Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/479 E. 2021/824 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/479
KARAR NO : 2021/824
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/08/2017 (Dava) – 05/06/2018 (Karar)
NUMARASI : 2017/446 Esas – 2018/284 Karar
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 22/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/09/2021

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/06/2018 tarihli, 2017/446 Esas – 2018/284 Karar sayılı dosyasından yapılan yargılama neticesinde verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA; Davacı vekili, müvekkili şirketin 01.07.2016 tarihinde davalı bankadan 400.000,00-TL ticari kredi çekmek için başvuruda bulunduğunu, ancak çıkan kredinin kullanılmayıp iptal edildiğini, buna rağmen davalı bankanın müvekkilinin hesabından faiz, vergi, komisyon, komisyon vergisi, erken kapama ücreti vs. adlar altında haksız kesintiler yaptığını, davalı bankanın aynı şubesinden 18.10.2016 tarihinde 267 TT 898 numaralı krediyi kullanan müvekkilinden ipotek tesis bedeli, ipotek fek bedeli, kredi kullandırım ücreti, vergi, komisyon, komisyon vergisi vs. adları altında yine haksız ve fahiş ücretlerin alındığını, müvekkilinin bu kredinin 5 aylık taksitini ödedikten sonra kalan tüm borcunu kapatmak istediğini, ancak krediyi kapatmak istemeyen davalı bankanın müvekkili şirketi hukuksuz bir takım söz ve işlemlerle oyaladıktan sonra müvekkilinin ısrarı üzerine kalan tüm borcu tahsil ederek krediyi kapattığını, bu kez de yasal sınırın çok üzerinde erken kapama cezası uyguladığını, 21.06.2017 tarihinde tekrar 1.050,00-TL ipotek fek bedeli aldığını belirterek, davalı banka tarafından her iki kredide, müvekkili şirketin hesabından faiz, vergi, komisyon, komisyon vergisi, erken kapama, verimsizlik, inaktiflik, kullanım, haberleşme, paket ve her ay hesap işletim ücretleri vs. adlar altında yasal dayanağı olmadan yapılan haksız kesintilerin ve tahsilatların uzman bilirkişi marifetiyle tespiti ile, belirsiz alacak davası olarak açtıkları işbu davada şimdilik 500,00-TL bedelin haksız kesinti tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, talep artırım dilekçesi ile de talebini 6.373,61-TL’ ye çıkardığı anlaşılmıştır.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkili banka ile davacı arasında imzalanan bila tarihli Üye İşyeri Sözleşmesi, Genel Kredi Sözleşmeleri, Bankacılık Hizmetleri Sözleşmeleri uyarınca davacının hesaplarının açıldığını, pos makineleri teslim edildiğini ve kredi kullandırıldığını, davacı taleplerinin tamamen hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, 01.07.2016 tarihli talimatına istinaden kendisine kredi kullandırıldığını, taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine göre kredinin vadesinden önce kapatılması halinde erken ödeme komisyonu ödenmesi gerektiğini, müvekkili tarafından davacıdan 01.07.2016 kullandırım tarihli, 60 ay eşit taksitli 400.000,00-TL kredinin 28.07.2016 tarihi itibarıyla erken kapatılmasında toplam 405.817,00-TL ödeme içerisinde 1.220,00-TL, 18.10.2016 kullandırım tarihli, 60 ay eşit taksitli 400.000,00-TL kredinin 29.05.2017 tarihi itibarıyla erken kapatılmasında 387.789,37-TL ödeme içerisinde 18.423,00-TL tutarında komisyon tahsil ettiğini, hesaplamanın sözleşme serbestisi ilkesine göre düzenlenen Genel Kredi Sözleşmesi’nin 43.9 maddesine uygun olarak yapıldığını, davacının kullandığı kredi ticari olduğundan TKHK hükümlerinin uygulanamayacağını, TBK ve TTK’’nun ilgili hükümlerinin uygulanması gerektiğini, taraflarının tacir olduğunu, davacının hesaplarından üye iş yeri sözleşmesine istinaden yapılan kesintilerin iadesi yönündeki talepleri haksız, hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının POS cihazını müvekkile iade etmediğini, davacının hesaplarında yapılan inaktiflik ücreti, verimsizlik ücreti ve kullanım ücreti kesintileri tamamen taraflar arasındaki sözleşmeye, usul ve yasaya uygun olarak gerçekleştirildiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI; Mahkemece, “…TBK.20. maddesinde genel işlem koşullarının düzenlendiği, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin ileride çok sayıda benzer sözleşmede kullanmak amacıyla önceden tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleri olarak tanımlandığı, 21. madde de ise karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesinin, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip bunların içeriğini öğrenme imkanı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlı olduğu, aksi takdirde genel işlem koşullarının yazılmamış sayılacağı, sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşullarının da yazılmamış sayılacağının hükme bağlandığı, TBK’ nın 20.maddesinin somut uyuşmazlığa uygulanmasında; taraflar arasında düzenlenen sözleşmelerde erken kapatma komisyonunun alınacağının yazılı olduğu, ancak oranın bulunmadığı, oran bulunmamasının sözleşmedeki bu düzenlemenin yok sayılmasını gerektirmeyeceği, emsal bankalarda uygulanan erken kapatma komisyon oranının araştırılması gerektiği ve ortalamanın üstünde ise bu miktar kadar erken kapatma komisyonunun iadesinin gerektiği sonucuna varıldığı, bu bağlamda yaptırılan bilirkişi incelemesi ile davalı bankanın davacıdan kredi borcunun erken ödenmesi sebebi ile yapmış olduğu erken kapatma komisyonu kesintilerinin 1.281,00-TL olması gerektiği, davalı tarafından davacıdan 6.373,61-TL fazla ödeme alındığı ispatlandığından davacının fazladan alınan erken kapatma cezasının iadesinin yerinde olduğu sonucuna varılarak; ISLAH DA NAZARA ALINARAK DAVANIN KABULÜNE, 6.373,61-TL’ nin davalıdan tahsiline, alacağın 1.281,00-TL’sine 28.07.2016, 5.092,61-TL’ sine 29.05.2017 tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI: Davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
DAVALI VEKİLİ TARAFINDAN; “..Islahın HMK hükümlerine aykırı olduğu, ıslaha konu alacakların zamanaşımına uğradığı, ıslah için teminat yatırılması gerekirken yatırılmadığı, ıslah edilen tutar için işletilen faizlerin de hatalı olduğu, bir kredinin alındıktan sonra kullanılıp kullanılmamasının komisyona hak kazanılmayacağını göstermeyeceği, 267TT898 nolu krediyle ilgili hesaplamanın hatalı olduğu, zira banka ortalamaları alınarak hesap yapılamayacağı, sözleşme serbestisi ilkesi olduğu, tarafların tacir olup ticari kredinin sözkonusu olduğu, tüketici kredisi olmadığı, davacının kredinin erken kapama opsiyonu olmadığını, bunun banka kabulüne bağlı olduğunu ve komisyon talep edilebileceğini bildiği, kredinin erken kapanmasının bankaya ilave yük getirebildiği, genel işlem şartları iddiasının tamamen gerçek dışı olduğu, 1.7.2016 ve 18.10.2016 tarihli davacı talimatları incelendiğinde davacının erken kapama opsiyonu olmadığını kendisini dile getirmiş olduğu, bankanın sözkonusu tutarları almakta haklı olduğu, bankacılık mevzuatına uygun olduğu” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DAVACI VEKİLİ TARAFINDAN; “…Yargılama aşamasında yeni bir bilirkişiden rapor alınması taleplerinin reddi ile eksik ve hatalı bilirkişi raporuna dayanarak karar verildiğini, 267 TT 880 numaralı kredinin başlangıcında alınan 1.575,00-TL komisyon ücretinin müvekkilinini bilgisi dahilinde alınmış olduğu iddiası ile iade edilemeyeceği yönündeki görüşün kabulünün mümkün olmadığını, müvekkilinin bu komisyon ücreti ile ilgili herhangi bir onayı bulunmadığı gibi, kredinin de bankadan kaynaklanan bir nedenle iptal edilmiş olduğunu, bu krediden komisyon alınmasının hiçbir hukuki dayanağı olmadığını, 1.575,00-TL lik komisyonun bu nedenle çok fahiş olup makul olmadığı, 267 TT 898 numaralı kredi ile ilgili olarak bilirkişi tarafından yapılan tespit ve değerlendirmelerin de kabulünün mümkün olmadığını, yerleşik Yargıtay kararlarına da açıkça aykırı olduğunu, ipotek tesisi için alınan 787,50-TL, rehin kaldırma takbis masrafı olarak alınan 73,50-TL, ve ipotek fekki için alınan 1.055,00-TL tutarındaki masrafların da müvekkiline iadesinin gerektiğini, bu işlemler bankanın kendi personeli tarafından yapılan işlemler olduğu için bankanın bu işlemler için ekstre bir masrafı olmadığı, kaldı ki, böyle bir masrafı var ise bu masraflara ilişkin resmi makbuzların ibraz edilmesi gerektiğini, verimsizlik ücreti, inaktiflik ücreti, kullanım ücreti, haberleşme ücreti, paket ücreti ve her ay hesap işletim ücretleri vs. adlar altında ücretlerin yasal olduğu tespitinin de doğru olmadığını, üye İşyeri Sözleşmesinin, Genel Kredi Sözleşmesinin, Bankacılık Hizmet Sözleşmesinin, Sözleşme Öncesi Bilgi Formunun tüm sayfaları müvekkiline açıklanarak tüm sayfalara imzasının alınmadığını, sözleşmelerin bir örneğinin müvekkiline verilmediğini, bu yönde dosyada delil olmadığını, burada, TBK 20 ve devamı hükümlerinin değerlendirilmesi gerektiğini, banka ile yapılan bu kredi