Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/625 E. 2021/918 K. 08.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/625
KARAR NO : 2021/918

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/11/2016 (Dava)- 01/03/2018 (Karar)
NUMARASI : 2016/1366 Esas – 2018/201 Karar
DAVA : Tazminat
KARAR TARİHİ : 08/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/10/2021

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/03/2018 tarihli, 2016/1366 Esas ve 2018/201 Karar sayılı dosyasından yapılan yargılama neticesinde verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili, 11/10/2013 tarihinde davalı …. idaresindeki …. plakalı aracın müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu …. plakalı motosiklete çarpması sonucunda müvekkilinin yaralandığını, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2013/113898 sayılı dosyasında soruşturma başlatıldığını, müvekkilinin herhangi bir kusurunun olmadığı kaza sonrasında beyin kanaması geçirdiğini, tat ve koku duygusunu kaybettiğini ve malul kaldığını, kazaya neden olan aracın trafik sigortacısı olan davalı sigorta şirketine yapılan başvuruya rağmen ödeme yapılmadığını belirterek, HMK 107.madde uyarınca belirsiz alacak davası olarak açtıkları işbu davada fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın davalılardan, 50.000 TL manevi tazminatın da davalı sürücü ….’tan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 15/02/2017 havale tarihli dilekçesiyle davalı sigorta yönünden HMK 123. maddesi gereğince ileride dava açabilme hakları saklı kalmak kaydıyla davalarını geri aldıklarını beyan ettiği, davalı sigorta şirketinin de 23.03.2017 havale tarihli dilekçeyle davacının davasını atiye bırakmasını kabul ettiği, davacı vekilinin 08/03/2017 havale tarihli dilekçesiyle de davalı …. yönünden HMK 123. maddesi gereğince ileride dava açabilme hakları saklı kalmak kaydıyla maddi tazminata dair davalarını geri aldıklarını beyan ettiği, ancak bu davalı tarafça davanın geri alınmasını kabul ettiklerine dair bir beyanda bulunulmadığı, davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP: Davalı sigorta şirketi vekili, müvekkiline başvuru yapılmasına ilişkin dava şartının yerine getirilmediğini, zira tüm belgelerle birlikte başvuru yapılması gerektiğini, …. plakalı aracın müvekkili nezdinde 28/06/2013-2014 tarihleri arasında ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere müvekkilinin sigortalısının kusuru oranında ve sigorta limitiyle sorumlu olduğunu, davacının kaza nedeniyle maluliyetinin belirlenmesi gerektiğini, ayrıca kask takılmamasından dolayı müterafik kusur indirimi de yapılması gerektiğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …. vekili, kaza tarihinin 11/10/2013 olduğunu, ancak davanın 16/11/2016 tarihinde açıldığını, zaman aşımı nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2013/113898 soruşturma sayılı dosyasında davacının uzlaşma hükümleri çerçevesinde uzlaştığını ve soruşturma dosyasının uzlaşı ile kapatıldığını, uzlaşma hükümleri çerçevesinde cezai ve hukuki haklarından vazgeçen davacının maddi manevi tazminat talebinde bulunamayacağını, kazanın oluşumunda asıl davacı tarafın kusurlu olduğunu, davacının maluliyeti ile kaza arasında nedensellik bağının bulunmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI; Mahkemece, “….İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2013/113898 soruşturma sayılı dosyası incelendiğinde; şüpheli …. hakkında taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olmak suçundan dolayı başlatılan soruşturma olduğu ve tarafların CMK 253/19. maddesi gereğince uzlaştıkları, buna göre davacı …. ve dava dışı ….’in …. için 7.000 TL, …. için 3.000 TL ödeme almak suretiyle tazminat taleplerinden vazgeçtiklerine ilişkin uzlaşma tutanağı düzenlenmiş olduğu, dosya içerisindeki tüm delil ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; davacının davalı sigorta şirketi hakkındaki davasını terketmesi nedeniyle bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, davalı …. yönünden ise hazırlık soruşturmasında tarafların uzlaştığı ve uzlaşma tutanağında davacı …. için davalı ….in 7.000 TL tazminat ödemeyi kabul ettiği ve ödediği, tazminatın maddi veya manevi tazminat olup olmadığı yönünde açıklık bulunmadığı, bu nedenle ödenen tazminatın hem maddi hem de manevi tazminat karşılığı yapıldığının kabulü gerektiği, ceza yargılamasında tarafların uzlaşması durumunda CMK 253/19. maddesi gereğince davacının haksız fiilde bulunan veya onunla birlikte sorumlu olan işletene ve ZMMS sigortasına karşı da tazminat davası açma hakkı ortadan kalktığından davalı …. yönünden davanın reddi gerektiği kanaatine varılarak, sonuç olarak; davacının, DAVALI …. İLE İLGİLİ MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT İSTEMLİ DAVASININ CMK 253/19. MADDESİ GEREĞİNCE REDDİNE, davacının, DAVALI SİGORTA ŞİRKETİNE YÖNELİK MADDİ TAZMİNAT İSTEMLİ DAVASINDA HMK 123. MADDESİ GEREĞİNCE DAVA GERİ ALINDIĞINDAN BU HUSUSTA HÜKÜM TESİSİNE YER OLMADIĞINA” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI: Davacı vekili ve davalı …. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
