Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/527 E. 2021/883 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/527
KARAR NO : 2021/883

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/05/2018
NUMARASI : 2016/383 Esas – 2018/674 Karar
DAVA : Kooperatif Üyeliğinin Tesbiti
KARAR TARİHİ : 30/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/09/2021

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/05/2018 tarihli, 2016/383 esas ve 2018/674 karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının davalı kooperatifin yönetim kurulunun 21.11.2012 tarihli 2012/09 ve 2012/10 sayılı kararları ile 16 no.lu ortak olarak peşin-sabit ödemeli ortak olarak ortaklığa kabul edildiğini, kendisine tahsis edilen 6. kat 611 no.lu 2+1 daire için 265.000,00-TL , 6. kat 612 no.lu 1+1 daire için 215.000,00-TL ortaklık bedelini peşin ve nakit olarak makbuz karşılığında ödediğini, sözleşmede davacının inşaat finansmanı, ortak gider aidat ve harcamalardan sorumlu olmadığını, sözleşmede davacının inşaat finansmanı, ortak gider aidat ve harcamalardan sorumlu olmadığının ve bağımsız bölümlerinin anahtar teslimi yapılacak olduğunun, inşaatlara 01.06.2013 tarihinde başlanacağının ve kat irtifak tapularının 01.06.2013 tarihinde verileceğinin ve inşaatın başlamasından itibaren bağımsız bölümlerin 18 ay içinde teslim edileceğinin kabul ve taahhüt edildiğini, davacıya kat irtifakı devrinin yapılmadığını, inşaatlara taahhüt edilen tarihte başlanmadığını, kooperatifin toplantılarına çağrılmadığını, kooperatif evraklarının eski başkan tarafından kaçırıldığını öğrendiğini, kooperatife yapılan yazılı başvuruya dahi cevap verilmediğini, davacının ortaklığıyla ve ortaklık sözleşmesiyle ilgili kooperatif tarafından hiçbir işlem yapılmadığını, kooperatif ortağı olarak görünmediğini öğrendiğini bildirirek, davalı kooperatifin peşin ve sabit ödemeli ortağı olduğunun tespitine ve ortaklığın tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının sabit ödemeli ortak olmadığını, 1163 Sayılı Kanun’un 23. Maddesinde belirtilen eşitlik ilkesi karşısında ve Yargıtay kararları ile sabit ödemeli ortaklık koşullarının belirlendiğini, bir kişinin sabit ödemeli ortak olabilmesi için ortak olma koşullarının ödeme miktar ve koşularının, hak ve yükümlülüklerinin kooperatif genel kurul kararı ile belirlenmesi ve karar altına alınması gerektiğini, sonrasında ise genel kurul kararı ile belirlenmesi ve karar altına alınması gerektiğini, sonrasında ise genel kurul kararına dayalı olarak kooperatif yönetim kurulu tarafından kişinin ortaklığına karar verilmesi gerektiğini, bu kararın noterden onaylı ve karar defterinde alınmış bir karar olması gerektiğini, yönetim kurulu kararının karar nisabına uygun olması gerektiğini, davacının sabit ödemeli olarak kabul edilmesi konusunda hiçbir şekilde genel kurul kararı bulunmadığını, karar defterine yasa ve usule uygun olarak alınmış bir karar bulunmadığını, dosyaya ibraz edilen karar defterinde kayıtlı olarak alınmış bir karar bulunmadığını, dosyaya ibraz edilen karar olmayan ve eksik imzalı kararın sahte ve geçersiz olduğunu, davacının kooperatife hiçbir ödeme yapmadığını, dosyaya sunulan bağımsız bölüm tahsisini de gösteren belgenin gerçeğe aykırı hayali bir düzenleme olduğunu, belirten bağımsız bölüm numaralarının hayali olduğnuu, belgenin düzenlendiği zaman onaylanmış bir projenin ve ona uygun bir bağımsız bölüm numarasının bulunmadığını, davalı kooperatifin eski başkanı …. ile davacı arasında iş ilişkisi bulunduğunu, ….’ın davacıdan aldığı malzemelerin bedellerini ödeyemeyince, henüz arası alınıp bedeli ödenmemiş, o tarihte imarı olmayan ve henüz çok az gerçek üyesi olan kooperatiften ortaklık adı altında hayali iki adet daire satışı yaptığını, tahsis belgesi düzenlediğini, sahtecilik ve dolandırıcılık işlemlerini yaparık bir süre sonra ortadan kaybolduğunu, eski başkan İzmir’i terk ederken kooperatif karar defterini de yanına alarak gittiğini, kesinleşmiş cezalarından dolayı halen kayıp olduğunu, kooperatifin yeni yönetim kurulunun bu davanın açılmasından sonra yaptığı araştırmalarla bu dolandırıcılık ve sahtecilik olayını öğrendiğini, eski başkanın durumu çok iyi bilen davacı ile işbirliği yaparak davalı kooperatifi borçlandırmak istediklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Davacı, peşin ödemeli üye olduğunun tespitini istemişse de, bu yönde alınmış bir genel kurul kararı olmadığından ve yönetim kuruluna yetki verilmediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, davacının davalı kooperatifin iki ayrı bağımsız bölümü için iki ayrı üyeliği bulunduğunun tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı kooperatif vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, eksik inceleme ile karar verildiğini, talebin aşıldığını beyanla kararın kaldırılmasını istemiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davacının davalı kooperatife sabit/peşin iki pay ile ortak olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Kooperatifler Kanununun 23. Maddesine göre ortakların hak ve vecibelerde eşit oldukları, 42/5. Maddesine göre genel kurulun görevleri arasında Genel Kurula tanınmış olan konular hakkında karar vermek, aynı maddesinin 6.bendine göre gayrimenkul alımında ve satımında takip edilecek usul ile alınacak gayrimenkulün niteliğini, yerine ve azami fiyatını, satılacak gayrimenkulün asgari fiyatını belirlemek sayılmıştır.
Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre, genel kurul kararı olmadıkça sabit fiyatlı ortak alınması mümkün değildir.
Kooperatif ana sözleşmesinin 45. Maddesine göre yönetim kurulu toplantısı en az yarıdan fazla üyenin katılmasıyla yapılmalı, kararlar toplantıda bulunanların oy çokluğu ile verilmelidir.
Davalı kooperatifin 07/07/2012 yılında yapılan 2011 yılı Olağan Genel Kurul toplantısında yönetim kurulu üyeliğine 3 yıllığına …., …., ….’ın seçildiği anlaşılmaktadır.
Yine ana sözleşmenin 10. ve 11. Maddesinde ortaklığa kabulün şartları belirtilmiştir.
Davacı, somut olayda davalı kooperatifin yönetim kurulunun 21.11.2012 tarihli 2012/09 ve 2012/10 sayılı kararları ile 16. Nolu ortak olarak davalı kooperatife peşin/sabit ortak olarak kabul edildiğini ileri sürmüş, ancak bu yönde alınan bir yönetim kurulu kararı dosyaya sunmamış, davalı kooperatif vekili de yönetim kurulu karar defterinin eski yönetim kurulu başkanı …. tarafından kaçırıldığı yönünde savunma yapmış, yargılama sırasında alınan 05/03/2018 havale tarihli bilirkişi raporuna göre, 07/07/2012 tarihli 2011 yılı Olağan Genel Kurul toplantısında sabit fiyatla daire satışı için genel kurulca yönetim kuruluna yetki verilmediğinin ve satıştan dolayı ortağın kooperatif borçlarından sorumlu tutulmayacağı yönünde karar alınmadığının, davacının sabit/peşin ödemeli ortak olmaksızın sadece ortaklık kaydının yapıldığı ihtimaline binaen 2012-2013-2014-2015 yıllarına ait Olağan Genel Kurul Toplantı tutanaklarında hazirun cetvellerinde davacının adına rastlanmadığının ve davacının kooperatif üyeliğine kabulünü tamamlar nitelikte işlem yapıldığına dair bir delile rastlanmadığının bildirildiği, davacının sunduğu ödeme makbuzu başlıklı tarihsiz fotokopi belgenin davalı kooperatif hesaplarına işlenmediği, davalı vekilince kooperatif tarafından kooperatifin eski yöneticileri hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulduğu, 2013/88974 soruşturma sayılı dosyanın yürütüldüğünün, İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/315 esas sayılı dosyası ile davacı ve davalı kooperatifin eski yöneticileri arasındaki ilişkilerin açıklandığının iddia edildiğinin bildirildiği görülmüştür.
Dava konusu olayda, davacının peşin/sabit ödemeli ortak olduğuna değil, iki bağımsız bölüm için ortak olduğunun tespitine karar verildiği, davacı yanca reddedilen talep yönünden istinaf yoluna başvurulmadığından, bu hususun davalı kooperatif için usuli kazanılmış hak teşkil ettiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, sonuca eksik inceleme ve araştırma ile gidilmiştir.
Bu nedenlerle; öncelikle davalı kooperatifin banka hesapları, defter ve kayıtları üzerinde, davacının ortak olduğunun tespit edilmesi gereklidir. Mahkemece bu konuda gerekli araştırma yapılarak, mali müşavir bilirkişinin de olduğu uzman yeni bir bilirkişi kurulundan ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp, soruşturma ve ceza dosyası celp edilerek incelenerek, gerektiğinde sonucu beklenerek, ana sözleşmenin 10. ve 11. maddelerinde belirtilen ortaklığa kabul şartlarının davacı tarafça yerine getirilip getirilmediği değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK nın 353/1-a/6. Maddesi uyarınca kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile; İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/05/2018 tarihli, 2016/383 esas ve 2018/674 karar sayılı hükmünün, HMK’nın 355. ve 353/(1).a.6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunun kabulü nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın başvuru sahibi davalıya iadesine,
4-İstinaf başvurusu aşamasında başvuru sahibi davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai hükümde değerlendirilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider/delil avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6. bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 30/09/2021