Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/513 E. 2021/957 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/513
KARAR NO : 2021/957

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/05/2018
NUMARASI : 2016/602 Esas, 2018/522 Karar
DAVA : Tazminat
KARAR TARİHİ : 13/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/10/2021

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/602 Esas – 2018/522 Karar sayılı kararının dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesi süresi içinde usulünce verilmiş olmakla; dosyadaki dilekçe, lahiyalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler incelendi.
DAVA
Davacı vekili, müvekkili şirketin Türkiye genelinde …. ve …. reklamcılığı alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin üstlendiği işin özel ve tüzel tacirlerin ticari faaliyetlerinin dolayısı ile kazançlarının artması için özel çalışmalar yapmak olduğunu, müşteri portföyü olarak tüm Türkiye’ye hitap ettiğini, müvekkili şirketin işin yürümesi için çalışanlarına müşteri veri tabanını açmakta ve çalışanlarına güvenmek zorunda olduğunu, işin mahiyeti itibarı ile suistimale çok açık olduğunu, haksız rekabet yapılması halinde müvekkili şirketin çok ciddi zararlara uğraması riski ile karşı karşıya kalması nedeni ile İş sözleşmesinde rekabet yasağı anlamında bazı sınırlamalar getirildiğini, bu doğrultuda davalı ile 14.04.2014 tarihinde iş sözleşmesi imzaladıklarını, davalının müvekkili şirkette …. yöneticisi olarak çalıştığını, müvekkili şirketin çalışanını işe aldıktan sonra sertifikasyon eğitimine aldığını, her çalışanın kendisine sağlanan kullanıcı adı ve şifre ile veritabanına online olarak eriştiğini, bu veritabanında tüm müşterilerin detaylı ve stratejik bilgileri, iletişim bilgileri, firma ile yapılan tüm görüşmelerin yazılı detayları ile bir çok bilgiye ulaşıldığını, çok sayıda sertifikaya sahip davalının pozisyonu gereği üzerinde 100-300 arası kendi yönettiği firma portföyü olduğunu, davalının şirketin tüm ticari sırlarına vakıf olduğunu, kendisine tahsis edilen porföyünden şirketin müşterilerinin 636.396,00 TL lik portföyü yönettiğini, davalının 08.07.2015 tarihinde iş sözleşmesini feshettiğini ve haklı sebebi olmaksızın işi bıraktığını, ancak işi bıraktıktan sonra rekabet yasağı sözleşmesinde öngörülen süre geçmeden müvekkili ile aynı işi yapan ….Ltd.Şti. isimli rakip firmada çalıştığını tespit ettiklerini, davalının TBK’nun 396. Maddesine aykırı hareket ettiğini, yeni çalıştığı firma adına davacının müşterilerini arayarak çalıştığı firmayla çalışmalarını talep ettiğini, müvekili şirkette çalıştığı sırada öğrendiği bilgileri, iş sözleşmesi sona erdikten sonra müvekkili şirketin haklı menfaatlerine zarar verecek şekilde, rekabet yasağına aykırı şekilde çalıştığı firma yararına kullandığını, 14.04.2014 tarihli rekabet yasağı sözleşmesinde müvekkili şirketin uğradığı ya da uğraması muhtemel zararların tazmini saklı kalmak üzere 25.000 EURO cezai şart ödemeyi taahhüt ettiğini, davalının bu cezai şartı müvekkil şirkete herhangi bir zarar doğumuna bağlı olmaksızın sırf rekabet yasağına aykırı şekilde rakip firmada çalışması nedeniyle ödemek zorunda olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 30.000,00-TL nin faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili, davayı görmeye İş Mahkemesinin görevli olduğunu, Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olmadığını, görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, usul yönünden; cezai şart talebine ilişkin davanın kısmi dava olarak açılamayacağını usulden reddinin gerektiğini, bunun yanı sıra dava dilekçesi ile birlikte delilleri sunulmadığı için de davanın usulden reddini talep ettiklerini, davanın esası