Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/519 E. 2021/797 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/519
KARAR NO : 2021/797
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/05/2018
NUMARASI : 2017/1007 Esas – 2018/615 Karar
DAVA : Alacak
KARAR TARİHİ: 16/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/09/2021
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 31/05/2018 tarihli, 2017/1007 esas ve 2018/615 karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Bornova Şubesinden 14.02.2017 tarihinde 300.000,00 TL 2.el İşyeri Finansman kredisi kullandığını, davalının krediden tahsis ücreti adı altında kesintiler yaptığını, kesintilerin Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna aykırılık teşkil ettiğini, Yargıtayca alınan kararlarda müzekere edilmeden alınan ücretlerin hukuka uygun olmadığı ve haksız şart olduğu hakkında karar verildiğini beyan ile davanın kabulüne, dosya masrafı adı altında haksız ve hukuka aykırı olarak yapılan kesinti tutarı 4.504,56-TL nin davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ticari uyuşmazlıklarla ilgili görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davacı … ile müvekkili bankanın Bornova Şubesi ile aralarında 15/02/2017 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye istinaden kendisine 445.000,00-TL kredi limiti açıldığını, buna dayalı olarak davacının müvekkili bankadan 300.000,00-TL kredi kullandığını, davacının kredi kullandırımı nedeniyle kendisinden tahsil edilen komisyon bedellinin iadesini talep etmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının taleplerinin hukuki bir dayanağı olmadığını, müvekkilinin ticari kredi sebebiyle komisyon/masraf adı altında ücret talep edebileceğini, sözleşmenin davacı ile müzakere edilerek oluşturulduğunu ve kabul edilerek imzalandığını beyan ile fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, her halükarda davanın reddine, yargılama masrafları ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararı ile; “…davalıdan tahsili gereken bir bedel bulunmadığından bahisle davanın reddine…” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin tacir olmadığı ve konut satın aldığı halde davalı şirket tarafından “Ticari İşyeri Finansman kredisi kullandırıldığını, bunun sonucunda da tüketici kredisinden daha fahiş fiyatlarda kredi tahsis ücretine maruz kaldığını, müvekkilinin tacir olmadığını, alınan yerin müvekkili tarafından işyeri olarak da kullanılmadığını ve tacir olmadığından dolayı kullanılmayacağını kararının hatalı olduğunu ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesi uyarınca davacıdan tahsil edilen kredi tahsis ücretinin iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda; davacının davalı bankanın Bornova şubesinden 15/02/2017 tarihli genel kredi sözleşmesi ile 300.000,00 TL bedelli, 60 ay vadeli, 2. el iş yeri finansman kredisi kullandığı, kredi tahsisi esnasında davacıdan 4.290,00 TL tahsis ücreti ve 214,50 TL BSMV olmak üzere toplam 4.504,50 TL tahsis ücreti kesintisi yapıldığı, davacının bu bedelin iadesini talep ettiği anlaşılmaktadır.
6102 sayılı TTK’nın 20. maddesine göre, tacir olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, uygun bir ücret isteyebilir. Davaya konu ticari kredi kullanım komisyonu davalı bankanın temel iştigal konularından olan kredi sağlanması hizmeti karşılığında aldığı bir ücret olup, sözleşmede kararlaştırılmış olması kaydıyla bankanın bu ücreti talep edebileceği ilke olarak kabul edilmelidir. Kredi sözleşmesinde davalı banka tarafından kullandırılan kredi dolayısıyla faiz, komisyon, masraf alınabileceğine dair hüküm bulunduğu, ancak miktar ya da oran belirtilmeyen hallerde, davalı banka tarafından komisyon adı altında yapılan kesintilerin uygun olup olmadığının emsal banka uygulamaları araştırılarak belirlenmesi gerekir.
Taraflarca imzalanan, Genel Kredi Sözleşmesinin, Genel Hükümler başlığı altında düzenlenen “ Faiz, komisyon, masraf, vergi, resim, harç ve fonlar” başlıklı maddesinde; “Müşteri, işbu sözleşme uyarınca kullandığı ve veya kullanacağı krediler nedeniyle fon, ücret, kaynak kullanımı destekleme fonu gibi sair teferruat veya ayrıca yasalarca yetkilendirilmiş mercilerce tayin edilen miktar ve oranlarda gider vergisi, sair vergi, resim ve harçları nakden veya hesaben ödemeyi taahhüt eder.” denilmektedir.
Buna göre; davacının kullandığı kredinin ikinci el iş yeri finansman kredisi olduğu, kredi sözleşmesinin genel kredi sözleşmesi olduğu, dolayısıyla kredinin ticari nitelikte bulunduğunun kabulünün gerektiği, davacının tüketici olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, kredi sözleşmesinde masraf alınabileceğinin yazılı bulunduğu, ancak oran belirtilmediği, mahkemece emsal banka uygulamalarının araştırıldığı, bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere davalı bankanın yaptığı kesinti tutarının 0,0143 oranında olduğu ve emsal banka uygulamalarının altında bulunduğu, davacının imzaladığı ” Genel İşlem Koşulu Kullanıldığı Uyarısı ve Bilgilendirme” başlıklı belge ile sözleşmede genel işlem koşullarından bilgi sahibi olduğunu ve müzakere edildiğini imzası ile açıkça kabul ettiği, dolayısıyla genel işlem koşullarına aykırılık iddiasının da dinlenilemeyeceği anlaşılmakla, yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararında usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davacı vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 31/05/2018 tarihli, 2017/1007 esas ve 2018/615 karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 23,40 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın 6100 sayılı HMK.”nun 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 362/1-a maddesi gereğince miktarı itibariyle kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 16/09/2021