Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/639 E. 2021/989 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/639
KARAR NO : 2021/989

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05.06.2015 (Dava) – 15/05/2018 (Karar)
NUMARASI : 2015/691 Esas – 2018/589 Karar
DAVA :Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 20/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/10/2021

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/05/2018 tarihli, 2015/691 Esas ve 2018/589 Karar sayılı kararının dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesi süresi içinde usulünce verilmiş olmakla; dosyadaki dilekçe, lahiyalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili, müvekkilinin kullandığı … plakalı motosikletin, 19.07.2014 tarihinde otoyol kenarında gerekli önlemleri almaksızın sulama yapmaya hazırlanan davalı belediyeye ait … plakalı sulama tankerine çarptığını ve müvekkilinin kaza sonucunda yaralandığını, aylarca yatağa mahkum kaldığını, 5-6 defa ameliyat geçirdiğini ve tedavi sürecinin halen devam ettiğini, davalı belediyeye ait aracın sürücüsü olan diğer davalı … hakkında “taksirle yaralamaya neden olmak” suçundan soruşturma başlatıldığını, ancak kusurun müvekkilinde olduğundan bahisle takipsizlik kararı verildiğini, oysa müvekkilinin bu kazada tam kusurlu olmasının mümkün olmadığını, kaza tutanağının olaya uygun olmadığını, savcılık dosyasındaki bilirkişinin kaza tespit tutanağını adeta tekrar ettiğini, kaza yerinin bir bağlantı yolu ve virajın içi olduğunu, arıza şeridi olmadığını, yolun genişliği ve aracın genişliğine göre aracın yola taşmış olduğunu, bu sebeple duraklama yapılabilecek bir bölge olmadığını, eğer sulama yapılacaksa 20 metre ileride viraj bitiminde gerçek anlamda bir emniyet şeridi olduğunu ve orada durularak sulama yapılmasının mümkün olduğunu, ayrıca yolda durulacaksa önce işaretçi görevlinin indirilerek tedbir alınmasının gerektiğini, diğer davalının da belediyeye ait tankerin ZMM sigortacısı olduğunu belirterek, belirsiz alacak davası olarak açtıkları işbu davada fazlaya dair hakları saklı kalmak suretiyle; SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri, tedavi süresince çalışamamaktan kaynaklı kazanç kaybı, evde bakım giderleri ve sürekli işgücü kaybı nedeni ile aktüer tarafından hesap edilecek şimdilik 1.000-TL maddi tazminatın olay tarihi olan 19.07.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ayrıca 15.000-TL manevi tazminatın davalılardan … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili; kazanın meydana gelmesine davacının ağır kusurunun neden olduğunu, kazanın meydana geldiği viraja tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucunda yüksek hızla giren davacının kullanmakta olduğu motosikletin yolun en sağında, arıza şeridinde ve gerekli önlemleri almış şekilde beklemekte olan özel donanımlı sulama aracına sol arka taraftan çarptığını, trafik kazası tespit tutanağı ve Cumhuriyet Başsavcılığı dosyasında düzenlenen bilirkişi raporunda da kusurun tamamen davacıda olduğunun tespit edildiğini, kazanın meydana gelişinde tam kusurlu olan, trafik işaretlerine uymayan ve viraja girerken hızını azaltmayan, tedbirsiz ve dikkatsiz davranarak kazanın meydana gelmesine neden olanın davacı olduğunu, bu nedenle ….nin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kazada bir sorumluluğunun bulunmadığını, sulama işlemi yapılırken gerekli tedbirlerin alındığını, sulama aracının arkada bulunan ve diğer sürücüleri uyan amaçlı ok şeklindeki lambası ve tepe lambalarının da yandığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili; … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, kazada sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunu, dava öncesinde davacı tarafından hiçbir başvuruda bulunulmadığını, tedavi giderlerinden SGK’nın sorumlu olduğunu, ayrıca davacıya yapılan ödeme varsa mahsup edilmesi gerektiğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili; müvekkilinin belediyeye ait sulama aracı ile emniyet şeridinde park halinde bulunduğu sırada, davacının kullandığı … plakalı motosikletiyle arkadan çarptığını ve yaralandığını, trafik kaza tespit tutanağında sulama aracının emniyet şeridinde olduğu ve güvenlik tedbirlerinin alındığının