yönünden; rekabet yasağı sözleşmesinin dayanağını oluşturan iş sözleşmesinin belirsiz sürede olduğundan cezai şartın geçersiz olduğunu, sözleşmede karşılıklılık ilkesinin olmadığını, sadece işçi aleyhine cezai şart konulması halinde istenemeyeceğini, davacı şirket ile müvekkilinin çalıştığı şirketin iştigal konuları farklı olduğundan cezai şarta ilişkin koşulların gerçekleşmediğini, sözleşmede rekabet yasağı konusunda üç yıllık süre koşulu bulunduğunu, bunun BK. Ve Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, iki yılı aşan rekabet yasağı sözleşmelerinin geçersiz olduğunu, sözleşmede rekabet yasağının yer ile sınırlaması koşuluna uyulmadığından geçersiz olduğunu, sözleşmedeki cezai şart tutarının fahiş olduğunu, iş sözleşmesinin 10. Maddesinde 25.000 EURO cezai şart belirlenmişken, 11. Maddesinde işçinin sözleşmeye aykırı davranması halinde 100.000 EURO ‘luk cezai şartın bulunduğunu, her ikisinde fahiş ve birbiri ile çelişkili hukuka aykırı olduğunu, davalının iş yerinde sürekli değişen prim sistemi, prim vermeme amacına dayalı uygulamalar ve gördüğü mobing nedeni ile işten ayrıldığını, işten ayrılmak istediğinde işe girerken imzalatılan senedin icraya konulmakla tehdit edilmesi nedeni ile iş veren tarafından istenilen dilekçenin verilmesinin ve belgelerin imzalanmasının kabul edilmesi ile işten ayrıldığını, bu nedenle davacının cezai şart talep edemeyeceğini, müvekkilinin davacı şirketin veri tabanına erişebileceği iddiasının gerçek dışı olduğu, davacı şirkette çalıştığı süre içinde öğrendiği, davacı şirkete ait hiç bir gizli bilgi ya da iş sırlarını daha sonra çalışmaya başladığı …. şirketinde kullanmadığını, bu konudaki iddiaların tamamen gerçek dışı olduğunu, davacının bu konudaki iddialarına ilişkin müşteri ismi, yer ve zaman bildiremediğini, bunun da beyanlarını doğruladığını, müvekkilinin bilgi ve deneyiminin davacı şirketin gizli bilgisi, üretim ya da iş sırrı olmadığını, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; “… davalının, davacı şirkette, 14.04.2014 tarihinde işe başladığı, işe girerken 14.04.2014 tarihli iş sözleşmesini ve rekabet yasağı sözleşmesini imzaladığı, iş sözleşmesinin 10. Maddesinde rekabet yasağına ilişkin hükümlerin konulduğu, sözleşmesinin 10/b maddesinde rekabet yasağını kapsayan hallerin ortaya konulduğu, rekabet yasağı süresinin 3 yıl ve tüm Türkiye coğrafi sınırları içerisinde geçerli olduğu hükmüne yer verildiği, sözleşmenin 10/g maddesinde cezai şart tutarının 25.000 EURO olarak belirlendiği, yine rekabet yasağı sözleşmesinin 2. Maddesinde benzer rekabet yasağı düzenlemesine yer verilerek 7. Maddesinde aynı miktarda cezai şarta yer verildiği, davacı şirketin reklam bölümünde yönetici pozisyonunda çalışmakta iken 08.07.2015 tarihinde istifa ederek işten ayrıldığı, 01.09.2015 tarihinde …. Ltd. Şti. ‘de çalışmaya başladığı, davacı tarafça davalının rekabet yasağına aykırı olarak aynı alanda faaliyet gösteren şirkette çalışmaya başladığı ve şirketin gizli bilgi ve sırlarının yeni çalışmaya başladığı şirket yararına kullanıldığı, davacının müşterilerini arayarak yeni çalışmaya başladığı şirket ile çalışmaya başlamalarını istediği iddiaları ile iş sözleşmesi ve rekabet yasağı sözleşmesi gereğince belirlenen 25.000 EURO cezai şarttan şimdilik 30.000,00-TL nin davalıdan tahsilinin istendiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi ….’