Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/618 E. 2021/995 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/618
KARAR NO : 2021/995
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/04/2018
NUMARASI : 2015/928 Esas, 2018/446 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle)
KARAR TARİHİ : 20/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/10/2021

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/04/2018 tarihli, 2015/928 Esas ve 2018/446 Karar sayılı kararının dairemizce incelenmesi davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesi süresi içinde usulünce verilmiş olmakla; dosyadaki dilekçe, lahiyalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler incelendi.
DAVA
Davacı … adına Vasisi … vekilinin adli yardım talepli dilekçesi ile; 26.08.2013 tarihinde müvekkili …’nün vasisi olduğu kardeşi …’ın eşi … arkadaşları …, …, …, … ve … ile Kuşadası’ndan İzmir’e doğru seyahat etmekte iken …’ün idaresinde bulunan … plakalı aracın direksiyon hakimiyetini kaybetmesiyle levha direğine çarpmasıyla kaza yaptığı …’ün öldüğü, kazada asli kusurlu olduğu, müvekkilinin yatağa bağımlı hale geldiğini, 13.04.2013 tarihli Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinin sağlık kurulu raporuna göre %96 oranında özürlü olduğunun tespit edildiği, bilinç kaybının bulunduğu, davalı …’ye başvuru yapıldığını ancak ödeme yapılmadığını belirterek şimdilik 15.000,00 TL’lik maddi tazminatın davalı … mirasçıları ve … ‘den kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsil tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP
Davalı …. davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; “..Selçuk Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/1082 soruşturma numaralı dosyasının incelendiğinde, mağdurlar …, …, …, …, …, …’nun mağdur olduğu 26.08.2013 tarihli trafik kazasında müşteki, …’ün şikayetçi olmasıyla yapılan soruşturmayla … plakalı minibüsün tek taraflı meydana gelen kaza neticesinde sürücü …’ün vefat ettiği, 02.09.2013 tarihli bilirkişi raporuna göre, süratli araç kullanılmasından dolayı kazanın meydana geldiği ve bu nedenle kamu adına kovuşturmasına yer olmadığına karar verildiği, Yapılan bilirkişi incelemesinde bilirkişinin sürücü …’ün tam kusurlu olduğunu tespit ettiğini, diğer mağdurların şikayetçi olmadığı tespit edilmiştir.
Davacının maluliyet oranına ilişkin 9 Eylül Üniversitesi Adli Tıp Ana bilim dalından alınan 25.01.2017 tarihli raporda %100 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği, bu oranın kalıcı olduğu belirtilmiştir.
Aktüerya Bilirkişi …’den alınan 03.05.2017 tarihli raporda; davacının maluliyetten kaynaklı maddi tazminat talebinin SGK tarafından karşılanmadığı, tedavi amaçlı giderlerden ise SGK ‘nin karşılamadığı kısım yönünden davalıların sorumluluğunun bulunduğu, bu nedenle davacının sürekli maluliyetten kaynaklı maddi zararının 618.671,23 TL olduğu, 630.268,21 TL bakıcı kaynaklı zararının olduğu toplam zararının, 1.248.939,44 TL olduğu sigorta şirketinin bu zarardan maddi tazminat olarak sakatlık ve ölüm teminatı için 250.000,00 TL ve sağlık gideri teminatı olarak 250.000,00 TL olmak üzere toplam 500.000,00 TL’den sorumlu olduğu, …’ün mirasçılarının da sorumlu olması gerektiği belirtilmiştir.
Davaca vekilinin bu rapora karşı, 18.05.2017 tarihli dilekçesi ile tazminat talebinin 1.248.939,44 TL’ye yükselttiğine ve bu miktarın davalı sigorta şirketi yönünde başvuru tarihinden itibaren işleyecek temerrüd faizi ile tahsiline ilişkin dilekçe vermiş ve talepte bulunmuştur.
Davacı vekiline TMK m.612’ye göre mirasın reddi konusunda beyanda bulunması ve Yargıtayın Yerleşmiş İçtihat’larına göre redolunan mirasın tasfiyesi için Sulh Hukuk Mahkemesinden tasfiyesinin sağlanması ve iflas hükümlerine göre tasfiye yapılması ve temsilci atanması için 15.11.2017 tarihli celsede süre verilmiş davacı vekilinin 18/04/2018 tarihli celsede bu davalılar yönünden davaya devam etmeyeceğini, feragat ettiğini beyan etmiştir.
