Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/532 E. 2021/799 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/532
KARAR NO : 2021/799
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/05/2018
NUMARASI : 2015/527 Esas – 2018/595 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 16/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 16/09/2021
İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 29/05/2018 tarihli, 2015/527 esas ve 2018/595 karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesi ve duruşmalardaki beyanlarında özetle; 07/10/2014 günü davalı sigorta şirketine ZMSS poliçesi ile kayıtlı bulunan ve davalı …’ a ait, davalının sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araç yol kenarında park halinde iken hızlı bir şekilde karşıya geçmek için manevra yaptığı sırada, Selçuk ilçesi 3034 sokak üzerinde seyir halinde bulunan ve davacının arkadaşı …’ in sevk ve idaresinde bulunan mavi renkli … plakalı Kuba marka motosikletin arkasında yolcu konumunda bulunan müvekkilinin kalçasına doğru çarptığını ve müvekkilinin motosikletten havalanıp biraz ileride park halinde bulunan aracın üzerine omzu ve kafası üstü düştüğünü, müvekkilinin yerde hareketsiz kalarak kıpırdayamadığını, çevredekilerin yardımıyla önce … Devlet Hastanesi’ne götürüldüğünü, daha sonra da İzmir … Üniversitesi Hastanesi’ne sevk edildiğini, kaza sonrasında … Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı’ndan verilmiş olan raporda; kişide mevcut hayat fonksiyonlarını ağır (6) derecede etkileyeceği sonucuna varıldığını, kaza sebebi ile müvekkilinin ve ailesinin maddi ve manevi olarak ciddi sıkıntılar içerisine girdiğini, söz konusu kazanın başta müvekkili olmak üzere tüm aileyi psikolojik anlamda olumsuz etkilediğini, müvekkilinin halen tedavi gördüğünü, söz konusu tedavinin ne zaman biteceğinin, tedavi bittiğinde müvekkilinin eski sağlığına kavuşup kavuşmayacağının, rahatsızlığının tekrar çalışmasını mümkün kılıp kılmayacağının belli olmadığını, müvekkilinin kaza olmadan önce Selçuk’ta faaliyet gösteren …’nda sigortalı işçi olarak çalışmakta iken kaza sebebi ile tedavisi halen devam ettiğinden işine başlayamadığını, tüm bu nedenlerle kazadan müştereken sorumlu olan davalılar hakkında iş bu davanın açılmasının zaruret haline geldiğini, 1.000,00-TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 07/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere dava konusu kazaya kusuruyla sebebiyet veren davalılar … Sigorta AŞ ve …’dan alınarak müvekkili …’ye velayeten … ve …’ye verilmesine, 100.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 07/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı …’dan alınarak …’ye velayeten … ve …’ye verilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
Davacı vekilinin 09/03/2018 tarihinde davasını ıslah ettiği, 1.000,00-TL olan maddi tazminat taleplerini 4.341,25-TL arttırarak 5.341,25-TL tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
CEVAP :
Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesi ve duruşmalardaki beyanlarında özetle; dava dilekçesinde bahsi geçen … plakalı aracın, müvekkil şirkete 23/01/2013-2014 tarihleri arasında geçerli olmak üzere 74987419 numaralı ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğunu, sigortacının sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle ve sigortalının kusuru oranında destekten yoksun kalanlara tazminat ile yükümlü olduğunu, söz konusu poliçede teminat limitlerinin 268.000,00-TL olduğunu, talep edilen tazminatın ödenebilmesi için davacıların ölen kişi ile ilişkileri, yaşları, ölüm olayı dolayısıyla destekten yoksun kalıp kalmadıkları, medeni durumlarının belirlenmesi gerektiğini, destekten yoksun kalmışlarda bu zararları uzman bilirkişilerce ayrı ayrı hesap edilmesi gerektiğini, davacılara ait güncel nüfus kayıtlarının istenmesi gerektiğini, tedavi giderlerine ilişkin davanın müvekkil şirket şirket adına reddine karar verilmesini, ilgili talebin Sosyal Güvenlik Kurumu’na ihbarının gerektiğini, tüm bu nedenlerle delillerin toplanmasına müteakiben dosyada aktüer sıfatına sahip bir bilirkişi kanalı ile “destekten yoksun kalma” tazminatının hesaplanmasına, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine, poliçe teminatına dahil olmayan tedavi ve dolaylı zarar taleplerinin reddine, müvekkil şirketin davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden masraf ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ve duruşmalardaki beyanlarında özetle; öncelikle davada pasif husumet noksanlığı olduğunu, dava konusu trafik kazasında hatır taşımacılığının olduğunu, davacının arkadaşı olan dava dışı …’ in sevk ve idaresindeki motosiklete kasksız ve hiç bir sürüş güvenliği olmaksızın bindiğini, TBK da tazminattan sorumlu olunabilmesi için (kusursuz sorumluluk halleri dışında) zarar ile fiil arasında uygun illiyet rabıtası olmasının mecburi kanuni bir hal olduğunu, müvekkilin fiilinin değil, kasksız, kontrolsüz, en önemlisi ehliyetsiz sürücü olan …’in fiili ile davacı zararı arasında uygun illiyet rabıtasının mevcut olduğunu, dava dışı …’ in işbu davaya dahil edilmesi gerektiğini, sonuç olarak …’in, trafik kazası tarihi itibariyle 18 yaşından küçük, ehliyetsiz ve kasksız bir şekilde, emniyetsiz bir halde yolcu taşıyarak TCK 179. maddesinde yer alan trafiği tehlikeye atmış olduğundan davacının zararı ile fiili arasında uygun illiyet rabıtası olan kişi olduğunu, öncelikle davanın, sırf davacıya yüksek miktarda para temin etmek maksadıyla ikame edildiği tarafların sosyo-ekonomik durum araştırmasının yapılmasından sonra sübuta ereceğini, Yargıtay’ ın yerleşmiş içtihadında asla davayı kabul etmemekle birlikte, tazminat ödeme yükümlülüğünde olanın; ödeyeceği tazminat ile fakirleşmemesi gerektiği, lehine tazminata hükmedilenin ise alacağı tazminat ile zenginleşmemesi gerektiğinin karara bağlandığını, somut olayda davacının çok genç olduğunu, eğitim durumu, mesleği ve yaşı nazara alındığında 100.000,00 TL’ nin kendisinde oldukça önemli bir zenginleşme yapacağının aşikar olduğunu, yine davalı müvekkilin durumu tetkik edildiğinde, emekli devlet memuru müvekkilin asla kabul anlamına gelmemekle birlikte böyle bir meblağ ödeyecek olmasını düşünmek dahi müvekkilin fakirleşeceği anlamında olduğunu, öte yandan belirtilen nedenlerle işbu davanın tüm ferileriyle birlikte reddini talep ettiklerini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesi gerekçeli kararı ile “….Davacının maddi tazminat istemine ilişkin davasının KABULÜ ile; 5.341,25-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine; davacının manevi tazminat istemine ilişkin davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile 4.000,00 – TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 07/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine . … şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin ve ailesinin maddi ve manevi olarak ciddi sıkıntılar içerisine girdiğini, tedavi bittiğinde dahi müvekkilinin eski sağlığına kavuşamadığını, takdir edilen manevi tazminat bedelinin çok düşük olduğunu ve kararının hatalı olduğunu ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun çok hatalı ve yanlı olduğunu, davada pasif husumet noksanlığı mevcut olduğunu, davacıda meydana gelen zararın müvekkilinin eylemleri neticesinde değil, hatır taşımacılığı nedeni ile, kasksız, ehliyetsiz ve kontrolsüz motosikletini sevk ve idare eden dava dışı …’ in kusurlu davranışlarından mütevellit meydana geldiğini ve mahkeme kararının hatalı olduğunu ileri sürerek kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece; davacının maddi tazminat istemine ilişkin davasının kabulü ile; 5.341,25-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine; davacının manevi tazminat istemine ilişkin davasının kısmen kabulü ile 4.000,00 – TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 07/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda; olay tarihi olan 07/10/2014 günü saat 14:30 sıralarında dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosiklet ile (arkasında yolcu olarak bulunan davacı … olduğu halde) Zafer Mahallesi 3034. Sokak üzerinde sağ şeridi takiben seyrini sürdürerek olay mahalline (3035 sk. kavşağına) geldiğinde, seyir yönüne göre sol tarafta (karşı yön istikametine göre)ters yönde yol kenarında park halinde olan ve bulunduğu yerden kontrolsüzce sağa doğrultu değiştirerek seyir şeridine giren davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil sağ ön çamurluk ve far kesiminden çarpmış, çarpmanın etkisi ile (motosiklette yolcu olarak bulunan davacı yolcu …) savrularak yolun sağında park halindeki … plakalı vasıtaya çarpması neticesi dava konusu kazanın meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Kazanın oluşumunda tarafların ksuur oranının tespiti hususunda Selçuk Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/31 esas sayılı dava dosyası ile tarafların dosyaya sundukları ve teminini talep ettikleri belge ve kayıtların teminine müteakiben, İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden rapor alındığı, 21/03/2016 tarihli raporda kazanın oluşumunda davalı sürücü …’ın % 85 oranında kusurlu olduğu, dava dışı sürücü …’in %15 oranında kusurlu olduğu, davacı …’nin ve park halindeki … plaka sayılı araç maliki …’ ün kusursuz olduğunun beyan edildiği görülmektedir.