sözleşmesinin genel işlem şartı niteliği taşıdığını, geçersiz olduğunu, müşterinin ne miktarda masraf ödeyeceği açıkça belirtilmediği gibi müşterinin bunu öğrenmesine imkan sağlandığına dair bir delil de olmadığını, sözleşmede miktarı ve oranı belli olmayan bu masrafların alınacağının belirtildiğini, ancak genel işlem şartlarının açık ve anlaşılır olması gerektiğini, burada yeterli açıklıkta sayılamayacağını, davalının asıl rapora süresinde itiraz etmediğini” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, ticari nitelikteki kredilerin erken kapatılması nedeniyle bankaca tahsil edilen erken kapama komisyon bedellerinin ve masrafların haksız olarak tahsili nedeniyle geri ödenmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı her iki taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığa konu alacağın miktarının tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenemeyecek olması sebebiyle dava HMK 107. madde uyarınca belirsiz alacak davası şeklinde açılmış olup, sonradan talep artırım dilekçesi verildiği görülmekle, ıslah zamanaşımına ilişkin itirazların yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinin 43.9. maddesinde kredinin erken kapatılamayacağı, ancak bu konuda bankanın bunu kabul etme yetkisi olduğunun düzenlendiği, kredi kapama için bir oran veya rakam ise belirtilmediği anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesi, üye işyeri sözleşmesi ve bankacılık hizmet sözleşmesi hükümleri ile mahkemece alınan bilirkişi raporunun incelenmesinde; sözleşmede oran belirlenmiş olmadığından Yargıtay uygulamasına uygun olarak emsal banka oranları ve ortalamalarına göre davalı bankanın alması gereken kredi kapama bedeli hesabının yapıldığı (bu yönde bknz. Yargıtay 11. HD 2018/4650 E.-2019/5901 K.), yine banka tarafından tahsil edilen diğer masraf kalemlerinin ayrıntılı olarak incelendiği ve raporun gerekçeli, denetime elverişli ve hüküm kurmaya uygun olduğu görülmekle, davacı vekilinin tüm, davalı banka vekilinin aşağıda açıklanan faize ilişkin itirazı dışındaki istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Mahkemece verilen kararda alacak için işletilecek olan faiz başlangıç tarihlerinin dosya kapsamına uygun olmadığı gibi talep arttırım dilekçesinde “dava tarihinden itibaren” faiz istenildiği gözetildiğinde, talebi de aşar nitelikteki mahkeme kararının kaldırılarak yeniden hüküm tesis edilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddine, davalı banka vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulüyle HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca yerel mahkeme kararının kaldırılarak, Dairemizce yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVACI VEKİLİNİN istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
a-İstinaf başvurusu sırasında davacıdan alınması gereken 59,30-TL maktu harcın peşin alınan 108,90-TL harçtan mahsubu ile bakiye 49,60 TL harcın davacıya iadesine,
b-İstinaf eden davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendisi üzerlerinde bırakılmasına,
2-DAVALI BANKA VEKİLİNİN istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/446 Esas – 2018/284 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“a-Davanın KABULÜ İLE, 6.373,61-TL’ nin dava tarihi olan 10.08.2017 tarihinden itibaren yürütülecek avans faiziyle davalıdan tahsiline,
b-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 435,38-TL karar harcının 31,40-TL’sı peşin, 101,00-TL’si tamamlama harcı olarak alındığından mahsubu ile bakiye 302,98 TL karar harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
c-AAÜT uyarınca 4.080-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d-Davacı tarafından yapılan 31,40-TL başvurma harcı, 31,40 TL peşin harç, 101,00-TL ıslah harcı, 4,60-TL vekalet harcı, 654,00-TL müzekkere-tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 822,40-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e-Yatırılan gider avansının varsa kullanılmayan kısmının, 6100 Sayılı Kanunun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine” ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
3- Davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
4- İSTİNAF AŞAMASINDA; Davalı tarafın yatırmış olduğu 108,85 TL istinaf karar harcının davalıya iadesine,
5-Davalının istinaf yargılama giderleri mahkemece sehven davacıdan çekildiğinden bu masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22/09/2021