Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/620 E. 2021/947 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/620
KARAR NO : 2021/947
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/05/2017 (Dava) – 29/05/2018 (Karar)
NUMARASI : 2017/303 (Esas) – 2018/264 (Karar)
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 13/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/10/2021
Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/05/2018 tarihli, 2017/303 Esas ve 2018/264 Karar sayılı dosyasından yapılan yargılama neticesinde verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili, kooperatifin 08.03.2015 tarihli genel kurulunda 11. maddede alınan karar ile üye ödemeleri arasında büyük dengesizlik olması nedeniyle her üyenin ödemiş olması gereken bedel toplamının 61.250,00-TL olarak hesaplandığını ve her üyenin kendisine tebliğ edilen borcunu 3 eşit taksitte ödemesinin oy çokluğu ile kabul edildiğini, genel kurulda alınan bu karar gereğince tüm üyeler için olduğu gibi davalının da o güne kadar yaptığı ödemelerin hesaplanarak 48.800,00-TL olduğunun tespit edildiğini, bakiye 12.450,00-TL borcun ödenmesi ve ayrıca yine 08.03.2015 tarihli genel kurulun 16. maddesindeki Mart 2015 tarihinden başlamak üzere bir sonraki genel kurula kadar devam etmek üzere aylık 500,00-TL aidat ödenmesine, aylık %1,5 faiz uygulanmasına dair verilen karar uyarınca davalı tarafından ödenmesi gerekip ödenmemiş aidatların ödenmesi için işlemiş faiziyle toplam 21.197,84-TL tutarını bulan alacağın tahsili istemiyle Karşıyaka 2. İcra Müdürlüğü’nün 2016/3695 sayılı icra dosyasından takip başlattıklarını, ancak davalının haksız ve kötü niyetli itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı, davacı kooperatifin 2007 yılında o zamanki başkanı …’den oturmakta olduğu daireyi borcu olmadığının söylenmesi üzerine satın aldığını, daha sonra kendisine üyelik gerekli denilerek kooperatife üye yapıldığını, her sene çıkan aidatları zaman zaman borç ve kredi alarak ödediğini, kooperatifte 8 ay denetçilik de yaptığını ve bu esnada bazı usulsüzlükler gördüğünü, savcılığa şikayette bulunduğunu, zira diğer üyelerin de kendisi kadar ödeme yapmasını istediğini, bunun üzerine kooperatifin kendisine davalar açtığını ve taleplerde bulunduğunu, 2014/347, 2014/875 ve 2015/302 Esas sayılı dosyalarda asılları bulunan ödeme evraklarının fotokopilerini sunmakta olduğunu, tüm bu ödemelerine rağmen kooperatifin halen kendisine çıkardığı takipteki borcu kabul etmediğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI; Mahkemece, “…Davanın niteliği gereği davacı alacaklının icra takibine konu olan alacağının varlığını ve miktarını ispatlamak durumunda olduğu, bu kapsamda delil olarak icra dosyası, kooperatif genel kurul kararları, kooperatif kayıtları ve bilirkişi incelemesine dayanıldığı, dayanak belgelerin dosyaya sunulduğu, somut olayda davacı taraf icra takibine konu olan alacağın davalının ödememiş olduğu yönetim giderleri olduğunu iddia ederken, davalı borçlunun da kooperatife herhangi bir borcunun olmadığını savunmakta olduğu, kooperatif kayıtları ve dosyaya sunulan beyan ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, hazırlanan raporda; davalı kooperatifin takip tarihi itibariyle ana para olarak 11.700,00-TL + 6.000,00-TL olmak üzere toplam 17.7000,00-TL alacaklı olduğu, davalının ibraz ettiği senetlerin geçerli ödeme belgesi olarak kabul edilmesi halinde bu senetlerin bedeli, borç miktarından fazla olduğndan davalının borcunun kalmayacağı, takip tarihi itibariyle talep edilebilecek gecikme faizinin miktarının 1.597,05-TL + 540,00- TL olmak üzere 2.137,02-TL olduğunun bildirildiği, dosya içine alınan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde: gerçeğe ve hukuka uygun görülerek hükme esas alınan raporda belirlendiği üzere, davalının davacı kooparetifin üyesi olduğu ve davalı kooperatife takip tarihi itibariyle ana para olarak 11.700,00-TL + 6.000,00-TL olmak üzere toplam 17.7000,00-TL asıl alacak ve 2.137,05-TL faizden sorumlu olduğu sonucuna varıldığı, davalının kooperatiften almış olduğu daire karşılığında …’e senetle ödeme yaptığına dair beyanına, bu konuda kooperatif kayıtlarında herhangi bir kayıt olmadığı, senetlerin kooperatife teslim edildiğine dair bir kayıt da olmadığı tespit edilmekle itibar edilmediği, alacak hesaplamayı gerektirip likit olmadığından İİK’nın 67.madde uyarınca koşulları oluşmayan % 20 tazminat talebinin reddine karar vermek gerektiği, sonuç olarak; DAVANIN KISMEN KABULÜNE, davalının Karşıyaka 2. İcra Müdürlüğü’nün 2016/3695 sayılı icra takip dosyasında 17.700,00-TL asıl alacak, 2.137,05-TL faiz alacağına yapmış olduğu itirazının iptaline, itirazı iptal edilen 19.837,05-TL üzerinden (3.967,41-TL) %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin 1.360,79-TL isteminin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI: DAVALI TARAFINDAN, “…Kararın bozulmasını talep ettiği, 2007 yılından 2012’nin 6.ayına kadar 100.000-TL’nin üzerinde ödeme yaptığı, hiçbir üyenin bu kadar ödeme yapmadığı, ancak vefat eden eski başkan …’in bu ödemelerini kayda almamış olduğu, bunun suçunun kendisinde olmadığı, ödediğine dair senet ve makbuzları sunduğu, o kadar ödemesi belli iken bilirkişinin da fazla ödeme yaptığına dayanarak kendisini alacaklı göstermesine rağmen verilen bu kararın bozulması gerektiği, kandırıldığı ve dolandırıldığı halde şikayet etmediği, hiçbir borcunun olmadığı, usulsüz şekilde 