1-Davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin incelenmesi neticesinde;
İlk Derece Mahkemesince davacıya ait tedavi evraklarının dosyaya celbine müteakiben, davacıda oluşan iş gücü kayıp oranı ve süresinin tespiti hususunda İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu’na dava dosyasının sevki ile yapılan muayene ve inceleme sonucu düzenlenen raporda; davacı …’nin 07.10.2014 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadığından maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceği yönünde görüş bildirilmiştir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü veya Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonra da Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Buna göre; dosyada alınan İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu’ nun 1406/2017 tarihli raporunun oluşa uygun, gerekçeli ve hüküm vermek için yeterli bulunduğu, raporun 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine uygun olarak tanzim edildiği, kriterlerin gösterildiği anlaşılmakla, davacı vekilinin maluliyet raporuna yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Olay tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesi hükmüne göre, hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Somut olayda; olay tarihi, olayın gerçekleşme biçimi, kusur durumu, maluliyet oranı ve yukarıdaki ilkeler nazara alındığında davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarı yeterli olduğundan, mahkemenin manevi tazminata ilişkin kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
2-Davalı … vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin incelenmesi neticesinde;
Mahkemesince; kusur ve aktüer bilirkişi raporlarının aldırıldığı, davacının geçici iş göremezlik tazminatının usulüne uygun olarak bilirkişi tarafından hesaplandığı, kusur oranlarının tereddüte yer bırakmayacak şekilde İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 21/03/2016 tarihli raporu ile tespit edildiği anlaşılmakla, davalı vekilinin bilirkişi raporuna yönelik ve genel nitelikteki istinaf itirazlarının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda (1) nolu bentte açıklanan gerekçelerle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun ise yukarıda (2) nolu bentte açıklanan gerekçelerle esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 29/05/2018 tarihli, 2015/527 esas ve 2018/595 karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda (1) nolu bentte açıklanan gerekçelerle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun ise yukarıda (2) nolu bentte açıklanan gerekçelerle HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına,
3-a-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca davacı taraftan alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 23,40 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
b-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca davalı …’ dan alınması gereken 638,10 TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 159,52 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 478,58 TL istinaf karar harcının davalı …’ dan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf edenler tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf eden ilgilisine iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın davacı yönünden temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara TEBLİĞİNE,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda davalı … yönünden HMK 362/1-a maddesi gereğince miktarı itibariyle kesin olmak üzere; davacı yönünden ise manevi tazminat miktarı açısından kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesine TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 16/09/2021