Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/489 E. 2021/779 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/489
KARAR NO : 2021/779
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16.06.2016 (Dava) – 10/05/2018 (Karar)
NUMARASI : 2016/856 Esas – 2018/631 Karar
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ : 15/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/09/2021

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/05/2018 tarihli, 2016/856 E.-2018/631 K. sayılı dosyasından yapılan yargılama neticesinde verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili, davalı sigorta şirketi tarafından zorunlu trafik sigortası ile sigortalı … plakalı aracın davadışı sürücü … sevk ve idaresindeyken müvekkilinin maliki ve sürücüsü olduğu … plakalı aracı fark etmeyerek solundan çarptığını, müvekkilinin aracının bu çarpmanın etkisiyle yolun karşısındaki duvara çarparak durabildiğini, ancak aracında yüksek maddi hasar meydana geldiğini, taraflarca tanzim edilen trafik kaza tespit tutanağında da belirtildiği üzere müvekkilinin kazada kusuru bulunmayıp karşı taraf aracının tam kusurlu olduğunu, araçtaki hasar miktarına ilişkin olarak Hasar Takip Merkezi’ ne başvurduklarını ve KDV hariç toplam hasarın 21.254-TL olarak tespit edildiğini, sigorta şirketinin meydana gelen gerçek zararı ödemekle yükümlü olduğunu, bunun da zarar gören şeyin eski hale getirilebilmesi için gereken onarım ve işçilik ücretleri olduğunu, orjinal parçalarla tamir masraflarına hükmedilmesi gerektiğini ve ayrıca bilirkişi incelemesine göre müvekkilinin aracında değer kaybı zararı olduğunun tespiti halinde davalının bundan da sorumlu olacağını, hasar bedelinin likit alacak olarak kabul edilmediğini ve yargılamayı gerektirdiğini belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 24.500-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt (avans) faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, bedel arttırım dilekçesi ile talebini 26.800-TL’ye çıkardığı anlaşılmıştır.
CEVAP: Davalı vekili, … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından sigortalandığını, davaya konu talebin zamanaşımına uğradığını, poliçe limitinin 26.800-TL olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere müvekkilinin poliçe limitiyle ve sigortalı kusuruyla sınırlı bir sorumluluğu olduğunu, kusur durumunun tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmesini, zira kusura dair dosyada resmi bir belge olmadığını, masrafları ispatlayan belgeler ile birlikte hasar durumunun da bilirkişi aracılığıyla tespit edilmesi gerektiğini, haksız fiil sözkonusu olup ticari iş olmadığından ticari faiz talebinin yersiz olduğunu, ayrıca tüm deliller müvekkiline tebliğ edilip 8 işgünü geçmeden temerrüdün başlamayacağını beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI; Mahkemece, “..Bilirkişi heyetinden alınan rapora göre; ‘… davalı sigorta şirketine sigortalı olan … plakalı arac surucusu …’in kazanın oluşumunda %100 asli tam kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsü davacı …’in kazanın oluşumunda kusursuz olduğu, dava konusu … plaka sayılı araçta yedek parça ve işçilik olmak üzere toplam 20.730,00-TL (KDV Dahil) hasar meydana geldiği, dava konusu … plaka sayılı davacı aracında kaza nedeniyle 5.000,00-TL değer kaybı meydana geldiği’, dosyadaki eksper raporları ile mahkemece alınan raporlar arasında çelişki olması üzerine üçlü bilirkişi heyetinden rapor alındığı ve bilirkişi heyetinden alınan bu rapora göre; ‘.. dava konusu … plaka sayılı araçta yedek parça ve işçilik olmak üzere toplam 19.454,00-TL (KDV Dahil) hasar meydana geldiği, dava konusu … plaka sayılı davacı aracında kaza nedeniyle 3.000,00-TL değer kaybı meydana geldiği..’nin belirlendiği, rapora itirazlar üzerine alınan 19.3.2018 tarihli ek raporda da hasar bedelinin 16.754,20.-TL, değer kaybının 3.000,00.