Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/578 E. 2021/875 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/578
KARAR NO : 2021/875
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13.05.2016 (Dava) – 12/07/2018 (Karar)
NUMARASI : 2018/310 Esas – 2018/347 Karar
DAVA : Tazminat
KARAR TARİHİ : 29/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/09/2021

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 12/07/2018 tarihli, 2018/310 Esas – 2018/347 Karar sayılı dosyasından yapılan yargılama neticesinde verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA; Davacılar vekili, müvekkillerinin murisine ait … plakalı araca …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın 06/12/2014 tarihinde çarptığını ve hasarlanmasına sebebiyet verdiğini, ayrıca araçta ciddi miktarda değer kaybı olduğunu, müvekkillerinin aracı yaptırdığını, tutulan trafik kazası tutanağı içeriğine göre …’ın %100 kusurlu olduğunu, …’ın kullandığı aracın …’ya ait ve davalı … Sigorta A.Ş.’ye de ZMMS ile sigortalı olduğunu, hasar nedeni ile aracın değerinden en az %20 oranında bir düşme yaşandığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile haksız fiil nedeni ile müvekkillerine ait araçta meydana gelen değer kaybından şimdilik 1.000,00 TL’nin haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiş, 06/12/2017 havale tarihli ıslah dilekçesi ile, dava değerini 3.320,00 TL daha artırarak 4.320,00 TL tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP: Davalı sigorta şirketi vekili, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, … plakalı aracın müvekkili sigorta şirketi tarafından trafik poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun kusur oranında ve gerçek zarar ve üst limit ile sınırlı olduğunu, davacı aracında oluşan zararın … Sigorta A.Ş.’ye müvekkili sigorta şirketi tarafından 26/03/2015 tarihinde 6.123,00 TL olarak ödendiğini, usulüne uygun değer kaybı zararının belirlenmesi gerektiğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI; Mahkemece, “….Daha önce Karşıyaka 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 02/05/2017 gün 2016/302 E.- 2017/276 K. sayılı kararı ile ‘1-Davacıların maddi tazminat talebini içerir davasının kabulüne, 2-4.320,00 TL araç değer kaybı maddi tazminatının davalı … Sigorta A.Ş poliçe limiti ile dava tarihi olan 13/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile sorumlu tutulacak şekilde olay tarihi olan 06/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …, … ve … Sigorta A.Ş’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile veraset ilamındaki payları oranında araç maliki mirasçıları olan davacılara verilmesine…’ şeklinde hüküm tesis edildiği, istinaf incelemesi üzerine İzmir BAM 11.Hukuk Dairesinin 22/05/2018 gün 2017/1976 E.- 2018/659 K.sayılı kararı ile ‘1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.05.2017 tarih, 2016/302 Esas-2017/276 sayılı kararının kaldırılmasına, 2-Davanın davalı sigorta şirketi yönünden HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine, dosyanın HMK’nın 20. maddesi uyarınca görevli mahkeme olan Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine…” karar verildiği, Karşıyaka 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin sözü edilen kararının davalılar … ve … yönünden kesinleştiğinin de sözkonusu kararda belirtildiği, işbu mahkemece yürütülen davanın davacılar ve davalı … Sigorta A.Ş. yönünden geçerli olduğunun belirlendiği, tüm dosya içeriği ve delillerin, özellikle makine mühendisi trafik uzmanı imzalı 06/02/2017 tarihli bilirkişi raporunun değerlendirilmesi sonucunda; 06/12/2014 tarihinde davacıların müşterek murisi adına kayıtlı olan … plakalı aracın …’in sevk ve idaresinde iken kaza mahalline geldiğinde karşı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araçla çarpışması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, …’ın %80 oranında, davacıların aracının sürücüsü …’in ise %20 oranında kusurlarının bulunduğu, davacı yanın aracının gördüğü hasarın sigorta şirketince giderildiği, … Sigorta A.Ş. tarafından giderilen hasar karşılığı olarak davalı … Sigorta A.Ş tarafından … Sigorta A.Ş.’ye ödeme yapıldığı, ancak davacılar aracında kaza sonrası oluşan araç değer kaybı zararının karşılanmadığının anlaşıldığı, davacılara ait … plakalı araçta 5.400,00 TL araç değer kaybı zararının meydana geldiği, davacı yanın %20 kusuru tenkis edildiğinde toplam araç değer kaybı zararının 4.320,00 TL olduğu, haksız fiile dayalı maddi tazminat talep edilebilmesi için haksız fiil, zarar ve haksız fiil ile zarar arasında illiyet bağı koşullarının bir arada gerçekleşmesi gerektiği, somut olayda mirasen davacılara ait olan … plakalı araca …’ın %80 kusurla çarpması sonucunda oluşan değer kaybı tazminatından davalı … Sigorta A.