Davacının dava açma tarihi 27.04.2016 olup; bu tarihte 6704 sayılı “65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz Ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun m. 97 hükmünde değişiklik yapılmıştır. Buna ilişkin değişiklik yürürlük tarihi kanunun 31. maddesine göre resmi gazetede ilan edildiği tarih olup; 26.04.2016 tarihinde ilan edilmiştir. Buna göre “m. 97- Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” hükmü getirilmiştir. Bu hükümle sigortacıya karşı dava açacak tarafın öncelikle yasama yürürlüğe girdiği tarih olan 26.04.2016 tarihinden önce 11.08.2015 tarihinde dava açtığından bu hükmün uygulanması söz konusu olmamıştır.
Davacının maddi zararının bilirkişi incelemesi ile belirlenmiş olmakla ve bu rapora karşı, davalı sigorta şirketinin bir itirazda bulunmadığı belirlenmiş olmakla bilirkişi raporu hükmü esas alınarak davacının uğramış olduğu zarar maddi zarar kapsamında tazminata hükmedilerek …” gerekçesiyle davacının davasını KISMEN KABULÜ ile davacı … …’ın meydana gelen kazada kusur ve maluliyet oranı ile bakım giderleri gözetilerek 618.671,23 TL sürekli maluliyetten kaynaklı maddi zararı ve 630.268,21 TL bakıcı giderinden kaynaklı maddi zararı bulunduğu tespit ve kabul edilmekle, (Davalı sigorta şirketinin poliçe kapsamında her iki zarar içinde ayrı ayrı 250.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere) toplam zarar olan 500.000,00 TL nin davalı sigorta şirketinin temerrüd tarihi olan 16.05.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, davacının davalı … aleyhine açmış olduğu davadan feragat etmesi nedeniyle, bu davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan maluliyet raporunun kabul edilebilir nitelikte olmadığını, davacının trafik kazası nedeniyle husule gelen maluliyetinin kesin olarak tespiti için kafa travmasına bağlı gelişen beyin kanaması sonucu oluşan klinik durum ile beyin tümörü ve bu tümöre bağlı gelişen hidrosefalinin meslekte kazanma gücünden azalma oranlarına etkilerinin muayenesi de sağlanarak ayrı ayrı saptanması gerektiğini, davacının maluliyetine ilişkin hazırlanan ve Üniversite Hastanesi’nden alınan rapor davacının mevcut durumu ile çeliştiğinden Yargıtay kararları doğrultusunda dosyanın kazazedenin muayenelerinin de yapılması koşuluyla Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’na gönderilerek ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınması gerektiğini, maluliyet oranının kontrol kaydı dikkate alınarak muayene sonucu tespit edilmesi gerekirken bu hususa dikkat edilmediğini, bakıcı giderlerine ilişkin tazminat taleplerinin teminat dışı olup reddi gerektiğini, bakıcı giderine ilişkin dosyaya herhangi bir fatura veya belge sunulmadığından davacının aile içi bakım gördüğü kabul edilerek hesaplanan tazminattan %50 oranında indirim yapılması gerektiğini, dosya kapsamında kusur değerlendirmesi yapılmamış olup eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası sebebiyle maluliyet tazminatı ve bakıcı gideri istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle hükme esas alınan bilirkişi raporlarının oluşa, somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, taraf ve yargı denetimine uygun olmasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, her ne kadar tedavi giderleri SGK tarafından karşılanacak ise de bunun dışında kalan bakıcı vs. sair harcamaların sigorta poliçesindeki tedavi giderleri kapsamında olduğu, yaşam boyu bakım giderleri aile bireyleri tarafından üstlenilse dahi bu husus onlar için ağır bir külfet oluşturacağından hesaplanan bakım giderinden indirim yapılamayacağı, kaldı ki davalı sigorta şirketine aktüer rapor tebliğ edilmesine rağmen herhangi bir itirazda bulunmadığı anlaşıldığından, davalı sigorta şirketi vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/04/2018 tarihli, 2015/928 Esas ve 2018/446 Karar sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
3- İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 34.190,90 TL istinaf nispi karar harcından, istinafa gelirken alınan 1.707,75 TL ‘nin mahsubu ile bakiye 32.483,15 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davalı tarafın yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcı olan 98,10 TL’nin hazineye gelir yazılmasına
5- İstinaf yoluna başvuran davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6- Kullanılmayan gider avansının HMK 333. mad. gereğince yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 20/10/2021