Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/580 E. 2021/915 K. 08.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/580
KARAR NO : 2021/915
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/03/2017 (Dava) – 21/06/2018 (Karar)
NUMARASI : 2017/244 Esas – 2018/781 Karar
DAVA : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 08/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/10/2021

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/06/2018 tarihli, 2017/244 Esas ve 2018/781 Karar sayılı dosyasından yapılan yargılama neticesinde verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili, 05.09.2009 tarihinde davalılardan … sevk ve idaresindeki, davalı …’a ait ve diğer davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı bulunan otobüsün müvekkiline çarpması neticesinde müvekkilinin yaralandığını, kaza tutanağına göre sürücü …’nün tam ve asli kusurlu olduğunu, ceza yargılaması sonucunda davalı sürücü hakkında müvekkilinin kemik kırığıyla yaralanmasına sebebiyet vermekten dolayı cezalandırılmasına karar verildiğini, müvekkilinin yatarak tedavi olmak zorunda kaldığını, halen sağ kolunu tam kullanamadığını, maddi ve manevi olarak kazadan olumsuz etkilendiğini, bedensel kaybının ancak heyetçe verilecek raporla belli olacağını, bu nedenle belirsiz alacak davası açma zorunluluğunun doğduğunu, daha önce İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2014/977 E.sayılı dosyasından açtıkları davayı takip edemediklerinden davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, o dava devam ederken sigorta şirketinin müvekkiline 30.000-TL küsur ödeme yapmış olduğunu ve bunun mahsup edilmesi gerektiğini belirterek, fazlaya dair hakları saklı olmak üzere 1.000-TL sürekli maluliyet, 500-TL geçici işgöremezlik, 500-TL tedavi giderleri ve 50.000-TL manevi tazminatın -sigorta şirketi yönünden maddi tazminat ve poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere- olay tarihi olan 05.09.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili; müvekkilinin …’ta otobüs şoförü olarak çalıştığını, kazada kusursuz olduğunu, nitekim Sulh Ceza Mahkemesi’ndeki bilirkişi raporunda kazaya … plakalı aracın hatalı park etmiş olmasının neden olduğunun belirtildiğini, 5.9.2009’da meydana gelen kaza nedeniyle bu davada zamanaşımı itirazlarının olduğunu, haksız fiillerde davaların 2 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, ayrıca sigorta şirketinin ödeme yaptığını, davacının zararı giderildiğinden dava açmakta hukuki yararının olmadığını, talep edilen tazminatın fahiş olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili; İzmir 1.ATM’ deki dosyada davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, ancak henüz kararın kesinleşmediğini, HMK 114/ı maddesi uyarınca davanın derdestlik nedeni ile dava şartı bulunmadığından reddinin gerektiğini, 2918 Sayılı KTK 109/1 ve TBK 72.madde uyarınca davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin zamanaşımına uğradığını, kaza 05.09.2009’da meydana geldiği halde bu davanın 07.03.2017’de açıldığını, kaldı ki davacının aynı taleplerle açmış olduğu İzmir 1.ATM’ deki davanın dahi 15.09.2014 tarihinde zamanaşımı dolduktan sonra açılmış olduğunu, kazanın davacının kusuruyla meydana geldiğini, zarar görenin ağır kusurunun illiyet bağını keseceğini, talep edilen tazminatın fahiş olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta vekili cevap süresinden sonra sunduğu beyan dilekçesinde; öncelikle kesin hüküm itirazlarını sunduklarını ve davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini, İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2014/977 E. sayılı dosyasında 21.06.2016 tarihli duruşmada davacı vekilinin maddi tazminat yönünden tüm davalılar bakımından davadan feragat ettiğini, ibraname de sunulduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan … vekili, davalı sürücü …’ nün kazada kusuru bulunmadığını, müvekkilinin … bünyesinde çalışan işçilere emir ve talimat verme, denetleme imkanı olmadığını, bu nedenle istihdam eden olarak müvekkilinin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI; Mahkemece, “…Somut olaya bakıldığında, kaza sonucu davacının yaralandığı, kaza tarihinde yürürlükte olan 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 66. maddesine göre zamanaşımı süresinin 8 yıl olduğu, derdestlik iddasına konu dosya ve içeriği incelendiğinde alınan raporlara göre zararın öğrenme tarihi belli olacağından zamanaşımının dolmadığının anlaşıldığı, derdestlik itirazına konu olan İzmir 1.ATM nin 2014/977 E. sayılı dosyasının incelenmesinde; dava tarihinin 15.09.2014 olduğu, aynı davacının aynı davalılara karşı cismani, iş gücü kaybı, iktisadi geleceğin kaybı, çalışılmayan günlerden doğan zarar ve manevi zarar isteminde bulunduğu, davacı vekilinin 21.06.2016 tarihli duruşmada bu davadaki tüm maddi zarar taleplerinden feragat ettiğini bildirdiğinin görüldüğü, ilerleyen aşamada dava takip edilmediğinden açılmamış sayılmasına karar verildiği, ancak kararın istinaf edilmesi üzerine istinaf mahkemesince maddi tazminat yönünden davadan feragat nedeni ile reddine ve manevi tazminat talebi yönünden ise davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, kararın kesinleştiği, artık buna göre maddi tazminat talebi bakımından aynı davanın tekrar açılamayacağı, istinaf mahkemesi kararı ile kesin hüküm bulunduğu ve bu bakımdan davanın reddinin gerektiği, manevi tazminat talebi bakımından ise İzmir 1.ATM’ nin dosyasında olayla ilgili olarak davacının ATK’ dan hem maluliyet raporunun aldırıldığı hem de kusur raporu alındığı görülmekle, bu raporlara itibar edilerek tarafların ekonomik ve sosyal durumları da dikkate alınarak davacıyı zenginleştirmeyecek ölçüde takdiren 5.000,00 TL manevi tazminatın davalı sürücü ve araç malikinden tahsiline karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak; DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE, davacının maddi tazminat taleplerinin reddine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile takdiren 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve … … ‘den müştereken ve müteselsilen olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte alınarak davacıya verilmesine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI: Davalı … vekili ve davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