Ş.’nin ZMMS poliçesi hükümlerine göre sorumlu olduğu, davacı tarafın Karşıyaka 1.Asliye Hukuk Mahkemesi kararını istinaf etmemiş olmasına, böylece ‘yasal faiz’ e ilişkin mahkemenin belirlemesini kabullenmiş sayılmasına, davalı lehine usuli müktesep hak doğmasına göre, taraflar arasındaki eldeki davanın TTK’nun 1483.maddesi hükmünden kaynaklanmasına rağmen tespit edilen alacağa avans faizi yerine yasal faiz yürütüldüğü, bu açıklamalar ışığında; DAVANIN KABULÜNE, Karşıyaka 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/302 E. – 2017/276 K.sayılı kararı gereğince yapılacak tahsilatlarla tekerrür teşkil etmemek kaydıyla, 4.320,00 TL değer kaybı tazminatının dava tarihi 13.05.2016’dan itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Sigorta A.Ş.’den alınarak davacılara verilmesine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI: DAVALI VEKİLİ TARAFINDAN, “…Mahkemece istinaf kararına uyulmakla birlikte, asıl istinaflarına konu ettikleri hususların yok sayıldığı, önceki kararın aynen tekrarı ve hatta vekalet ücreti yönünden daha da aleyhlerine karar verildiği, öncelikle davanın açılış tarihi 18.05.2016 olmakla, bu tarih itibariyle dava açılmadan önce davaya konu değer kaybı tazminatı talebi ile ilgili müvekkili sigorta şirketine yapılmış herhangi bir başvuru bulunmadığından KTK. 97. maddesi uyarınca resen davanın dava şartı noksanlığı sebebiyle reddi gerekirken, bu konuda da hiçbir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı, dosyada cevap dilekçesi ve vekaletnameleri bulunduğu halde kendilerine vekil sıfatıyla ön inceleme duruşma günü vesair hiçbir tebligatın çıkartılmadığı, bu nedenle de usul ve yasaya aykırı şekilde yokluklarında ön inceleme duruşması yapıldığı, tahkikat aşamasına geçildiği, hatta bilirkişi raporu aldırıldığı, taraf teşkili sağlanmadan işlemlere devam edilmesinin başlı başına haklı bir istinaf başvuru gerekçesi olup, bu yönüyle de kararın kaldırılması gerektiği, zamanaşımı yönünden de verilen karar hatalı olduğu, tüm beyan ve itirazlarının bu noktada da ilk derece mahkemesince yok sayıldığı, davacı tarafın, dava dilekçesinde açıkça davasının belirsiz alacak davası olduğunu belirtmediği gibi, davanın mahiyeti dikkate alındığında da davanın belirsiz alacak davası olarak kabul edilmesinin doğru olmadığı, davanın kısmi dava niteliğinde olduğu, kaza 06.12.2014 tarihinde gerçekleşmiş olup, KTK’dan kaynaklanan uyuşmazlıklarda kaza tarihinden itibaren öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresinin 06.12.2016 tarihi itibariyle dolduğu, ıslah dilekçesine karşı yasal süresi içerisinde itiraz da edilmiş olmasına rağmen, ilk derece mhkemesince bu konuda da en ufak bir değerlendirme yapılmadığı, itirazlarının hiç bahis konusu dahi edilmediği, bu yönde bir ara karar da kurulmadığı, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile davanın kabulüne dair bir karar verildiği, 06.02.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile arttırılan kısım yönünden her halükarda davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiği, esasa ilişkin olarak da verilen ilk derece mahkemesi kararının ve karara dayanak bilirkişi raporunun hatalı olduğu, davacıya ait araçta oluştuğu tespit edilen değer kaybı ve değer kaybı hesaplamasında dikkate alınan oran ve katsayıların tümüyle fahiş olduğu, aracın kazadan önceki 2. el piyasa değeri ile kazadan sonraki onarılmış haliyle 2. el piyasa değerinin neye göre hesaplandığı, hangi piyasa araştırması sonuçlarına, alınan hangi emsal fiyat listelerine dayandığı belli olmadığı, söz konusu rakamların soyut ve objektiflikten uzak olduğu, araçta neredeyse oluşan toplam hasar bedeli kadar bir değer kaybı hesabı yapıldığı, ATK raporlarındaki gibi itibari değer kaybının hesaplanması gerektiği, poliçe genel şartları uyarınca ana iskelet ve şaside hasar olmaksızın olan değer kaybının teminat dışı olduğu, hükmedilen karar ile yapılan kusur dağılımını, yani davacıya %20, sigortalıya ise %80 şeklinde takdir edilen adaletsiz kusur oranlarını da kabul etmedikleri, son olarak, dosya görevli mahkemeye gönderilmiş olduğundan yetkili ve görevli mahkemece vekalet, harç ve yargılama giderleri bakımından hiçbir karar verilmediği” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, trafik kazasına dayalı değer kaybının karşı taraf trafik sigortacısından tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesi neticesinde; her ne kadar davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf itirazında dava öncesinde kendilerine başvuru yapılmadığı ileri sürülmüşse de, dosya içindeki 14.03.2016 tarihli davalı sigorta şirketinin cevabi yazısı ile davacıların başvurusunu reddetmiş olduğu görülmekle, bu itiraz yerinde görülmemiştir.