90 yaşındaki annesinin dahi kooperatife üye yapıldığı” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, kooperatif alacağı için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinde; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu denetime ve hüküm kurmaya elverişli olup, davalı her ne kadar birtakım ödeme belgeleri sunmuş ise de, sunduğu belgelerden tahsilat makbuzlarının zaten davacı kooperatif tarafından ödenmesi gereken aidat borçlarından düşülerek talepte bulunulmuş olmasına, davacı kooperatifin hatalı olarak mahsup etmediği elektrik aboneliğine dair davalı tarafından yatırılan bedelin raporda takip borcundan düşülmesine ve davalının sunduğu, her zaman tek taraflı olarak düzenlenmesi mümkün bulunan senetlerin kooperatife olan borcun ödenerek geri alınmış olduğuna dair davalı tarafça destekleyici (makbuz, belge, sözleşme vs.) delil sunulamamış olduğu da dikkate alınarak bu senetlerin kooperatife yapılmış bir ödeme olarak kabul edilemeyecek olmasına göre, mahkemece asıl alacak bakımından davanın kısmen kabulü yönünde varılan sonuç yerinde görülmüş, bu yöndeki istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Bununla birlikte; %20 icra inkar tazminatı bakımından mahkemece gerek kısa karar-gerekçeli kararda ve gerekse gerekçe-hükümde çelişki oluşturulmak suretiyle karar verildiği görülmekle, bu durum kararın kaldırılmasını gerektirmiştir. Şöyle ki, kısa kararda %20 icra inkar tazminatının reddine denildiği, gerekçeli kararın hüküm kısmında ise %20 icra inkar tazminatına karar verildiği, gerekçede ise sözkonusu tazminatın koşulları oluşmadığından reddine karar verildiği yazılmıştır. Bilindiği üzere, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiş olup, 6100 sayılı HMK’nın 294 vd. Maddelerinde de hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş olacaktır. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK’nın 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi, verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır. Açıklanan nedenlerle, kararın öncelikle bahsedilen çelişki nedeniyle re’sen kaldırılması gerekmiştir.
Buna ilaveten, davacı kooperatif tarafından sunulan genel kurul kararının 11.maddesinin son kısmında her ortağın bakiye borcunun kendisine tebliğ yoluyla bildirilmesinden itibaren 3 eşit taksitte ödemesine karar verildiği görülmekle birlikte, davalıya bu yönde bir tebligat çıkarılmadan takipte işlemiş faiz istendiği görülmüş olup, davalıya takip öncesinde herhangi bir tebligat, ihtarname gönderildiğine dair belge de sunulmamasına, bu nedenle davalının takip öncesinde temerrüde düşürülmemiş olmasına göre, takipteki tüm borca itiraz etmiş bulunan davalı aleyhine takip öncesi işlemiş faize hükmedilemeyeceğini gözetilmemesi de doğru olmamıştır.
Ancak anılan eksiklikler yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-b-2.madde uyarınca kaldırılarak Dairemizce, takibin yalnızca asıl alacak yönünden devamına ve alacak likit kabul edildiğinden davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesi şeklinde yeniden hüküm tesisine karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalının istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile, HMK’nın 353/1-b.2. maddesi gereğince kararın kaldırılarak yeniden hüküm tesisi yönünde karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı …’nın istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ İLE; Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/303 Esas – 2018/264 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“a-Davanın KISMEN KABULÜ İLE, davalının Karşıyaka 2. İcra Müdürlüğü’nün 2016/3695 sayılı icra dosyasında 17.700,00-TL asıl alacağa yapmış olduğu itirazının iptaline, 2.137,05-TL işlemiş faiz alacağına yapmış olduğu itirazın iptaline dair istemin ise reddi ile takibin yalnızca asıl alacak miktarı olan 17.700,00-TL üzerinden devamına,
b-Asıl alacak miktarı üzerinden %20 oranındaki icra inkar tazminatının (3.540,00-TL) davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
c-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.209,09-TL karar harcının 256,02-TL’si peşin ve 105,99-TL’ si de icra harcı olarak alındığından mahsubu ile bakiye 847,08-TL karar harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
d-Davacı tarafından yatırılan 256,02-TL peşin harç ile 105,99-TL icra harcı olmak üzere toplam 362,01-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e-Davacı vekille temsil edilmiş olduğundan AAÜT uyarınca hükmedilen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
f-Davacı tarafından sarf edilen ve peşin harç haricinde kalan, 31,40-TL başvuru harcı,4,60-TL vekalet harcı 0,60-TL dosya gideri, 641,00-TL bilirkişi ücreti+tebligat gideri olmak üzere toplam 677,60-TL yargılama giderinden davanın kabul-ret oranı nazara alınarak takdiren 565,78-TL kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
g-Yatırılan gider avanslarının varsa kullanılmayan kısımlarının, 6100 Sayılı Kanunun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ilgili olduğu tarafa iadesine” ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-Davalının sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalı … tarafından yatırılmış olan 338,75 TL istinaf karar harcının istek halinde davalıya iadesine (Harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
4-Davalı …’nın istinaf aşamasında yaptığı 38,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile 13/10/2021 tarihinde karar verildi.