belirtildiğini, Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından alınan 13.01.2015 tarihli bilirkişi raporunda, da kazanın meydana gelmesinde sulama aracını kullanan müvekkilinin kusursuz olduğunun belirtildiğini ve takipsizlik kararı verildiğini, meydana gelen bir trafik kazası olduğundan ve müvekkilinin kusursuz olduğu tespit edildiğinden, davacı yanın iş güvenliği uzmanından rapor alınması yönündeki talebinin yersiz olduğunu, olayın iş kazası olmadığını, kusurlu olanın davacı olduğunu, trafik tutanağını düzenleyen trafik polisinin kaza sonrası mevcut delilleri de tutanakta belirttiğini ve açıkça dubaların konulmuş olduğunu da gösterdiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI; Mahkemece, “….Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 19.07.2014 günü davacı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosikleti ile Atatürk Organize Sanayinden gelip Karşıyaka Bağlandı koluna girip Çevre Yoluna katılmak istediği esnada, davalı sigortalı … ne ait emniyet şeridinde park halinde bulunan davalı sürücü … sevk ve idaresindeki, davalı sigorta şirketi tarafından trafik poliçesi ile sigortalanan … plaka sayılı sulama aracının sol arka köşe kısımlarına çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı, kaza tespit tutanağı, soruşturma aşamasında alınan trafik bilirkişi raporu, mahkemece yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi heyeti kusur raporu ve İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen bilirkişi raporlarının tümünde yapılan tespitler dikkate alındığında; davacı sürücü …’nin motosikleti ile gündüz vakti olay mahalli virajlı yol bölümüne geldiği esnada mahal şartlarına uygun hızda seyretmediği, seyrini kendi şeridi üzerinde sürdürmeyip viraja kontrolsüz şekilde girmesiyle emniyet şeridi üzerinde bulunan belediyeye ait sulama aracının sol arka kısmına emniyet şeridi üzerinde arkadan çarptığından kazanın oluşumunda asli kusurlu olduğu, davalı karşı araç sürücüsü …’ nın ise sulama aracını emniyet şeridine çekerek görevli arkadaşları ile birlikte sulama yaptıkları esnada meydana gelen kazada atfı kabil kusurunun bulunmadığı, olayın meydana gelmesinde başkaca kurum, kişi ve kişilere isnad edilecek herhangi bir kusur bulunmadığı, sulama aracını işleten davalı belediye ile davalı ZMMS sigortacının araç sürücüsü …’nın kusurundan kendi kusurları gibi sorumlu olacağı, davalı sürücü …’nın ise kusursuz olması karşısında davalıların gerçekleşen zarardan sorumlu tutulamayacakları anlaşılmakla; DAVACININ DAVASININ REDDİNE” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI: DAVACI VEKİLİ TARAFINDAN, “….Kararın eksik incelemeye ve hatalı bilirkişi raporlarına dayalı olduğu, yargılama sırasında alınan iki bilirkişi raporunun da bilimsellikten uzak olduğu, 09.11.2916 tarihli raporda ….’ne ait sulama aracının viraja girmeden önce virajın başına bayrakçı bırakmış olsaydı ve diğer çalışan belirli aralıklarla dubaları yerleştirdikten sonra aracı viraja soksaydı daha uygun olacağının belirtildiği, ….nin hem kendi çalışanlarının hem de bölgedeki vatandaşların güvenliğini sağlamak amacıyla riskleri ortadan kaldırıcı tedbirler alması gerektiğinin de vurgulandığı, rapordaki bu görüşün iddialarını destekler nitelikte olduğu, ayrıca bu raporda ….nin %20 kusurundan da bahsedilmekte olduğu, gerekçeli kararda bu kusur kısmına neden itibar edilmediğinin yer almadığı, raporun trafik kusurları yönünden teknik ve bilimsellikten uzak olduğu, aracın, gerekli önlemlerin alınarak emniyetli bir şekilde durup durmadığını kontrol etmesi gereken kişinin araç sürücüsü olduğu, bilirkişinin sürücünün araçtan dahi inmeyerek önlemleri alındığını nasıl kontrol etmiş olduğu, aracın bekleme yaptığı yerin bir emniyet şeridi olmadığı, şerit genişlik standartlarının belirli olduğu, otoyollar için 350-360 cm olması gereken ölçülerin somut olaydaki yolda 260 cm olduğu, davalı ….ye ait aracın genişliğine ilişkin olarak araca ait katalog ölçülerinin dosyaya sunulduğu ve aracın genişliğinin 250 cm olduğu, bu aracın şeritten taştığının çok açık olduğu, raporda tartışma konusu yapılan nokta bu kadar açık ve nicelik olarak ölçülebilen bir husus iken bilirkişinin sürücüye kusur izafe etmemesinin anlaşılır olmadığı, ayrıca, bilirkişinin duba konularak önlem alındığını iddia