DAVACI VEKİLİ TARAFINDAN, “…Davalının asli kusurlu olduğunun tespit edildiği, kaldı ki müvekkilinin yolcu olup kazada bir kusurunun bulunmadığı, müvekkilinin kaza sonrasında beyin kanaması geçirdiği, tat ve koku alma duyularında önemli bir azalmanın meydana geldiği, bu oranın %19 olduğu, müvekkilinin beyin kanaması nedeniyle hastanede olduğu sırada eşinin kendisine bir evrak getirdiği, bilinçsizce bu evrakı imzaladığı, sonrasında bunun uzlaşma tutanağı olduğu bilgisini aldığı, alınan meblağın da eşi tarafından müvekkiline verilmediği, yargılama süresince bu hususa değinilmediği, uzlaşma tutanağında fazlaya dair haklar saklı olup, müvekkilinin maluliyetini de çok sonra öğrendiği, müvekkilinin zararı tamamen giderilmediği gibi uzlaşma sonrasında da doğan zararları olduğu, bu zararların her iki davalı tarafından karşılanması gerektiği, davanın davalı …. yönünden kabulüne karar verilmesi, diğer davalı sigorta şirketi davanın vazgeçilmesini kabul ettiğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DAVALI ÖMER BOZKURT VEKİLİ TARAFINDAN, “…Mahkeme tarafından davanın reddinin usul ve yasaya uygun olduğu, ancak manevi tazminat talebi yönünden hükmedilen ilam vekalet ücretinin reddedilen tutar uyarınca nispi olması gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu, mahkeme kararını vekalet ücreti yönünden istinaf ettikleri” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, trafik kazası neticesinde cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle, sigorta şirketi yönünden dava geri alındığından hüküm tesisine yer olmadığına, diğer davalı yönünden ise CMK 253/19.madde uyarınca davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili ve davalı …. vekili tarafından istinaf isteminde bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, CMK 253/19’da; “Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini def’aten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde, 171 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, 171 inci maddenin dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın, kamu davası açılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” düzenlemesi yer almaktadır.
Dosya içerisinde mevcut 23.01.2014 tarihli uzlaştırma raporu incelendiğinde, davacının fazlaya dair haklarını saklı tuttuğuna dair herhangi bir beyanı olmaksızın davalı ….tan aldığı 7.000-TL karşılığında uzlaşmayı kabul etmiş olduğu, tutanakta edimin de yerine getirildiğinin açıkça yazılı olduğu, taraflarca imzalandığı, savcılıkça onaylandığı, kaza tarihinden yaklaşık 3.5 ay sonra düzenlenmiş olduğu görülmektedir. Bu durumda CMK 253/19. maddenin açık hükmü karşısında ilam mahiyetinde olan uzlaşma raporunun aksi aynı kuvvette herhangi bir belge ile de ispatlanamadığından mahkemece davalı …. bakımından davanın reddinde bir isabetsizlik görülmemiştir (Bu yönde bknz.Yargıtay (kapatılan) 17. HD 2016/13482 E- 2019/3613 K.) .
Davalı …. vekilinin istinaf itirazlarının değerlendirilmesinde; vekalet ücretleri bakımından karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ deki hükümlere uygun şekilde ve madde atıfı da yapılarak karar verilmiş olduğu, AAÜT 10/3 . maddesindeki; “Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.” düzenlemesine uygun şekilde vekalet ücreti verildiği anlaşılmakta olup, davalı …. vekilinin istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekili ve davalı …. vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili ve Davalı …. vekilinin İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2016/1366 Esas – 2018/201 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacıdan alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 23,40 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davalı taraftan alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 23,40 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
4-Davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
5-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın,Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361/1. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 08/10/2021