ın gerekçeli raporunda ortaya konulduğu üzere, davacı şirketin faaliyetlerinin …. reklamcılığı üzerinde yoğunlaştığı, bu çerçevede …., …. , …., …., …., …. reklamları konusunda faaliyet gösterdiği, davalının daha sonra çalışmaya başladığı şirketin ise, Emeil, Marketing, Sosyal Medya Yönetimi, Stratejik Danışmanlık, E-Marketing konularının yanı sıra …. reklamcılığı konusunda faaliyette bulunduğu, dolayısı ile aynı alanda faaliyet gösterdiği anlaşılmıştır. Ancak rekabet yasağı süresinin üst sınırının TBK 445/1 maddesinde özel hal ve durum ve koşullar dışında 2 yılı aşamayacağı düzenlenmesine rağmen, taraflar arasındaki sözleşmede 3 yıl olarak belirlendiği, bunun yanı sıra davalının ekonomik geleceğinin hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde tüm Türkiye coğrafi sınırlarında geçerli olmak üzere belirlendiği kanaatine varılmıştır. Bununla birlikte davacı tarafça davalının davacı şirkette edindiği gizli bilgileri ve sırları, davacı zararına ve yeni başladığı şirket yararına kullandığı iddia edilmiş ise de; toplanan tüm delillerden, davalının, davacının müşteri bilgilerine veya gizli sırlarını, yeni çalışmaya başladığı şirket yararına da kullandığı ispatlanmış değildir.
Belirtilen nedenlerle, rekabet yasağı sözleşmesinin süre ve coğrafi alan sınırlamalarına aykırı olarak düzenlenmiş olduğu, bu nedenle sözleşmede ön görülen rekabet yasağının davalının ekonomik geleceğini tehlikeye düşürdüğü, davalının eylemi nedeniyle davacının zarar görme olasılığının ortaya konulamadığı, yine davalının davacıya ait gizli sır ve bilgileri davacı zararına, yeni başladığı şirket yararına kullandığının sübuta ermediği ….” gerekçesiyle davanın REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı müvekkilin dava konusu somut olaya uygulanması gereken TBK’nun 445/2. maddesi uyarınca bir değerlendirme yapılmaksızın bu yönde bir bilirkişi raporu hazırlanması hukuka aykırılık teşkil ettiğini, rekabet yasağının geçerli olacağı coğrafî bölgenin sözleşmede belirlenmiş olması gerektiğini, sınırlandırılan coğrafî bölgenin işverenin ekonomik menfaatinin bulunduğu bölge olması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, rekabet yasağı sözleşmesine aykırılık iddiasına dayalı cezai şartın tahsili istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı, davalının kendi yanında …. yöneticisi olarak çalışırken iş sözleşmesini feshederek aynı sektördeki davadışı firmada çalışmaya başlayıp rekabet sözleşmesini ihlal ettiği iddiasıyla sözleşmede 25.000,00 Euro ceza şart öngörülmesine rağmen fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 30.000,00 TL’nin tahsilini talep etmiştir. Davalı ise sözleşmenin yasada belirlenen süre ve coğrafi sınırlamalara uygun olmadığından geçersiz olduğunu, her iki şirketin faaliyet alanlarının tam olarak örtüşmediğini, kendisinin davacı yanında üst düzey yönetici olmadığını, ayrıca zarar hususunun ispatlanması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Taraflar arasında akdedilen 14.04.2014 tarihli 1 yıl süreli iş sözleşmesinin rekabet yasağına ilişkin 10/b maddesinde; iş akdinin feshjinden itibaren 3 yıl boyunca işin mahiyeti itibariyle bölge sınırlaması olmayacağından tüm Türkiye coğrafi sınırları içinde işverence sözleşmenin 3. maddesinde belirtilen iştigal konularında, iştigal konusu …. ve …. reklamcılığı olan kişi, kurum, ajans özel ve tüzel kişiliklerde, 3. dereceye kadar yakın hısım ve akrabalarının kurmuş olduğu veya kuracağı şahıs firmalarında ya da ortağı olduğu şirketlerde iş imalatı yapan başka bir işverenin yanında çalışmamaya veya aynı konuda kendisine bir iş kurmamaya, bayi, acenta, distirübütor, satıcı, dağıtıcı, üretici, şirket ortağı olmamayı kabul ve taahhüt edildiğinin belirtilerek rekabet yasağı sözleşmesine aykırı davranılması halinde şirketin uğrayacağı zarar dışında 25.000,00 Euro tutarında bir ceza-i şart ödemesi yapılacağının taahhüt edildiği görülmektedir. Davalının davacı işyerinde işe başladıktan sonra 08.07.2015 tarihinde istifa edip davacı firmanın rakibi olan ….Ltd. Şti.de işe başlayarak sözleşmeyi ihlal ettiği ileri sürülmektedir.