ettiği, ancak davalı …nin çalışanlarının dahi aracın arkasına duba konulduğunu ileri sürmekte yan tarafı ile ilgili bilgi vermemekte olduğu, bilirkişinin duba konularak önlem alındığı yönündeki tespitleri neye dayanarak yaptığının anlaşılamadığı, kaza tutanağında da aracın yan tarafında duba bulunmadığı, itirazları üzerine başka bir heyetten alınan raporda da ilk rapordaki tespitlerle bağlı kalındığı, hiçbir itirazlarının karşılanmadığı, yapılan incelemenin yeterli olmadığı, davalarının kabul edilmesi gerektiği” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, trafik kazasına bağlı cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davalı ….ye ait aracın emniyet şeridinde gerekli önlemleri aldığı, aracın arkasında bulunan ve sürücüleri uyaran ok şeklindeki lambası ve tepe lambalarının da yandığı, buna rağmen davacı sürücünün virajlı yolda kendisini ikaz eden tüm faktörlere rağmen dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak kazanın oluşumunda tam kusurlu bulunduğu tüm dosya kapsamı ve alınan tüm raporlardan anlaşıldığı, öte yandan; “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.”(6098 s. TBK m.52) Söz konusu yasa maddesinin somut olayda uygulama alanının bulunmadığı, kaldı ki; müterafik kusurun değerlendirilmesi hukuki takdir mahiyetinde olduğundan, yalnızca bir raporda terditli olarak bu hususa değinilmesine mahkemenin itibar etmeden verdiği kararın doğru olduğu, davacı vekilinin istinaf talebinin açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/05/2018 tarihli, 2015/691 Esas ve 2018/589 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 23,40 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi. 20/10/2021
-MUHALEFET ŞERHİ-
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece önce yerel bilirkişi heyetinden ve daha sonra ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden olmak üzere iki bilirkişi raporu alınmış olduğu, alınan ilk heyet raporunda davalı …. bakımından yapılan değerlendirmede; “…Sulama aracı viraja girmeden bayrakçı yola bırakılsa idi ve diğer çalışan belirli aralıklarla dubaları yerleştirdikten sonra tanker viraja sokulsa idi daha uygun olacağı” denildikten sonra bu sebebe dayalı olarak davalı ….nin %20 müterafik kusuru olduğu belirtildikten sonra, ancak bu kusurun kazanın oluşumuna etken bir kusur olmadığının belirtildiği, ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan kusur raporunda ise bahse konu ilk rapordaki bu tespit hiç değerlendirilmeksizin olayın meydana gelmesinde davacıdan başka kurum, kişi ve kişilere isnad edilecek herhangi bir kusur bulunmadığının belirtildiği anlaşılmaktadır.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında “mağdurun” da kusurunun bulunması halinde sözkonusu olan ve mahkemece re’sen dikkate alınması gereken “müterafik kusur”, 6098 sayılı TBK 52. maddede düzenlenmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda davalı ….nin yukarıda açıklanan nedenlerle müterafik kusurundan bahsedilmişse de, …nin olayda “zarar gören” konumunda olmayıp, işleten (ve aynı zamanda adam çalıştıran) sıfatının bulunduğu gözetildiğinde, …ye izafe edilen kusur müterafik kusur niteliğinde olmayıp, kazanın meydana gelmesinde etken bir kusur olarak değerlendirilmelidir. Nitekim bilirkişi raporunda bahsedilen, su tankerinin viraja girmeden önce emniyet tedbiri alarak bayrakçıyı virajın başında bırakması gerektiği, araçta bulunan diğer görevlinin de dubaları yola yerleştirmesinden sonra tankerin viraja sokulmasının daha uygun olacağı yönündeki tespitleri kazanın meydana gelmesinde doğrudan etken nitelikte olduğundan, sözkonusu rapordaki bu tespit müterafik kusur değil, kazaya etken kusurun tespiti niteliğindedir. Buna göre, olayın oluşunda davacının süratla viraje girmesi nedeniyle asli kusuru tespit edilmekle birlikte, davalı … ve … görevlisi sürücünün aldıkları güvenlik önlemlerinin olay yerinin virajın içi olması da dikkate alınarak ayrıntılı ve gerekçeli olarak değerlendirilmesi gerekirken, ATK raporunda bu yönde açık bir değerlendirme de bulunmadığı görülmekle, dosyanın bu yön bakımından belirsiz kalması nedeniyle eksik incelemeye dayalı olarak HMK 353/1-a-6.madde uyarınca kararın kaldırılması kanaatinde olduğumdan, değerli çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.