Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/636 E. 2021/977 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/636
KARAR NO : 2021/977

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/04/2017
NUMARASI : 2015/742 Esas, 2017/510 Karar

DAVA : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 14/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 14/10/2021

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/04/2017 tarihli, 2015/742 Esas ve 2017/510 Karar sayılı kararının dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesi süresi içinde usulünce verilmiş olmakla; dosyadaki dilekçe, lahiyalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ….bank …. Şubesi’nden ödenmek üzere …. tarafından davacı emrine keşide edilen, ….hesap numaralı, …. no’lu, 31/03/2015 tarihli, 33.900,00-TL bedelli çek nedeniyle, davalıya borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu çekin, müvekkiline ticari ilişkide bulunduğu …. tarafından çeşitli faturalardan kaynaklanan cari hesap borcuna karşılık ciro edilerek verildiğini, dava dışı …. ile husumeti nedeniyle çek bedelini ödemek istemediğini bildirerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARARDA ÖZETLE:
Dava konusu çekin davalı tarafından bankaya ibraz edildiği, çekin ciro silsilesinin usulüne uygun olduğu, davanın söz konusu çeki alacağına karşılık çekte davacıdan sonra ciranta durumundaki ….’dan aldığını savunduğu, davacının incelenen ticari defterlerine göre …. ile ticari ilişkisinin bulunduğu, davalının incelenen ticari defterlerine göre de …. ile ticari ilişkisinin bulunduğu ve ….’a sattığı mal karşılığında bu çeki ciro yoluyla devir aldığı tespit edilmekle, çekin davacının rızası dışında elinden çıktığı hususunun kesin olarak subuta ermediği gibi davalının çeki davacının zararına bilerek iksisap ettiği de subuta ermediği gerekçesiyle, davanın ve şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı ….’dan 250.000,00 TL alacaklı olduğunu, alacağının tahsili amacıyla …. aleyhine İzmir 15 İcra Dairesinin 2015/1783, 2015/1898 ve 2015/1794 esas sayılı icra takip dosyalı ile takip başlattığını bu alacaklarının tamamının dava konusu çekin keşide tarihinden önce muaccel hale geldiğini, müvekkilinin …. ‘dan alacaklı iken söz konusu çeki rızası ile ….’a vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda da bu hususun belirlendiğini ancak mahkemece bu tespite hiç değinilmediğini, davalının çeki ….’dan aldığını bildirmesine rağmen çekin ….’dan sonra davalıdan önce üç ciranta tarafından ciranta tarafından cirolandığını ve cirolarının iptal edildiğini, davalının çeki ne suretle iktisap ettiğinin belirlenmediğini, mahkemenin bu hususu yeterince araştırmadığını, davalının cevap dilekçesi ile sunduğu ticari defter ve kayıtları ile bilirkişi incelemesine sunduğu kayıtlarının birbiriyle çeliştiğini, mahkemece bu hususun da araştırılmadığını, eksin inceleme ile hüküm kurulduğunu, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini bildirerek istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; çekin davacı yanca ….’a ciro edilip verildiğini, davalı hakkında davacının şikayeti üzerine başlatılan soruşturma neticesinde İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/82077 hazırlık numaralı dosyası ile KYOK kararı verildiğini, kararın usul ve yasaya uygun olduğunu, kararın onanması ile davalı lehine kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE
Dava, kambiyo senetlerinden olan çek nedeniyle, 2004 Sayılı İİK nun 72/2. maddesi uyarınca icra takibinden önce açılan menfi tespit(borçlu olunmadığının tespiti) istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 187. maddesi gereğince, ispatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Aynı Kanunun 190. maddede ise ispat yükü düzenlenmiş olup; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. (2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Çek, bir ödeme aracı olup, çekin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla verildiği yolunda yasal bir karine mevcuttur. Bu durumda, davacının söz konusu çeki mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla verdiğinin kabulü gerekir. Yasal karinenin aksini, yani çekin borç ödenmesinden başka bir amaçla verildiğini iddia eden davacı tarafın bu iddiasını kesin delillerle ispatlaması zorunludur.
Davacıya ait ticari defterlerin bilirkişiye incelettirilmesi neticesinde, davalıya verilen dava konusu çeke ilişkin kaydın bulunmadığı, davalı tarafın defterlerinde ise çekin kayıtlı olduğu anlaşılmış ise de; bu kaydın davaya herhangi bir etkisinin bulunmadığı, ayrıca, kambiyo senedinin ticari defterlere kaydedilmemiş olması hususunun da senedi hükümden düşürmeyeceği, 6100 Sayılı HMK’nın 200, 201. maddelerine göre dava konusu hukuki işlemin senetle ispatlanabileceği, tanıkla ispatın mümkün olmadığı da son derece açıktır.
Davacının, dava konusu çekin çalındığı iddiasına ilişkin şikayeti üzerine başlatılan ceza soruşturmasında, kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir.
Dava konusu olayda ispat yükü kendisine düşen davacı, çek nedeniyle borçlu bulunmadığı iddiasını kesin delillerle ispatlayamamıştır.
İlk derece mahkemesince, davanın ve yasal şartları oluşmayan kötüniyet tazminatının reddine dair karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamıştır.
Bu itibarla, davacı vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1- İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/04/2017 tarihli, 2015/742 Esas ve 2017/510 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından karşılıklı taraflar yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
3-a) İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 59,30 TL harçtan başlangıçta alınan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 27,90 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
b) Davacı tarafın yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcı olan 85,70 TL’nin hazineye gelir yazılmasına,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan istinaf gider avansının resen HMK’nun 333. Maddesi gereğince yatıran tarafa İADESİNE,
6-HMK’nın 359/4. Maddesi uyarınca, kararın temyiz kanun yoluna tabi olmaması nedeniyle taraflara ilk derece mahkemesince tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/10/2021