Mahkemece hukukçu bilirkişiden rapor alınmış ve taraf tanıkları dinlenilerek davaya konu rekabet sözleşmesinin zaman ve yer sınırlamalarına aykırı düzenlenmiş olduğu ve ayrıca davacının zarar görme olasılığınının ortaya konulamadığı, davacıya ait gizli bilgi ve sırların davacı zararına davalı yararına olacak şekilde kullandığının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, TBK’nın 444/2 maddesi gereğince, işverenin somut bir zarara uğraması gerekmemekte olup, işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması yeterlidir. Ayrıca, taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesinde iş akdinin sona ermesinden sonrası için rekabet yasağının düzenlenmiş olması nedeniyle, iş akdinin sona erdiği 08.07.2015 tarihi itibariyle uyuşmazlıkta 6098 sayılı TBK’nin 445. maddesi tatbik edilecektir. TBK’nin 445/1 fıkrasında rekabet yasağı kaydı içeren sözleşmelerde yer, zaman ve işin türü bakımından sınırlama öngörüldüğü gibi, aynı maddenin ikinci fıkrasında da mahkemece aşırı nitelikteki rekabet yasağı hükümlerinin kapsamı veya süresi bakımından sınırlandırılabileceği düzenlenmiştir. ( aynı yönde Yargıtay 11. HD., 13.01.2020 tarih, 2019/1828 E. – 2020/287 K. Sayılı ilamı) Bu durumda, mahkemece alınan bilirkişi raporuna davacı ve davalının çalıştığı işletmelerin niteliği uyarınca bir bilgisayar mühendisi bilirkişi eklenip, iddia, savunma, taraf delilleri, davalının her iki işyerindeki pozisyonu, davacı işletme ile davalının çalıştığı işletmenin faaliyet alanları da dikkate alınarak, işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri çalışmaya başladığı işletmede kullanarak, davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunup bulunmadığı hususlarında rapor alınarak taraflar arasındaki rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükmünün TBK’nin 445/2. maddesi çerçevesinde değerlendirilip, tartışılarak bir sonuca gidilmesi gerekirken, bu hususlar gözetilmeden yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince, delillerin tamamı toplanmadan eksik ve hatalı değerlendirmelerle karar verildiğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin yukarıda açıklanan nedenle KABULÜNE,
2-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/602 Esas – 2018/522 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Yukarıda yapılan açıklamalara göre davanın yeniden görülüp istinaf denetimine uygun bir Yargılama yapılarak varılacak sonuca göre bir karar vermek üzere Mahkemesine İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran davacıdan başlangıçta alınan 35,90 TL istinaf maktu karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,
6- İstinaf yoluna başvuran davacıdan başlangıçta alınan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcının ilk derece mahkemesince yargılama giderlerinde değerlendirilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6. bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 13/10/2021