DAVALI … VEKİLİ TARAFINDAN, “…Mahkemece davanın öncelikle dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, zira davacının İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2014/977 Esasında açtığı davası huzurdaki dava açıldığı sırada kararı kesinleşmemiş olduğundan HMK 115.madde uyarınca huzurdaki davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiği, ayrıca manevi tazminat yönünden de davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, kazanın 5.9.2009’da olduğu, davanın ise 7.3.2017’de açıldığını, her ne kadar mahkemece zararın bilirkişi raporları ile öğrenildiği belirtilmişse de, davacının uğradığı manevi zararın olay tarihi itibari ile zaten belirli durumda olduğu, manevi zararın bilirkişi raporu ile öğrenilmesinin mümkün bulunmadığı, mahkemece olay tarihinden itibaren faiz işletilmesinin mümkün olmadığı, kabul anlamına gelmemekle birlikte diğer dosyanın kesinleştiği tarihten itibaren faiz yürütülebileceği, kazada müvekkili idarenin ve sürücüsünün kusuru bulunmadığı, davacının kendi kusuru neticesinde yaralandığı, hükmedilen manevi tazminat tutarının fahiş olduğu, manevi tazminat yönünden de davanın reddinin gerektiği” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DAVACI VEKİLİ TARAFINDAN, “…Manevi tazminat yönünden kararın bozulması gerektiği, kaza nedeniyle müvekkilinin %10.2 maluliyetinin olduğu, yatarak tedavi görmek zorunda kaldığı, sağ kolunun halen iyileşmediği, maluliyet ve kusur oranlarına bakıldığında manevi tazminat tutarının amacını karşılamaktan uzak olduğu” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, trafik kazasından dolayı cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davacı vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Davacının daha önce aynı konuda, aynı davalılara karşı İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2014/977 E.sayılı dosyasında açmış olduğu davanın takip edilmemesi neticesinde 13.12.2016 tarihinde açılmamış sayılmasına karar verilmiş olduğu, istinafı neticesinde 20.02.2018’de kararın kaldırılıp yeniden hüküm kurularak, maddi tazminat bakımından davanın açılmamış sayılması yerine, feragat nedeniyle reddine dair yeniden karar tesis edildiği, manevi tazminat bakımından ise yerel mahkeme kararının istinafa konu edilmemiş olduğu anlaşılmıştır. Eldeki davanın açılma tarihi 07.03.2017’dir. Davalı … vekilinin önceki dava henüz kesinleşmeden işbu davanın açılması nedeniyle eldeki davada dava şartlarının gerçekleşmediğine yönelik itirazı yerinde görülmemiştir. Şöyle ki; davanın açılmamış sayılması kararı istinafı/temyizi kabil bir karar ise de, derdestlik yönünden kararın kesinleşmesini aramaya gerek yoktur. Derdestlik, 18.09.1996 tarih ve 1996/19-461-1996/607 K sayılı HGK kararına göre dosyanın işlemden kaldırılması tarihinden itibaren üç aylık süre ile sınırlıdır. Bu süre hak düşürücü süredir. Ancak, davanın açılmamış sayılmasını gerektiren şartların doğumu ile dava kendiliğinden ortadan kalkar ve derdest olmaktan çıkar. Bahsi geçen açılmamış sayılma kararının 13.12.2016’da verildiği gözetildiğinde, eldeki davanın açıldığı 07.03.2017 tarihinde derdest bir dava bulunmadığından, bu yöndeki istinaf itirazı yerinde görülmemiştir (Bu hususta bknz.Yargıtay (kapatılan) 17. HD 2015/18728 E.- 2018/5816 K., Yargıtay 11. HD 2016/10077 E- 2018/2633 K).
Davalı vekilinin zamanaşımı itirazına gelince; davalı vekilinin süresinde verdiği cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunduğu, istinaf itirazlarında da bu hususa yer verdiği görülmüştür. Davacının daha önce açmış olduğu İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2014/977 E.sayılı dosyasından alınan 23.12.2015 tarihli ATK raporu içeriği ile davacının maluliyetini öğrendiği ve işbu davanın 07.03.2017’de açıldığı gözetildiğinde, davanın 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı, yine ceza zamanaşımı süresi değerlendirildiğinde de davanın açıldığı tarih itibariyle zamanaşımının dolmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece hükme esas alınan ATK kusur raporunun, somut olaya uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğu ve ayrıca istinafa gelen davalının işleten sıfatı da gözetilerek hükmedilen manevi tazminata haksız fiil tarihinden itibaren faiz yürütüldüğü dikkate alındığında, bu yöndeki tüm istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir.
Davacı vekilinin manevi tazminat tutarının az olduğuna ve davalı vekilinin ise miktarın fahiş olduğuna ilişkin istinaf itirazları da, kusur oranlarına, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, maluliyet oranına, kaza tarihine ve tüm dosya kapsamına göre yerinde görülmemiş, hükmedilen tutarın somut olay bakımından uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekili ve davalı … vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili ve davalı … vekilinin İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/244 Esas ve 2018/781 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacıdan alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 23,40 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davalı … ‘nden alınması gereken 341,55 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 305,65 TL’nin anılan davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
4-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
5-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 08/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.