-TL olduğunun belirlendiği, değer kaybının aracın ikinci el araç piyasasında uğradığı reel değer kaybı olup, Yargıtay içtihatlarına göre aracın hasarsız ikinci el değeri ile hasardan sonra tamir edilmiş ikinci el rayiç değeri arasındaki farkın tespiti ile belirlenmesi gerektiği, hükme esas alınan 19.3.2018 tarihli raporda kaza ile hasarın uyumluluğunun değerlendirildiği, ekspertiz raporları ile önceki rapor da irdelenerek kazada hasarlanması gereken parçalar ile hasarlanması mümkün olmayan parçaların ayıklandığı, hasarın bu şekilde belirlendiği, davacı tarafın gerek eksperlere aracı incelenmek üzere teslim etmemesi, gerekse mahkemeden keşif talep etmemesi karşısında, araç üzerinde yeni bir inceleme yapılmadan, anılan yöntem ile hazırlanan, sadece kazada hasarlanması gereken parçalar esas alınarak belirlenen KDV’li hasar bedeli ile değer kaybı bedeline hükmetmek gerektiği kanaatine varıldığı gerekçeleriyle, DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE, 16.754,20-TL hasar, 3.000-TL değer kaybı tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI: DAVALI SİGORTA ŞİRKETİ VEKİLİ TARAFINDAN, “…Kazanın meydana geldiğinin davacı tarafça ispatlanamadığı, devlet makamlarınca tutulan bir zabıt olmadığı, hasar ile kazanın uyumuna dair raporun yeterli açıklamayı içermediği, bu kadar parça hasar görse idi aracın perte çıkması araç sürücüsünün de yaralanması gerektiği, hasar ve kazanın kurmaca olduğu, dava dilekçesinde talep edilmeyen değer kaybının neden bilirkişilerce hesaplandığının anlaşılamadığı, 155.426 km.deki bir araca değer kaybı hesaplanamayacağı gibi, taleple bağlılık ilkesine de aykırı olduğu, raporda değer kaybı hesabında hangi formülün kullanıldığı, Yargıtayca kabul edilen hangi kriterlerin kullanıldığının belirtilmediği, esasen Yargıtay kriterlerine uygun bir hesaplama da yapılmadığı, zira aracın kullanılmışlık katsayısı, kilometresi, hangi parçalardan ne düzeyde hasar aldığı dikkate alınmaksızın salt baz değer kaybı üzerinden hesap yapıldığı, davanın reddine karar verilmesi gerektiği” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi hasar nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Davalı vekilinin istinaf itirazlarının; kazanın sübutu, değer kaybı talep edilmediği halde hükmedildiği ve değer kaybı hesabının da hatalı olduğu noktalarında toplandığı görülmüştür.
Dosya içerisinde mevcut kaza tespit tutanağının taraflarca düzenlenmiş olduğu görülmekle, sözkonusu tutanağın aksi sabit olana kadar geçerli bir belge niteliğinde olduğu, dosya kapsamında aksi yönde bir delil de sunulmamış olduğu gözetildiğinde geçerli bir belge durumundadır. Yine davadan önce alınan ekspertiz raporlarındaki tespitler ve özellikle davalı sigorta şirketinin talebi üzerine yapılan sigorta araştırma raporunda kazada suistimal yapılıp yapılmadığı ve senaryo olup olmadığına dair varılan sonuçta; “davacı aracının sol ön ve arka kapı üzerinde … plakalı aracın sürtme izleri olduğu” şeklindeki tespit ve mahkemece alınan bilirkişi raporları da gözetildiğinde; rizikonun iddia edildiği şekilde gerçekleşmediğine dair sigortalı şirket iddiasına dair somut bir delil bulunmamasına göre davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin değer kaybına yönelik istinaf itirazları bakımından yapılan değerlendirmede; dava dilekçesinde davacının bilirkişi incelemesiyle tespit edilecek değer kaybına dair de istemi olduğuna dair açık beyanı, harca esas tutar ve fazlaya dair haklarını saklı tutmak suretiyle maddi tazminat talebinde bulunmuş olması karşısında bu yöndeki itirazlar yerinde görülmemiştir. Yine, değer kaybı hesabına ilişkin olarak; aracın hasardan önceki 2. el değeri ile hasarlı halinin 2.el değeri arasındaki farkın hesaplandığı, piyasa araştırması yapıldığı ve buna dair belgelerin de raporda yeraldığı, raporun bu yönüyle denetime elverişli olduğu görüldüğünden, kararda usul ve esasa aykırı bir yön bulunmadığından tüm istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/856 Esas – 2018/631 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 1.349,40 TL istinaf karar harcından peşin alınan 114,35 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.235,05 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 15/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.