Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/482 E. 2021/778 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/482
KARAR NO : 2021/778

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13.02.2015 (Dava) – 26/10/2017 (Karar)
NUMARASI : 2015/211 Esas – 2017/943 Karar
DAVA : Tazminat
KARAR TARİHİ : 15/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/09/2021

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/10/2017 tarihli, 2015/211 Esas – 2017/943 Karar sayılı dosyasından yapılan yargılama neticesinde verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacılar vekili, 18.06.2014 günü gece saatlerinde müvekkilinin murisi olan müteveffa ….’nin işinden evine dönmek üzere yaya kaldırımından ilerlediği sırada davalı …. sevk ve idaresinde bulunan ve diğer davalı ….’ya ait …. plakalı aracın arkadan müteveffaya çarpması neticesinde müteveffanın olay yerinde vefat ettiğini, kazada aracın sahibi ve yanlarındaki iki arkadaşının daha yaralandığını, davalı ….’in kaza anında 1.41 promil alkollü olduğunun belirlendiğini ve hakkında İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/230 E. sayılı dosyasından ceza davası açıldığını, ceza dosyasından alınan bilirkişi raporunda davalı ….in asli ve tam kusurlu olduğunun belirlendiğini, mütevaffaya ise atfı kabil bir kusur bulunamadığını, kaza tarihinde müteveffanın eşi olan müvekkili ….’in 6 aylık hamile olduğunu, mütevaffanın bu nedenle gece de çalışmak suretiyle iki işte birden çalışmakta olduğunu, kazanın da iş çıkışında meydana geldiğini, müvekkili ….’in geçimini zorlukla sağlamakta olup kazadan sonra 23.09.2014’de doğan diğer müvekkil olan çocuğunu tek başına büyütmeye çalıştığını, 1.000-TL de cenaze ve def’in masrafı yapılmış olduğunu belirterek, belirsiz alacak davası olarak açtıkları davada fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere şimdilik herbir davacı müvekkili bakımından 1.000’er TL (destekten yoksun kalma tazminatı ve def’in gideri) maddi tazminatın ve herbir müvekkili bakımından 150.000’er TL de manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı sigorta şirketi vekili, müvekkilinin Zorunlu Mali Sorumluluk poliçesi genel şartları uyarınca manevi tazminattan sorumlu olmadığını, ayrıca tazminat bedelleri ödendiğinden davanın reddi gerektiğini, zira davacı tarafın başvurusu üzerine 28.11.2014 tarihinde …. için 107.770,50-TL ve …. için 20.549,32-TL olmak üzere toplam 128.319,82-TL’nin müvekkili tarafından ödendiğini ve poliçeden dolayı müvekkilinin sorumluluğunun kalmadığını, bu taleplerinin kabul görmemesi halinde mahkemece Trafik İhtisas Dairesinden kusur tespiti yaptırılması ve aktüer sıfatına sahip bir bilirkişi eliyle gerçek zararın tespit edilmesi gerektiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini, müvekkilinin ek ödeme yapmasına karar verilmesi halinde sorumluluğunun azami limit ile sınırlı olacağına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı ….’in davaya cevap vermediği ve duruşmalara da katılmadığı anlaşılmıştır.
Davalı …. vekili tarafından süresinde cevap dilekçesi sunulmadığı, aşamalardaki beyan dilekçesinde; maddi tazminat bedelinin ödenmiş olduğunu, yeniden talepte bulunulmasının mükerrer tazminat anlamına geleceğini, zira poliçe limiti kadar (268.000-TL) sorumluluktan kurtulduklarını, davacılara bağlanan emekli aylığının, davacı eşin evlenme ihtimalinin, müteveffanın yaşı ve maaş durumunun, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarının dikkate alınması gerektiğini, talep edilen manevi tazminatın çok yüksek olduğunu beyanla, davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.