Davalı vekili tarafından vekalet sunularak cevap dilekçesi verilmiş olmasına rağmen yargılamanın başındaki işlemlerde tebligatların vekil yerine asile yapılmış olması yerinde olmamakla birlikte, yerel mahkemece bu durumun fark edilip sözkonusu tebligatların tamamının davalı şirket vekiline de çıkarılmış olduğunun anlaşılmasına göre bu husus burada yalnızca eleştirilmekle yetinilmiştir.
Davalı vekilinin ıslah zamanaşımına yönelik itiraz dilekçesinin süresinde olduğu ve mahkemece bu hususta bir karar verilmediği görülmekle, dava dilekçesi incelendiğinde; belirsiz alacak davası olarak açıldığına dair hiçbir ifade kullanılmaksızın ve HMK 107.maddeye dayanılmaksızın, aracın değerinin en az %20 oranında düştüğü belirtildikten sonra fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak suretiyle, şimdilik denilerek 1.000-TL üzerinden dava açılmış olduğu anlaşılmıştır. Buna göre davanın kısmi dava olarak açılmış olduğunun kabulü zorunludur. Davacılar vekili de 06.02.2017 havale tarihli dilekçeleri ile başta 1.000-TL üzerinden dava açmışlarsa da, davayı “ıslah” ettiklerini belirterek, taleplerini 4.320-TL’ye çıkardıklarını beyan etmiştir. Davalı vekiline 15.03.2017 tarihinde ıslah dilekçesinin tebliğ edildiği ve davalı vekili tarafından süresinde ıslah zamanaşımı itirazında bulunulduğu da anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, 2918 sayılı KTK’nın 109/1. maddesine göre, motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar. Somut olayda yalnızca maddi hasarlı trafik kazası olmasına göre ceza zamanaşımın uygulanmasını gerektirir bir durumun sözkonusu olmadığı da açıktır. Bu durumda mahkemece, kaza tarihinin 06.12.2014 ve ıslah tarihinin ise 06.02.2017 olduğu gözetilerek, ıslah edilen tutar bakımından ileri sürülen zamanaşımı def’inin kabulü ile dava dilekçesinde talep edilen 1.000-TL üzerinden değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir (Bu hususlarda bknz. Yargıtay HGK 2016/(22)9-2757 E. – 2021/545 K. , Yargıtay 4. HD 2019/2186 E. – 2021/1209 K., Yargıtay 17. HD 2016/7239 E.- 2017/8442 K…)
Davalı vekili tarafından her ne kadar kusur dağılımına da itiraz edilmiş ise de, davacı tarafa %20, davalının sigortalısına %80 kusur izafe eden bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu, trafik kazası tutanağında dahi davalı sigortalısı araç sürücüsünün “kavşağa geldiğimde yerler kaygan olduğundan aracımı durduramadım” şeklindeki beyanına göre, kusura ilişkin alınan rapor uyarınca mahkemenin kabulünde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı görüldüğünden, bu yöndeki itirazın ve yine araç değer kaybı hesaplamasında da usule aykırı bir yön görülmediğinden bu yöndeki itirazın da reddi gerekmiş, yukarıda açıklanan tutar olan 1.000-TL’nin davalı sigortalısı kusuruna denk gelen %80’ine göre 800-TL yönünden davanın kısmen kabulüne dair yeniden hüküm kurulması gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
I-DAVALI … SİGORTA A.Ş. VEKİLİNİN istinaf itirazlarının KABULÜ İLE, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/310 Esas ve 2018/347 karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“1-Davacının açmış olduğu davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE, 800,00 TL araç değer kaybına ilişkin maddi tazminatın davalı … Sigorta A.Ş.’den (poliçe limiti ile sorumlu tutulacak şekilde) dava tarihi olan 13/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsili ile veraset ilamındaki payları oranında davacılara verilmesine (Karşıyaka 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/302 E. – 2017/276 K.sayılı kararı gereğince yapılacak tahsilatlarla tekerrür teşkil etmemek kaydıyla),
2-Alınması gereken 59,30 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir yazılmasına,
3-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/2. maddesine göre 800,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davalı … Sigorta A.Ş. kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/3. maddesine göre 800,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderleri toplamı olan 56,00 TL’nin davanın kabul ve ret oranı dikkate alınarak 10,37 TL’sinin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
6-Davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan 14,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranı dikkate alınarak 11,40 TL’sinin davacılardan alınarak bu davalıya ödenmesine,
7-Yatırılan gider avanslarının varsa kullanılmayan kısımlarının, 6100 Sayılı Kanunun 333. Maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine” ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
II-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yatırılmış olan 74,00 TL istinaf karar harcının davalıya iadesine,
III-Davalı … Sigorta A.Ş.’nin istinaf aşamasında yaptığı 23,63 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
IV-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf eden yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
V-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile 29/09/2021 tarihinde karar verildi.