik kısmı ile sınırlı olacağı, davalıların kendi aralarındaki iç ilişkilerinde ise sorumluluklarının yukarıdaki şekilde olacağı anlaşıldığından, hüküm tefhim edildikten sonra yapılan bu maddi hatanın düzeltilmesi mümkün bulunmadığından hükmün: DAVANIN KABULÜ İLE; 206.198,31 TL maddi tazminatın (davalı … Sigorta A.Ş.’nin bu miktarın 154.643,74-TL’si ile sınırlı sorumlu olması kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bu miktara 19/07/2016 tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine” denilmiştir. Verilen karar, yukarıdaki açıklamalarda da belirtildiği üzere, Anayasa ve yasanın aradığı koşullara haiz nitelikte değildir. Bu nedenle öncelikle yerel mahkeme kararının re’sen anılan çelişki ve belirsizlik nedeniyle kaldırılması gerekmiştir.
Mahkemece uygulanması gerekirken uygulanması unutulduğu belirtilen “hatır taşıması indirimi” konusuna gelindiğinde; davacının … plakalı, … Sigorta A.Ş.’ye ZMM sigortalı araçta yolcu olarak bulunduğu hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak bu taşımanın hatır taşıması niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Dosya içerisinde mevcut … yazışmalarında kazanın “iş kazası” olduğu ve bu kapsamda davacıya geçici işgöremezlik ödeneği ödendiği anlaşılmaktadır. Nitekim, … plaklı aracın işleteni olan …’ın 28.09.2016 tarihli yazı ile …’ya “sigortalı iş kazası bildirimi” nde bulunduğu, sözkonusu bildirimdeki işyeri ünvanının da “…” şeklinde şahıs işletmesi olduğu görülmüştür. Sözkonusu aracın işyerine ait ticari bir kamyonet olmasının yanısıra soruşturma aşamasındaki beyanlarda da araç sürücüsünün işlerini hallettikten sonra dönüş yolunda kazanın meydana geldiğine dair beyanları olduğu görülmekle, davacının çalıştığı işyerine ait araçta iş kapsamında yolcu olarak bulunmasının hatır taşıması olarak kabulü mümkün bulunmamıştır.
Davalı taraf vekillerinin diğer istinaf itirazları bakımından yapılan değerlendirmede; trafik görevlilerince tutulan kaza tespit tutanağında davacının kemer takıp takmadığının “belirsiz, tespit edilemedi” olarak işaretlenmiş olması karşısında, bu sebebe dayalı müterafik kusur indirimi uygulanmamış olmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
… plakalı aracın ticari amaçla kullanılan kamyon (kaza anında takılı römorkuyla) olması ve karşı aracın da yine ticari işyerine kayıtlı kamyonet olması, bu suretle ticari araç kategorisinde olmaları dolayısıyla mahkemece ticari faize hükmedilmesinde ve faiz başlangıcında bir isabetsizlik görülmemiştir (Bu yönde bknz.Yargıtay 4. HD 2021/2497 E.- 2021/3309 K).
Mahkemenin görevine yönelik olarak yapılan itirazın da, TTK 4. ve 5. maddeler dikkate alınarak, davalıların sigortacı şirketler olması ve sigorta hukukunun 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6. kitabında 1401 ve devamı maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortasının ise 1483 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olmasına göre davada Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olduğundan, reddi gerekmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş.’nin maluliyete dair itirazları incelendiğinde; hükme esas alınan … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalından alınan raporun kaza tarihinin 25.09.2014 olduğu da dikkate alınarak, 01.09.2013 tarihinden sonra uygulanması gereken Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine göre düzenlenmiş olmasının yanısıra, yargılama boyunca yapılan tüm tebliğlere rağmen hiçbir rapora itiraz etmediği anlaşılan davalı … Sigorta A.Ş.’nin istinaf aşamasındaki anılan itirazı bu yön itibariyle de yerinde görülmemiştir (Bu yönde bknz. Yargıtay 4. HD 2021/3034 E.- 2021/3369 K.).
Yine her ne kadar davalı … Sigorta A.Ş.tarafından yargılama sırasında alınıp tebliğ edilen aktüer raporuna yönelik bir itirazda bulunulmayıp istinaf aşamasında bu yönde itirazda bulunulmuş olduğu görülmekle, bu hususun yanısıra, aktüer hesabında PMF esas alınmış olmakla birlikte, istinafa gelenlerin davalı sigorta şirketleri olması, PMF 1931 hesabının daha kısa ömür süreleri belirlemesi bakımından davalı taraf lehine olduğu ve aleyhe bozma yasağı uyarınca, TRH 2020’ye göre hesap yapılmaması da karar kaldırma nedeni olarak görülmemiştir (Bu yönde bknz. Yargıtay 4 HD 2021/2486 E.- 2021/3312 K.).
Geçici işgöremezlikten dolayı sigorta şirketlerinin sorumluluğu bulunmakta olup bu husustaki itirazlar ile dava öncesinde davacının davalı sigorta şirketlerine müracaat etmiş olduğu gözönüne alınarak, eksik evrakla başvuru yapıldığına dair dosyada bir delil de bulunmamasına ve bu hususun tamamlanabilir bir dava şartı olması da dikkate alınarak, bu yöndeki itirazların da reddi gerekmiştir. Yine …’dan gelen yazıda açıkça davacıya rücuya tabi bir gelir bağlanmadığı belirtilmiş olduğundan bu husustaki istinaf itirazı da yerinde görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; her iki davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf itirazlarının mahkeme kararındaki çelişki yönüyle kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1-b.2. maddesi gereğince kararın kaldırılıp çelişki giderilecek şekilde yeniden karar tesisi ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar vekillerinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2016/982 Esas ve 2018/819 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“a-Davanın KABULÜ ile; 202.226,82-TL sürekli iş göremezlik, 3.971,49-TL geçici işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 206.198,31 TL maddi tazminatın (davalı … Sigorta A.Ş.’nin bu miktarın 154.643,74-TL’si ile ve poliçe limitleriyle, davalı … Sigorta A.Ş.’nin bu miktarın 51.549,57-TL’si ile ve poliçe limitleriyle sınırlı sorumlu olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bu miktara 19/07/2016 tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine,
b-Alınması gereken 14.085,40-TL nispi ilam harcından, peşin alınan 29,20-TL nispi harç, 80,79-TL ıslah harcı ile 620,50-TL talep arttırım harcı indirildikten sonra kalan 13.354,91-TL harcın davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
c-Davacının yatırmış olduğu 29,20-TL başvurma harcı ile 29,20-TL karar harcı, 80,79-TL ıslah harcı ve 620,50-TL talep arttırım harcı toplamı 759,69-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
d-Davacının yapmış olduğu 800,00-TL’si bilirkişi gideri, 452,80-TL’si tebligat-posta gideri ve 1.000,00 TL fatura ücreti olmak üzere toplam 2.252,80-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
e-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 22.883,88-TL vekalet ücretinin davalılardan eşit olarak alınarak davacıya verilmesine,
f-Tarafların yatırdığı gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde isteği halinde ilgili olduğu tarafa iadesine”, ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-Davalılar vekillerinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; istinaf başvurusu sırasında davalı … Sigorta A.Ş’den alınan 3.557,25 TL istinaf karar harcının talep halinde anılan davalıya iadesine, davalı … Sigorta A.Ş’den alınan 3.521,35 TL istinaf karar harcının talep halinde anılan davalıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi esnasında davalı … Sigorta A.Ş tarafından yapılan 79,63 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 20/10/2021