YEREL MAHKEME KARARI; Mahkemece, “…Tüm dosya içeriğine göre; İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporda davalı sürücünün %100 kusurlu olduğu, müteveffa yaya ….’nin kusursuz olduğunun anlaşıldığı, aktüerya bilirkişiden kök ve ek raporlar alındığı, destekten yoksun kalan eşin yeniden evlenme olasılığı, zararı azaltan durumlardan sayılmakta; olasılığın oranına göre tazminattan indirim yapılması gerekmekte olduğu, davacı …., 1980 doğumlu olup kazanın meydana geldiği ve eşinin vefat ettiği 18/06/2014 tarihte 34 yaşında, bebeğine hamile bir vaziyette eşini kaybetmiş olduğu tüm dosya içeriğinden ve nüfus aile kayıt tablosundan anlaşılmış olup, tazminat hesabında dul eşin yeniden evlenme olasılığı saptanırken hüküm tarihine en yakın değerlendirilmesi yapılması gerektiği, rapor tarihindeki en son verilen dikkate alınması gerektiği, gerçek belli iken, varsayımlara göre değerlendirme yapılamayacağı, defin giderleri konusunda da herhangi bir delil sunulmadığından, cenaze giderlerinin yöresel örf ve adetler, dini inanış ve zorunlu defin masrafları, ölümle doğruda doğruya ilgili olan ve ölenin dini ve sosyal ekonomik durumuna uygun giderler olan ölenin taşıtılması, yıkatılması, gömümesi, mezarlık ücreti, mezar taşı ve diğer giderler olarak değerlendirilmekle, bunlara ilişkin belge sunulmadığından ölüm olayının İzmir Büyükşehir Belediye sınırları içinde gelmiş olması olması nedeni ile imam, doktor ve nakil hizmetlerinin ücretsiz olduğu ve genel yaşam tecrübelerine dayalı olarak aktüerya bilirkişinin hesaplamış olduğu rapor doğrultusuda mezar yeri, lahit, mezar taşı giderlerinin ölüm tarihi olan 2014 yılı için 1.000-TL cenaze giderin makul olduğu, davalı sigorta şirketinin daha önce ödeme yapmış olduğu 28/11/2014 tarihinde, ödemediği miktar yönünden temerrüde düştüğü kabul edilmiş olmakla 28/11/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile davacıların destekten yoksa kalma maddi tazminatından diğer davalılarla birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, gerçek kişi davalılar yönünden ise gerek destekten yoksun kalma tazminatı gerekse defin giderinin olay tarihinden itibaren yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline karar vermek gerektiği, İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/230 Esas-2015/50 Karar sayılı dosyasında aracı kullanan sanığın alkollü olması nedeni ile hakkında verilen cezada asgari hadden uzaklaşılması ve bilinçli taksirinde uygulanmış olması, İstanbul Adli Tıp Kurumundan alınan raporda davacıların murisinin, desteğinin hiç kusurunun bulunmaması, ölüm tarihinde davacı annenin kızına hamile olması, dinlenen davacı tanığı anlatımından, davacıların ölüm olayından etkilendiği, maddi durumlarının iyi olmadığı, küçük kızın babasını görmeden doğduğu ve tüm yaşantısını babasız olarak geçireceği, baba sevgi ve desteğinden yoksun kalacağı, davacı eşin de gerek yaşamış olduğu hamilelik süreci, doğum ve doğum sonrası süreçler, tek başına çalışmayan bir ev hanımının koca desteği olmadan sosyal kültürel yapıları da dikkate alındığında, maddi imkanları, eğitim durumu, herhangi bir işte çalışmadığı da gözönüne alındığında yalnız başına bir kız çocuğuna anne ve babalık yaparak büyütmesi, genç bir yaşta eşini kaybederek tüm sorumlulukları üzerinde taşıması, eşinin desteğinden yoksun kalması gözönüne alındığında bir nebze olsun hiçbir kusuru olmadan alkollü olarak bilinçli taksirle araç kullanan %100 alınan Adli Tıp Kurumu raporunda da kusurlu olduğu açıkça belli olan davalı ….in kullandığı araç sonucu meydana gelen trafik kazasında desteklerini yitiren, eş ve babalarını yitiren davacılar lehine, manevi tazminatın sebepsiz zenginleşmeye neden olmaması da dikkate alınarak kısmen kabulüne karar vermek gerekerek her ne kadar çok genç yaşta babalarını kaybetmeleri nedeni ile tamamen mutlu olacakları düşünülmese de, dinlenen davacı tanık anlatımından da anlaşılacağı üzere ikinci ek işte çalışan eşinin maddi desteğini kaybetmesi sonucu, hamileliğini zor geçirip düşük tehlikesi atlatıp, kendisi çalışmadığı için maddi durumları iyi olmadığından dolayı eşinin ölümünde dahi masrafların komşuları tarafından karşılandığı ve uzun süre komşularının maddi ve manevi anlamında bakıp gözeterek yardımcı oldukları dosya içeriğinden anlaşılmakla, olay tarihinden itibaren 50.000’er TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalılar …. ve ….’dan alınarak davacılara verilmesine, davalıların müştereken ve müteselsilen sorumluluklarına, sebepsiz zenginleşmeye neden olmamak için fazlaya ilişkin talep reddine karar vermek gerektiği, sonuç olarak; DAVANIN MADDİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN KISMEN KABULÜ İLE, Davacı eş …. için 74.020,54 TL, Davacı …. için 50.758,92 TL, 1.000-TL de defin gideri olmak üzere toplam 125.779,46 TL’ nin davalılar …. ve …. yönünden olay tarihinden itibaren yasal faizi ile, Davalı …. ‘nin daha önce ödeme yapmış olduğu 28/11/2014 tarihinde temerrüde düştüğü kabul edilmek suretiyle bu tarihten itibaren yasal faizi ile, davacı vekilinin davalı sigorta şirketi yönünden de olay tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi talebinin REDDİNE, davalı sigorta şirketinin faiz tarihinin reddine ilişkin karar fer’i nitelikte olduğundan davalı sigorta şirketi vekiline vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, davalılardan tazminat bedelinin belirtilen tarihler itibariyle yasal faiz işletilmek suretiyle müştereken ve müteselsilen tahsiline, DAVANIN MANEVİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN; Davalı sigorta şirketi bakımından manevi tazminat talebinin REDDİNE, Davalılar …. ve …. yönünden manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ İLE; Davacı eş …. için 50.000-TL, Davacı küçük …. için 50.000-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI: Davalı sigorta şirketi vekili ve davalı …. vekili tarafından istinaf isteminde bulunulduğu anlaşılmıştır.
DAVALI …. SİGORTA ŞİRKETİ VEKİLİ TARAFINDAN “…Mahkemece hükme esas alınan raporda kullanılan kriterler bakımından hata bulunmamakla birlikte hesaplama yapılırken müteveffanın hâlâ hayatta olan davadışı annesinin pay oranı hesaba katılmayarak haksız ve sebepsz zenginleşmeye neden olacak şekilde tespit yapıldığı, sadece eş ve çocuk paylarının dikkate alınmasının hatalı olup annesi için de hesaplama yapılması gerektiği, bu uygulamanın son yıllarda Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında yer aldığı, zira hak sahiplerinden davacı olmayanların hakları da dikkate alınarak onların payları ayrılarak haklarına tecavüz edilmemesi gerektiği, bir diğer hususun ise davacı eşin yeniden evlenme ihtimaline ilişkin yapılacak indirime ilişkin olup davacının dul kaldığı yaşa uygun olarak %40 indirim yapılması gerektiği, yeniden aktüer raporu alınması gerektiği” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DAVALI …. VEKİLİ TARAFINDAN “…Dava açılmadan önce maddi tazminat ödenmiş olup, hatta sürücünün alkollü olmasından dolayı müvekkiline sigorta şirketinin rücu etmesinden dolayı müvekkilinin sigorta şirketine ödeme yapılmış olduğu, buna göre davacının aldığı paranın esasen müvekkilinin ödediği bir para olup müvekkilinin de borçtan kurtulmuş olması gerektiği, desteğin çocuksuz dönemde ve çocuk için desteğin kesildiği dönemden sonra gelirinin eşi ile 1/2 şeklinde dağıtımının doğru olmadığı, yüzde kırk ya da eş deyişle 2/5’den fazla eşe gelir ayrılmasının doğru olmadığı, bu açıdan itiraz da etmiş oldukları gibi istinafa da bunu getirdikleri, davacı kadının dul kaldığı yaşın dikkate alınması gerektiği, buna göre AYİM tablosu uyarınca evlenme ihtimalinin %17 olacağı, bir çocuk durumu çıkarılınca %12 olacağı, bu oranda indirim yapılması gerektiği, ek raporda bu itirazlarına göre hesap yapılmasına rağmen mahkemece ‘gerçek belli iken varsayımlara göre değerlendirme yapılamaz’ gerekçesiyle kök rapordaki hesaplama üzerinden hüküm kurulduğu ve bunun bozma nedeni olduğu, defin masraflarıyla ilgili davacı yanca bir belge sunulmadığı, belediyelerin her tür defin işini üstlendiği, örf ve adete uygun olduğu gerekçesiyle bu yönde verilen hükmün hukuki olmadığı, manevi tazminatın çok yüksek olduğu, müvekkilinin kaza sırasında öğrenci olduğu ve halen ailesi ile yaşadığı, henüz bir işinin olmadığı, müvekkilinin bunu ödemesinin mümkün olmadığı” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma, def’in giderleri ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı sigorta şirketi vekili ve davalı …. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya incelendiğinde; dava öncesinde davacıların başvurusu üzerine belli bir miktar ödeme yapıldığı görülmekte ise de, herhangi bir ibranamenin sözkonusu olmadığı ve tüm sorumlulara dava açıldığı, alınan aktüer raporunda da tazminat tutarının daha yüksek hesaplandığı, ancak davadan önce ödenen bedelin güncellenerek toplam tutardan düşüldüğü görülmekle, bu yöndeki istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Yargıtay HGK’nun 2017/17-2038 E.-2019/979 K. sayılı içtihadında da vurgulandığı üzere dul eşin yeniden evlenme olasılığı saptanırken, olay tarihindeki yaşına göre değil, rapor tarihindeki ve hüküm tarihine en yakın tarihteki yaşına göre evlenme şansını belirlemek gerektiğinden, davacı eş hakkında Uyap’tan alınan nüfus kayıtları da dikkate alınarak, hesaplamada kaza tarihinin esas alınmasına yönelik itirazların da reddi gerekmiştir (Aynı yönde bknz. Yargıtay 4. HD 2020/1087 E- 2021/434 K) .
Ancak, müteveffanın anne-baba nüfus kaydının mahkemece araştırılıp dosyaya konulmadığı görülmekle, UYAP’ tan çıkarıldığında; babasının kazadan önce 2000 yılında vefat ettiği görülmekle birlikte, annesi ….’nin 15.01.2020 tarihine kadar yaşayıp bu tarihte vefat ettiği anlaşılmıştır. Buna göre, 18.06.2014 tarihli kaza nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatının hesabında müteveffanın annesi bakımından pay ayrılmadan hesaplanan tazminata göre hüküm kurulması eksik inceleme olup, bilinen bu olgu da dikkate alınarak fiili ölüm tarihine kadar annesine destek olacağı kabul edilerek davacıların destek paylarının belirlenmesi gerektiğinden, bu yöndeki istinaf itirazlarının kabulü gerekmiştir (Bu yönde bknz. Yargıtay 4. HD. 2018/2651 E. – 2020/70 K., 2020/1087 E. – 2021/434 K).
Ayrıca davacı eş ….’nin küçük kızı için de velayeten dava açmış olmasına rağmen, dosya kapsamında çocuğuna velayeten vermiş olduğu bir vekaletname bulunmayıp yalnızca kendi adına vekalet vermiş olduğu görülmekle, anılan eksikliğin de giderilmesi gerekmektedir.
Kabule göre de, kararın hüküm kısmında davacılar lehine hükmedilen vekalet ücreti bakımından “hazineye gelir kaydına” şeklinde karar verilmiş olması maddi hata niteliğinde görülmekle, yeniden verilecek kararda bu hususlara yerel mahkemece dikkat edilmesi gerekmektedir.
Aynı şekilde, davalı sigorta şirketi yönünden kurulan hüküm kısımlarında “poliçe limiti ile sınırlı sorumlu” olduğu şeklinde açıklamanın yazılı olmaması da doğru görülmemiştir.
Def’in giderleri bakımından yapılan değerlendirmede; bilindiği üzere 6098 sayılı TBK’nın 53. maddesinde cenaze giderlerinin de ölüm nedeniyle meydana gelen zararlardan olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu nedenle zarar sorumlusu, ölüm halinde yapılan cenaze giderlerinden de sorumludur. Cenaze giderleri; ölümle doğrudan doğruya ilgili bulunan ve ölenin dini ile sosyal ve ekonomik durumuna uygun giderlerden ibaret olup ölenin taşınması, yıkatılması, gömülmesi, mezarlık ücreti gibi giderleri kapsar. Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları gereği de davalılar, davacının meydana gelen trafik kazası sonucu oluşan gerçek def’in gideri zararlarını tazmin ile sorumludur. Mahkeme kararına dayanak bilirkişi raporu, yöresel şartlar, mütevaffanın otopsi ve Adli Tıp işlemleri sonrası defin işlemleri, mezar taşı vs. tüm masraflar dikkate alındığında hükmedilen tutarda bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davalı …. vekilinin manevi tazminata ilişkin istinaf itirazlarının karar kaldırma nedenine göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilerek, kararın açıklanan nedenlerle eksik incelemeden dolayı kaldırılmasına karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalılar vekillerinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeler ile;
1-Davalılar vekillerinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/211 Esas – 2017/943 Karar sayılı kararının yukarıda belirtilen sebeplerle HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Sair itirazların şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalı …. tarafından yatırılan 2.148,00 TL ve davalı …. tarafından yatırılan 3.856,00 TL istinaf karar harçlarının istek halinde ilgili olduğu tarafa iadesine (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
5-İstinaf aşamasında davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.15/09/2021